Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1250 E. 2022/1158 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1250 Esas
KARAR NO: 2022/1158
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2019
NUMARASI: 2015/30 Esas, 2019/948 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 13/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1994 yılında … unvanı ile kurulduğunu, kurulduğu günden itibaren turizm sektöründe … markası ile tanındığını, tur operatörü olarak uluslararası alanda faaliyet gösterdiğini, … adı altında Türkiye’nin en değerli turizm markalarından biri olarak ilk sıralarda yer aldığını, davacı şirketin 29.12.2014 tarihi itibariyle -31.221.224.75 TL borca batık durumda olduğunu belirterek müvekkili şirket hakkında tedbir kararı verilerek iflasın bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Müdahil vekilleri iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince; 03/09/2019 tarihli heyet raporu uyarınca davacı şirketin 31.05.2019 tarihi itibariyle öz varlığının 109.985.506,29 TL olduğu, dolayısıyla borca batık durumda olmadığı gerekçesi ile davacı şirketin borca batıklıktan çıkmış olması sebebiyle davacının iflas erteleme talebinin REDDİNE, davacı şirket ile ilgili verilen TEDBİR KARARLARININ KALDIRILMASINA karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Karar yasal süresi içerisinde müdahil … Tic. A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmiştir.Müdahil vekili istinaf dilekçesinde; davada 267 adet asli müdahil bulunduğunu, müdahillerin alacaklarından bahsedilmediğini, mahkeme gerekçesinin eksik ve usule aykırı olduğunu, gerekçeli karar hakkının Anayasal düzeyde korunduğunu, müvekkilinin davacı şirketten faiz ve ferileri hariç toplamda 3.309.848,38 USD alacaklı olduğunu, davacının borcunu ödemediğini, davacının borcu batık olduğunu, davacının iflasına karar verilmesi gerekirken borca batıklıktan çıktığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, davacının müvekkili ile aynı durumda olan ve huzurdaki davada asli müdahil olan alacaklılara da halen borcu bulunduğunu, mahkemece yapılan yargılama safahatinde bir takım bankaların, bir takım cüzi miktardaki tüzel kişi alacaklıların alacaklarının davacı tarafından yapılandırılmak suretiyle ödendiğini, ancak dosya içeriğinde müvekkilinin de yer aldığı büyük sayıdaki alacaklıların yüksek miktardaki alacaklarının hesaplanmadığı gibi borcunda ödenmediğini, alacaklılar arasında eşitsizlik yapıldığını, mahkemece eksik yargılama ve değerlendirme ile hüküm kurulduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak davacı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava; İİK’nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK’nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, aynı yasanın 179/b maddesinde ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince, davada uygulanacak olan, 160. maddesinde, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekeletnamesin de, İflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket 29.12.2014 tarih, 2014/14 sayılı yönetim kurulu kararı ile şirket hakkında iflas erteleme talebinde bulunulmaya karar verildiği, mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansının mahkeme veznesine yatırıldığı, davanın, davacı şirketlerin muamele merkezinin bulunduğu mutlak yetkili mahkeme de açıldığı anlaşılmıştır.Davacı şirket hakkında dava tarihi itibari ile uygulanması gereken mülga İİK’nun 179/B-7 maddesidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan İİK’nun 179/B maddesi gereğince davacı şirket iflas ertelemenin sağladığı menfaatlerden en fazla 5 yıl faydalanabilecektir.Somut davada, davacı şirket 14/01/2015 tarihinde iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuş, mahkeme 15/10/2015 tarihli ara karar ile tedbirlere hükmetmiş, 10/10/2019 tarihinde de davacı şirketin borca batıklıktan çıktığından bahisle, davanın reddi ile tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmiş, karar müdahil vekili tarafından istinaf edilmiştir.Uyuşmazlık, davacı şirketin borcu batık olup olmadığı, borca batıklığın usulüne uygun olarak saptanıp saptanmadığı noktasında toplanmıştır.İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK’nın m.179). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı TTK’nın m. 377, İİK’nın m.179 vd.). Mahkeme, İİK’nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmalı, borca batıklık, 6102 sayılı TTK’nın 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hakimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanmasından sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/4438 E. 2015/5405 K. Sayılı ilamı)Uyuşmazlık, davacı şirketin borcu batık olup olmadığı, borca batıklığın usulüne uygun olarak saptanıp saptanmadığı noktasında toplanmıştır.Mahkemece bu konuda bilirkişi raporu alınmıştır.03.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirket tarafından Kayıtlı Değerler üzerinden oluşturulmuş 31.05.2019 tarihli Bilanço ve Gelir Tablosu ile Ayrıntılı Mizanın sunulduğu, İflas Ertelenmesi davasında rayiç değerlere göre özvarlığın hesaplanmasında kayıtlı değerlere göre farklılık arz eden bilanço kalemlerinin belirlendiği, davacı şirketin İcra takibi başlatarak kanunen şüpheli alacak niteliği kazanan alacaklarının dosyada bulunan İcra takip belgelerine göre usulüne uygun olduğu, bu nedenle şüpheli tic. alacaklar hesabındaki 215.163.360,36 TL borç bakiyesi ve Şüpheli tic. alacaklar karşılığı hesabındaki 215.163.360,36 TL alacak bakiyesinin rayiç değer hesaplamasına dahil edilmediği, stok-menkul ve gayrimenkullerin rayiç değerlerinin belirlendiği, yapılan bilirkişi heyetleri rayiç değerleme raporları ve davacı şirket defter ve belge ve kayıtların incelenmeleri sonucunda, rayiç aktif bilanço toplamının 1.538.985.521,64.-TL değerinde ve kaydi defter değerinin (-)34.412.963,98.-TL altında tespit edildiği, davacı şirketin aktiflerinin rayiç değerlerle tespiti ile hazırlanan 31.05.2019 tarihli rayiç değer bilançosuna göre şirketin özvarlığının (+)109.979.897,56 TL olduğu, şirketin, 31.05.2019 tarihi itibariyle sunduğu rayiç değerlere göre düzenlediği bilançoda aktif toplamının 1.538.985.521,64-TL ve borçlar toplamının 1.429.005.624,08-TL olduğu, Özvarlığının 109.985.506,29.-TL olduğu ve şirketin borca batık durumda olmadığı belirtilmiştir.Mahkemece alınan bilirkişi raporunun şirketin mal varlığı rayiç değerlere göre yukarıda alınan Yerleşik Yargıtay kararlarına uygun olarak hazırlandığı, bilimsel veri ve içeriğe sahip denetime elverişli bulunduğu, mahkemece davacı şirketin borca batık olmadığı gerekçesi ile talebin reddine karar verildiği, mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla müdahil vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince müdahil tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Müdahil tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 164/2.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/10/2022