Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1319 E. 2022/1078 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1319 Esas
KARAR NO: 2022/1078
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/01/2022
NUMARASI: 2022/22 Esas, 2022/16 Karar
DAVA: sözleşmeden kaynaklı
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 14.02.2011 tarihli “İstanbul genelinde Turizm sektöründe hizmet vermek üzere 10 yıl süreli Turistik taşıma yapmak üzere hat kiralama işi” ile ilgili sözleşme akdedildiğini, müvekkilinin halen … markası altında 20’den fazla metropolde faaliyet gösteten uluslararası bir markanın temsilcisi olarak, özellikle tarihi-tutistik mekanlarının tanıtılması, gezdirilmesi vb. amaçlarla turistik yolcu taşımacılığı işi ile iştigal ettiğini, 2011 yılında imzalanan sözleşme ile müvekkilinin faaliyetine başlamışsa da özellikle 2015 yılından itibaren türlü mücbir sebep niteliğindeki vakalar meydana geldiğini, faaliyetine gereği gibi devam edemediğini, … isimli şirketin uluslararası bir üne sahip olup Türkiye’de de müvekkili tarafından temsil edildiğini, davacı şirket ile imzalanan … lisans anlaşmasının da 17.08.2022 tarihinde son bulacağını, idarenin tek taraflı aldığı kararlarla müvekkili ile yapmış olduğu sözleşmenin son 6 yıla yakın süredir uygulanamaması sebebiyle sözleşmenin süresinin uyarlanması, müvekkilinin temsil ettiği uluslararası şirketle lisans yenilemek zorunda olması ve sözleşminin hitam tarihinde yaşanabilecek muhtemel uyuşmazlıkların önlenmesi için muarazanın önlenmesi talebinde bulunulması zaruriyetinin doğduğunu, 6 yıldır ifa edilemeyen sözleşme sebebiyle müvekkili şirketin 6.000.000 USD yatırım yaptığını ve halihazırda 100’den fazla çalışanı bulunduğunu, tedbir kararı verilmediği taktirde yapılan lisans sözleşmesinin sona ereceğini, bu nedenle HMK 389 maddesi uyarınca tedbir talep ettiklerini, müvekkilinin temsil ettiği uluslararası şirketle lisans yenilemek zorunda olması ve müvekkilinin yaptığı yatırımın büyüklüğü, çalışan sayısı ve tedbir kararı verilmediği takdirde müvekkilinin faaliyetinin son bulacak olması nedenleriyle oluşacak işgücü ve milli servet kaybı göz önüne alınarak uyarlama talepleri hakkındaki karar kesinleşene değin HMK 389. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir yolu ile sözleşmenin süresinin yargılama süresince tedbiren uzatılmasına, sözleşmenin sonlanacağı tarih ve müvekkilinin faaliyetinin durdurulmasına yönelik her türlü muarazanın önlenmesine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise 2 yıldan az olmamak üzere sözleşmenin süresinin tedbiren belirli bir süre uzatılmasına, bu süreçte sözleşme ile kararlaştırılan kira bedelini müvekilinin tedbiren ödemeye devam etmesine ve/veya belirlenecek uygun miktarda teminatın mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi makamına depo edilmesine, yapılacak inceleme sonucunda taraflar arasındaki 14.02.2011 tarihli sözleşmenin anılan mücbir sebep niteliğinde vakaların vuku bulması nedeniyle en az 2 yıl süresinin uzatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/1183 esas sayılı dosyasında verilen görevsizlik kararı tebliğ edilmiş ise de istinafa konu kararı veren Mahkemece tensip aşamasında karar verilmesi sebebiyle davalıya tebligat yapılamadığı ve davalı tarafından cevap dilekçesi sunulamadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; Davacı tarafından açılan İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 esas sayılı dosyası ile işbu dosyanın her ikisinin de konusunun, taraflarının ve dava sebeplerinin aynı olduğu, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davanın işbu davadan daha önce açıldığı ve karar verildiği, ancak henüz kararın kesinleşmediği