Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1033 E. 2022/882 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1033 Esas
KARAR NO: 2022/882
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/01/2022
NUMARASI: 2021/810 Esas, 2022/47 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 06/07/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili konkordato talep dilekçesinde özetle; … A.Ş ve … Tic A.Ş ‘nin ortakları, yetkilisi ve şirket borçlarının müteselsil kefili olan gerçek kişi müvekkilleri ile davacı şirketler hakkında 2004 sayılı İİK’nın 285. ve devamı maddeleri uyarınca konkordato talebinde bulunmuştur. Mahkemece 05/04/2019 tarihli ara kararıyla gerçek kişi davacılar yönünden davanın reddine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine dairemiz 26/12/2019tarih,2019/1721 E. 2019/2420 K. Sayılı kararı ile dosyanın tefrik edilmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemiz kaldırma kararından sonra davacı gerçek kişiler yönünden dosyan tefrik edilerek mahkemenin 2020/93 Esasına kaydedilmiştir. Alacaklılardan bir kısmı yargılamaya katılarak yazılı ve /veya sözlü beyanda bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı şirketler yönünden konkordato taleplerinin KABULÜNE, Davacı … Anonim Şirketi’nin projesine göre; alacağı 20.000 TL’den az olan alacaklılara ödemelerin %100 oranla Ocak 2021’de tek taksitte; alacağı 20.000 TL – 30.000 TL arasında olan alacaklılara ödemelerin %10 iskonto ile, 20.000 TL Ocak 2021’de, kalanı Temmuz 2021’de toplamda 2 taksitte; alacağı 30.000 TL – 40.000 TL arasında olan alacaklılara ödemelerin %20 iskonto ile, 20.000 TL Ocak 2021’de, kalanı Temmuz 2021’de toplamda 2 taksitte; alacağı 40.000 TL – 50.000 TL arasında olan alacaklılara ödemelerin %30 iskonto ile, 20.000 TL Ocak 2021’de, kalanı Temmuz 2021’de toplamda 2 taksitte; alacağı 50.000 TL ve üzeri olan alacaklılara ödemelerin %40 iskonto ile, Ocak 2021’de ilk taksit asgari 20.000 TL olacak şekilde, kalanı yine asgari 20.000 TL olacak taksitlerle Temmuz 2021, Ocak 2022, Temmuz 2022, Ocak 2023’de toplamda 5 taksite varan vadelerle ödenmesine, Davacı …Anonim Şirketi’nin projesine göre; alacağı 30.000 TL’den az olan alacaklılara ödemelerin %100 oranla Ocak 2021’de tek taksitte, alacağı 30.000TL’den fazla olan alacaklılara ödemelerin %100 oranla Nisan 2021 ve Temmuz 2021’de eşit iki taksit halinde ödenmesine, Ödeme planında Ocak 2021, Şubat 2021, Mart 2021 aylarında yapılması öngörülen ödemelerin 30 Nisan 2021 tarihine kadar yapılarak ödemlerin tamamlanmasına, karar verilmiş, Karar bir kısım alacaklılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.Dairemiz, 04/11/2021 tarih, 2021/1256 E. 2021/1237 K. Sayılı kararı ile “… 6100 sayılı HMK’nın 297/2 maddesine aykırı davranıldığı, projede öngörülen ödeme miktarı ve vadelerin alacaklılar arasındaki eşitlik kriterine uygun olmadığı, borçlu şirketlerin kaynaklarının borçlarıyla orantılı olup olmadığı yönünde araştırmanın yapılmadığı, rehinli mallarının satış ve muhafazasının ertelenmesi koşulların sağlanıp sağlanmadığına dair mahkemece değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesi ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.Mahkemece bu defa;” A) Davacılardan … Ticaret A.Ş.yönünden; 1-Davacılardan İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğünün … sicil sırasında kayıtlı … Ticaret A.Ş.’nin konkordato projesindeki ödemelerin mahkememizin 2018/1307 Esas,2021/317 Karar sayılı kararından sonra ödenmiş olması da nazara alınarak konkordatoya tabi borcu kalmadığından şartları oluşmayan davanın bu davacı yönünden reddine, B) Davacılardan … Ticaret A.Ş.yönünden; 1- Davacılardan İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğünün … sicil sırasında kayıtlı … Ticaret A.Ş.’nin konkordato talebinin kabulüne, 2-Projesine göre konkordatoya tabi adi alacaklılara ilişkin borçların %40 tenzilatla Ocak 2022, Temmuz 2022, Ocak 2023 tarihlerinde eşit taksitler halinde ödenmesine, 3-Aynen ifa ile taşınmazları devredilecek alacaklıların 16/03/2021 tarihli komiser raporu ekinde yer alan listesi ve teslim tablosuna göre devirlerinin yapılmasına, 4-Adi alacaklıların ve taksitlerin ödeme planına göre izlenmesine, konkordatonun tasdiki kararının, gerekçeli kararın kesinleşmesi beklenmeksizin İİK’nun 308/c maddesi gereğince derhal bağlayıcı hale gelmesine, 5-Kesin mühletin sona erdirilmesine, 6-Kesin mühlet kararı ile doğan ve İİK’nun 294, 295, 296 ve 297.maddelerinde düzenlenen tüm sonuçların ve mühlet boyunca verilen tüm konkordato tedbirlerinin kaldırılmasına, karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/a maddesinde, kanun yolları düzenlenmiştir. Maddede, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu ve konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden, itiraz eden diğer alacaklıların ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 306/3. fıkrasında, tasdik kararının mahkemece, 288. madde uyarınca ilan olunacağına yer verilmiştir. İİK 288.maddenin ikinci fıkrasında ilanın, Ticaret Sicili Gazetesinde ve Basın – İlan Kurumun resmî İlan portalında olacağı düzenlenmiştir. Somut yargılamada, tasdik kararı, Basın İlan Kurumu Resmî İlan Portalında 04.02.2022 tarihinde, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde 09.02.2022 tarihinde ilan edilmiştir. Müdahil alacaklıların kararı süresi içerisinde istinaf ettikleri anlaşılmıştır. Müdahil alacaklı … Bankası A.Ş. Vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili bankadan kredi kullanan davacıların malik olduğu taşınmazlar üzerinde rehin tesis edildiğini, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1307 E. Sayılı dosyasından verilen tasdik kararına karşı yapılan istinaf başvurusu sonrasında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 04.11.2021 tarih, 2021/1256 E. 2021/1237 K. Sayılı kararı ile “…dosya kapsamında rehinli alacaklılarla borçların yapılandırılması şartlarının sağlanıp sağlanmadığı yönünden yapılan incelemede rehinli alacaklılar ile yapılan protokollerde nakdi ödeme öngörülmediği, gayrimenkul devrinin öngörüldüğü bu nedenle İİK 308/h maddesinin uygulanmayacağı…hükümde adi alacak, rehinli alacak yönünden projenin onaylandığı anlamına gelecek şekilde karar verildiği ” hususunun açıkça belirtildiğini, kaldırma kararından sonra İİK 308/h maddesindeki şartların davacı firmalar açısından sağlanıp sağlanmadığı hususunda hiçbir inceleme