Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1361 E. 2022/1165 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1361 Esas
KARAR NO: 2022/1165
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 20/05/2022
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 13/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı … Yapı Kooperatifi ile davalı … Ltd. Şti. arasında 14.09.2011 tarihinde, 01.10.2011_ 30.09.2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Özel Güvenlik Sözleşmesi imzalandığını, alınacak güvenlik hizmeti karşılığında sözleşmenin 11.1 maddesi gereğince; “Kooperatif 25 güvenlik personeli için …’e aylık KDV dahil 46.551,00-TL ödeyecektir.” dendiğini, müvekkili Kooperatifin ödemenin tamamını taahhüt ettiği gibi süresinde ödediğini, takriben toplam 13 çalışanın, 26.12.2012 tarihinde İstanbul Anadolu 12. İş Mahkemesi’nin 2012/1458 E. sayılı dosyası ile açtıkları davada, kıdem, fazla çalışma, genel tatil ve bayram çalışma alacakları, izin ücreti alacaklarını müvekkili Kooperatif ve …den müştereken ve müteselsilen talep ettiklerini, yargılama aşamasında davacı işçilerin ayrı ayrı dava açmaları gerektiği gerekçesi ile tefrik kararı verildiğini, her bir ilgilinin mahkemede ayrı ayrı açılan davalarda yapılan yargılama neticesinde alacağın Kooperatif ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ve bir kısım kararlar kesinleşerek ilgilisi tarafından ilamlı icra takiplerine konu yapıldığını, davacı Kooperatifin icra tehdidi karşısında 100.582,17 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, Kooperatifin …’den aldığı özel güvenlik hizmeti, işin bütünü ile ihale edilmek koşulu ile yani anahtar teslimi olarak tabir edilecek şekilde alındığını, yerleşimin ve yaşamın bulunduğu Kooperatifin 24 saat boyunca güvenliğin … tarafından sağlandığını, dava konusu edilen ve Kooperatif tarafından icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınan kalemlerin işçilik alacakları olduğunun görüleceğini, … çalışanlarının kıdem tazminatı, fazla çalışma alacağı,genel tatil ve bayram çalışma alacağı ve izin ücreti olduğunu, çalıştırılan personel açısından, asıl işverenin sorumluluğu kanundan, alt işverinin sorumluluğunun ise sözleşmeden kaynaklanmakta olduğunu, ancak asıl işveren ile alt işveren ilişkisinin sözleşmeye dayandığından, “bütün durum ve koşullar” ifadesi doğru yorumlandığı ve uygulandığı sürece, alt işverene tüm zararın rücu edilmesi mümkün olduğundan bahisle fazlaya ilişkin tüm hak ve alacaklar saklı kalmak kaydı ile rücu hakkı kapsamında 100.582,17-TL alacağın, talep edilen her bir alacağın, ayrı ayrı ödeme tarihleri itibari ile işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, öncelikle ve ivedilikle davadaki haklılıkları ve davacı müvekkili tarafından yapılan ödemeler göz önünde tutularak dava sonucunun semeresiz kalmamasını teminen davalının tüm malvarlıkları ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarına işbu dava sonuna kadar ve dava değeri kadar takdiren teminatsız ihtiyati haciz konulmasına, yine aynı şekilde öncelikle ve ivedilikle, davalı şirketin güvenlik hizmeti verdiği yerlerin İstanbul Valiliği’nden tespitine ve 3. şahıslardaki hak ve alacakları ile mevcut tüm taşınır ve taşınmazları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı kooperatif tarafından işçilere ödenen alacak kalemlerinden bir tanesinin kıdem tazminatı olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmede kıdem tazminatına yönelik herhangi bir düzenleme bulunmadığını, asıl işveren tarafından alt işveren olan müvekkili şirkete ödenen miktarın işçilere ödenen maaş, yol yemek gideri ve SGK ödemeleri gibi mutat ödemelerden ibaret olduğunu, müvekkilinin kıdem tazminatından herhangi bir sorumluluğu olmadığını, dava dışı işçilerin iş akdinin fesih edilmesinde ve alacağı için mahkemeye başvurmasında müvekkilinin herhangi bir kusuru ve dahili olmadığını, bütün kusurun davacı yana ait olduğunu, davacı yanın kendi sorumluluğunda olan işçilik alacaklarını dava dışı işçiye ödemekten kaçınması sonucunda dava dışı işçilerin mahkemeye başvurduğunu ve mahkeme ile icra vekalet ücretleri, harç ve giderleri oluştuğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi, 20/05/2022 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haczin reddine karar verdiği, ara kararda 6100 sayılı HMK 389 ve devamı maddelerinde düzenleme alanı bulan ihtiyati tedbir müessesesinin uyuşmazlık konusu hakkında uygulanabileceği, davacının dava dilekçesindeki anlatımına göre, muradının tazminat talebinden ibaret olduğu, üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilen davalı adına kayıtlı mal varlığının, üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının iş bu davamız konusu olmadığı ve alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden bu hali ile uyuşmazlık konusu olmayan hususta değinilen kanun maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden bahisle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği, yine İİK’nın 257 ve devamı maddeleri uyarınca, ihtiyati haczin vadesi gelmiş bir para borcu için