gerekçeleri ile sonradan aynı iddialarla açılan işbu davanın derdestlik oluşturduğundan bahisle HMK.’nun 114/ı mad uyarınca derdestlik ön şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 Esas sayılı dosyası ile işbu eldeki davanın niteliği itibariyle birbiri ile örtüşmediğini, her iki davanın dava konusu ve netice-i talebi aynı olsa da eldeki dava ile İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 Esas sayılı dosyası ile ikame edilen davanın dava sebebinin farklı olduğunu, dava dilekçesinde sözleşmenin süre bakımından uyarlanması ve muarazanın meni talebinde bulunulurken 6 Ocak 2015 Sultanahmet saldırısı (2 ölü 1 yaralı), Haziran 2015 Diyarbakır mitingi saldırısı (5 ölü 400 yaralı), 20 Temmuz 2015 Suruç saldırısı (34 ölü 104 yaralı), 10 Ekim 2015 Ankara Gar katliamı (109 ölü 500 yaralı), 24 Kasım 2015 Rus uçağının düşürülmesi ve Rusya krizi, 12 Ocak 2016 Sultanahmet saldırısı (13 ölü 13 yaralı), 17 Şubat 2016 Ankara saldırısı (38 ölü 125 yaralı), 19 Mart 2016 Taksim saldırısı (5 ölü 39 yaralı), 27 Nisan 2016 Bursa saldırısı (1 ölü 13 yaralı), 7 Haziran 2016 Vezneciler saldırısı (13 ölü 36 yaralı), 28 Haziran 2016 Atatürk Havalimanı saldırısı (45 ölü 293 yaralı), 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi (306 ölü 1539 yaralı), 1 Ocak 2017 Ortaköy gece kulübü saldırısı (39 ölü 70 yaralı) sebeplerinin ileri sürüldüğünü, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın sebebini ise Covid-19 salgın dönemine ilişkin uyarlamanın oluşturduğunu, bunun dışında Covid-19 salgın dönemi haricinde herhangi bir dava sebebine atıf yapılmadığını, her iki dava dosyasının maddi vakıalarının farklı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; Davacının, müvekkili idare tarafından düzenlenen hat kiralama ihalesini kazanarak ve ihale sözleşmesini imzalayarak 2011 yılının Haziran ayında işe başladığını, sözleşmenin süresinin on yıl olarak düzenlendiğini, hat kiralama sözleşmesinin on yıl olan süresinin işyeri tesliminin yapıldığı 2011 yılının Haziran ayında başladığını ve 2021 yılının aynı ayında sona erdiğini, ancak davacı kiracıya 2020 yılının Mart ayından itibaren önce 7244 sayılı Kanun uyarınca üç ay daha sonra da sözleşmenin 14. maddesi uyarıca maddedeki usuller yerine getirilerek üç ay daha süre verilip toplamda altı aylık sürenin sözleşmenin sonuna eklenerek sözleşmenin 01/01/2022 tarihinde sona erdirildiğini, davacı kiracının sözleşmesi sona ermiş olmasına rağmen beklentisini karşılamadığı iddiası ile adli ve idari yargı merci yoluna çeşitli uyuşmazlıktar oluşturarak müteaddit davalar açmış bulunduğunu, istinaf talep edilen İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararında da belirtildiği üzere davacının her bir davasındaki talebinin süreleri farklı olsa da sözleşme süresinin uzatılmasından ibaret olduğunu, açılan her bir davanın sebebi, konusu ve talebinin aynı olduğunu, zira davacı tarafından açılan bütün davaların 14 Şubat 2011 tarihinde imzalanan sözleşmeye dayandığını ve süre uzatımını talep ettiğini, her iki davaya dayanak gösterilen olayların farklı olmasının davanın niteliğini değiştirmeyeceğini belirterek davacının istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasında İstanbul genelinde turizm sektöründe hizmet vermek üzere 10 yıl süreli turistik taşıma yapmak üzere hat kiralama işi ile ilgili akdedilen sözleşmenin mücbir sebep olduğu ileri sürülen vakıalar sebebiyle uyarlama kapsamında süresinin uzatılması ve sözleşmenin sonlanması hususunda muaraza’nın men’i t talebine ilişkindir. İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının … AŞ (Eski Ünvanı … AŞ), davalının … olduğu, davanın 25/08/2021 tarihinde açıldığı, davacı vekilinin işbu dava ile