yapılmadan yeniden aynı şekilde rehinli alacaklar konusunda hiçbir netlik içermeyecek şekilde tasdik kararı verildiğini, İİK 308/h maddesi gereği müvekkili bankanın alacaklarının ne kadarlık kısmının rehinli olduğuna ilişkin dosyada hiçbir rapor veya tespit bulunmadığını, davacılarca dosyaya sunulan ödeme planındaki müvekkili bankanın rehinli alacağı olarak görünen tutarın neye göre hesaplandığı konusunun izaha muhtaç olduğunu, tüm dava boyunca İİK 308/h maddesinde kapsamında müzakere merasimi yapılmadığını, İİK 308/h maddesinin aksine davacıların nakit dışı olarak borç ve mal takası ile (alacağa mahsuben mal devri şeklinde ) ödeme içerdiğinden davacı firma ile anlaşmaya varamayan rehinli alacaklı olan müvekkili banka açısından rehinli alacaklılarla yapılan en uzun vadeli anlaşmaya tabi kılınmanın kanunun açık hükmüne aykırı olduğunu, Kaldı ki yine ödeme planında yer alan taşınmazların bankalara gayrinakdi ödeme şeklinde devri ile borcun ödenmesinin, hak sahibi olan tüketiciler ve bunların açtığı davalar nedeniyle mümkün olmadığını, davacıların uzlaşma konusunda girişimlerinin bulunmadığını, konkordato davası kapsamında müvekkili banka alacaklarının eksik hesaplandığını yapılan tüm itirazlara rağmen söz konusu hatalı durumun düzeltilmediğini, müvekkili Banka alacaklarının konkordato nisabına gerçeğe uygun şekilde kaydedilmediğini, davacı tarafından mahkemeye 30/12/2021 tarihli Revize Konkordato Projesi sunulduğunu, söz konusu projenin hiçbir alacaklının onayına sunulmadan yerel mahkemece karar tesis edildiğini, ödeme tablosuna müvekkili Bankaya ait adi alacak miktarının 37.988.957,80 TL ve rehinli alacak miktarının 23.326.900 TL olarak geçirildiğini, bu miktarın nasıl tespit edildiğinin açık olmadığını, müvekkili banka ile hiçbir görüşme yapmayan davacı şirket tarafından borcun %40 iskontolu olarak ödeme planına bağlanmasının müvekkili banka açısından telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacağını, yerel mahkeme kararının İİK mad. 308/b hükmüne uygun olmadığını, müvekkili banka alacağının bir kısmının çekişmeli alacak olmasına rağmen müvekkili banka alacağının çekişmeli kısmı yönünden teminat yatırılmasına karar verilmediğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Müdahil alacaklı … A.Ş. Vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin borçlu şirketlerden yaklaşık; 1.215.939,78 -TL alacaklı olduğunu, alacağın kaydı konusunda davet edilmediklerini, alacağın açıkça belirtilmesine rağmen konkordato projesine alacağın tamamının dahil edilmediğini, müvekkili şirketin alacaklılar toplantısına resmi olarak davet edilmediği gibi, müdahale talebi ile birlikte davaya beyan sunulmasına ve itiraz belirtilmesine rağmen, bu hususun raporlara geçmediğini, alacak miktarı dikkate alınmaksızın eksik inceleme yapıldığını, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Zamanında Ödenmeyen Borçlar” başlığı adı altında düzenlenen 35/6. Maddesi gereğince alacağın gecikme zammı ve KDV’si ile birlikte hesaba katılması gerektiğini, yerel mahkemenin 27/01/2022 tarihli kararı uyarınca alacağın 50.000- TL üzerinde sınıflandırılan alacaklardan olup, bu gruba giren alacaklılar yönünden ilk ödemenin Ocak 2021’de 20.000-TL olarak ödenmesine karar vermesine rağmen, davacı tarafından müvekkil şirkete Ocak 2021 tarihi itibariyle hiçbir ödeme yapılmadığını, alacaktan %40 iskonto yapılmasının adil olmadığını, konkordato tasdik şartlarının gerçekleşmediğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Müdahil alacaklı … vekili istinaf dilekçesinde; BAM kaldırma ilamının gereği yerine getirilmeksizin hüküm kurulduğunu, komiser raporu ve rezvize proje de eksiklikler bulunduğunu, bu haliyle hükme esas alınamayacağını, dosya kapsamı ve içeriği ile rapor ve revize projesi içeriklerinin uyap sitemi üzerinden hiçbir şekilde görüntülenemediğini bu hususun adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu, anılan rapor ve revize projesini davalı vekillerine ve müdahil vekillerine de tebliğ edilmediğini, borçlunun kötüniyetli olduğunu, borçlunun bu tarihe dek hiçbir alacaklısına ödeme yapmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Müdahil alacaklı …-… vekili istinaf dilekçesinde; uygulanma imkanı bulunmayan konkordato projesinin tasdik şartlarının oluşmadığını, raporlara karşı beyan ve itiraz sunma hakkı tanınmadığını, raporların eksik ve yetersiz olduğunu, itiraza uğrayan alacak kalemlerinin /kısımlarının ne şekilde nisaba dahil edileceği hususunda mahkemece karar verilmediğini, bu husus da kanunda öngörülen sürenin tanınmadığını, itiraza uğrayan alacak kısımları için herhangi bir depo kararı verilmediğini, müvekkili tarafından İstanbul Anadolu 5. Tüketici Mahkemesinin 2018/786 esas sayılı dosyasında açılan davada 344.100-TL’nın 04.09.2018 tarihinden itibaren faizi ve yargılama giderleri ile birlikte tahsilinin talep edildiğini, borçlu firmanın 344.100-TL ‘yi kabul ettiğini, bunu da %40 tenzilat ve vade ile ödemesinin yasal olmadığını, müvekkilinin mağdur edildiğini, alacaklılar arasında eşitlik sağlanmadığını, davacı … tarafından ödeme yapılabilmesi için dairelerin teslimi şartın ön koşul olarak ileri sürüldüğünü, davacı şirketin ödeme yapmadığını, gerekçenin yetersiz olduğunu, dosyaya depo edilen teminatın eksik olduğunu, harçların eksik yatırıldığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Müdahil alacaklı … A.Ş. Vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili bankanın Konkordato alacak kaydının yapıldığı 19.07.2019 tarihi itibari ile davacı … A.