Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/981 E. 2021/1099 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/981 Esas
KARAR NO: 2021/1099
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/02/2021
NUMARASI: 2019/469 Esas, 2021/263 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı firmadan işçilik alacağının bulunduğunu, işçilik alacağı talebinin İstanbul Anadolu 6 İş Mahkemesi’nin 2018/573 E. Sayılı dosyası ile kabul edildiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla davalı aleyhine ilamlı takip başlatıldığını belirterek ilamlı alacağı ödemeyen borçlunun iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuğa başvurulmadığını, müvekkilinin davacıya bir borcunun bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, müvekkili firmanın ticari hayatına devam ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesi; davacının davalı aleyhine giriştiği ilamlı icra takibine rağmen borcun ödenmediği, iş mahkemesi ilamının kesinleştiği, borçlu şirket yetkilisinin dinlenmek için çağrıldığı, ancak gelmediği, ilanların yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı borçlunun İİK’nın 177/4 maddesi uyarınca iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; uyuşmazlığın arabuluculuğa tabi olduğunu, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığını, davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, mahkemece depo emri verilmeden doğrudan iflas kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir,
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 177/4. Maddesi gereğince doğrudan doğruya iflas istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının davalı şirket aleyhinde işçilik alacakları için İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesinde dava açtığı, mahkemenin 2017/49 E, 2018/573 K sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın 02.01.2019 tarihinde kesinleştiği, ilamın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra dosyası üzerinden takibe konulduğu, icra emrinin borçlu şirket vekiline tebliğine rağmen borcun ödenmediği anlaşılmıştır. İİK’nın 177/1-4 bendi uyarınca ilama dayalı alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse, alacaklının talebiyle, iflasa tabi borçlunun iflası istenebilir. Türkiye’de bir yerleşim yeri veya temsilcisi bulunan borçlunun iflas talebi üzerine dinlenmesi gerekir. İİK’nın 178/2 maddesi yollaması ile İİK’nın 166/2 maddesi uyarınca iflas talebi ilan edilmeli, ayrıca İİK’nın 181 maddesi yollaması ile İİK’nın 160 maddesi uyarınca mahkemece, ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının peşin verilmesi istenmelidir. Davalı şirketin sicil adresinin Ataşehir/İstanbul olduğu, davanın yetkili mahkemede açıldığı, davacının adli yardım talebinin tensiple kabul edildiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 73, 81, 82, 83., Avukatlık Kanunu’nun 41., Tebligat Kanunu’nun 11. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunludur. Anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlar, yine bu tarihe göre takip kesinleştirilerek takibe devam işlemleri yapılır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda düzenlenen İflas davasının ticari dava olduğu tartışmasızdır. 6102 sayılı TTK‘nın 5/A maddesinde düzenlenen “Dava şartı olarak arabuluculuk“ ,” 7155 sayılı “ Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanununun 20. maddesi ile düzenlenmiş ve aynı yasanın 26/1-a bendi gereğince 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. TTK 5/A maddesinde “Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartıdır“ düzenlemesi getirilmiştir. Diğer yandan, 07.06.2012 tarihinde kabul edilerek, 22.06.2012 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan, 6325 sayılı “ Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu “ nun amaç ve kapsamının da değerlendirilmesi isabetli olacaktır. 6325 sayılı Kanunun birinci bölümünde, amaç, kapsam ve tanımlara yer verilmiştir. ”1”.maddenin üst başlığı “ Amaç ve kapsam” dır (.1) fıkrada “ Bu Kanunun amacı, hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esasları düzenlemektir. (2) Bu kanun ,yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş ve işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır…” düzenlenmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere, İflas davasının kendine özgü nitelikleri mevcut olmakla birlikte, İİK 165/2. fıkrada belirtildiği üzere, iflasa karar verilmesinden sonra İflas davasından feragat geçersizdir. Bu düzenleme dahi İflasın arabuluculuk kanununun amaç ve kapsamına uygun olmadığını göstermektedir. Somut davada, davalı şirketin, ilama dayalı alacağı icra emrine rağmen ödemediği, takibin kesinleştiği, iflas talebinin İİK’nın 166/2 maddesinde öngörülen usulle ilan edildiği, İİK’nın 177/1-4. maddesi uyarınca, ilama dayalı alacak icra emri ile istenildiği halde ödenmemiş ise takip alacaklısının, borçlunun iflasını talep edebileceği, bu kapsamda açılan iflas davalarında usule ilişkin İİK’nın 181. maddesinde 158. maddeye atıf yapılmadığından, davalıya ayrıca depo emri tebliğine gerek bulunmadığı, şirket temsilcisinin usulüne uygun tebligata rağmen duruşmaya katılmadığı, iflas için yasanın aradığı koşulların somut olayda gerçekleştiği anlaşılmakla mahkemece İİK’nın 177/4 bendi gereğince borçlu şirketin iflasına karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile İİK’nın 164. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/10/2021