taraflar arasında 14/02/2011 tarihinde İstanbul genelinde turistik taşıma yapmak üzere 10 yıl süreli hat kiralama işi ile ilgili sözleşme imzalandığı, müvekkilinin Covid-19 salgını nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ifada güçlüğe düşmüş olması, ifa güçlüğünün müvekkilinden kaynaklanmaması ve süresi içerisinde davalıya bildirimde bulunulmasına rağmen davalının haklı bir gerekçe olmaksızın müvekkilinin taleplerini reddetmesi sebebiyle sözleşme ile tesis edilen dengenin müvekkili şirket aleyhinde bozulduğundan bahisle müvekkili ile davalı arasında imzalanan 14/02/2011 tarihli sözleşmenin Türk Borçlar Kanununun 138. maddesi uyarınca Covid-19 pandemisi sonrası şartlara uyarlanmasına, uyarlama talebinin kabulü ile sözleşme süresinin 14/02/2025 tarihine kadar uzatılmasına ve sözleşme nedeniyle davalı tarafından talep edilen hat kira bedellerinin 30/03/2020-30/09/2020 tarihleri arasında müvekkili şirketin faaliyeti bulunmaması nedeniyle tahakkuk ettirilmemesine, 01/10/2020 tarihinden itibaren ise müvekkili şirketin faaliyetlerinin %80 azaltılması karşısında pandemi etkisinin ortadan kalkacağı tarihe kadar bu oranda indirimli olarak tahakkuk ettirilmesine ve yine 01/10/2020 tarihinden itibaren sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemler için kira bedellerinin hiç tahakkuk ettirilmemesi şeklinde sözleşmenin mevcut şartlara uyarlanmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/12/2021 tarih ve 2021/539 esas 2021/1085 karar sayılı kararı ile taraflar arasındaki temel ilişkinin kira olduğu gerekçesiyle İstanbul Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verildiği, işbu gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesinden sonra davacı vekilinin 01/03/2022 tarihli dilekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin talep edildiği, bunun üzerine Mahkemenin 03/03/2022 tarihli ek kararı ile görevsizlik kararının usulüne uygun olarak tebliğinden sonra yasal süresi içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine ilişkin talepte bulunulmadığından bahisle HMK 20. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, dosya kapsamından kararın davalı vekiline 14/03/2022 tarihinde tebliğ edildiğine dair tebligat parçası bulunsa da davacı tarafa tebliğine ilişkin tebliğ evrakına rastlanmadığı ve dosyanın kesinleştirilmesi ile ilgili bir işlemin yapılmadığı anlaşılmıştır. Dava şartları, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için için gerekli olan şartlar olup, mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığı, davanın her aşamasında resen nazara alınmalıdır. HMK’nın 114/1-ı bendi uyarınca aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması dava şartları arasında sayılmıştır. Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte (derdest) ise aynı konunun yeni bir dava konusu yapılması mümkün değildir. Burada önem arz eden husus daha önce açılmış bir davanın bulunması ve bu davaların aynı olmasıdır. Aynı dava, tarafları, dava sebebi ve talep sonuçları aynı olan davalardır (Yargıtay 11.HD 2019/5348 E, 2020/2524 K). Dava sebebi ise dava konusunun temelini oluşturan hayat olayları, yani maddi vakıalardır (Yargıtay HGK 2017/(22)9-1293 E, 2020/588 K). HMK’nın 114/1-ı hükmündeki derdestlik dava şartından bahsedebilmek için tarafları, talep sonucu ve dayanılan maddi vakıaların aynı olduğu ve halen görülmekte olan iki davanın bulunması zorunludur. Bu şartlardan birinin sağlanmaması halinde dava şartı yokluğundan bahsedilemez. Somut olayda, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 esas sayılı dosyasında dava tarihi 25/08/2021 olup bu dava derdest iken ve henüz karar verilmemişken 24/11/2021 tarihinde eldeki dava açılmıştır. Buna