Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/982 E. 2021/1019 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/982 Esas
KARAR NO: 2021/1019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/12/2020
NUMARASI: 2016/1080 Esas, 2020/1134 Karar
DAVA: TAPU İPTALİ VE TESCİL (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 07.11.2012 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalılardan kooperatife 1988 tarihinde üye olduğunu, 1998 yılı başvurusunda … Blok kat …, D …‘de kain dairenin verildiğini, ancak kooperatif yönetimi ile karşılıklı mutabakatla 06.03.2003 tarihinde … Blok No ;… daki dairenin kendisine verilmesine ve üyeliğinin devamına karar verildiğini, üyeliği müddetince müvekkilinin kooperatife olan tüm borçlarını eksiksiz ödediğini, inşaatın yapılacağı arsanın davalılardan …’e ait olduğunu, …’e ait arsa üzerine yapılacak kat karşılığı inşaat anlaşması esasına göre ise müteahhit firma … İnşaat firması, müteahhitin ise … olduğunu, arsa sahibi ile yüklenici arasında 29.06.1998 tarihli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi yapıldığını, davalı ile arsa sahiplerinin kötü niyetli olarak anlaşıp müvekkiline ait olan dairenin kat irtifakı tapusunda arsa sahibi davalı adına yapıldığını, tüm yazılı sözlü uyarılarına rağmen müvekkiline fiilen teslim edilen … Blok … nolu dairenin tapuda devrini yapmadığını, davalı kooperatif ile yapılan protokoller neticesinde … Blok … nolu dairenin müvekkiline vaat edildiğini, kura çekimleri sonucunda müvekkili adına tahsis edilen … nolu dairenin 2010 yılından beri müvekkili tarafından kullanıldığını, hal böyle iken davalıların taşınmazın tapu tescilini müvekkili adına yapmayıp arsa sahibi davalı adına yaptığını, … nolu dairenin müvekkili adına tescili, bu mümkün olmazsa rayiç değerinin tahsili için İş bu davayı açmak zarureti doğduğunu, tapu iptal ve tescilini isteyen müvekkilinden fazladan 50.000,00 TL ödeme yapmasının istendiğini, müvekkilinin almış olduğu daireyi ikinci kez satmak istediklerini, bu konuda suç duyurusunda bulunulduğunu iddia ederek, müvekkilinin üyesi bulunduğu davalılardan kooperatif tarafından kendisine vaat edilen … Blok No … Koru – Yalova adresinde kain taşınmazın tapu kaydının müvekkili adına tescilini bu mümkün olmaz ise fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 80.000,00 TL nin 21.04.1999 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı kooperatiften alınarak müvekkile ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 19.02.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 211.700,00 TL ‘nin davalıdan alınarak müvekkile ödenmesini bu bedele dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, müvekkilinin davada taraf ehliyetinin olmadığını, müvekkilinin hiçbir zaman davalı kooperatif ile bir sözleşmesinin olmadığını, müvekkilinin mülkiyeti kendisine ait olan Yalova İli, Çınarcık İlçesi … parselde kayıtlı arsa için … Otomotiv İnşaat Gıda. Nak.San.ve Tic.Ltd.Şti ile Kadıköy … Noterliğinde Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi yaptığını, taraf sıfatının bulunmadığını, davalı kooperatifin kendisine herhangi bir bedel ödemediğini sözleşmeninde bulunmadığını, müvekkilinin sözleşmede yüklenici firmanın edimlerini yerine getirmemesi üzerine Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/36 D.İş dosyasında alınan 20.09.2010 tarihli bilirkişi raporunda kooperatifin edimini yerine getirmediğinin sabit olduğunu, üçüncü kişinin mülkiyet hakkının doğabilmesi için kendisine payı devreden yüklenicinin edimini yerine getirmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın tapusunun müvekkiline ait olup müvekkilinin bu taşınmazı 3. bir şahsa sattığını, dava konusu bedelin davacı ile davalı kooperatif arasındaki alacak borç ilişkisine dayandığını savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı kooperatif tarafından herhangi beyanda bulunulmamıştır.
