Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1127 E. 2022/1061 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1127 Esas
KARAR NO: 2022/1061
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2022
NUMARASI: 2019/575 Esas, 2022/261 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Doğrudan Borçlu Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 178))
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili … Anonim Şirketi’nin yapmış olduğu ticari faaliyetler neticesinde işlerinin iyi gitmemesi nedeniyle gerek yaşanan ekonomik kriz, gerekse iş yaptığı şirketlerden alacaklarını alamamış olması gerekse de yeterli gelir elde edemediğinden geçmiş dönemlerde almış olduğu kesinleşen icra takiplerine konu edilen yüklü kredileri ödeyememesi nedeniyle aktiflerinin pasiflerini karşılayamaz duruma geldiğini, müvekkili şirketin her ne kadar iyi niyetle ödemeleri yapmaya çalışmışsa da mevcut mal varlığının borçlarını ödemeye yetmediğini, şirketin en önemli gelir kaynağı olan taşınmazının alacaklının talebi üzerine icra dairesi kanalıyla ihale suretiyle satılmasının kesinleşmesi üzerine tıkanma noktasına geldiğini, şirketin 30/05/2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında şirketin borca batıklık durumunun görüşüldüğünü, toplantıda alınacak bir tedbir ve iyileştirici önlem de tespit edilemediğini, toplantı sonrasında lehe yeni bir gelişme olmadığını, müvekkili şirketin aktif varlıklarının çok üzerinde olan borçlarını ödeyemez duruma düştüğünü, TTK 376/3 maddesi gereği şirketin iflasına karar verilmesinin talep edilmesi yönünde karar alındığını belirterek davanın kabulü ile müvekkili şirketin doğrudan iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Müdahil …Bankası Anonim Şirketi vekili 06/11/2019 tarihli müdahale dilekçesi ile; davacı şirketin banka kredi borçlusu olduğunu, dava sonucunun kendilerini ilgilendirdiğini, davaya feri müdahil olarak katılmak istediklerini ve şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir. Müdahiller …, …, …,… ve … vekili 07/08/2020 tarihli müdahale dilekçesi ile; alınan kredi borçlarının alacaklı bankanın kötü niyetli ve mağdur etmeye yönelik uygulama ve politikaları sebebiyle bir türlü ödenmemesi / kapatılamaması neticesinde kredilerin ferileriyle katlanarak büyüdüğü, asli müdahale taleplerinin kabulü ile şirketin iflası davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Müdahale talepleri mahkemece 05/11/2020 tarihli celse ara karar ile feri müdahil olarak kabul edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 2004 sayılı İİK’nun 179 maddesinde “Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve 634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır” düzenlemesi yer almaktadır. Borca batıklığın sermaye şirketleri ve kooperatifler bakımından zorunlu iflas sebebi olarak ön görülmesinin sebebi sermaye şirketi ve kooperatiflerin borçlarından dolayı sorumluluklarının şirketin sermayesi ile sınırlı olması, alacağını şirketin mevcudundan alamayan şirket alacaklısının şirket ortaklarına müracaat hakkının bulunmamasıdır (Rüzgar Esen, Cumhur, İflas Sebepleri, Ankara, 2011, s.554). Borca batıklık halinde İİK md. 179 uyarınca doğrudan doğruya iflâs gündeme gelecektir. Somut olayda mahkememizce davacı şirketin sicil dosyası getirtilmiş, İİK md. 179 uyarınca dava dilekçesi ekinde sunulan yönetim kurulu kararı, bilanço, ticari defter bilgileri, gelir tablosu vs. deliller incelenmiştir. Davacı şirketin borca batık durumda olup olmadığının tespiti için ticari defter ve mâli kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi heyetinin 20/08/2020 tarihli raporunun sonuç kısmında “…Şirketin 30/05/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında şirketin iflasının istenmesinin görüşüldüğü, 16/10/2019 tarihli yönetim kurulu kararıyla ise şirketin iflasının istenmesi için karar alındığı, şirketin 31/12/2019 tarihi itibari ile kaydi değerler üzerinden hesaplanan öz kaynaklarının toplamının -3.256.292,06-₺ olduğu, şirket bilançosunda kayıtlı olmayan gayrimenkulün değeri de dikkate alınarak hazırlanan 31/12/2019 tarihli rayiç bilançoya göre şirketin öz kaynaklarının toplamının -2.479.292,06-₺ olarak hesaplandığı, o halde borca batık olduğu saptanan şirketin İİK md. 179 uyarınca iflasına karar verilebileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı şirketin Muğla ili Fethiye ilçesi … Mahallesi’nde bulunan … ada … parselde kayıtlı 21.202,00 m² büyüklüğündeki arsa vasıflı taşınmazın 518/21202 hissesine sahip olduğu anlaşılmakla taşınmazdaki hissesinin talimat yolu ile rayiç değerinin tespiti yaptırılmış olup, talimat yolu ile alınan bilirkişi raporunda hissesinin (05/02/2021 keşif tarihi itibari ile) değerinin 518.375,22-₺ olarak tespit edildiği anlaşılmıştır. Mahkememizce bilirkişi heyetine bankacı bilirkişi atanarak davacı şirketin banka kayıtlarının ve talimat yolu ile alınan kıymet takdir raporunun incelenmesi sureti ile davacı şirketin borca batık olup olmadığının tespiti için ek rapor alınmasına karar verilmiştir. 