Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1114 E. 2022/1182 K. 17.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1114 Esas
KARAR NO: 2022/1182
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2022
NUMARASI: 2020/493 Esas, 2022/393 Karar
DAVA: SIRA CETVELİNE İTİRAZ (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
KARAR TARİHİ: 17/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalıdan 726.021,88 TL alacağı bulunduğunu, alacaklarının masaya kaydı için başvuruda bulunduklarını, iflas idare kurulu tarafından tanzim olunan sıra cetvelinde müvekkili alacağının 70.451,53 TL’lik kısmının reddedildiğini, ret kararının hukuki olmadığını, müvekkil alacağının kamu alacağı olduğunu iddia ederek iflas idaresinin ret kararlarının iptali ile müvekkil alacağının masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacı kurumun toplamda 650.827,50 TL alacağı bulunduğunu, sıra cetvelinde ise sistemsel hata nedeniyle 655.570,36 TL olarak yer aldığını savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 04/12/2018 TARİH, 2018/553 ESAS VE 2018/1223 KARAR SAYILI İLAMI İLE;
Mahkemece; TMSF Fon Kurulunun 17/11/2011 tarihli ve 2017/289 sayılı kararı ile 5411 Sayılı Bankacılık Yasası’nın 110. maddesinin yollaması ile, 106/5 maddesi gereğince 1. Alacaklılar Toplantısı yerine kaim olmak üzere ilgili yönetmeliğin 20. maddesi gereğince iflas tasfiyesinin yürütülmesi bakımından iflas idare memuru adaylarının isimlerini belirlediği, iflas idare memurlarının tamamının fonun gösterdiği adaylardan oluştuğu, müflis … Bankası A.Ş.’nin iflas tasfiyesinin 5411 Sayılı Yasanın 106. maddesi ve ilgili yönetmelik çerçevesinde fon tarafından yürütüldüğü, iflas idare memurları tarafından düzenlenen sıra cetvelinin TMSF’nin Bankacılık Yasası uyarınca tek yanlı olarak aldığı idari nitelikte bir işlem olduğu, iflas idaresinin TMSF adına hareket ettiği, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 29/02/2016 tarih ve 2015/4757 E. 2016/1217 K. Sayılı ilamınında bu yönde olduğu, davanın idari yargının görev alanında bulunduğu gerekçesi ile yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden reddine karar vermiştir.İş bu karar davacı ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir.
DAİREMİZ 27/11/2019 TARİH, 2019/457 ESAS VE 2019/2129 KARAR SAYILI İLAMI İLE; “..5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106. maddesinde, faaliyet izni kaldırılan ve Fona devredilen bankalara İlişkin hükümler düzenlenmiş, maddede, Fonun bu kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 166, 218, 219, 223, 234, 236, 249, 251 ve 254.maddedeki yetki ve görevler hariç olmak üzere, İflâs idaresinin alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye edeceği düzenlenmiştir. Diğer yandan, “ Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat Ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile bu bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında ki Yönetmelik “ 23 Şubat 2007 tarihli ,26443 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin amacı “1”. maddede, faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106’cı maddesine göre Fona intikal eden banka nezdinde bulunan sigortalı mevduat ve sigortalı katılım Fonunun tespiti ve hak sahiplerine ödenmesi ile bu bankaların İflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak ifade edilmiş, “2”. maddede, yönetmeliğin 5411 sayılı 106. maddenin son fıkrasına dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir. Somut olayda, İflas tasfiyesinin Fon tarafından gerçekleştirildiği, tasfiyenin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve yönetmelik hükümlerine göre yerine getirildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Tüzel kişiliğe haiz Fon tarafından düzenlenen ve bu şekilde idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetveli nedeniyle çıkan uyuşmazlık, adli yargının görevi dahilinde değildir.( Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05.06.2014, 2014/1112 Esas, 2014/4346 Karar vb ). 