YALOVA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN ( ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA) 2012/646 ESAS, 2016/414 KARAR Ve 24.05.2016 TARİHLİ KARARI ile, Mahkemenin yetkisizliğine, karar kesinleştiğinde başvuru halinde dosyanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Karar, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı tarafça tapu iptal ve tescil davası açılmış ise de tapu iptal ve tescil davasında davalının tapu maliki olduğu, dava konusu taşınmazın ilk davalı davalı gerçek kişi ise de dava açılmadan önce dava konusu taşınmazı 3. kişilere devir işlemlerinin yapılmış olduğunun anlaşıldığı, davacı vekiline 3. kişileri davaya dahil edip etmeyeceği yönünde beyanda bulunması için süre verildiği, davacı vekili tarafından 3. kişinin davaya dahil edilmeyeceğinin bildirildiği, bu durumda tapu iptal ve tescile karar verilemeyeceğinden bu talep yönünden davanın reddine karar verildiği, davacının kooperatif üyesi olduğu, üyelik aidatlarının eksiksiz ödendiğinin bilirkişi raporları ile tespit edildiği, dava konusu taşınmazın davadan önce 3. kişilere devredildiği, 3. kişilere karşı dava açılmadığını anlaşıldığı, yine davacı tarafından davalı …’e karşıda tapu iptal Ve tescilinin mümkün olmaması halinde tazminat talebinde bulunulmuş ise de davacı ile davalı … arasında herhangi bir hukuki İlişkinin mevcut olmadığı, davacıya karşı herhangi bir borç altına girmediği, dava değeri ıslah ile 217.700,00 TL ‘ye yükselmiş ise de 23.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda belirlendiği üzere dava konusu taşınmazın değerinin dava tarihi itibariyle 161.360,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın davalı … yönünden reddine, davalı kooperatif yönünden tapu iptal ve tescil davasının reddine, tazminat davasının kısmen kabulüne 161.360,00 TL ‘nin 07.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı kooperatiften alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, iddialarını tekrar ederek, davalı kooperatif ve arsa sahibi arasında 29.06.1998 tarihli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı Sözleşmesinin 7. maddesi ile arsa sahibinin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirilmesi hususunda dilerse tek başına müteahhidi ve dilerse kooperatifi ayrı ayrı ve birlikte muhatap kabul edeceğinin belirtildiğini, davalı kooperatif ve arsa sahibi arasında iş bu sözleşme ile davaya konu taşınmaz için hukuki bağ kurulduğunu, bununla birlikte iş bu sözleşme gereğince sözleşmede müşterek ve müteselsil kefil gözüken …’nin kooperatif yönetim kurulu üyesi olduğunu, yüklenici … inşaatın sözleşmenin 7. ve 10. maddesi gereğince hakkını kooperatife temlik ettiğini, davalı arsa sahibi ile davalı kooperatif arasında hukuki ve fiili bağ bulunduğunu, sözleşmede tanımı yapıldığını, arsa sahibi ve kooperatifin müvekkili gibi bir çok üyeyi mağdur ettiğini, 23.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değerinin dava tarihi itibariyle 161.360,00 TL, İş bu rapor tarihinde ise 211.700,00 TL olduğu görüşünün bildirildiğini, ancak mahkemenin dikkate almadığını iddia ederek, kararın kaldırılmasını, davalı … yönünden verilen kararın kaldırılmasını, taşınmaz kaydının müvekkili adına hükmen tesciline, tescili mümkün olmaz ise davalı kooperatiften dava değeri olan 211.700,00 TL’nin kura tarihi 21.04.1999 tarihinden itibaren tahsiline, müvekkilinin kooperatifteki hak ve alacaklarının 3. şahıslara devirlerinin önlenmesi amacıyla arsa sahibi üzerine kayıtlı dava konusu taşınmaz üzerine konulan tedbirin devamına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif üyesinin açmış olduğu tapu iptali ve tescili olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının 06.03.2003 tarihli kooperatife hitaben, kooperatifin antetli kağıdı ile kooperatife üye olmak istediğini bildirdiği, aynı tarihli ve kooperatifin kaşesi üzerine atılı tek imza ile davacı için kooperatife giriş beyannamesi düzenlendiği, beyannamede … Blok Kat … No … katlara katılacağının yazılı olduğu, kooperatifin kaşesi üzerine atılan tek imza ile temsil edildiği, yine aynı tarihli dilekçe ile davacının, kooperatifteki … Blok Kat … … nolu dairesinden istifa ettiğini, … Blok Kat … … nolu daireye geçmek istediğini bildirmiş olduğu, dava konusu, Yalova İli, Çınarcık İlçesi, … ada … parselde kayıtlı taşınmazın … … bağımsız bölümünün davalı … adına kayıtlı iken dava dışı. …’ye 14.09.2011 tarihinde satış sonucu tapudan devir edildiği, dava tarihi 16.10.2012 tarihinde dava konusu taşınmazın her iki davalı adına da kayıtlı olmadığı, Kadıköy … Noterliğinde 29.06.1998 tarihinde düzenlenen “Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin “ davalı arsa sahibi ile dava dışı yüklenici şirket … Ltd.