04/03/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunun sonuç kısmında “…Şirkete ait gayrimenkulün rayiç değeri ile banka borçlarının güncel durumu dikkate alınarak yapılan hesaplamalar neticesinde, şirketin 31/12/2021 tarihli rayiç öz varlıklarının (-) 19.818.107,07 TL olarak tespit edildiği, o halde, borca batık olduğu saptanan şirketin İİK m.179 uyarınca iflasına karar verilebilmesinin şartlarının oluştuğu…” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi kurulu raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve hüküm kurmaya yeterli görüldüğünden mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır. Bilirkişi raporundan davacı şirketin borca batık durumda bulunduğu anlaşılmakla İİK 179 maddesi uyarınca iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süresinde müdahiller …, …, …, … ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir. Müdahiller vekili istinaf nedenleri olarak, müvekkilleri …, …, … ve …’nin, davacı … A.Ş.’nin ortakları olduğunu, … Turizm adına kullanılan krediler sebebiyle süreç içerisinde şirketin mali durumu Şirketin Yönetiminde bulunan … AŞ nin yanlış uygulamaları sebebiyle bozulduğunu ve kredi kullanılan … Bankası A.Ş.’nin usulsüz uygulamaları ve kötüniyetli hareketi sebebiyle müvekkillerinin % 48,9796 oranındaki payları % 0,2 gibi bir orana düşürülmesine yol açıldığını, müvekkillerin paylarının böylesine fahiş bir şekilde düşürülmesinin müvekkillerinin iradesi doğrultusunda gerçekleşmesi mümkün olamayacağından, kullanılan krediler neticesinde … Turizm adına kayıtlı 4 katlı otel ve arsası üzerine 6 ayrı ipotek koyan ve fahiş faiz bedelleri ile borç bedelinin kapatılamaz hale getirip şirkete ortak olan … Bankası A.Ş., neticede şirkete ait olan en önemli malvarlığı olan oteli, alacağa mahsuben icra satışı yoluyla yok pahasına kendi uhdesine geçirdiğini, … Ve Tic. A.Ş. ile … A.Ş.’nin birlikte hareket etmesi neticesinde … A.Ş. kasıtlı olarak zarara uğratılmış ve borca batık hale gelmesi sağlanarak hileli bir şekilde iflas ettirilmesi amaçlandığından bahisle yerel mahkemenin 31.03.2022 tarihli iflas kararının hukuka, yasaya ve usule aykırı olması nedeniyle HMK 341. Maddesi kapsamında istinaf itirazında bulunduklarını, istinaf incelemesi sonucunda iş bu kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap olarak, şirketin zarar etmesi ve borca batık hale gelmesinde şirketin bir sorumluluğu olmayıp, müdahil … Ailesi tarafından geçmişte alınan kredi borçlarının, kira bedellerinin ödenmemesi, aile içindeki ihtilaflar ve bunların piyasaya etkileri neticesinde bu sonuç doğduğunu, müdahil vekilinin hileli iflas olduğu şeklindeki aksi yöndeki iddialarını kabul etmediklerini, usul ve yasaya uygun yerel mahkeme kararının kaldırılması yönündeki istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, borca batık olduğunu iddia eden davacı şirketin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 178 hükmüne göre iflasına karar verilmesi talebine ilişkindir. İİK’nun 154/son maddesi uyarınca, iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer Ticaret Mahkemesi’nde açılır. Avukatın vekaletnamesinde bu konuda özel yetkininde bulunması gerekir. Davacı şirketin muamele merkezinin Şişli/İstanbul adresi olduğu, davacı vekilinin vekaletnamesinde özel yetkinin bulunduğu anlaşılmıştır. 