göre İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 esas sayılı davasında verilen kararın, iş bu eldeki dava dosyasının açılış tarihinden önce kesinleşmediği, hatta kesinleşme bir tarafa karar tarihi verilmediği anlaşılmakla ilk açılan İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 esas sayılı dosyasının halen görülmekte olduğu sonucuna varılmıştır. Yukarıda yapılan tespitten sonra somut uyuşmazlıkta eldeki dava ile İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 esas sayılı davasının aynı dava olup olmadığı yani tarafları, dava sebebi ve talep sonuçlarının aynı olup olmadığı değerlendirilmelidir. Tarafların aynı olup olmadığı bakımından yapılan değerlendirmede, her iki davada da davacının … AŞ (Eski Ünvanı … AŞ), davalının … olduğu anlaşılmakla her iki davanın da taraflarının aynı olduğu görülmektedir. Talep sonucunun aynı olup olmadığı bakımından yapılan değerlendirmede, eldeki davanın talep sonucu mücbir sebep niteliğindeki vakıalar sebebiyle sözleşmenin süre bakımından uyarlanarak uzatılması ve sözleşmenin sonlanması hususunda muaraza’nın men’i talebine ilişkin olup İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 esas sayılı davasında ise talep sonucunun bahsi geçen sözleşmenin mücbir sebep olarak ileri sürülen Covid-19 pandemisi sonrası şartlara uyarlanarak süresinin uzatılmasına ve sözleşme nedeniyle davalı tarafından talep edilen hat kira bedellerinin 30/03/2020-30/09/2020 tarihleri arasında tahakkuk ettirilmemesine, 01/10/2020 tarihinden itibaren indirimli olarak tahakkuk ettirilmesine, yine 01/10/2020 tarihinden itibaren ise hiç tahakkuk ettirilmemesi şeklinde sözleşmenin mevcut şartlara uyarlanmasına ilişkin olduğu görülmüştür. Buna göre esas olarak her iki davada da sözleşmenin mücbir sebep niteliğindeki vakıalar sebebiyle uyarlanması ve muaraza’nın önlenmesi talep edildiğinden her iki davanın da talep sonuçlarının aynı olduğu anlaşılmıştır. Netice itibariyle her iki davada uyarlama talebine ilişkindir. Kaldı ki davacı vekili de istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği üzere her iki davanın, sebebinin yani dayanılan maddi vakıalar dışında diğer yönlerden (taraf ve talep sonucu bakımından) aynı olduğunu kabul etmiştir. Dava sebebinin aynı olup olmadığı bakımından yapılan değerlendirmede, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 esas sayılı davasında maddi vakıa olarak Covid-19 salgınına, eldeki davada ise maddi vakıa olarak Covid-19 salgını ile birlikte birden fazla terör ve silahlı saldırı eylemlerine dayanılarak bunların mücbir sebep oluşturduğundan bahisle talepte bulunulduğu gözetildiğinde her iki davada dayanılan maddi vakıaların Covid-19 salgını bakımından aynı olsa da diğer dayanılan maddi vakıaların farklı olduğu görülmektedir. Davacı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 esas sayılı davasında maddi vakıa olarak sadece Covid-19 salgınına dayanmış ise de eldeki işbu davada maddi vakıa olarak bununla beraber tarih bakımından Covid-19 salgınından önce gerçekleşen birden fazla terör ve silahlı saldırı eylemlerine de dayanmıştır. Bu durumda eldeki davanın, daha önce açılan ve görülmekte olan İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/539 esas sayılı davası ile dava sebepleri farklı olduğundan aynı dava olduğu kabul edilemez. Açıklanan sebeplerle her ne kadar her iki davanın tarafları ve talep sonucu aynı olsa da dava sebebi yani dayanılan maddi vakıaları aynı olmadığından mahkemece davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince kararın kaldırılması gerektiğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/22 Esas, 2022/16 Karar 17/01/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/09/2022