istenebileceğini, aynı maddeye göre vadesi gelmemiş borçtan dolayı ihtiyati haciz istenebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması, yahut kaçmış olması veya bu maksatla alacaklarının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması gerekli olduğunu, davacının dava dilekçesi anlatımıyla talebinin tazminat talebi olduğu, dosyadaki iddiaların bu aşamada soyut iddialar olduğu, iddiaları destekler mahiyette dosyaya somut bir delil de sunulmadığı, iddiaların yargılamayı gerektirdiği bu haliyle yaklaşık ispat koşuluğunun gerçekleşmediğinden bahisle davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İlk derece mahkemesinin 20/05/2022 tarihli ara kararı yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz şartlarının oluştuğunu belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılması, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Talep, HMK 394 maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılması ve İİK 265. maddesi gereğince ihtiyati haciz talebinin reddi kararının kaldırılması ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir. Davacı taraf asıl işveren olarak ödediği işçilik alacaklarını alt işveren olan davalı taraftan rücuen tahsilini talep etmektedir. 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamında ihtiyati tedbir düzenlenmiştir. Buna göre, 389/1 maddesinin “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü düzenlediği, davalı tarafın ihtiyati tedbir talep ettiği 3. şahıslardaki hak ve alacaklar ile mevcut taşınır ve taşınmazları uyuşmazlık konusu olmadığından davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin mahkeme ara kararında bir isabetsizlik yoktur. İcra ve İflas hukukundaki ihtiyati haciz müessesi, medeni usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi hukuki koruma önlemidir. Geçici hukuki koruma önlemleri toplumsal barışın sağlanması açısından da önem taşımaktadır. Geçici hukuki himaye tedbirlerinin düzenleme nedeni, bireylere etkin hukuki himaye sağlanmasıdır. Bu da Hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir (AY m.2). Geçici hukuki koruma önlemleri, henüz hüküm verilmeden bireylerin acil hukuki korunma ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. 2004 Sayılı İİK’nın 257 ve devamında ihtiyati haciz düzenlenmiştir. İhtiyati haciz şartları 257. Maddede, 258. Maddede ise ihtiyati haciz kararına yer verilmiştir. 258. Maddenin ilk fıkrasında alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir. Bir alacak için ihtiyati haciz isteyen kişinin o alacağın alacaklı sıfatına sahip olması gerekir. Yani ancak alacağın alacaklısı ihtiyati haciz isteyebilir. Bu durum hâkimin maddi hukuku araştırması gerektiği sonucunu beraberinde getirmektedir. Hâkim, ibraz edilen delilerden ihtiyati haciz isteyen kişinin alacaklı sıfatına sahip olduğuna kanaat getirirse ihtiyati hacze ilişkin şart gerçekleşmiş demektir (İİK m.258/1). Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur. İbraz edilen ispat vasıtası, iddia edilen hakkın varlığını ispatlamaya elverişli olmalıdır. Diğer yandan, alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamaktadır. Öte yandan, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın yargılamayı gerektirmemesi şeklinde bir koşulda kanunda öngörülmemiştir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin bir yargılamadan farklı olarak maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. Bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır. Talep edilen alacağın ise vadesinin gelmiş olması gerekir ( İİK m.257/1). Alacağın muaccel olduğu an, ya tarafların anlaşması veya bir ihbar yada kanun hükmü veya hukuki ilişkinin mahiyeti ile belirlenir. Muacceliyet ile temerrüdü karıştırmamak gerekir. Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrüt olur. Diğer yandan alacağın rehinle temin edilmemiş olması gerekir. Vadesi gelmemiş alacaklarda ihtiyati haciz kararı verilmesinin şartları İİK 257/2. fıkrada sınırlı şekilde sayılmıştır. İhtiyati hacizde teminat ise, İİK 259. maddede düzenlenmiştir. Maddede, ihtiyati haciz isteyen alacaklının hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacağı zarardan dolayı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 96’ncı (HMK 87.m) maddesinde yazılı teminat vermeye mecbur olduğu belirtilmiştir. Bu konuda hâkimin takdir yetkisi bulunmadığından ve ihtiyati haczin dayanağı ilam veya ilam niteliğinde bir belge olmadıkça teminat alınmadan ihtiyati haciz kararı verilemez. Somut uyuşmazlıkta açıklanan yasal düzenlemeler ve genel ilkeler çerçevesinde ihtiyati haciz talebi değerlendirildiğinde, mevcut delil durumunda yaklaşık ispat sağlanmadığından davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin mahkeme ara kararında bir isabetsizlik yoktur. Açıklanan nedenlerle, davacı tarafın ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin ara karara karşı istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince tarafların istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken harç peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/10/2022