Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1063 E. 2022/975 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1063 Esas
KARAR NO: 2022/975
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2022
NUMARASI: 2022/86 Esas, 2022/210 Karar
DAVA: KONKORDATONUN FESHİ
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/683 Esas, 2020/553 Karar sayılı dosyasına konu yargılamada konkordatonun tasdikini talep ettiğini ve yargılamanın sonucunda 11/09/2020 tarihli kararı ile konkordatonun tasdikine karar verildiğini ve verilen kararın kesinleştiğini, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/683 Esas, 2020/553 Karar sayılı dosyasındaki konkordatonun tasdiki kararında davalının uyması gereken konkordato şartları ve ödeme tarihlerinin detayı ile belirtildiğini, müvekkili bakımından söz konusu alacağın da kabul edildiğini, davalının müvekkili yönünden dosyadaki konkordato tasdikinin şartlarına uymadığını, gerekçeli konkordato tasdiki kararında belirtilen ödeme tarihlerinde ödemelerini yapmadığını, davalının konkordato kurumunu kendi çıkarları için kullandığını, İcra ve İflas Kanunu m. 308/e uyarınca konkordatonun şartları kendisi bakımından yerine getirilmeyen alacaklının konkordatoyu kendisi bakımından kısmen feshedebileceğini, bu sebeplerle davalı konkordato şartlarını yerine getirmediğinden Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/683 Esas, 2020/553 Karar sayılı dosyası ile tasdik edilen konkordatonun müvekkili şirket bakımından feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının konkordatonun feshi isteminin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirket yönünden açılan konkordatonun tasdiki istemli davada Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/683 Esas 2020/553 Karar sayılı kararı ile konkordatonun tasdikine karar verildiğini, ödeme takvimine göre konkordatoya tabi borçların Kasım 2021 tarihinden başlayarak her yılın Kasım, Mart ve Temmuz aylarında %10 eşit taksitlerle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, buna göre davacı şirketin ödeme takviminde yer alan toplam alacağının dava tarihi itibariyle muaccel hale gelen yalnızca Kasım 2021 tarihli taksit tutarı olan 395.989,15 TL’lik kısmın ödenmesi gerektiğini, bu miktarın da eksiksiz olarak davacıya ödendiğini, davacı şirketin konkordato projesine dahil edilen ve proje kapsamında ödenecek olan alacak miktarı olan 3.959.891,53 TL’nin 30 Kasım 2021 vadeli 1. taksit tutarı olan 395.989,15 TL’si ile birlikte ikinci taksitin tamamı ve 3. taksitin 314.621,70 TL tutarındaki kısmının ödendiğinin son alınan kayyım raporunda açıkça belirtildiğini, davacı … şirketinin alacaklısı olduğu ve müvekkil şirket yetkilisi …’ın da avalist sıfatıyla takip borçlusu olarak yer aldığı 5 farklı icra dosyasının tasdik kararından sonraki tarihlerde ödeme suretiyle infaz edildiğini, şirket yetkilisi …’ın maliki bulunduğu İstanbul ili Üsküdar ilçesi … Mah. … ada … parselde kayıtlı dubleks daire niteliğindeki taşınmazın satılarak elde edilen satım bedelinden alacaklısı davacı … şirketi olan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyalarına konu borçların şirket yetkilisi ve aynı zamanda işbu icra dosyalarında avalist sıfatıyla borçlu durumda olan … tarafından ödenerek dosyaların infaz edilerek hacizlerin kaldırıldığını, borçlu durumda olan … tarafından işbu icra dosyalarına yapılan anapara ödemelerinin davacı alacaklı şirketin konkordatoya tabi alacağının taksitlerinin ödemelerinin yerine geçmek üzere ve bu kayıt ile ödendiğini, infaz edilen dosyalara konu borçların tamamının davacı şirketin konkordato kapsamındaki borçları olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına 109.800,00 TL anapara ödenmiş olup bahsi geçen Kasım 2021 tarihli taksit miktarının 286.189,15 TL kaldığını, akabinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına 200.000,00 TL anapara ödenmiş olup bahsi geçen Kasım 2021 tarihli taksit miktarının 86.189,15TL kaldığını, akabinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına 198.400,00 TL anapara ödenmiş olup bahsi geçen Kasım 2021 tarihli taksitin kapandığını, Mart 2022 tarihli ikinci taksitten ise 112.210,85 TL ödendiğini, Mart 2022 tarihli ikinci taksit olan 395.989,15 TL’den ödenen 112.210,85 TL düşüldüğünde Mart 2022 tarihli taksit miktarının 283.758,30 TL kaldığını, akabinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına 198.400,00 TL ödenmiş olup bu ödeme sonunda Mart 2022’de ödenecek kalan 85.378,30 TL ödendiğini ve Mart 2022 taksitinin sona erdiğini, son olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün ana para miktarı 400.000,00 TL olup işbu icra dosyasının da ödenmesi ile birlikte Temmuz 2022’de ödenecek taksitten kalan 85.378, 30 TL kapandığını, Temmuz 2022’de ödenmesi gereken 395.989,15 TL’den ise 310.610,85 TL ödendiğini ve sonuç olarak Temmuz 2022 taksitinden 81.367,45 TL kaldığını, davacı şirkete konkordato tasdik kararı uyarınca yapılması lazım gelen ödemelerin yapıldığını, davacının dava tarihi itibariyle konkordato kapsamında müvekkilinden talep edebileceği alacağı kalmadığını belirterek reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirketin konkordato tasdikinde belirtilen ödeme planına hiç bir şekilde uymadığını ve taksitleri zamanında ödemediğini, davalı yanın dosyadaki beyanlarında dava dışı …’ın