Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1203 E. 2022/976 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1203 Esas
KARAR NO: 2022/976
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/04/2021
NUMARASI: 2020/171 Esas, 2021/548 Karar
DAVA: SIRA CETVELİNE İTİRAZ (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin müflis … Ltd. Şti.’nden 02/09/2014 düzenlenme tarihli 1.500.000,00 TL bedeli senetten kaynaklanan alacağının bulunduğunu, iş bu alacağının tahsili amacıyla öncelikle İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığını, akabinde müflis firma hakkında iflas erteleme davası açıldığını, yapılan yargılama sonunda, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemenin 2015/429 Esas sayılı dosyasında borçlu hakkında iflas kararı verildiğini, İstanbul Anadolu … İflas Dairesinin … iflas sayılı dosyasında alacak kaydı başvurusu yapıldığını, ancak iflas masasının alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden bahisle müvekkilinin alacak başvurusunu reddettiğini, kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, sıra cetveline ilişkin tebligatın hatalı olarak tebligatın yapıldığı sırada hakimlik mesleğini icra etmekte olan Av. …’ye yapıldığını, taraflarının söz konusu tebligattan haberleri olmadığını, iflas müdürlüğünce herhangi bir bildirimin söz konusu olmaması halinde her ne kadar sıra cetveli ilan da edilse hak düşürücü sürenin alacaklının sıra cetvelinden haberdar olduğu tarihten itibaren başlayacağını, İstanbul Anadolu … İflas Dairesinin … iflas sayılı dosyasında yapılan tebligatın içeriğinde sıra cetveline karşı başvurulacak makamın ve süresinin belirtilmediğinin görüldüğünü, buna göre Anayasanın 40. maddesine aykırı tebligatın usulsüz olduğunu belirterek müvekkilinin alacağının tamamının sıra cetveline kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı İflas Dairesi tarafından davaya karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:İlk derece mahkemesince; somut olayda davacı vekilinin bildirdiği adrese yatırdığı masraftan karşılanarak masa red kararının tebliğ edildiğini, o tarihte davacı vekili olan Av. …’nin iflas müdürlüğüne hakimlik mesleğine geçtiğini belirten, yapılacak tebligatların farklı bir adrese farklı bir vekile yapılmasını talep eden bir dilekçeyi sunmadığını, Av. …nin 19/03/2018 tarihli kura kararnamesi ile atandığını, çok daha öncesinde hakim adayı olmakla vekalet ilişkisinin son bulacağı nazara alındığında masa red kararının tebliğ edildiği 18/07/2018 tarihinde de vekillik ilişkisinin kalmadığının açık olduğunu, ancak masanın, bildirilen adrese tebligat yaparken vekilin baro kaydını, adres değişikliğini, vekalet ilişkisinin devam edip etmediğini kendisine bildirilmedikçe, takip etme zorunluluğu olmadığını, bu durumda on beş günlük hak düşürücü sürenin ilanlara göre belirlenmesi gerekeceğini (Kaldı ki somut olayda, 18/07/2018 tarihli, davacı vekilinin usulsüz saydığı tebligatın yapıldığı adres, iş bu davayı açan vekilin dava dilekçesinde bildirdiği adresle aynıdır.), son ilan tarihine (08/08/2018) göre de hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra dava açılmış olduğundan bahisle hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın HMK’nun 114/2,115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 2020/171 E. 2021/548 K. sayılı hukuka aykırı şekilde verilmiş olan kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılması gerektiğini, şöyle ki; Av. …’ye ait dosyadan istifa dilekçesi her ne kadar ilgili icra dosyasına sunulmuş da olsa dosyada bulunamadığını, burada sorumluluğun taraflarında olmadığını, dolayısıyla dava konusu durumun öğrenilmesi akabinde davanın açıldığını, İstanbul Anadolu … İflas Dairesinin … Esas Sayılı dosyasından yapılan tebligatta sıra cetveline karşı başvurulacak makam ve süresinin belirtilmediğini, Anayasanın 40. maddesinin “Devlet, işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmüne binaen yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, bu sebeple tebligatın usulsüz olduğu açık olduğundan ötürü davanın süresinde açılmış sayılması gerektiğini, işbu davaya konu alacağın varlığının kambiyo senedi ile sabit olduğunu ve kambiyo senetlerinin doğası gereği illiyetten mücerret olduğu gerekçesiyle iflas dairesince verilen hükmün hukuka aykırı olduğunu, Yargıtayın konuyla ilgili kararında da alacağın ispatı olduğu halde masaya kayıt kararının verilmediği hallerin hukuka aykırı sayıldığını, işbu davaya konu alacağın iflas dairesince hukuka aykırı şekilde reddi hususu kamu düzeninden kaynaklandığından süresiz şikayet hakları bulunmakta olup mahkeme tarafından göz ardı edildiğini, İflas dairesi tarafından verilen bu karar hukuka aykırı olup bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan İİK.’nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabi olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK’nun 235. maddesi gereği alacağın masaya kaydına yöneliktir.Dairemizin 2021/1946 Esas 2022/587 Karar sayılı kararı ile dava dilekçesinin davalı tarafa tensibin 5 nolu