Şti arasında yapıldığı, sözleşmede …’nin müşterek ve müteselsil kefil olarak yer aldığı, sözleşmenin 7. maddesinde, müteahhit firmanın bu sözleşmeden kaynaklanan arsa payı alma Ve tüm arsa üzerinde inşaat yapma haklarının tamamını veya bir kısmını S.S Ekşioğlu Papatya Konut Yapı Kooperatifine devredebileceğine yer verildiği, 10. maddede, tapuda devir ve temliklere yer verildiği ve müteahhite ait olacağı belirtilen daire ve dükkanların arsa paylarına ait mülkiyet hisselerinin inşaatların seyrine göre arsa sahibince müteahhide devir ve temlik edileceği, kooperatifin işlemlerini ikmal edip, genel kurulunda iş bu sözleşme koşullarında %5 arsa payını müteahhitten almayı ve sözleşmenin teknik ve hukuki cezai koşulları ile müteselsilen yüklendiğini kabul ettiği yolundaki genel kurul kararını 60 gün içinde arsa sahibine ibraz ettiğinde %5 arsa payının devir edileceğinin belirtildiği, davalı arsa sahibi … tarafından dava dışı müteahhit …Ltd.Şti aleyhine 08.10.2010 tarihinde, sözleşmenin iptali istemli dava açtığı, Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/463 Esas, 2013/26 Karar ve 22.01.2013 tarihli karar ile davalı tarafın kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında edimini yerine getirmediği gerekçesiyle satış sözleşmesinin feshine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, davacının söz konusu … nolu daireyi kira başlangıcı 01.01.2011 olmak üzere dava dışı gerçek kişiye kira sözleşmesi ile kiraladığı, davalı arsa sahibi tarafından adına kayıtlı … nolu bağımsız bölümün 13.07.2011 tarihinde dava dışı gerçek kişiye satış suretiyle tapuda devir ettiği, davacının 23.12.2011 havale tarihli dilekçesi ile Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığı’na, davalı arsa maliki, dava dışı …, …, … ve … hakkında görevi kötüye kullanma, haksız kazanç elde etme, dolandırıcılık suçlamaları ile şikayet ettiği, dilekçede, müteahhit firma yetkisi …, kooperatif başkanı …, gerek arsa sahibinin oğlu …’den tapuları diğer üyelere verdikleri gibi kendisine verilmesini talep ettiğini, kooperatif başkanı ve diğer sanıklara ödediği 70.625 TL ödediğini dairesinin keyfi şekilde … tarafından tapuda devri yapıldığını kendisinin de kandırıldığını, yönetim tarafından tüm ödemeleri ödediği dairenin tapusunun verilmediğini belirterek şikayetçi olduğu ve daha sonra İş bu davanın açıldığı, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/18 Esas, 2018/897 Karar ve 12.09.2018 tarihli kararı ile davalı kooperatifin 6102 sayılı TTK ‘nın geçici 7. maddesi gereğince, 5/1-ç bendinde belirtildiği şekilde sebebi ne olursa olsun aralıksız son 5 yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ve kooperatifler bendi gereğince 09.10.2014 tarihinde re’sen terkin edildiği, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1080 Esas sayılı dosyasında davacı vekiline TTK 547. maddesi gereğince ihya davası açmak üzere 19.12.2017 tarihli duruşmada kesin süre verildiği gerekçesiyle davalı kooperatifin yargılama ile sınırlı olarak ihyasına karar verildiği, kararda 6102 sayılı TTK’nın 547/2. fıkrasında düzenlenen şekilde son tasfiye memuru veya yeni bir veya bir kaç kişinin tasfiye memuru olarak atamasının yapılmadığı, kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında, davacının davalı kooperatif üyesi olduğu ve yukarıdaki bilgi ve belgelere karşı herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacı kooperatif üyesinin, davalılara karşı açmış olduğu tapu iptali tescil olmadığı takdirde tazminat talebinin ve buna dair yargılama ve kararın isabetli olup olmadığı, davalı arsa sahibinin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, tazminat hesaplama tarzı ile raporun usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığıdır. 