Ş.’ den 64.669.485,34 TL nakit ve çek taahhüt riskleri sebebi ile 38.140,00 TL gayri nakit olmak üzere toplam 64.707.625,34 TL alacaklı olduğunu, alacağın 40.778.516,00 TL’lik kısmının kayıt altına alındığını, teminatlı alacaklar yönünden faiz işlemesinin devam edeceğini, hesabın katına rağmen alacağın eksik kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından mahkemeye sunulan revize projeye göre; “3 – Bankalara ipotekli olup ancak satışı yapılmamış stok gayrimenkullerin, ipotek sahibi bankalara 2022 ve 2023 senelerinde borca mahsuben devri öngörülmüştür.4 – Bankalarda bulunan tüketicilere ait ödenmemiş senetlerin, 2022/2023 senelerinde borçlularınca ödenilmesi öngörülmüştür.” şeklinde teklifte bulunduğunu, müvekkili bankanın ipotekli yaklaşık 98 taşınmazı bulunduğunu, bu taşınmazların büyük bir kısmı hakkında Tüketici mahkemelerinde açılmış davalar bulunduğunu, olası bir ipotekli taşınmazın ipoteksiz olarak tüketiciye devrine ilişkin olarak karar çıkması halinde müvekkili alacağının teminatının ortadan kalkacağını, Projede bu durumda teminatlı alacaklıları koruyacak hiçbir öngörüde bulunulmadığını, Tüketici senetlerinde ise, ödenmemiş olan senetler hakkında senetlerin hükümsüz kalmasına ilişkin kararlar verildiğini, karar daha kesinleşmemiş olsa da, olası bir kesinleşme halinde bu senetlerin ödenmeyeceğinin açık olduğunu, bu hususun bile konkordato projesinin dayanaksız olduğunu gösterdiğini, Komiser heyeti raporunun 2nci sayfasında “. ..senetler aynı zamanda protesto edilmişse nakit akışı içinde tutulmuştur. Bu çekler bakımından tahsil edilememe riski bankada olduğu için, başka deyişle borca mahsuben bankalarda bulundukları için çıkarılmalarına gerek yoktur.” tespitine yer verildiğini, müvekkili bankaya verilen 3üncü şahıs senetlerinin ödenmemesi halinde riskin davacının üzerinden atıldığını, tamamen bankalara yüklendiğini, Konkordato komiser heyeti tarafından sunulan raporda, davacı ile protokol imzalamayan rehinli alacaklıların alacaklarına 01/12/2021 tarihine kadar faiz işletildiği ve ipotek kısmını aşan miktarın adi alacak olarak değerlendirildiği tespitlerine yer verildiğini, ancak, raporun denetime elverişli olmadığını, ödeme tablosunda müvekkilinin adi alacak miktarının 29.212.492,16 TL olarak geçirildiğini, bu miktarın nasıl tespit edildiğinin açıklanmaya muhtaç olduğunu, komiser heyeti raporunun 7nci sayfasında yargılama giderleri başlıklı bölümündeki değerlendirmelerin gerçekten uzak bir şekilde hazırlandığını, revize projenin alacaklıların onayına sunulmadığını, projenin gerçekleşme imkanının bulunmadığını, müvekkili bankaya ipotekli görünen ipotekli taşınmazların büyük çoğunluğunun 3üncü kişilere satıldığını, bu satışlardan kaynaklı tüketici mahkemelerinde davalar açıldığını ve halen daha bu davaların derdest olduğunu, hatta bir kaç tüketici mahkemesi dosyasında müvekkil banka aleyhine karar verildiğini, ipoteklerin kaldırıldığını, bu davalarda istinaf incelemelerinin devam ettiğini, ipoteklerin kaldırılması ile birlikte müvekkili alacağının bir kısmının rehinli alacaktan adi alacağa dönebilme durumunun söz konusu olacağını, konkordatonun değerlendirilmesi aşamasında bu durumun dikkate alınmadığını, ayrıca, senet ile ödeme yapılmasının da mümkün olmadığını, davacı tarafından bankaya verilen senetlerin üçüncü şahıslar tarafından keşide edilmiş senetler olup tüm senetler hakkında tedbir kararı bulunduğunu, konkordato projesinin gerçekleşmekten uzak, hiç bir somut veriye dayanmayan, soyut ve tahminler üzerine kurulu, tamamen süre kazanmak ve alacaklıları zarara uğratmak kastıyla oluşturulduğundan hiç bir tasdik şartını haiz olmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Müdahil alacaklı … Bankası A.Ş. Vekili istinaf dilekçesinde; İİK 305. Maddesindeki tasdik şartlarının gerçekleşmediğini, projede öngörülen vade ve tenzilatın alacaklıların zararına olduğunu, hakkaniyete uygun olmadığını, alacaklarının eksik kaydedildiğini, bu sebeple çekişmeli hale gelen alacak için İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/474 E. Sayılı dosyasında dava açıldığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Müdahil alacaklı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili bankaya alacak kaydına yönelik herhangi bir davetiye gönderilmediğini, alacak kaydının yapılamadığını, alacak tutarının eksik ve hatalı olduğunu, itirazların karşılanmadığını, ödeme planı’nda Müvekkil Banka’nın rehinli alacaklı sıfatı ile alacak miktarının 13,636,000.00-TL şeklinde belirlendiği, hesabın katından sonra davacı borçlu şirket ile yapılan protokol gereğince 03.08.2021 tarihi itibariyle 17.352.792,56 TL tutarında alacak üzerinde mutabık kalındığını, bu tutar çerçevesinde mutabık kalınarak işlemlerin sürdürüleceği hususunda ön bir kabule varıldığını, 30.12.2021 tarihli Revize Konkordato Projesi içeriğinde her ne kadar; “… ile protokol yapılmış olup yeni projede protokole bağlanan alacaklılar arasında görülmektedir.” denilmiş ise de Revize Proje kapsamında Müvekkil Banka ile davacı şirket arasında mutabık kalınan alacak tutarının dosyaya bildirilmediğini, uygulanan tasdikli proje ile protokolün bu bağlamda birbiriyle uygun görünmediğini, istinaf mahkemesinde ortaya konulan ve giderilmesi beklenen hususların karşılanmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, proje ve protokollerin hayata geçirilme şartları ile konkordatonun tasdik şartlarının oluşmadığını, davacının iyiniyetli olmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. … vekili istinaf talebinden feragat etmiş, mahkemece 27/01/2022 tarihli ara kararla istinaf talebinin feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir. Müdahil alacaklı … Mirasçıları, …, …, …, … vekilleri istinaf dilekçesinde; 04.12.2020 tarihli dilekçe ile müdahale dilekçesi sunulduğunu ancak yargılamanın hiçbir aşamasında müvekkillerinin alacağı ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığını, Konkordato talep eden … İnşaat ile müvekkillerinin mirasbırakanı … arasında görülen İstanbul Anadolu 5. Tüketici Mahkemesi’nin 2019/29 E. Sayılı dosyasında müvekkillerin menfi tespit talebinin kabulüne karar verildiğini kararın kesinleştiğini, ilgili dosya kapsamında müvekkilleri yararına 44.550,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, bu hususun konkordato dosyasına bildirildiğini, Konkordato komiserleri tarafından alacağın nisaba dahil edilmediğini, bunun üzerine alacağın, geçici mühlet tarihinden sonra doğmuş olduğu kabul edilerek davacı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davacılar tarafından, firmanın konkordato kapsamında olmasından bahisle yapmış oldukları itiraz üzerine İstanbul Anadolu 15.İcra Hukuk Mahkemesince bu kere davacı hakkında takip başlatılmamasını içeren geçici mühlet kararı verildiği ve bu kapsamda davacı hakkında talip yapılamayacağı gerekçesi ile takibin iptaline karar verildiğini eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Müdahil alacaklı … Bankası T.A.O. Vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin önceki kararını istinaf ettiklerini, İstanbul BAM 17 Hukuk Dairesi’nin 2021/1256 Esas sayılı dosyasında müvekkili bankanın alacaklılar listesinde bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun usulden reddine karar verildiğini, bu kararın hatalı olduğunu, alacağın bilançoda kayıtlı olması nedeni ile toplantıya iştirak ettiklerini, müvekkili bankanın isminin olmaması nedeni ile oy kullanılamadığını, bu konuda komiser imzalı belge verildiğini, müvekkili bankaya alacak kaydına yönelik herhangi bir davetiye gönderilmediğini, bu sebeple alacak kaydı yapılamadığını, mahkeme dosyasında belirlenmiş olan alacak tutarının eksik ve hatalı olduğunu, nisaba dahil olacak alacak konusunda mahkemece karar verilmediğini, Yerel Mahkemenin 12/02/2019 tarihli ara kararında “… Bankası ile …Tic.A.