Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1064 E. 2022/874 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1064 Esas
KARAR NO: 2022/874
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 22/03/2022
NUMARASI: 2022/269 Esas
DAVA: MENFİ TESPİT (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/07/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 17.03.2022 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili ile davalı şirket arasında 26. İstanbul Uluslararası Ev Tekstil Fuarına İştirak etmek amacıyla 07.10.2019 tarihli Fuar Katılım Sözleşmesi ikame edildiğini, müvekkili tarafından 8.800 USD tutarında ödeme yapılmasına karar verildiğini, ödemenin Türk Lirası cinsine çevirilerek 05.03.2020 keşide tarihli ve 51.154,11 TL tutarlı çekle gerçekleştirildiğini ayrıca havale yolu ile 2.067,70 TL tutarında ödeme yapıldığını, müvekkilinin borcunu gerçekleştirmiş olmasına rağmen davalı tarafça kararlaştırılan tarihte fuarın gerçekleştirilmediğini, öncelikle Covid -19 salgını nedeniyle fuar tarihlerinin 20-24 Eylül 2021 ‘e ertelendiğininin ilan edildiğini, devamında fuarın Mayıs 2022 döneminde yapılacağının açıklandığını, davalı şirketin mevzuata aykırı olarak öneri veya karar almadan tek başına hareket ettiğini, basiretsiz gerçekleştirilen sebepsiz ertelemenin müvekkilinin maddi anlamda ve ticari itibar açısından mağdur ettiğini, Eylül 2021 tarihlerinde hazırlanan diğer fuarlar hakkında bu şekilde erteleme yoluna gidilmediğini, 07.10.2021 tarihli ihtarname ile Sözleşmeden dönüldüğü bildirilip ödenen 8.880 USD bedelin iadesinin talep edildiğini, fuar katılım sözleşmesinin genel işlem koşulu olup geçersiz olduğunu, ev tekstil anlamında ülkede gerçekleştirilen en büyük fuara katılmaktan kaçınamayacak olan müvekkilinin davalı fuar düzenleyicisi tarafından dayatılan matbu sözleşme tarzındaki koşulları kabul etmekten başka çaresi bulunmadığından sözleşmenin kurulması için genel işlem koşullarının altına imza attığının izahtan vareste olduğunu, sözleşmenin haksız koşullar taşıyan 2. maddesinin TBK m.20 vd kapsamında geçersiz sayılması gerektiğini, davalının devamlı olarak tarihleri erteleyerek fuarı sebepsiz yere sürüncemede bırakması, ertelemeye gerekçe sunduğu şartların geçerli olduğu zamanda diğer fuarların düzenlenmesi,gönderilen sözleşmeden dönme ihtarını yok sayarak fuar katılım bedelini iade etmemesinin açıkça kötü niyetli olduğunu iddia ederek, somut deliller ve davalının kusurlu edimleri gereği yaklaşık ispat kuralının ifa edildiği gözetilerek İİK 257. maddesi gereğince taktiren teminatsız olarak, şayet teminatsız tedbir talebi kabul görmez ise makul bir teminat karşılığında davalı firmanın menkul,gayrimenkul ile tüm haklarının ihtiyaten haczine, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, sözleşmeye istinaden davalıya ödenen 8.880 USD bedelin ödeme tarihinden itibaren en yüksek ticari faiz oranı üzerinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, 22.03.2022 tarihli ara karar ile belgelerin davacının ihtiyati haciz isteminde haklı olduğuna dair olumlu kanaat oluşturacak nitelikte bulunmadığı,keza karşı tarafın mallarını kaçırdığı veya adres değiştirdiğine dair somut bilgi ve belge ibraz edilmediği,belgelerin İİK 258. maddesi gereğince ihtiyati haciz talebinin kabulüne yeterli bulunmadığı,incelemeden, talebe dayanak taraflar arasındaki sözleşmenin tarafların iddia edildiği şekilde edimlerini yerine getirip getirmediğinin yargılamaya muhtaç olduğu gerekçesiyle davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 22.03.2022 tarihli ara karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, ihtiyati haciz koşullarının tamamının oluştuğunu, arz edilen belgelerin yeterli kanaati oluşturduğunu, yaklaşık ispat şartının yerine getirildiğini, ihtiyati haciz kararı verilmesi için ispatın gerekmediğini, yaklaşık ispat için delil sunulmasının yeterli olduğunu, alacağın yargılamayı gerektirmesi şeklinde bir koşul araması ve bu koşula bağlı olarak ihtiyati haciz talebinin reddedilmesinin kabul edilebilir bir yanı olmadığını, alacağın tam ve kesin şekilde ispat edilmesinin aranmadığını, gerekçede belirtilen, davalının mal kaçırdığına ilişkin de delil bulunmadığı hususunun vadesi gelmemiş borçlarda aranması gerektiğini, somut olayda vadesi gelmemiş bir borçtan bahsetmek ve buna dayanarak ara karar kurmanın tüm hukuk kuralını alt üst etmek anlamına geldiğini, borcun vadesinin gelmediğinin söylenemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte mağduriyetin parasal yükümlülüğünün devasa rakamlara ulaştığının görüldüğünü, başka bir deyişle, fuar tarihlerini erteleyip kaldıramayacacağı yükte borçlara sahip olan davalının mal kaçırmaya ve/ veya kaçmaya yönelik fiiller gerçekleştirmesinin kaçınılmaz ve yakın olduğunu iddia ederek,kararın kaldırılmasını ve ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine karşı beyan dilekçesinde, iddiaların haksız olup reddi gerektiğini, müvekkilinin borcu ödeyecek durumda olduğunu, müvekkili şirketi zor durumda bırakmak amacıyla İhtiyati haciz talep edildiğini, müvekkili şirketin yerleşim yerinin belli olup faaliyetlerine devam ettiğini, pandemi kısıtlamalarının kaldırılması ile birlikte fuar organizasyonuna devam ettiğini,fuarın uzak bir tarihe ertelenmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin yapacağı fuarların bir çoğunun uluslararası fuar olduğunu, uluslararası fuarların hacminin 3 milyar Doların üzerinde olduğunu, müvekkili firmanın mücbir sebeplerle haklı nedenlerle fuarı düzenleyemeyip 10-14 Eylül 2022 tarihine ertelendiğini,davacının feshinin haklı olup olmadığının yargılama neticesinde ortaya çıkacağını belirterek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, “ Fuar Katılım Sözleşmesi “ nin feshinin haklı olduğunun ve borçlu olunmadığının tespiti ile ödenen sözleşme bedelinin iadesi İstemine ilişkindir. Talep, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 257. maddesi gereğince İhtiyati haciz isteminin reddi ara kararına karşı aynı yasanın 258/2. fıkrası gereğince istinaf talebidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341. maddesinde, istinaf yoluna başvurulabilen kararlar üst başlığı ile ilk derece mahkemelerinin kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabileceği, nihai kararlar, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun dokuzuncu babında ise, 257 vd maddelerde ihtiyati hacze yer verilmiştir. İİK 258/2. fıkrasında, ihtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklının istinaf yoluna başvurabileceği belirtilmiştir. Yasal düzenlemeler kapsamında, davacı vekilinin istinaf talebinin, istinaf yoluna başvurulabilen kararlardan olduğu anlaşılmakla incelenmiştir. İhtiyati hacze konu edilen alacak nedeni, taraf şirketler arasında gerçekleşen ve ertelenen “ Fuar Katılım Sözleşmesi “ ve sözleşmenin davacı tarafça feshi ile ödenen sözleşme bedelidir. Davacı tarafça, dava dilekçesi ekinde, sözleşme örneği, ihtarname, cevabı ihtarname, çek fotokopisi ibraz edilmiştir. İhtilaf, İİK 257 maddesinde düzenlenen, ihtiyati haciz şartlarının mevcut olup olmadığı ile mahkeme kararının isabetli olup olmadığıdır. İİK nun 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Maddede, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahıstan olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında ise, 2 bent halinde, vadesi gelmemiş borçlardan dolayı, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İİK nun 258. hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gerekenin, alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Öte yandan, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın yargılamayı gerektirmemesi şeklinde bir koşulda kanunda öngörülmemiştir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan ” hukuk devleti ” ilkesinin bir gereği olarak bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır. İhtiyati haciz kararı verilmesinin şartlarından olan, alacaklıya ilişkin şart, bir alacak için ihtiyati haciz isteyen kişinin alacağın alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir. Alacağa ilişkin ise, alacağın vadesinin gelmiş veya vadesi gelmemiş olmamakla birlikte, yasada belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekir. Muacceliyet ile temerrüdü karıştırmamak gerekir. Muacceliyet temerrüdün zamanla ilgili şartıdır. Hakim, hukuksal işlemlerden doğan alacaklar için yapılan ihtiyati haciz istemlerine karşı öncelikle alacağın muaccel olup olmadığını saptaması gerekir, alacağın muaccel olduğunu alacaklı ispat etmelidir. Alacağın vadesinin gelmiş olması, alacaklının alacağını dava veya takip edebilme yetkisini ifade eder. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi veya alacaklının alacağına kavuşmasına engel olacak davranışlarda bulunması gerekmez. Yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut talebin değerlendirilmesi durumunda, davacının konu ettiği alacak iddiası, sözleşme bedeli ödenen hizmetin gerçekleştirilmemesi ve ertelenmesi nedeniyle,sözleşmenin haklı feshi iddiası iİe ödenen sözleşme bedelinin istirdatı istemidir. Davacı tarafça dosyaya ibraz edilen ve yukarıda belirtilen deliller ile diğer ekli belgelerin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmeye yeterli belgeler olarak kabulü mümkün görülmemiştir. Bu nedenlerle mahkemenin red kararının sonuç olarak yerinde olduğunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, İİK 258/1. fıkrasında belirtilen şekilde, haciz sebepleri hakkında, dosyaya ibraz edilen belgelerin kanaat getirilecek yeterli delil olarak kabulü mümkün olmadığından davacı vekilinin aksine iddiaları ve ihtiyati haciz talep nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Diğer yandan, mahkeme kararı sonuç olarak doğru olmakla birlikte gerekçede belirtilen talebin yargılamayı gerektirdiği ifadesi ve buna dair kabulü hatalıdır. Ancak söz konusu hata, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi amacı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/269 Esas sayılı derdest dava dosyasında ki 22.03.2022 tarihli ara kararının KALDIRILMASINA, -Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin, İİK 258/1. fıkrası gereğince kanaat getirecek delliler ibraz edilmediğinden REDDİNE, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harç peşin olarak alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin, hükmün kaldırılma nedeni de göz önünde bulundurularak kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1/f bendi ve ayrıca İİK 258/2 .fıkrası gereğince kesin olmak üzere düzeltilerek oybirliği ile karar verildi.06/07/2022