10.12.2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda, keşif günü kooperatifin merkez adresine gidildiği, adreste … A.Ş ‘nin bulunduğu görüşmede adreste kooperatifin hiçbir zaman bulunmadığının belirtildiği, davacı tarafın 718,00 TL ‘lik senet ve 10.11.2001-10.02.2003 vadelerini içeren toplam senet verdiği senetlerin ödendiği, toplam 48.004,25 TL ödeme yaptığı, davacıya … Blok …. kat … nolu daireye ilişkin üyeliği bulunduğu, sonuç olarak, dosyadaki evraklardan, davacının davalının üyesi olduğunun anlaşıldığı, … Blok …. kat … nolu daireye ait üyeliğinin bulunduğu, davacının davalı kooperatife borcu olmayan bir ortak olduğundan tazminat miktarının kooperatif dairesinin dava tarihindeki rayiç bedeline eşdeğer bir bir tazminat olacağı, rayiç değerin mahallinde uzman bilirkişi tarafından hesap edilmesi gerektiği, rayiç değerin mahallinde uzman bilirkişi tarafından hesap edilmesi gerektiği belirtilmiştir. 06.03.2015 tarihinde keşfen bilirkişi incelemesi yapılmıştır. 11.05.2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda, 4 katlı apartmanın … Blok, Kat …, … nolu mesken niteliğindeki dairenin … arsa paylı olduğu … adına kayıtlı olduğu, 10.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda, davacıya ait … Blok, … kat, … nolu dairenin üyeliğinin bulunduğu, davacı tarafın davalı kooperatife 15.11.2001 ile 31.08.2010 tarihleri arasında toplam 48.004,25 TL ödeme yaptığı, davacı tarafın kooperatife ait ödemelerini tam olarak yerine getirdiğinin belirtildiği söz konusu dairenin 1999 yılında yapım aşamasında olduğu 1999 yılı itibarı ile piyasa rayiç bedeline göre taşınmazın 15.000,00 TL olacağı belirtilmiştir. 23.11.2015 tarihli muhasebesi mali müşavir bilirkişi raporunda, 15.000,00 TL ‘nin 31.12.1999 tarihinden rapor tarihine kadar denkleştirici adalet ilkesi uyarınca değer hesabının bazı ekonomik faktörler, altın, döviz, asgari ücret ve ÜFE oranları toplamı 73,90’nın 5 şe bölünmesi suretiyle ortalama artış miktarının 14,78 olduğu, 15.000,00 *14,78=221.700,00 TL olarak hesaplandığı, aynı yöntemle dava tarihi olan 07.11.2012 tarihi itibariyle ulaştığı değerin ise 161.360,00 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemece yetkisizlik kararı verilmiştir. Yetkili mahkemece, davalı kooperatifin sicilden terkin edildiği anlaşılmakla ihya davası açtırılarak, yetkisiz mahkemece yapılan rapor sonucuna göre karar verilmiştir. Davalılardan S.S. … Konut Yapı Kooperatifinin, İTO Sicil Müdürlüğünün 25.12.2017 tarihli cevabı yazısı ve ihya karar örneğinden, 6102 sayılı TTK ‘nın Geçici 7. maddesine göre 9/10/2014 tarihinde re’sen terkin edilmiş olması nedeniyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 355. maddesi de göz önünde bulundurarak, aynı yasanın 114/1-d bendinde düzenlenen dava şartları nedeniyle, öncelikle kooperatifin yargılamanın tamamında taraf ehliyetine sahip olup olmadığı ve usulüne uygun temsil edilip edilmediğinin incelenmesi uygun görülmüştür. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. maddesinde, bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunun Anonim Şirketlere ait hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir. 1163 sayılı K.K ‘nun 7. maddesinde, kooperatifin ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanacağı, 81. maddede, kooperatifin dağılma sebeplerine yer verilmiş, 82. maddede, iflastan gayri hallerde kooperatifin dağılmasının yetkili organlar tarafından Ticaret Siciline tescil ile ilan ettirileceği, yetkili organların kimler olacağının anasözleşmede gösterileceği, konut yapı kooperatifi tip anadözleşmenin 2. maddesinden, kooperatifin ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanacağına yer verilmiş, dağılma ve tasfiye 84. maddede, tasfiye kurulu 86. maddede düzenlenmiştir. 86. maddede, tasfiye kurulunun genel kurul tarafından seçilecek en az iki kişiden oluşacağı, 87. maddede tasfiye kurulunun görevleri ve başlığı ile tasfiye kurulunun, tasfiye işlerinin bir an önce bitirilmesi için çalışmakla yükümlü olduğu tasfiye işlemlerine ilişkin görevlerini yürüteceği, tasfiyenin sona ermesi üzerine kooperatif ünvanının sicilden silinmesinin tasfiye memurlarınca sicil memurluğundan talep edileceğine yer verilmiştir. Dava tarihinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlüktedir. 