Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1387 E. 2022/1394 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1387 Esas
KARAR NO: 2022/1394
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/06/2022
NUMARASI: 2018/710 Esas, 2022/475 Karar
DAVA: SIRA CETVELİNE İTİRAZ DAVASI
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı şirketin ikinci el satış sitesi olan …com.tr satış sitesinden yaptığı açık artırmaya girerek …, … ve … plaka sayılı araçları satın aldığını, … plaka sayılı aracı 6.946 Euro bedelle, … plaka sayılı aracı 7.903 Euro bedelle ve … plaka sayılı aracı 9.802 Euro bedelle satın alarak toplam 24.601 Euro bedeli davalı şirketin hesabına banka kanalı ile gönderdiğini, satış bedellerinin tamamının ödenmesine rağmen bugüne kadar davalının, araçların satış ve tescil işlemlerini yapmadığını belirterek söz konusu araçların üzerinde mükellefiyet bulunmadan takyidatsız olarak davacı satışının tamamlanarak, müvekkili adına trafik tescilinin yapılmasına, müvekkili adına satış işlemi yapılamaz ise ödenen 24.601 Euro’nun en yüksek reeskont faizi ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı tarafından davaya karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; müflis şirket ile ilgili İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/789 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen iflas kararı ile tasfiye işlemleri İstanbul … İflas Müdürlüğünün … sayılı iflas dosyasından yürütülmekte iken, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/559 Esas, 2021/246 Karar sayılı 21/09/2021 tarihli kararı ile iflasın kaldırılmasına karar verildiği, yapılan yargılama neticesinde İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yeniden 10/02/2022 tarih ve 2021/825 Esas sayılı karar ile müflisin iflasına karar verildiği, tasfiye işlemlerinin İstanbul … İflas Müdürlüğünün … sayılı iflas dosyasından yürütüldüğü, davacının 07/12/2018 tarihinde alacak kayıt talebinde bulunduğu, bu kayıt talebinin 107 kayıt sırasına kaydedildiği, Yargıtay bozma ilamından sonra 2. iflas kararının akabinde davacının yeniden alacak kayıt talebinde bulunmadığı, 2. iflas kararının yargılama sürecinde henüz yeni verilmiş olması sebebiyle davacının yeniden başvuru hakkının bulunduğu, iflas idaresi vekilinin sunduğu beyan dilekçesinde 2. iflas kararından sonra tekrar 1. alacaklılar toplantısı yapılarak yeniden sıra cetveli düzenleneceğini ve yeni iflas dosyasına alacak kayıt başvurusunda bulunabileceğini ifade ettiği, 2. iflas kararı ile birlikte masanın yeniden oluşturulması nedeniyle davacının yeniden müracaat etme hakkı bulunduğu, buna göre ilk masaya yönelik (2018/16 sayılı iflas dosyası) yapılan başvurunun ve eldeki davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın konusuz kaldığından bahisle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; işbu davanın, müvekkilinin alacağının iflas masasına kaydı veya iflas masası sıra cetveline itiraz davası olmadığını, taleplerinin terditli olduğunu, asıl talebin öncelikle satış bedelleri verilmiş olan …, … ve … plaka sayılı araçların üzerinde mükellefiyet bulunmadan takyidatsız olarak davacı satışının tamamlanarak, müvekkil adına trafik tescilinin yapılması olduğunu, alacağın masaya kaydedilmesi talebinin ikinci istem olduğunu, terditli davalarda asıl istem hakkında karar kurulmadan, ikinci istemin incelenmesine geçilemeyeceğini, bu nedenle davanın konusuz kalmadığını, ilk talep hakkında karar verilmediğini, müvekkilinin, iyiniyetle aracı satın alarak zilyetliğini eline geçirdiğini, müvekkilinin söz konusu araçlar üzerinde hapis hakkı olduğunu, ziyetliği müvekkiline verildiğini, 3 aracın satım bedelinin müflis şirkete banka yoluyla havale edilerek ödendiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, satış bedelleri verildiği iddia olunan …, … ve … plaka sayılı araçların üzerinde mükellefiyet bulunmadan takyidatsız