Ş. arasındaki kredi ilişkisi ve buna ait herhangi bir nakdi rehin teminat sözleşmesi bulunmaması nedeniyle 31/01/2019 tarihi itibariyle banka nezdindeki hesaplarda bulunan 925.492,00 TL. bakiyenin mahkeme nezdinde açılan ve geçici komiser heyeti denetiminde bulunan … Maltepe şubesi, … Tic.A.Ş. … nolu banka hesabına gönderilmesine ilişkin müzekkere yazılmasına” şeklinde karar verildiğini ancak bu kararın vekil sıfatıyla kendilerine tebliğ edilmediğini, itiraz haklarının engellendiğini, davacı firma ile imzalanmış kredi sözleşmeleri bulunduğunu, konkordato şartlarının oluşmadığını, komiser raporunda hatalı bir şekilde nisabın sağlandığından ve tasdik şartlarının gerçekleştiğinden bahsedildiğini, çekişmeli banka alacaklarının hatalı olarak dahil edildiğini, konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, yerel mahkeme tarafından eksik hesaplandığını, esas harcın davacı borçlu tarafından tasdik kararı verilmeden önce mahkeme veznesine depo edilmediğini, depo edildiği iddia edilen harç tutarının da eksik olduğunu, Konkordato talebine dayanak alınan raporların eksik ve yetersiz olduğunu, talebin reddi gerektiğini, 25.12.2017 tarihli RG’de yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11. Maddesi ile 6219 sayılı … Bankası Türk Anonim Ortaklığı Kanununa eklenen 5. Madde gereğince incelemenin harçsız görülmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Müdahil alacaklı vekili … vekili istinaf dilekçesinde; davacıların konkordato talebinin kötü niyetli olduğunu, komiser raporunun borçlu ile alacaklılar arasındaki menfaat dengesi gözetmeksizin hazırlandığını, adi alacaklılara ilişkin borçların %40 tenzilatla ödenmesine karar verilmesinin, alacaklıların menfaatinin ağır bir şekilde ihlal edildiğini açıkça gösterdiğini, konkordato talebinin inandırıcılıktan oldukça uzak olduğunu, projenin uygulanabilir olmadığını, Konkordato talebi kabul edilen … Anonim Şirketi’nin projelerine ait taşınmazlar üzerinde onlarca haciz ve ipotek bulunduğunu, davacının aciz halinde olduğu ve iflas şartlarının oluştuğunu, teklif edilen miktarın borçlunun kaynakları ile orantılı olmadığını, Şirketin tamamlanan/devam etmekte olan projelerin satışının projede öngörüldüğü şekliyle gerçekleşmesinin ihtimalden oldukça uzak olduğunu, şirketin son yıllarda konut bedelini ödediği halde tapu devri gerçekleşmeyen maliklerin açtığı davalar ve piyasa duyumlarıyla ciddi bir itibar kaybına uğradığını, Konkordato sürecinde bulunan bir Şirketin yeni projeleri bitirebilmek açısından güven oluşturamayacağı düşünüldüğünde söz konusu projeler için alıcı bulabilme olasılığının da oldukça düşük olduğunu, kaldırma kararının gereğinin yerine getirilmediğini, dosya kapsamında alınan komiser raporunda müvekkilinin tüm ödemelerini yapmış olmasına rağmen taşınmazın aynen ifa tarihinin Aralık 2025 tarihi olarak belirlendiğini, hali hazırda mağduriyetinin devam ettiğini, müvekkili ile … arasında 27.02.2012 tarihinde “…” isimli projede yer alan “İstanbul İli, Maltepe İlçesi, … Adam, … Pafta, … Parsel”’de kayıtlı … Blok … numaralı taşınmaz için “Gayrimenkul Satış Vaadi ve Borçlanma Sözleşmesi” akdedildiğini, gayrimenkul bedeli olan 400.000,00 TL’yi borçluya eksiksiz olarak ödediğini, tapu devrinin gerçekleştirilemediğini, borçlu şirketin borçlarından dolayı tapu üzerine ipotek ve hacizler konulduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir. Öncelikle, talebin niteliği ve mahkemece re’sen değerlendirilmesi gereken usul kurallarının incelenmesi uygun görülmüştür. 2004 sayılı İİK‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkrasında yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut yargılamada, davanın, dava tarihi itibariyle yetkili ve görevli asliye ticaret mahkemesinde açıldığı, yargılamanın yetkili mahkemece gerçekleştirildiği sabittir. Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde, vekaletnamede konkordatoya ait özel yetkinin mevcut olduğu da anlaşılmıştır. Hükmün niteliği, istinaf nedenleri ve uyuşmazlık konuları dikkate alınarak inceleme yapılması gerekmiştir. Borçlu şirketler vekilinin, 02.11.2018 tarihli başvurusu üzerine, 08.11.2018 tarihli ara karar ile 3 ay geçici mühlet kararı verildiği, 06.02.2019 tarihli celsede mühletin 2 ay süre ile uzatılmasına, 05.04.2019 tarihli celsede 1 yıl süre ile kesin mühlet kararı verildiği, 03.04.2020 tarihli ara kararla bir yıllık kesin mühlet süresinin 6 ay süre ile uzatılmasına, 86 günlük sürenin eklenerek sürenin sona erme tarihinin 30/12/2020 olduğuna dair ara karar oluşturulduğu, 30.12.2020 tarihli celsede, İİK’nun 304/2 maddesine göre kesin mühletin 2 ay süre ile uzatılmasına karar verildiği, 01.03.2021 tarihli celsede, İİK.nun 304 /2 madde gereğince kesin mühletin 1 ay süre ile uzatılmasına, 01/04/2021 tarihli celsede de her iki şirket yönünden konkordatonun tasdikine karar verildiği, kararın bir kısım alacaklılar tarafından istinaf edilmesi üzerine yukarıda açıklanan gerekçelerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, borçlu şirket …’ın konkordato projesinin başarı şansının olup olmadığı, tasdik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, çekişmeli alacakların kabulünün ve projedeki indirim oranının uygun olup olmadığı, alacağı rehinle teminat altına alınan alacaklıların nisapta doğru temsil edilip edilmedikleri, mahkemenin teminat ve harç hesabında eksiklik yada hatalı değerlendirmesinin bulunup bulunmadığı kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Mahkemece, komiser heyeti raporları, bilirkişi heyet raporu ile dosya kapsamına göre borçlu şirket … yönünden konkordato tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir. Konkordato komiser heyeti tarafından gerçekleştirilen 04.07.2019 tarihli ilan üzerine, alacaklılar alacak kayıt talebinde bulunmuşlardır. İİK m. 300 uyarınca borçlunun beyanı alınarak, borçlu şirketin alacak kayıt talebini kısmı ve / veya tamamen reddettiği alacakların çekişmeli hale gelmesi ve komiser heyeti tarafından rapor düzenlenmiştir. 