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesinde, idari dava türleri olarak, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, tam yargı davaları, her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirtilmiştir. Şu halde, idari bir işlemin iptali idari yargıdan istenebileceğinden mahkemece buna ilişkin verilen hükmün usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 111. madde başlığı “ Fonun Kuruluş ve Bağımsızlığı” dır. Maddede, bu kanun ve diğer ilgili mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının Sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının İdare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğine haiz idari ve mali özerkliğe sahip TMSF’nın kurulduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 07.02.2011 tarih, 2010/69 Esas, 2011/5 Karar sayılı kararında, TMSF ‘nin düzenlediği sıra cetvelinin iptaline idari yargının karar verebileceği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 2018/106 Esas, 2018/107 Karar ve 26.02.2018 tarihli kararında ise, İdare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemlerin, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların çözümünün idari yargının görev alanında bulunduğu, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesinden de anlaşılacağı üzere, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun, olayda kanunla kendisine verilen görev uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket ettiğine yer verilerek, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesi göz önünde tutulduğunda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu işlemlerine karşı açılan davaların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği vurgulanmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114.maddede dava şartlarına yer verilmiştir. 114/1 -b bendinde “ Yargı yolunun caiz olması” dava şartları arasında sayılmıştır. Yargı çeşitleri arasındaki ilişkiye yargı yolu denir. Bu nedenle, hukuk mahkemeleri ve İdare Mahkemeleri arasındaki ilişki bir yargı yolu ilişkisidir. Görev gibi yargı yoluda dava şartları arasında ve kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece, resen yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, tüzel kişiliğe haiz fon tarafından düzenlenen ve İdari İşlem niteliğinde bulunan sıra cetveli nedeniyle çıkan uyuşmazlıklar idari yargının görev alanı içerisinde kaldığından davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine dair ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı..” gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Dairemiz kararına karşı davacı ve davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY 23.HUKUK DAİRESİNİN 20/01/2020 TARİH, 2020/155 ESAS VE 2020/262 KARAR SAYILI İLAMI İLE; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraflar vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmediği gerekçesiyle Dairemiz kararının onanmasına karar verilmiştir.
İSTANBUL 12. İDARE MAHKEMESİNİN 24/06/2020 TARİH VE 2020/511 ESAS SAYILI KARARI İLE; Uyuşmazlığın çözümünün adli yargı mercilerine ait olduğu, adli yargı ile idari yargı arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı gerekçesiyle dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN 13/07/2020 TARİH, 2020/403 ESAS VE 2020/456 KARAR SAYILI İLAMI İLE; … Bankası A.Ş.’nin, Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurulunun kararı ile 5411 sayılı Kanun uyarınca Fona devredildiği, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.11.2017 tarihli kararı ile 5411 sayılı Kanun uyarınca söz konusu Bankanın iflasına karar verildiği, 2004 sayılı Kanun gereği üç kişiden oluşan ve üyeleri gösterilen adaylar arasından icra tetkik merciince seçilen Müflis … Bankası A.Ş. İflas İdaresince davacının öne sürdüğü alacağının iflas masasına kaydı talebinin reddedildiği anlaşılmış olup bu kapsamda açılan davada müflis bankanın 5411 sayılı Kanun uyarınca Fon’a devredilmesi, 5411 sayılı Kanun’un 106. maddesinin 5. fıkrasında Fon’un yetki ve görevlerine getirilen sınırlamalar, 2004 sayılı Kanun’un 235. maddesinin 1. fıkrasının sıra cetveline itiraz ile ilgili davaların iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açılacağına dair hükmü, üyeleri gösterilen adaylar arasından icra tetkik merciince seçilen müflis bankanın iflas idaresinin dava konusu işleminin idare hukuku kapsamında “idari işlem” olarak nitelendirilemeyeceği hususları bir arada değerlendirildiğinde davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28.12.2018 tarih 2018/836 Esas ve 2018/1437 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, sıra cetveline itiraz davalarında dava açma süresi, görev ve yetkinin İİK’nın 235.maddesinde düzenlendiği, bu hükme göre dava açma süresinin ilandan itibaren başlayacağı, ayrıca İİK 223/3.madde hükmünün saklı olduğu, bu hükme göre ise iflas masasına müracaat eden alacaklıların