6102 sayılı TTK 280/1. fıkrada, tasfiye halinde bulunan şirketi mahkemelerde ve dışarıda tasfiye memurlarının temsil edeceği, TTK ‘nin Anonim Şirketle ilgili 532. maddede, sona ermenin, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse yönetim kurulunca ticaret siciline tescil ve ilan ettirileceği, 533. maddede, sona eren şirketin tasfiye haline gireceği, 538/3. fıkrada, tasfiye halindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda mahkemelerde ve dış ilişkilerde tasfiye memurlarının temsil edeceği, 545. maddede, tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret ünvanının sicilden silinmesinin tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden isteneceği düzenlenmiştir. Somut davada, yukarıda yer verildiği üzere davalılardan kooperatifin TTK ‘nın geçici 7. maddesine göre 9/10/2014 tarihinde sicilden terkin edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında sicilden terkin eden kooperatifin tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti ortadan kalkmış olduğundan TTK’nın 547. maddesi gereğince kooperatifin ihyası ve sicile tesciline karar verilmiştir. Ne var ki, 6102 sayılı TTK’nın 547/2. fıkrasında, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirmesi halinde, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar vereceği ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya bir kaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir düzenlemesinin aksine, kesinleşen İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/18 Esas, 2018/897 Karar ve 12.09.2018 tarihli kararı ile kooperatifin tesciline karar verilmiş olmasına rağmen tasfiye memurunun atanmadığı ve mahkemece bu eksiklik giderilmeden yani sicile yeniden tescil ile tüzel kişilik kazanan kooperatifin, mahkemede temsilini sağlayan tasfiye memuru olmaksızın hüküm tesis edilmiş olması isabetli olmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114. maddede dava şartları düzenlenmiştir.114/1- ç bendinde, tarafların dava ve dava ehliyetine sahip olmaları, kanuni temsilin olduğu hallerde temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Aynı yasanın 50. maddesinde, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine sahip olduğu, 52. maddede, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanların davada kanuni temsilcileri, tüzel kişilerin ise yetkili organlar tarafından temsil edileceği belirtilmiştir. HMK’nın 27. maddesinde, hukuki dinlenilme hakkına yer verilmiş, bu haklar arasında, yargılama İle ilgili bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirilmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içereceği belirtilmiştir. Dava şartlarının, HMK 115/1. fıkrasına göre mahkemece mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı belirtilmiştir. Açıklanan emredici düzenlemeler kapsamında, davalı kooperatifin tüzel kişiliğinin ve taraf ehliyetinin 24.05.2016 tarihli yetkisizlik kararı öncesinde ortadan kalkmıştır. Bu durumda usulüne uygun olarak kesinleşmiş bir yetkisizlik kararından söz etmek mümkün olmayacaktır. Şu halde mahkemece, yetkisizlik ( mutlak dava şartı yokluğu ) kararının usulüne uygun şekilde davalı tarafa tebliğ edilmediği, kararın tebliğ tarihi itibariyle kooperatifin taraf ehliyetinin bulunmadığı ve dolayısıyla temsil edecek tasfiye memurunun da olmadığı dikkate alınarak, dosyanın kararın kesinleştirilmesi ve kesinleşme aşamasından sonra gönderilmesi için bu konuda karar verilerek esasın kapatılması ve dosyanın Yalova Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, kesinleşmeyen karar üzerine yeni bir karar verilmiş olması yerinde olmamıştır. Kabul şekline göre ise bir an için mahkemenin yetkisizlik kararının usulüne uygun şekilde kesinleştirildiği ve dosyanın mahkemeye gönderilmiş olduğunun kabulü halinde ise ihya edilen davalı kooperatif adına tasfiye memuru atanmasının sağlanması gözardı edilerek, kanuni temsilci olmaksızın yargılamaya davalı kooperatifin yokluğunda karar verişmiş olması HMK 27 ve yukarıda