17/09/2019 tarih ve 2019/07 toplantı nolu Yönetim Kurulu kararıyla şirketin iflasına karar verilmesinin istenildiği görülmüştür. Mahkemece davacı şirketin borca batık durumda olup olmadığının tespiti için ticari defter ve mâli kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi heyetinin 20/08/2020 tarihli raporunun sonuç kısmında “…Şirketin 30/05/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında şirketin iflasının istenmesinin görüşüldüğü, 16/10/2019 tarihli yönetim kurulu kararıyla ise şirketin iflasının istenmesi için karar alındığı, şirketin 31/12/2019 tarihi itibari ile kaydi değerler üzerinden hesaplanan öz kaynaklarının toplamının -3.256.292,06-₺ olduğu, şirket bilançosunda kayıtlı olmayan gayrimenkulün değeri de dikkate alınarak hazırlanan 31/12/2019 tarihli rayiç bilançoya göre şirketin öz kaynaklarının toplamının -2.479.292,06-₺ olarak hesaplandığı, o halde borca batık olduğu saptanan şirketin İİK md. 179 uyarınca iflasına karar verilebileceği…” yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı şirketin Muğla ili Fethiye ilçesi … Mahallesi’nde bulunan … ada .. parselde kayıtlı 21.202,00 m² büyüklüğündeki arsa vasıflı taşınmazın 518/21202 hissesine sahip olduğu anlaşıldığından mahkemece taşınmazdaki hissesinin talimat yolu ile rayiç değerinin tespiti yaptırılmış, talimat yolu ile alınan bilirkişi raporunda hissesinin (05/02/2021 keşif tarihi itibari ile) değerinin 518.375,22-₺ olarak tespit edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece bilirkişi heyetine bankacı bilirkişi atanarak davacı şirketin banka kayıtlarının ve talimat yolu ile alınan kıymet takdir raporunun incelenmesi sureti ile davacı şirketin borca batık olup olmadığının tespiti için ek rapor alınmasına karar verilmiş, 04/03/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunun sonuç kısmında “…Şirkete ait gayrimenkulün rayiç değeri ile banka borçlarının güncel durumu dikkate alınarak yapılan hesaplamalar neticesinde, şirketin 31/12/2021 tarihli rayiç öz varlıklarının (-) 19.818.107,07 TL olarak tespit edildiği, o halde, borca batık olduğu saptanan şirketin İİK m.179 uyarınca iflasına karar verilebilmesinin şartlarının oluştuğu…” yönünde görüş bildirildiği görülmüş ve davacı şirketin borca batık durumda bulunduğu anlaşılmakla İİK 179 maddesi uyarınca iflasına karar verilmiştir. İİK’nın Borçlunun müracaatiyle başlıklı 178 nci maddesinin “İflasa tabi bir borçlu, aciz halinde bulunduğunu bildirerek yetkili mahkemeden iflasını isteyebilir. Borçlu, bu halde bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren mal beyanını iflas talebine eklemek zorundadır. Bu belge mahkemeye ibraz edilmedikçe iflasa karar verilemez. İflas talebi l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. Alacaklılar iflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde davaya müdahale veya itiraz ederek, borçlunun iflas talebini, hakkındaki takipleri ertelemek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler. İflasa tabi bir borçlu aleyhine alacaklılardan birinin haciz yolu ile takibi neticesinde yapılan haciz borçlunun yarı mevcudunun elinden çıkmasına sebep olup da kalanı muaccel ve vadesi bir sene içinde hülül edecek diğer borçlarını ödemeye yetişmiyorsa borçlu derhal aczini bildirerek iflasını istemeye mecburdur.” hükmünü düzenlemiştir. Borçlu, kendi iflasını (ticaret mahkemesinden) bir dilekçe ile ister. Borçlu, iflas talebi dilekçesine, bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren mal beyanını eklemek zorundadır (m.178/I c.2). Bu belge (mal beyanı) ticaret mahkemesine ibraz edilmedikçe, iflasa karar verilemez (m.178,I c.3). Borçlunun (kendi) iflas talebini alan ticaret mahkemesi, hemen (ilk önce), borçlunun iflas talebinin (yani, borçlunun kendi iflasını istediğini) ilan eder (m.178,II c,m1, m.166,II). Borçlunun alacaklıları, iflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde, ticaret mahkemesindeki iflas dosyasına (asli) müdahale ve itiraz ederek, borçlunun iflas talebini, hakkındaki takipleri ertelemek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığını ileri sürerek, ticaret mahkemesinden borçlunun iflas talebinin reddini isteyebilirler (m. 178,II c.2). Alacaklılardan biri veya bir kaçı, onbeş gün içinde iflas dosyasına müdahale ile iflas talebine itiraz ederse, ticaret mahkemesinin, duruşma açarak, itiraz eden alacaklıları duruşmaya davet etmesi ve gelen alacaklıları duruşmada dinlemesi gerekir. Borçlunun kendi iflasını istemesi (İİK m.178), başlangıçta bir çekişmesiz yargı işidir (HMK m.382/2-f/2). Ancak, borçlunun iflas talebinin ilanından (İİK m.178, II) itibaren 15 gün içinde, bir (veya birden fazla) alacaklı borçlunun iflas talebine itiraz ederse, borçlunun kendi iflasını istemesi, çekişmesiz yargıdan çıkıp, çekişmeli yargıya girer.Ticaret mahkemesi, iflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflas doyasına müdahale ile iflas talebine itiraz eden alacaklıları duruşmada dinledikten