olarak satışının tamamlanıp davacı üzerine trafik tescilinin yapılması, bu talebin kabul görmemesi halinde ödenen bedelin davalıdan tahsil istemine ilişkindir. İstanbul … İflas Dairesinin … iflas sayılı dosyası üzerinden verilen 26/04/2019 tarihli cevapta, müflis … Turizm AŞ’nin İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/789 Esas sayılı dosyasından 06/11/2018 tarihinde iflasına karar verildiği, tasfiye işlemlerinin adi usulde yürütüldüğü, iflas idare memurları Av. …, Av. … ve …’ın masayı münferiden temsile yetkili bulunduğu, iflas kararının temyiz edilmesi sebebiyle kesinleşmediği ve 2. alacaklılar toplantısının yapılamadığı; 12/11/2020 tarihli cevapta, sıra cetvelinin … Gazetesinde 20/11/2019 tarihinde, Ticaret Sicil Gazetesinde ise 26/11/2019 tarihinde ilan edildiği bildirilmiştir. Davacı tarafından İstanbul … İflas Dairesinin … iflas sayılı dosyasında alacak kayıt talebinde bulunulmuş olup talep edilen 42.375,11 TL’nin alacağın yargılamayı gerektirmesi sebebiyle 09/09/2019 tarihinde reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından sunulan 23/03/2022 tarihli raporda, davacı tarafından 3 adet araca ilişkin müflis şirkete toplam 24.652,67 Euro havale ile ödeme yapıldığı, davacı kayıtlarında Euro ödemelerinin 132.099,66 TL olarak kayıtlandığı ve davalıya ilişkin hesaplarda davalının 132.099,66 TL borcu olduğu, dosyaya gelen polnet sorgulamalarına göre 3 adet aracın İflas Hal. … Tur.A.Ş. adına kayıtlı olduğu, davacı tarafından 06/08/2018 dava tarihinde açılan davada 24.601 Euro tutar talep edildiği, davacının belirlenen alacağı sebebi ile taleple bağlılığın Mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir. Müflisin, iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmediği gibi, dava ehliyetini de kaybettiği söylenemese de, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflâs idaresine ait olacaktır. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, İİK’nın 194. maddesi gereğince müflisin davacı ve davalı bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durması öngörülmüştür. İİK’nın 194. maddesine göre; “Acele haller müstesna olmak üzere iflasın açılması ile kural olarak müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ancak alacaklıların ikinci toplantısından on gün sonra devam olunabilir. ” İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Bunlar, müflisin açmış olduğu davalar ile müflise karşı açılmış olan davalardır. Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, usul işlemleri farklılık arz eder. Öte yandan uyuşmazlığın çözümü açısından terditli davanın açıklanmasında fayda bulunmaktadır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nda olmayan, ancak Yargıtay içtihatlarıyla “kademeli dava” olarak adlandırılan ve HMK’da terditli dava olarak yerini alıp Kanunun 111. maddesinde düzenlenen biçimde de terditli dava açılabilir. Terditli davalarda aynı davalıya karşı birden fazla talep, arasında bir aslilik-ferilik ilişkisi kurmak suretiyle aynı dava dilekçesinde ileri sürülebilir. Ancak bu talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. Terditli olarak ileri sürülen taleplerde, hâkimin öncelikle asli talebi incelemesi ve asli talep bakımından bir karar vermesi gerekir. Ferî talep asıl talebe bağlı olarak ileri sürüldüğünden asıl talebin esastan reddine karar verilmedikçe, ferî talep incelenemez. Mahkemece asıl talep hakkında inceleme yapılarak yerinde görülmesi hâlinde de ferî talebin incelenmesine gerek kalmaz. Terditli dava, ferî talebin ayrı bir dava konusu yapılması hâline oranla çok daha kolay, basit ve ucuzdur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/8-1917 E. 2019/1332 K. Sayılı ilamı). Davacı tarafından açılan davada terditli taleplerde bulunulması ve davacının istinaf talebinde davanın türüne ilişkin ileri sürdüğü itirazlar nazara alındığında bu hususların da açıklığa kavuşturulması