tebligatı kabule elverişli adres gösterir, yazı ve tebligat masrafları için avans yatırırlar ise sıra cetveline itiraz davası açma süresinin sıra cetvelinin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı, somut olayda davacının iş bu davayı 21/06/2018 tarihinde açtığı, İİK’nın 235-223/3.maddeleri uyarınca 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, iddia ve mahkeme kararını özetledikten sonra, davanın 15 günlük yasal süresi içerisinde açıldığını, alınan bilirkişi raporuna karşı itirazların değerlendirilmediğini iddia ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;Dava, İİK 235. maddede düzenlenen sıra cetveline itiraz ( kayıt kabul) davasıdır.Uyuşmazlık, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı ve kararın usul ile yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.İİK 235. Maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflas kararı verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları düzenlenmiştir. Yasal düzenlemede ki süre hak düşürücü süre olup mahkemece resen gözetilmesi gerekir.Somut davada, İstanbul … İflas Dairesi … tasfiye sayılı dosya ile ilgili vermiş olduğu 24/02/2021, 06/10/2022 ve 13/10/2022 tarihli cevabı yazılarında, müflis … Bankası A.Ş‘nin tasfiye işlemlerinin müdürlüklerinin 2017/14 tasfiye dosyasında TMSF tarafından yürütüldüğünü, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.11.2017 tarihinde 2017/41 Esas, 2017/842 Karar sayılı dosyasında İflas kararı verildiğini, müflis hakkında verilen İflas kararının 27.01.2020 tarihinde kesinleştiğini, ikinci alacaklılar toplantısının yapılamadığını, sıra cetvelinin 04.06.2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı, davacının masaya müracaat ederken gider avansı yatırmadığı, davacının başvurusunun bir kısmının masaya kaydedildiği, dava edilen kısım yönünden ise reddine karar verilmesi üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.Masrafın yatırılmamış olması nedeni ile dava açma süresinin ilan tarihinden itibaren hesaplanması gerekecektir. Dava açma süresi İİK 166. madde gereğince gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İİK 235. maddesine göre sıra cetveline itiraz edenlerin cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde dava açmaları gerekir. Aynı yasanın 234/1. Maddesinde ise sıra cetvelinin İİK 166/2. maddeye göre ilan edileceği belirtilmiştir. İflas idaresinin 13/10/2022 tarihli cevabı yazısına ekli ilan örneklerinden en son ilanın 04/06/2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı tarafta son ilan tarihi olan 04/06/2018 tarihinden itibaren yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde iş bu davanın açılması gerekirken, 15 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra 21/06/2018 tarihinde açılmış olması nedeniyle red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Çünkü İcra ve İflas Kanunun 223/3 maddesi uyarınca İflas idaresinin işlemlerinin tebliğ için avans yatırılmış ise, sıra cetveline itiraz davası açma süresi ilandan değil, tebliğden başlar. İİK 223 maddesinin 3. fıkrasına göre yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle İflas idaresinin kararlarının kendisine tebliğini istememiş olan alacaklara da alacaklarının tamamen veya kısmen reddedildiği, yazılı olarak bildirilir (m.234/2). Ancak bu halde de, sıra cetveline itiraz davası açma süresi, bu yazılı bildirim tarihinden itibaren değil, sıra cetvelinin ilanından itibaren işlemeye başlar. Çünkü, m.235/1. maddede sadece 223/3 hükmü saklı tutulmuştur. 243/2 hükmü saklı tutulmamıştır. İflas idaresinin kararlarına karşı kanun yollarına başvurma süresinin tebliğ ile işlemeye başlayacağına ilişkin m.223/3 hükmü, sadece yazı ve tebliğ giderlerini avans vermek suretiyle İflas idaresinin kararlarının kendilerine tebliğini istemiş olan alacaklılar içindir. (Prof.Dr.Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 1997, cilt:4,sayfa 3241,) Açıklanan tüm nedenler ve özellikle İİK 235. maddedeki düzenleme kapsamında davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, bu sebeple ilk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle verilen ret kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/493 Esas, 2022/393 Karar ve 10/05/2022 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince REDDİNE, 2- Davacı harçtan muaf olduğundan harç hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 3- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.17/10/2022