ara kararı uyarınca tebliğine karar verilmiş olmasına rağmen dosya içerisinde ve sistem üzerinde yapılan inceleme neticesinde dava dilekçesinin davalı tarafa tebliğine dair tebligat parçasına dosyada ulaşılamaması sebebiyle dava dilekçesinin davalı tarafa tebliğine dair tebligat parçasının ve ayrıca sıra cetvelinin tebliğ tarihinde daha önceden davacı vekili olarak görev yaptığı anlaşılan ve daha sonra hakimlik mesleğine geçerek vekalet ilişkisinin son bulduğu belirtilen Avukat …’ye ait vekaletname örneğinin dosya içerisine eklenerek dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmesi gerekeceğinden dosyanın mahalline geri çevrilmesine dair karar verildiği anlaşılmıştır.Hukuki dinlenilme hakkının gereği olarak taraflar duruşmaya çağrılmadan, cevap ve delilleri toplanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsurudur.Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile 6100 sayılı Kanun’un 27. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı yan, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe, açıklama ve ispat hakkını kullanmadıkça hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır. (HGK 14.12.2011 tarih, 2011/21-866-752 sayılı kararı)6100 sayılı Kanun’un Basit Yargılama Usulü kısmında “Dilekçelerin Verilmesi” başlığı altında 317/2 fıkrasında;“Cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak mahkeme durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.” Yine 6100 sayılı Kanun’un 137/2. fıkrasında; “ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez” hükmü amirdir.Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle davalının davadan usulünce haberdar edilmesi, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olması, savunma, açıklama, itiraz ve ispat hakkını 6100 sayılı Kanun’un belirlediği sürelerde yapması ile mümkün olur. Hâkim, usul kanunu ile belirlenen cevap verme süresini kısaltamaz. Aksi halde savunma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiş sayılır. (Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2013/23010 E. 2013/17597 K. Sayalı ilamı)”…Davalıya usulüne uygun şekilde dava dilekçesinin tebliği, davalıya cevap dilekçesi sunma hakkı tanınması, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamaları tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşma gününün tebliği, bundan sonra ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti (HMK m. 140) taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği takdirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen deliller toplanıp, birlikte değerlendirerek boşanmanın fer’ileri konusunda karar vermekten ibarettir. Açıklanan bu hususlara riayet edilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi hukuki dinlenilme hakkının (HMK m.27) ihlali niteliğinde olup, bozmayı gerektirmiştir…” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2018/5073 E. 2019/5190 K. Sayalı ilamı).Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile mümkündür. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz. Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın davanın taraflarına usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. (HMK.m.144) Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur.Somut olayda, müflis şirketin tasfiyesinin basit tasfiye usulüne göre yapıldığından iflas idaresinin oluşturulmadığı ve tasfiyenin resen iflas müdürlüğünce yürütüldüğü, Yerel Mahkeme tarafından dava dilekçesi ve tensip zaptının başlangıçta davalı iflas müdürlüğüne tebliğ edilmediği, Dairemizin 2021/1946 Esas 2022/587 Karar sayılı dosyanın mahalline geri çevrilmesi kararı üzerine Yerel Mahkeme tarafından davalıya dava dilekçesi, tensip zaptı ve Dairemizin geri çevirme kararının 31/05/2022 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış olup davalı yana usulüne uygun şekilde dava dilekçesinin tebliği ile davanın esası hakkında cevapları ve delillerini sunma imkânı vermeden aynı Kanun’un 137/2. fıkrası hükmü ihlal edilerek yargılama sonlandırılmıştır. Bu sebeple dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamaları ile yasal cevap verme ve delil sunma süreleri beklenmeden, ön inceleme aşaması tamamlanmadan savunma hakkı kısıtlanarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamıştır. Yerel Mahkeme tarafından karar verilmesinden ve Dairemizin 2021/1946 Esas 2022/587 Karar sayılı geri çevirme kararından sonra davalıya dava dilekçesi, tensip zaptı ve Dairemizin geri çevirme kararının tebliğ edilmesi sonuca etkili değildir. Ayrıca masaya alacak kaydı talebinde bulunan ve sıra cetveline ilişkin tebligatın yapıldığı Av. …’nin hakimlik mesleğine geçip geçmediği, tebligatın yapıldığı sırada hakimlik mesleğini icra edip etmediği hususları da araştırılıp masa ret kararının usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediğinin de irdelenerek tespiti gerekmektedir. Bu sebeple ilk derece mahkemesi kararının diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/171 Esas, 2021/548 Karar ve 07/04/2021 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/09/2022