sonra, borçlunun, iflas talebini, hakkındaki takipleri ertelemek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığı kanısına varırsa, borçlunun (kendi) iflas talebinin reddine karar verir. Ticaret mahkemesi, onbeş gün içinde iflas dosyasına müdahale ile iflas talebine itiraz eden alacaklıların itirazlarını reddeder veya onbeş gün içinde hiçbir alacaklı iflas dosyasına müdahale ve itiraz etmemiş ise ve borçlu aciz halinde bulunduğunu (b.178,I) ispat ederse, borçlunun iflasına karar verir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/5632 E. 2013/7281 K. Sayılı ilamı) Davacı vekilinin iflas talebi dilekçesine, şirketin bütün aktif ve pasifi gösteren bilançoyu eklediği, alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren mal beyanını sonradan dosyaya sunduğu, iflas ilanlarına ilişkin gazetelerin dosya kapsamında bulunduğu/getirtildiği, şirketin iflas talebine ilişkin yönetim kurulu kararının ve özel yetki içeren avukat vekaletnamesinin dosyaya celp edildiği, mahkemece, Kanun hükmü gereği kamu düzeninden olan işlemlerin yerine getirildiği görülmüştür. İİK’nun Usul başlıklı 181 nci maddesinin “159, 160, 164, 165 ve 166 ncı maddeler bu fasıl hükmüne göre vukua gelen iflaslara da tatbik olunur.” ve İflas kararının tebliği ve ilanı başlıklı 166 ncı maddesinin “İflas kararı, iflas dairesine bildirilir. (Değişik: 9/11/1988-3494/30 md.) Daire, kararı kendiliğinden ve derhal tapuya, ticaret sicil memurluğuna, gümrük ve posta idarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, mahalli ticaret odalarına, sanayi odalarına, taşınır kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve diğer lazım gelenlere bildirir. Daire, ayrıca kararı, karar tarihinde, tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte iflas edenin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan eder. Tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetenin yayınlandığı yer aynı zamanda muamele merkezi ise mahalli gazetede ilan yapılmaz. İflasın kapandığı veya kaldırıldığı da aynı suretle bildirilir ve ilan olunur.” hükmünü düzenlediği görülmüştür. Dosya kapsamına göre, İflas ile ilgili ilanların 06/11/2019 tarihli … Gazetesinde ve 11/11/2019 tarih ve 9948 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde usulüne uygun olarak ilan edildiği, kararı istinaf eden müdahillerin 07/08/2020 tarihinde müdahale dilekçesi sunduğu görülmüştür. İİK’nun 178/2. maddesinde borçlunun müracaatiyle doğrudan doğruya iflasın düzenlendiği, iflas talebinin ilanından itibaren 15 gün içinde diğer alacaklıların davaya müdahale veya itiraz edebilecekleri öngörülmüş olup, mahkemece de, İİK’nun 166. maddesi uyarınca gerekli ilanlar yaptırılmıştır. İlandan itibaren 15 gün içinde 3. kişiler iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek müdahale veya itirazda bulunabileceklerinden, mahkemece iflasa karar verilmesi halinde, daha önce süresinde müdahale veya itirazda bulunan alacaklılar hükmü istinaf/temyiz edebilirler. Hükmü istinaf/temyiz eden bir alacaklının yargılama sırasında süresinde müdahale veya itirazda bulunmaması halinde istinaf/temyiz hakkının doğabilmesi için iflas talebinin İİK’nun 166/2. maddesinde öngörülen usule uygun olarak ilanının yapılmamış olması gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 26/03/2009 tarih ve 2008/11673 E, 2009/2282 K; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2013 tarih ve 8081 E., 7716 K. sayılı ilamı bu yöndedir. Somut olayda, ilanlar anılan 166. madde hükmüne uygun olarak yapıldığından, müdahale talebinde bulunan müdahiller vekili, Kanunda öngörülen sürede müdahale veya itiraz etmemiş olduğundan kararı istinaf hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle müdahale talep edenlerin istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Bu durumda, müdahiller …, …, …, …, … ve … vekilinin hükmü istinaf edemeyeceği anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İİK’nun 166. maddesi gereğince yapılan ilandan itibaren İİK’nun 158. maddesi uyarınca 15 günlük süre geçirildikten sonra müdahale isteminde bulunduğu anlaşıldığından, müdahiller …, …, …, … ve … vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352/1-c bendi uyarınca usulden REDDİNE, 2- Yeteri kadar harç alındığından bakiye harç alınmasına yer olmadığına, 3- Müdahil tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İcra İflas Kanunun 164/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.29/09/2022