gerekir. “…İflas masasına yalnız borçluya ait mal ve haklar girer. Başkasının bir malı müflisin elinde ise, üçüncü kişi bu malı masadan geri isteyebilir ki, buna masadan çıkarma hakkı denir. İflas masası bu malı üçüncü kişiye vermezse bu takdirde üçüncü kişi masaya karşı istihkak davası açabilir. (İİK.228) iflasta istihkak davasına ilişkin 228. madde, sadece malın masanın elinde bulunması halini düzenlemiştir, malın üçüncü kişinin elinde bulunması halini düzenlememiştir. Hacizde istihkak davasının konusunu mülkiyet ve mülkiyet dışındaki ayni haklar oluşturabilmesine karşın, iflasta sadece mülkiyet hakkı istihkak iddiasına konu olabilir, mülkiyet dışındaki ayni haklara ilişkin istihkak iddiaları İİK’nın 235. maddesi uyarınca sıra cetveline itiraz davası olarak ileri sürülebilir. Somut olayda, müflis … Konut Yapı Kooperatifi’nin iflası 23.12.2010 tarih saat 11:15 itibariyle açılmış olduğundan, müdahale tarihi olan başvuru harcının yatırıldığı 23.12.2010 tarih, saat 11:39 itibariyle müflis konumundaki anılan kooperatifle ilgili tapu iptali ve tescil isteminin masadan çıkarma davası, terditli tazminat isteminin ise kayıt kabul davası olduğunun kabulü gerekir…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/8964 Esas 2015/7029 Karar sayılı ilamı). “…Öğreti ve uygulamada genel kabul gören tanımıyla dava konusu, davacının belirli bir vakıaya dayanarak hukuki talepte bulunmasıdır. Yargılama esnasında davanın konusunun ortadan kalkması hâlinde artık esas talep hakkında yargılama yapılmasına gerek kalmayacağından mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilir (Kuru, B./Arslan, R./Yılmaz, E; Medeni Usul Hukuku, 14. Baskı, Ankara, 2002, s. 543). Kayıt kabul davalarındaki esas talep, genel alacak davalarından farklı olmayıp, alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak amacıyla iflas sıra cetvelinde alacağın kayıt ve kabulüne karar verilmesi isteğidir. Bu açıdan kayıt kabul isteği, alacak davalarının özel bir görünüm şeklidir ve niteliği gereği alacağın tahsiline ilişkin isteği de içeriğinde barındırır. Somut olayda, mahkemece iflas hâlinin ortadan kalktığı ve iflas masasının dağıldığından bahisle davanın konusuz kaldığı sonucuna varılmış ise de, davaya konu alacak istemi hâlen varlığını devam ettirdiğinden davanın konusuz kaldığından söz edilemez. Aksi halde, kayıt kabul istemine dönüşen alacak davalarında da davalının iflas halinin ortadan kalkması durumunda davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilecek olup, bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık varlığını devam ettirmesine rağmen çözüme kavuşmamış olur ve 1982 tarihli Anayasamız’ın 36. ve AİHS’in 6. maddesi anlamında hak arama hürriyetinin ihlali gündeme gelir…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/4567 Esas 2016/1695 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, davacı tarafın asıl ve ilk talebinin, satış bedelleri verilmiş olan …, … ve … plaka sayılı araçların üzerinde mükellefiyet bulunmadan takyidatsız olarak satışının tamamlanıp trafik tescilinin yapılmasına ilişkin olduğu, bu talebin kabul görmemesi halinde ödenen bedelin tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Buna göre Yargıtay ilamında da vurgulandığı üzere, davalının yargılama sırasında iflasına karar verilmesi sebebiyle davacının asıl ve ilk talebinin masadan çıkarma davası, diğer talebinin ise kayıt kabul davası olarak kabulü gerekir. İİK’nun 228. maddesinde istihkak iddiasında bulunulan malın masanın elinde olması hali düzenlenmiştir. Gelen yazı cevabından dava konusu araçların müflis şirket adına kayıtlı olduğu da anlaşılmakla davacının iflas masasına giren bu malları, masadan çıkarma hakkı kapsamında masadan geri istemesi mümkündür. Somut uyuşmazlığın tarafları tacir olup nispi ticari dava olarak ticaret mahkemesinde açılan işbu davada araçların trafik tesciline kaydı talebine ilişkin davacının