icra dosyalarına davalı (borçlu) taraf adına ödemeler yaptığını ve bu sebeple konkordato tasdikindeki ödeme planına uyduğunu beyan ettiğini, davalı yanın bu beyanlarının tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, icra dosyasındaki tahsilat makbuzları ve ödeme açıklamaları incelendiğinde yapılan ödemelerin davalı şirket için değil, … için yapıldığını, makbuzlar ve açıklamalara bu yönde şerhler düşüldüğünü, yani yapılan ödemelerin davalı ile hiç bir ilgisi bulunmadığını, ayrıca ödemelerin yapıldığı zaman zarfında konkordato tasdiki kararı veren Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davalı şirkete kayyım atandığını, kayyım onayı olmadan ve diğer alacaklılara ödeme yapılmadan sadece müvekkili firmaya ödeme yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, davalı şirketin dava dışı … tarafından avalist olarak yapılan ödemeleri üstlenmesinin hukuken mümkün olmadığını, açıklanan sebeplerle davalı borçlu şirketin kayyım onayı alınmış şekilde konkordato tasdikindeki ödeme planına uygun bir ödeme yapılmamış olduğundan davanın kabulüne ve konkordatonun feshine karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar göz önüne alınmadan davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İcra ve İflas Kanunun 308/e maddesi gereğince konkordatonun kısmen feshi istemine ilişkindir. Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/4 Esas 2022/1 Karar sayılı kararı ile HMK’nun 308/e maddesi uyarınca konkordatonun kısmen feshine tasdik kararını veren mahkemenin karar verebileceği hükmü karşısında dosyanın tasdik kararı veren Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine dosyanın tasdik kararını veren Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı alacaklıya konkordato projesi uyarınca ödeme yapılıp yapılmadığı ve mahkemece bu konuda yeterli inceleme yapılıp yapılmadığı, kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.Anayasanın 141/III maddesi uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde ayrıntılı bir şekilde hükmün kapsamı düzenlenmiş, hükmün hangi hususları kapsayacağı maddeler halinde ve açıkça belirtilmiştir. HMK.nun 297/1- c bendinde “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin hükümde gösterilmesi” gerektiğine yer verilmiştir. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak (m.33), hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hakim gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. Hakim hükmün gerekçesini hazırlarken yargı kararlarından (içtihatlardan) ve bilimsel görüşlerden yararlanır (TMK m.1). Gerekçe çok önemli olduğundan, Anayasa’ya “bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı” hakkında açık hüküm konulmuştur (Anayasa m.141/3) (Prof.Dr.Baki Kuru, Prof.Dr.Ramazan Arslan, Prof. Dr.Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku 22. Baskı,sayfa 472).”…Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır. Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir. HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece bozma üzerine verilen kararda davacı iddiası ile davalı savunması yazılmış, Dairemizin bozma kararı özetlenmiş, gerekçe olarak aynen “ Yargıtay bozma kararına uyularak yapılan yargılama doğrultusunda başka bir bilirkişi heyeti oluşturularak banka müdürü ve insan kaynakları uzmanından rapor aldırılmış, bilirkişi kurulunun raporunda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere her ne kadar davalı tarafça davacının iş akdi 06.01.2012 tarihinde işletmesel nedenlerle feshedilmiş ise de bu kararın yerinde ve isabetli olmadığı anlaşılmıştır” açıklaması yapılmıştır. Mahkemece davanın kabulünün gerekçesi hiçbir bir şekilde açıklanmamış, içeriği dahi yazılmayan bilirkişi kurulunun raporuna atıf ile yetinilmiştir. Bilirkişi raporuna atıf kararın gerekçeli olduğunu göstermez. Mahkemenin kararı T.C. Anayasası’ nın 141 ve HMK. nun 297. maddesinin amaçladığı anlamda gerekçe taşımamaktadır. Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlali olup, kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir…” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2016/16428 Esas 2016/12347 Karar sayılı ilamı).Somut uyuşmazlıkta yerel Mahkemenin gerekçeli kararında kayyım tarafından sunulan rapor özetlenerek gerekçesi açıklanmadan davanın reddine dair karar verilmiştir. Kararda rapora hangi nedenle itibar edildiği hususunda herhangi bir açıklamaya yer verilmediği gibi iddia ve savunmanın değerlendirilmesi yönünden hangi tarafın haklı, hangisinin haksız olduğu hususunda da mahkemece herhangi bir gerekçeye yer verilmemiştir. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantıda ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde kararların doğruluğunun denetlenmesi mümkün olacaktır. Mahkemece davanın reddinin gerekçesi hiçbir bir şekilde açıklanmamıştır. Mahkemenin, belirtilen yasal düzenlemelerin aksine gerekçesiz şekilde yazılan kararı usul ve yasaya uygun değildir.Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- a-6. bendi de göz önünde bulundurarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin kabulüne ve kararın kaldırılması gerektiğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2- Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/86 Esas, 2022/210 Karar ve 03/03/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/09/2022