20.03.2020 ve 26/06/2020 tarihli komiser raporlarında çekişmeli alacaklarla ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Mahkemece 06/07/2020 tarihli ara karar ile çekişmeli alacaklar hakkında ara karar tesis edilmiştir. 27.02.2020 tarihli ara karar ile alacaklılar kurulu oluşturulmuştur. Dairemiz kaldırma kararından sonra komiser heyeti raporunu ibraz etmiş, mahkemece konkordato tasdik şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda bilirkişilerden ek rapor alınmıştır. 03.01.2022 tarihli komiser heyeti raporunda; raporda detaylı olarak açıklandığı üzere İİK m. 308/h’de gösterilen oranlar yerine getirilmiş olmakla birlikte, ödeme yerine taşınmaz devri ile ödeme yapılması neticesinde en uzun vadeli bir ödemeden bahsedilemeyeceği için rehinli alacaklılar bakımından oylamanın kabulünün sonuç doğurmadığı, 01.04.2021 tarihinde mahkemece onaylanan projede 69.108.329,00 TL olan kaynak fazlası son revize nakit akışında 579.830,94 TL olarak gerçekleştiği, bu tutarın {579.830,94 TL) dağıtıma tabi tutulmasının mevcut ödemeyi ancak 0,0017 (onbinde on yedi) oranında arttıracağı, kaynak fazlası olan bu tutarın işletme giderlerindeki artışların karşılanması bakımından ve öngörülemeyen harcamaların karşılanması bakımından yedek akçe olarak görülebileceği, tasdik edilen projenin eşitliğe aykırı olmadığı düşüncesinde bulunmakla birlikte istinaf kaldırma kararının bağlayıcılığı dikkate alınarak mevcut alacaklılar bakımından ödeme planının tekrar düzenlendiği, ödeme planının revize edilmesinin alacaklılar toplantısının tekrar edilmesini gerektirmediği, Nisan 2021 ve Temmuz 2021 dönemlerinde yapılan taksit ödemelerinde ödenen tutarların tablodan çıkarılması sonucu bakiye adi alacaklılara, imtiyazlı alacaklılar adına hesaplanan faizler nedeni İle teminat tutarını aşan alacakların adi alacak listesine eklenmesi sonucu oluşan yeni adi alacak tablosu üzerinden, önceki oylamada kullanılan oyların geçerli olduğu kabulü halinde adi alacaklılar bakımından konkordato kabul şartlarının sağlandığı, İİK’nın 307/1 maddesi uyarınca tasdik kararında rehinli malın muhafaza altına alınması ve satışının ertelenmesi şartlarının gerçekleşmediği, davacı … A.Ş açısından projede yer alan tüm borçların % 100 oranında ödendiği, davacının diğer davacı … A.Ş’nin borçlarına kefalet dışında borcunun kalmadığı belirtilmiştir. 24.01.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda; kök raporda borçlu … şirketinin projesinde kaynak fazlalılığı gözüktüğü fakat ilgili şirketin devam eden çok sayıda tüketici davasının bulunması nedeniyle … şirketinin yüklü miktarda vekalet ücreti ve dava masrafına katlanmasının muhtemel olduğu, ayrıca şirketin rehinli alacaklar bakımından işleyen faizler nedeniyle de ilave borçlara katlanacağı belirtilerek aslında borç ödemelerinden sonra şirketin elinde kaynak kalmasının mümkün gözükmediğinin mütalaa edildiği, Bölge Adliye Mahkemesinin ise, bu konuda detaylı araştırma yapılmadan karar verilmesini hatalı bulduğu, Komiser Heyetince Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma karan sonrasında hazırlanan 03/01/2022 tarihli raporda, rehinli alacaklılar bakımından işleyen faiz ile devam eden tüketici davaları nedeniyle katlanılması muhtemel vekalet ücreti ve dava masrafları nazara alındığında, nakit fazlası olarak yalnızca 579.830,94 TL’nin kalacağının denetime elverişli bir şekilde ortaya konulduğu, bu tutarın, toplam borç yüküne nazaran oldukça ufak bir tutar olduğu, muhtemelen hedeflerde yaşanacak sapmalar nedeniyle böyle bir kaynak fazlalığının da kalmayacağı, dolayısıyla, yapılan hesaplamalara göre borçlu … şirketinin teklifinin kaynaklarıyla orantılı olduğu, mahkemece ilk hükümde “.. alacağı 50.000 TL ve üzeri olan alacaklılara ödemelerin %40 iskonto ile, Ocak 2021 ’de ilk taksit asgari 20.000 TL olacak şekilde, kalanı yine asgari 20.000 TL olacak taksitlerle Temmuz 2021, Ocak 2022, Temmuz 2022, Ocak 2023’de toplamda 5 taksite varan vadelerle ödenmesine, ” karar verildiği, tasdik kararına göre, alacağı 50.000,00 TL’nin altında olan alacaklılara ödemelerin Temmuz 2021 itibariyle tamamlanmış olması gerekmektiği, Komiser Heyetince hazırlanan 03/01/2022 tarihli raporda, üç alacaklı dışında, alacağı 50.000,00 TL’nin altında olan alacaklıların alacaklarının ödendiğinin belirtildiği, üç alacaklının alacağının ise, kendilerine ve banka hesap numaralarına ulaşılamaması nedeniyle ödenemediğinin anlaşıldığı, bilindiği üzere, İİK m.308/c hükmüne göre konkordato, tasdik kararıyla bağlayıcı hâle geleceği, Fakat aynı hükme göre mahkemenin, tasdik edilen konkordato projesine bağlı olarak, konkordatonun tasdik kararının kesinleşmesiyle bağlayıcı hâle geleceğini de kararlaştırmasının mümkün olduğu, mahkemenin 01/04/2021 tarihinde verilen tasdik kararının 4 no’lu bendinde “konkordatonun tasdiki kararının, gerekçeli kararın kesinleşmesi beklenmeksizin, İİK’nun 308/c maddesi gereğince derhal bağlayıcı hale gelmesine, ” denilerek konkordatonun tasdik kararıyla birlikte bağlayıcı hale geleceğinin açıkça hükme bağlandığı, bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesinin kararından önce alacağım tamamen tahsil eden, alacağı 50.000,00 TL’nin altında olan alacaklı grubuna yapılan ödemelerin bağlayıcı bulunan bir tasdik kararına istinaden gerçekleştirildiğinin kolaylıkla söylenebileceği, yani bu alacaklı grubundan, tahsil ettikleri tutarların geri istenmesine imkan bulunmadığı, fakat artık gelinen noktada, alacağım tamamen tahsil eden alacaklıların konkordato nisabında dikkate alınmaması gerektiği, zira alacağını tamamen tahsil etmiş olan alacaklıların verdiği oylara istinaden tasdik kararı verilmesinin doğru olmayacağı, bu nedenle gelinen aşamada konkordato nisabının, yapılan ödemeler düşüldükten sonra ortaya çıkan tabloya göre belirlenmesi gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesinin kararına göre, tüm alacaklılar bakımından tek bir ödeme planına karar verilmesi gerekeceği, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi her bir taksitte asgari olarak 20.000, 00 TL ödeme yapılacağının öngörülmesi hakkında ‘…Bu öngörü ile hareket edildiğinde davacı …’in son taksite kadar asgari 20,000,00 TL ödeme yapmasının önü açılmış olacaktır. Bu durumda alacaklı üzerindeki ortaya konulan ödeme planında alacağı yüksek olanlar için öngörülen