asıl talebini masadan çıkarma davası kapsamında değerlendirmek gerekir. Bu durumda yukarıda terditli davaya ilişkin yapılan açıklamalar kapsamında, terditli olarak ileri sürülen taleplerde, hâkimin öncelikle asli talebi incelemesi ve asli talep bakımından bir karar vermesi gerekir. Feri talep asıl talebe bağlı olarak ileri sürüldüğünden asıl talebin esastan reddine karar verilmedikçe, feri talep incelenemez. Mahkemece asıl talep hakkında inceleme yapılarak yerinde görülmesi hâlinde de ferî talebin incelenmesine gerek kalmaz. İlk derece Mahkemesince dava, yanılgılı bir şekilde İİK’nun 235. maddesinde düzenlenen sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davası olarak nitelendirilerek karar verilmiş olup davacının asıl talebi hakkında bir karar verilmemiştir. Açıklandığı üzere davacının asıl talebi masadan çıkarma davasına, diğer talebi kayıt kabul davasına ilişkindir. Bu nedenle davanın tümden kayıt kabul olarak nitelendirilerek buna göre karar verilmesi doğru değildir. Yukarıda paylaşılan Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere kayıt kabul isteği, alacak davalarının özel bir görünüm şekli olup niteliği gereği alacağın tahsiline ilişkin isteği de içeriğinde barındırır. Yani esas talep, genel alacak davasındaki talepten farklı değildir. Dava sonunda alacağın tahsili yerine iflas sıra cetveline kayıt ve kabulüne karar verilmesi talep edilir. Buna göre somut olayda, Mahkemece, müflis hakkında İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesince yeniden iflas kararı verildiği, tasfiye işlemlerinin İstanbul … İflas Dairesi’nin … iflas sayılı dosyasından yapılmaya başlandığı, davacının bu dosya kapsamında yeniden müracaat etme hakkı bulunduğundan bahisle ilk masaya yönelik (… sayılı iflas dosyası) yapılan başvurunun ve eldeki davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi de doğru olmamıştır. Çünkü davaya konu alacak istemi hâlen varlığını devam ettirmekte olup davanın konusuz kaldığından söz edilemez. Aksi halde, kayıt kabul istemine dönüşen alacak davalarında da davalının iflas halinin ortadan kalkması durumunda davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gibi bir sonuç ortaya çıkar ki, bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık varlığını devam ettirmesine rağmen çözüme kavuşmamış olur. Bu durumda ise Anayasanın 36. ve AİHS’in 6. maddesi anlamında hak arama hürriyetinin ihlali gündeme gelir. Bu nedenle Mahkemenin yanılgılı değerlendirmesi dışında buna göre oluşan kabulü de yerinde değildir. Mahkemece, davalı ile ilgili verilen ilk iflas kararının bozulduğu, akabinde yeniden iflas kararı verilerek yeni bir iflas masası oluşturulduğu bilgilerine, yapılan araştırma ve İstanbul … İflas Dairesinin beyan dilekçesinden ulaşıldığı anlaşılsa da dosya kapsamında bu yönde bir araştırma ve dilekçeye de rastlanmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacının asıl ve ilk talebinin masadan çıkarma davası, diğer talebinin ise kayıt kabul davası olarak kabulü ile davaya konu alacak istemi halen varlığını devam ettirdiğinden davanın konusuz kalmadığı hususu da gözetilerek 2. iflas kararının verilmesi ile ilgili yapılan bir araştırma ve iflas idaresince sunulan bir beyan dilekçesine rastlanmadığından, bu hususta gerekli araştırmanın yapılarak eksikliğin giderilerek ve gerekirse taraf teşkilinin sağlanmasından sonra İİK’nun 194. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı da dikkate alınarak yargılamaya devam edilip sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.Bu sebeple, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin ayrı ayrı KABULÜNE,2- İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/710 Esas, 2022/475 Karar ve 07/06/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harç davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a6.fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/11/2022