yer verilen emredici hükümlerine aykırı olmuştur. Diğer taraftan, davalı kooperatifin usulüne uygun şekilde tüzel kişiliği ve temsilciliği oluşturulmadan gerçekleştirilen keşif ve rapor sonucuna göre hüküm tesisi isabetli olmadığı gibi hükme esas alınan bilirkişi raporu da dosya kapsamına uygun değildir. Davacı, tapu iptali ve tescili olmadığı takdirde bedel iadesini talep ederek terditli dava açmıştır. Dava tarihinde tapu kaydının dava dışı 3. kişiye ait olduğu gerekçesiyle tapu iptal ve tescil talebi reddedilerek, dairenin rayiç bedeline karar verilmiştir.Yargıtay emsal kararlarında, kooperatif tarafından davacıya verilecek bir konut bulunmadığı takdirde bu tür davalarda uygulanması gereken tazminat hesaplama ilkesi belirlenmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06.07.2004 tarihli, 2003/13355 Esas, 2004/7501 Karar saylı emsal ilamında, önce, ortaklara tahsis edilen konut veya işyerinin dava tarihi itibariyle rayiç değerinin saptanması, davalı kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin, ödeme yaptıkları tarihleri itibarıyla toplam ödemeleri dava tarihine kadar ( Toptan Eşya Fiyat Endeksi Artış ortalama rakamları esas alınarak ) taşınarak, güncel değeri bulunacağı, bundan sonra, bulunan değerden sonraki bulunan değerin çıkarılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın bu ödemelerine karşı ne miktarda yararlanma elde ettiklerinin çıkarılması gerektiği, bunu takiben, davacı eksik ödeme yapan ortağın ödentilerinin yukarıdaki ilkelere göre dava tarihine taşınarak varsa eksik ödeme miktarında güncelleştirilmesi gerektiği ve bu hesaplamalardan sonra normal ödentilerden gerçekleştirilen bir ortağın ödemelerin güncel değeri karşılığının varsa eksik ödentilerin güncel değerlerinin ne miktarda yarar sağlanması gerektiğinin orantı kurallarına göre belirlenmesi gerektiği ve davacı ortağın bu davada kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar miktarının belirlenerek bu miktara hükmedileceği belirtilmiştir.Bu ve benzeri emsal kararlar kapsamında davacı üyenin talep edebileceği zarar miktarı tespit edilmeden yetersiz bilirkişi raporunun hükme esas alınması isabetli olmamıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, tip anasözleşme hükümleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak, tüzel kişiliği ortadan kalkmış ve dolayısıyla taraf sıfatı olmayan davalı kooperatife, yetkisizlik kararının tebliğ ile kararın kesinleşmiş olduğundan söz etmek mümkün olmadığından, mahkemece bu eksikliğin giderilmesi ve yetkisizlik kararının usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesinden daha sonra bir karar verilmesi için bu konuda hüküm tesis edilerek mahkeme esasının kapatılıp dosyanın yetkisizlik kararı veren mahkemeye iade edilmesi ve usulü işlemlerin yerine getirilip eksiklikler tamamlatıldıktan sonra dosyanın yeniden gönderilmesi ve tevzi edilecek mahkeme tarafından işin esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekeceğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin kabulüne dair hüküm tesis edilmesi gerekmiştir. Dairemiz tarafından, dava tarihinden inceleme tarihine kadar geçen süreç nedeniyle usul ekonomisi ilkesi değerlendirilmiş ise de eksik işlemler yapılmaksızın yargılamaya devam edilmesi imkansız görülmüştür. İlgili kanunların emredici düzenlemeleri ile birlikte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 33. maddesinde yer verilen, hakimin Türk hukukunu re’sen uygular düzenlemesi de gözönünde bulundurularak, aynı yasanın 353/1-a/6. bendi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun işin esası incelenmeksizin kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1080 Esas, 2020/1134 Karar ve 29.12.2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine gönderilmesine, 4- İstinaf karar harcı peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 5- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderleri ile ilgili kararın işin esası ile ilgili verilecek hükümde değerlendirilmesine, 6- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- a-6. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.23/09/2021