asgari ödeme ve vade tarihleri itibari ile davacının bu vade tarihlerine kadar aynı ödeme gücüne sahip olup olamayacağını ya da bu tarihlere kadar konkordatonun feshedilip edilmeyeceğini önceden öngörmek mümkün değildir…” değerlendirmesinde bulunduğundan, tasdik edilecek konkordato ödeme planında, asgari ödeme tutarına yer verilmesinin de mümkün olmayacağı, gelinen süreçte … şirketi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararma uygun olarak verilebilecek tasdik kararı “Konkordatoya tabi borçların %40 tenzilatla, Ocak 2022, Temmuz 2022 ve Ocak 2023’te eşit taksitler halinde ödenmesine” şeklinde ifade edilebileceği, bu kapsamda verilebilecek bir tasdik kararında ise, konkordato projesine olumlu oy veren bazı alacaklıların durumunu ağırlaştırmış olacağı, durumu ağırlaşacak alacaklılardan 3’ünün alacaklarının 50.000,00 TL’nin altında olup da kendilerine ulaşılamaması nedeniyle ödemeleri yapılmayan kişiler olduğu, Komiser Heyetince hazırlanan 03/01/2022 tarihli rapora göre, mahkemece tasdikine karar verilebilecek ödeme planıyla durumu ağırlaşacak 3 alacaklının zaten “hayır” oyu kullandıkları, bu nedenle, söz konusu 3 alacaklının, tasdikine karar verilebilecek yeni ödeme planına da “hayır” diyeceklerinin kabul edilmesi gerektiği, nitekim Komiser Heyetinin de 03/01/2022 tarihinde sundukları raporda kabul/ret durumunu bu şekilde belirlediği, Bölge Adliye Mahkemesinin kararma uygun bir şekilde tasdik edilecek ödeme planıyla durumu ağırlaşacak diğer alacaklı grubunun ise, eski ödeme planına göre her bir taksitte 20.000,00 TL tahsil edebilecek olmalarına rağmen, yeni ödeme planıyla daha az bir tutarı tahsil edecek olan alacaklı grubu olduğu, bu alacaklı grubunun ise, toplam alacağının(%40 tenzilat yapılmamış haldeki alacağı) 66.666,66 TL’den fazla olan alacaklılar ile alacağı 166.666,67 TL’nin altında olan alacaklı grubu olduğu, nitekim alacağı 66.666,66 TL ve altında olan alacaklıların, alacaklarını zaten tahsil ettikleri, alacağı 166,666,67 TL’den fazla olan alacaklıların her bir taksitte alacağı tutarın ise zaten 20.000,00 TL’nin üzerinde olduğu, zira alacağı 166.666,67 TL’den fazla olan kişilere %40 tenzilatla birlikte yapılacak ödemenin 100.000,00 TL’nin üzerinde olacağı, bu durumda 01/04/2021 tasdik edilen 5 taksitli bir vade içeren ödeme planı geçerliliğini korusaydı, bu alacaklı grubunun her bir taksitte zaten 20.000,00 TL’nin üzerinde tahsilat yapmış olacağı, bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesinin kararına göre tasdikine karar verilebilecek ödeme planıyla, toplam alacağı (%40 tenzilat yapılmamış haldeki alacağı) 66.666,66 TL’den fazla ancak 166.666,67 TL’den az olan alacaklı grubunun durumunun ağırlaşacağının açık olduğu, bu nedenle konkordato nisabında, bu alacaklı grubuna dahil olup da “evet” oyu veren alacaklıların, oylanan projede “her bir taksit tutarının 20.000,00 TL’den az olmayacağına” dair ifade bulunmasaydı konkordato projesine “hayır” oyu vereceklerinin kabul edilmesinin uygun olacağı, Komiser Heyetince 03/01/2022 tarihli gerekçeli raporda konkordato nisabının, yukarıda yapılan açıklamalara uygun olarak, Bölge Adliye Mahkemesinin kararından önce Ödenen borçlar düşülerek belirlendiği, fakat Komiser Heyetinin, “her bir taksit tutarının 20.000,00 TL’den az olmayacağına” dair ifade içeren konkordato projesine olumlu oy verip de Bölge Adliye Mahkemesinin kararına göre tasdikine karar verilebilecek yeni ödeme planında her bir taksitte 20.000,00 TL ödenmesinin öngörülemeyecek olması nedeniyle durumu ağırlaşacak (yukarıda isimleri yazılı) 12 kişiyi, projeye olumlu oy veren alacaklılar arasından çıkarmadığının tespit edildiği, Komiser Heyetince hazırlanan listeye göre, ilk projeye olumlu oy veren bu 12 kişinin toplam alacağının 1.064.127,72 TL olduğu, bu durumda, 920.808.054,24 TL alacak tutarı olan 785 alacaklıdan 591.446.434,00 TL tutarlı 600 kişinin olumlu (alacak sayısına göre% 76,43 alacak tutarına göre %64,23 ) oyu ile yasanın aradığı nisabın sağlandığı, borçlu …’ın ödenmesi gereken tasdik harcının 1.263.215,57 TL olduğu, kök raporda borçlu … şirketinin, Komiser Heyetinin 21/12/2020 tarihli yazısına istinaden 23/12/2020 tarihinde 1.943.468,44 TL tutarında harç yatırdığı fakat Komiser Heyetinin, tasdik harcını tenzilatsız tutar üzerinden hesapladığından (yani proje tasdik edildiğinde sanki borçların %100’ü ödenecekmiş gibi), aslında fazladan harç yatırılmış olduğunun belirtildiği dosya kapsamından, fazladan yatırılan tasdik harcının iade edildiğine dair bir veriye ulaşılamadığı, şayet dosyaya fazladan yatırılan tasdik harcı iade edilmemişse, yukarıda hesaplanan 1.263.215,57 TL haricindeki kısmın borçlu … şirketine iade edilmesi gerektiği, İİK m.307 uyarınca rehinli malların muhafazasının ve satışının ertelenmesine karar verilebilmesinin koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun “Kanun yolları” başlıklı 308/a maddesi; “Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır”. Hükmünü içermektedir.Anılan düzenlemede konkordato hakkında verilen karara karşı kimlerin ne zaman kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiş olup, buna göre borçlu veya konkordato talep alacaklı ile birlikte itiraz eden diğer alacaklılara kanun yolu hakkı tanınmıştır. Buradaki “itiraz eden alacaklı” deyiminden, sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren ve tasdik talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının mı kastedildiği, yoksa projeye red oyu veren alacaklının da bu kapsama girip girmediğinin belirlenmesi gerekmektedir. İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinin; aynı Kanun’un “Konkordatonun mahkemece incelenmesi” başlıklı 304. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekmekle anılan madde; “Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye gore, projeye itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmemeleri hâlinde tasdik duruşmasında yer alamayacakları anlaşılmaktadır. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesine ilişkin Adalet Komisyonu raporunda, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartının, itiraz sebeplerini mahkemeye duruşma gününden en az üç önce yazılı olarak bildirmiş olmaları gerektiği, aksi hâlde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmelerinin mümkün olmadığı, böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeninin her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesi olduğu belirtilmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesinin gerekçesi de “Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini, mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir,…” şeklinde olup tüm alacaklıların duruşmada hazır bulunarak itirazları ileri sürmesinin konkordato sürecini aksatabileceği düşüncesiyle duruşmada hazır olabilmek için itirazların tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirilmesi şartı getirildiği belirtilmiştir.Bununla birlikte konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmekte olup, konkordatoya ilişkin kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Örneğin ilk derece mahkemesince verilecek geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı (m. 287/son), kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yolunun kapalı olduğu (m. 293/1) görülmektedir.Bu yasal düzenlemelerden hareketle, İİK’nın 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren ve tasdik talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının” kabul edilmesi gerekmektedir.Öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile, konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının kast edildiği ve özellikle konkordatoya ret oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı yasa yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı kabul edilmektedir (Kuru, Baki.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 1502; Tanrıver/Deynekli, s. 158; Görgün, Şanal/Börü, Levet/Kodakoğlu, Mehmet: İcra v e İflas Hukuku, Ankara 2022, s. 514). …, …, … ve …’nın “İcra ve İflas Kanunu ve İlgili Mevzuat” (Ankara 2022, m.308/a, s.291) adlı eserinde, kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde itiraz eden ibaresinin yanına 304/1 maddeye atıf yapıldığını gösterecek şekilde bu maddenin numarası yazılarak İİK’nın 308/a maddesindeki itirazın, İİK’nın 304/1. maddesinde düzenlenen itiraz olduğuna işaret etmişlerdir. İcra İflas Kanunu’nun 304. madde gerekçesine bakıldığında duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308. maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmek konkordatonun sistemine de aykırıdır. Kanunun öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkı yorum yoluyla da olsa kabul edilemez. İİK’nın 308/a maddesindeki düzenleme de 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı “itiraz” şartına bağlamıştır ve bu durum da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olup, “itiraz eden alacaklı” deyiminden İİK’nın 304. maddesinde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2022/(15)6-71 E. 2022/284 K. sayılı ilamı ) Alacaklılar toplantısına davet ilanının Basın İlan Kurumunda 28.0.2020 tarihinde, Ticaret Sicil Gazetesinde 30.09.2020 tarihinde ilan edildiği, toplantının 12-13/10/2020 tarihlerinde yapıldığı, iltihak süresinin 20.20.2020 tarihinde sona erdiği, toplantıya istinaf edenlerden … Bankasının katıldığı ancak oy kullanmadıkları, …-…, …, …’nin toplantıya katılmadıkları, … Bankası ve … Bankası A.Ş.’nin alacaklılar listesinde yer almadığı, alacaklı …’ın ret oyu kullandığı, … Mirasçıları, …, …, …, …’ün iltihak süresi içerisinde kabul oyu kullandığı, toplantıya katılan … Bank A.Ş.’nin iltihak süresi içerisinde oy kullanacağını beyan ettiği ancak oy kullanmadığı anlaşılmıştır.Her ne kadar alacaklı … tarafından konkordato projesine “Ret” oyu kullanılmış ise de, İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca itiraz sebeplerini tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirmediği ve tasdik duruşmasına katılmadığı anlaşılmaktadır. Diğer alacaklıların oylamada ret oyu kullanmadıkları dikkate alındığında İİK’nın 308/a maddesi uyarınca tüm müdahil alacaklıların mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığı, istinaf taleplerinin usulden reddi gerektiğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Müdahil alacaklı vekillerinin süresinde yapılmayan istinaf taleplerinin HMK’nın 352/1.c bendi gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir müdahil alacaklıdan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3- İstinaf kanun yoluna başvuran müdahiller tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İİK’nın 308/a maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere Üye Hakim …’nun karşı oyuyla oyçokluğu ile karar verildi.06/07/2022
KARŞI OY YAZISI: Talep, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 285 vd maddeleri uyarınca adi konkordato talebinin tasdiki istemine ilişkindir. Mahkemece, borçlulardan …A.Ş ‘nin konkordato projesindeki ödemelerin mahkemenin 2018/1307 Esas,2021/317 Karar sayılı kararı sonrasında ödendiği,konkordatoya tabi borcu kalmadığı gerekçesiyle talebin reddine, borçlu … Tic.A.Ş yönünden konkordato talebinin kabulüne karar verilmiştir. Karar, müdahil … Bankası A.Ş vekili, müdahil … A.Ş vekili, müdahil … vekili,müdahil …- … vekili, müdahil alacaklı … Bank A.Ş vekili,müdahil alacaklı … Bankası A.Ş vekili, müdahil … A.Ş vekili,Müdahil alacaklı … mirasçıları vekili,müdahil alacaklı … Bankası T.A.Ş vekili, müdahil alacaklı … vekili tarafından istinaf edilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/a maddesinde, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden, itiraz eden diğer alacaklıların ise kararın ilanından itibaren 10 gün içinde istinaf yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir. Aynı Yasanın 306/son fıkrasında, tasdik kararının mahkemece 288’inci madde uyarınca ilan olunacağı, 288. maddede ise ticaret sicil gazetesinde ve Basın- İlan Kurumunun resmî İlan portalında ilan olunacağına yer verilmiştir. Yasada, itiraz eden alacaklıların kimler olduğuna,hangi aşamada itiraz edilmiş olması durumunda yasa yoluna başvurulacağına dair bir açıklama mevcut değildir.Aynı yasanın 304.madde başlığı “ Konkordatonun mahkemede incelenmesi “ dir.304/1. fıkrada,mahkeme tarafından komiser dinlendikten sonra kısa bir zamanda ve her halde kesin mühlet içinde kararını vermek zorunda olduğu, karar vermek için tayin olunan duruşma gününün 288’ci madde uyarınca İlan olunacağı, itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydı ile duruşmada hazır bulunabileceklerinin de ilana yazılacağı belirtilmiştir. Maddede, itiraz edenlerin itirazlarını duruşma gününden üç gün önce yazılı olarak mahkemeye bildirmemesi halinde 308/a maddesi gereğince kanun yoluna başvuramayacağına dair bir ifadeye yer verilmemiştir. İtiraz sebeplerinin duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirilme gerekçesinin, yasanın bir bütün halinde ve kronolojik şekilde değerlendirilmesi neticesinde, mahkemenin bu sebepleri duruşmadan önce inceleyebilme ve gerekli görülmesi halinde itirazlarında dikkate alınarak, kesin mühlet içinde karar verilemeyeceğinin anlaşılması halinde, komiserden gerekçeli bir rapor alarak kesin mühlet hükümlerinin devamına karar verebilmesinin sağlanması ve/ veya 305/son fıkrası gereğince,konkordato projesinin yetersiz bulunması halinde mahkemenin kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılabilmesini sağlamak amacına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Aksi halde, 304/1. fıkra gereğince, karar vermek için duruşma gününün 288’ci maddesi gereğince İlan edilir ifadesinden sonra itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmesi halinde duruşmada hazır olunacaklarına ilanda yer verilmesi hususu açıklanamayacak ve çelişki oluşturacaktır. Şöyle ki, bu durumda itiraz etmeyen alacaklılar duruşmada hazır bulunabilecekken, itiraz eden alacaklıların duruşmada bulunabilme şartlarının, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydı ile açıklamak mümkün olmayacaktır. Yukarıda yer verildiği üzere bu düzenlemenin amacının öncelikle maddenin ve yasanın bir bütün olarak değerlendirilmesi ile çözüme ulaşılması isabetli olacaktır. Bu ise devamı fıkra ve yasal düzenleme kapsamında, mahkemeye itirazları inceleme ve gerekirse mühlet hükümlerinin devamına karar vermek ve/ veya konkordato projesinde gerekirse düzeltme yapılmasını isteyebilme şansının tanınması olarak açıklanabilecektir. Aksi takdirde çoğunluk görüşünün kabul ettiği üzere itiraz sebeplerini bildirmeyen alacaklıların,308/a maddesi gereğince kanun yollarına başvuramayacağının kabulü,itiraz eden alacaklıların mahkemeye erişim hakkının ihlali sonucuna neden olabilecektir. Yasal düzenlemede,yasa yoluna başvurma hakkına sahip olan diğer itiraz eden alacaklılara dair bir belirleme veya sınırlama yok iken yasa koyucunun yerine geçerek ve yalnızca yorumla, itiraz eden alacaklılar aleyhine sonuç doğuracak şekilde yasada açıkça düzenlenmeyen şekilde sınırlandırılmaya gidilmesi uygun düşmeyecektir. Diğer taraftan, itiraz eden alacaklıların nerede ise tamamı gerekli harcı karşılayarak davaya müdahil olarak katılmışlardır. Her ne kadar, iş bu yargılamada asli müdahilliğin olmayacağı kabul edilse dahi yargılamanın hasımsız olması ve önemi gereğince, iflasın ertelenmesi müessesinde de kabul edildiği üzere, söz konusu alacaklılara tek başına yasa yoluna başvuru hakkını tanımak için müdahillik asli müdahillik gibi değerlendirilmektedir. Ayrıntılı şekilde ifade edildiği üzere, 2004 sayılı İİK 308/a maddesinde, yasa yoluna başvuru hakkı olan itiraz eden alacaklılar yönünden maddede bir sınırlama mevcut değildir. Bu durumda, özel yasada ayrık bir düzenleme olmadığı dikkate alınarak,konkordato yargılamasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ilgili hükümleri gereğince değerlendirilmesi isabetli olacaktır. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun dokuzuncu kısmında “ Çekişmesiz Yargı “ işleri düzenlenmiştir. HMK m.382’de,çekişmesiz yargının hangi işlere uygulanacağı sayılmıştır. Sayılanlar arasında,” Konkordato mühleti verilmesi ve komiserin atanması “,” Konkordatonun tasdiki “ de yer almaktadır. HMK 387. maddede ise çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlara karşı hukuki yararı bulunan ilgililerin özel kanun hükümleri saklı kalmak kaydı ile istinaf yoluna başvurabilecekleri belirtilmiştir. Özel kanun olan 2004 sayılı İİK 308/a maddesinde özel bir düzenleme olduğu kabul edilemeyeceğinden, itiraz eden alacaklıların 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 387. maddesi gereğince yasa yoluna başvuru haklarının kabulü kaçınılmaz olacaktır. Aksi halde, T.C Anayasası’nın 36. maddesinde belirtildiği üzere, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak adil yargılama hakkına sahip olduğu, hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz düzenlemesi ve ilgili yasal mevzuat kapsamında hak ihlaline neden olacaktır. Bu nedenlerle, istinaf eden müdahil alacaklılarının istinaf kanun yolu başvuru haklarının olduğunun kabulü ile işin esastan incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2022/(15)6-71 Esas, 2022/284 Karar ve 10.03.2022 tarihli oy çokluğu İle verilen onama ilamının esas alınarak İİK 308/a bendi gereğince itiraz eden alacaklıların istinaf hakkı olmadığına dair çoğunluk görüşüne katılmıyorum. İİK 308/c maddesinin ikinci fıkrası gereğince, bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğuna dair düzenlemesi kapsamında da kanun yoluna başvurunun sınırlandırılması hak kaybına neden olabilecektir. Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297/1- ç bendi gereğince, mahkeme hükmünde açıkça İİK 308/a maddesi belirtilerek “…itiraz eden diğer alacaklılar yönünden ise tasdik kararının İlan tarihinden itibaren 10 gün içerisinde istinaf yolu açık olmak. .” ifadelerine yer verilerek hüküm tesis edilmiştir. Bir an için çoğunluk görüşünün yerinde olduğu kabul edilse dahi Anayasa Mahkemesi‘nin 2012/855 Esas, 26.06.2014 tarihli emsal ilamında, tefhim edilen kararda, kanun yolunun ve süresinin gösterilmemesi, mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak kabul edilmiştir. Somut yargılamada, bu kez, tefhim edilen kararda kanun yolunun yanlış gösterilmiş olduğunun kabulü ile Anayasa Mahkemesi kararları emsal alınarak işin esasının incelenmesi ve mahkemeye erişim hakkının sağlanması isabetli olacaktır. Kabule göre ise mahkemece, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 306. maddesi gereğince “ Konkordatonun tasdiki “ ifadeleri yerine “…konkordato talebinin kabulü. ..” ifadelerine yer verilerek hüküm tesisi infazda sorun yaratabileceğinden isabetli görülmemekle birlikte sonuca etkili görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/a maddesi, ilgili yasal mevzuat, TC Anayasasının 36. Maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesi gereğince tefhim edilen hükümde gösterilen şekilde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olması, aksinin kabulünün emsal ve/ veya benzer Anayasa Mahkemesi kararlarında ve Avrupa İnsan Hakları Mahkeme kararlarında da vurgulandığı üzere mahkemeye erişim hakkının ihlali sonucuna yol açacağından çoğunluk görüşüne katılmadığımı belirtirim.06/07/2022