Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1204 E. 2022/1365 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1204 Esas
KARAR NO: 2022/1365
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 13/06/2022
NUMARASI: 2022/446 Esas
DAVA: İFLAS (Kambiyo Senetlerine Mahsus Takipten Doğan İflas (İİK 173))
KARAR TARİHİ: 10/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında … Kolejleri olarak bilinen eğitim kurumları ile ilgili, 63 adet okul için “İşletme Devir Sözleşmesi” ve Ek Protokol imzalandığını, yine bu sözleşmelerin ifası amacıyla 04.01.2022 tarihli eğitim kurumları devir sözleşmesi düzenlendiğini, aynı tarihte Franchise Sözleşmesi de düzenlendiğini, bu sözleşmeler kapsamında müvekkilinin davalıya teminat senetleri verdiğini, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve borçlu olarak devraldığı eğitim kurumlarını yaklaşık 189.000.000,00 TL masraf yaparak faal hale getirdiğini, müvekkilinin yaptığı masraflar nedeniyle rahatlayan davalının teminat için verilmiş senetleri takibe koyduğunu ve sözleşmeleri sonlandırdığını, mevcut durumda müvekkilinin 64 adet okuldan fiilen kovulduğunu, müvekkilinin davalıdan ek protokol kapsamında 13.372.050,22 TL alacağı bulunduğunu, davalının … Koleji markasının sahibi olmadığını, davalının dava dışı marka sahibi ile yaşadığı sorunlar nedeniyle … Koleji markasını kullanma hakkının sona erdiğini, davalının bankaya ve piyasaya yüklü miktarda borcu olup borçlarını ödemesinin mümkün olmadığını ve borca batık olduğunu belirterek müvekkilinin işletme hakkı sahibi bulunduğu ruhsatların üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesini, davalıya tedbiren yönetim kayyımı, kabul edilmemesi halinde denetim kayyımı atanmasını ve davalının malvarlıklarının defteri tutularak davalının iflasına karar verilmesini, ayrıca 13.372.050,22 TL alacaklarının tazminini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 06.06.2022 tarihli dilekçesi ile; davalının hileli işlemler ile taahhütlerinden kurtulmaya çalıştığı ve alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamalelerde bulunduğu, ayrıca borca batık bulunduğunu belirterek iflasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesi, asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği ve HMK’nın 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle davalının malvarlığının defterinin tutulmasına ilişkin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin hem alacağının tespit ve tazminini, hem de davalının iflasını aynı davada istemekte hukuki yararı olduğunu, ancak mahkemenin alacak taleplerini tefrik ederek ruhsatların devrinin önlenmesi ve kayyım atanmasına ilişkin tedbir taleplerini alacak davasında ileri sürülmüş kabul ettiğini ve bu tedbir talepleri hakkında karar vermediğini, talep edilen tedbirlerin her iki dava için geçerli olduğunu, İİK’nın 159/1 fıkrası kapsamında davalının malvarlığının defterlerinin tutulmasını talep etmelerine rağmen mahkemece HMK’nın 389 maddesi kapsamında değerlendirme yapıldığını, kararın gerekçe içermediğini, davalının hukuka aykırı şekilde taraflar arasındaki sözleşmeleri feshettiği ve bu şekilde müvekkili nezdinde telafisi imkansız zararlara sebebiyet verdiğini, bu nedenle yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 177. maddesi gereğince doğrudan doğruya iflas istemidir. Talep ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 159. madde gereğince muhafaza tedbir talebinin reddine dair ara kararın istinaf istemidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 391/3. fıkrası gereğince ihtiyati tedbir kararının reddi kararına karşı kanun yoluna başvurulabilir hükmü ve aynı yasanın 341. maddesi gereğince, ara kararın istinaf yoluna başvurulabilecek ara kararlardan olması nedeniyle istinaf talebinin incelenmesi uygun görülmüştür. İflas davası kişinin tüm malvarlığını ve geniş bir alacaklı kitlesini ilgilendirdiğinden İİK 159. maddesi ile mahkemeye alacaklıların yararı için zorunlu göreceği bütün muhafaza tedbirlerini alabilme olanağı tanımıştır. Bu tedbirler, borçlunun mallarının defterinin tutulması, borçlunun mallarını devretmemesi için muhafaza altına alınması, taşınmazların tapu kaydına tedbir şerhi verilmesi gibi tedbirlerdir. İİK’nın 159. maddesinde iflas talebi üzerine mahkemenin alacaklıların menfaati için zaruri olan tedbirleri alacağı hükme bağlanmıştır. Alacaklıların bir kısmının zararına olsa bile tedbirler genellikle alacaklıların menfaatine ise verilmelidir. Belirtildiği üzere alacaklının iflas talebini alan mahkeme, İlk önce alacaklıların menfaati için gerekli gördüğü muhafaza tedbirlerini emredebilir ( m.159). Bunun için alacaklının bir talepte bulunması şart değildir. Keza İİK 159.maddenin ilk cümlesi buna ilişkindir. Muhafaza tedbirlerine karar vermek zorunluluğu, maddenin ikinci cümlesinde borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi durumunda yer almaktadır. Mahkeme, özellikle borçlunun iyi niyetli olmaması, yani mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya muvazaa yolu ile başkalarına devretmeye hazırlanması hallerinde muhafaza tedbiri alınmasına karar verir. Somut yargılamada, mevcut dosya kapsamı ve delil durumuna göre, davalıya ait malların defterlerinin tutulmasına dair muhafaza tedbiri alınmasını gerektirecek neden bulunmayıp, muhafaza tedbiri alınmasına lüzum olup olmadığını takdir yetkisi olan mahkemenin defter tutulmasına ilişkin tedbir talebini reddetmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Diğer taraftan davacı taraf, ruhsatların devrinin önlenmesi ve davalı şirkete kayyım atanmasına ilişkin tedbir talepleri ile ilgili karar verilmediğini de belirterek ara kararı istinaf etmiştir. HMK’nın 389/1 fıkrası uyarınca; İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları ve karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceğinden, eldeki dosyada karar verilmeyen talep hakkında istinaf aşamasında karar verilmesi de doğru değildir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/446 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 13/06/2022 tarihli ara kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken harç peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 391/3. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/11/2022