Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/859 E. 2021/1349 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/859 Esas
KARAR NO: 2021/1349
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/01/2017
NUMARASI: 2017/46 Esas, 2017/18 Karar
DAVA: İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili 12.01.2017 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili firmanın 2005 yılında İstanbul ‘da kurulduğunu, firmanın ana faaliyet konusunun inşaat ve alt yapı taahhüt işlerinin yapımı işleri olduğunu, bu amaçla yoluna devam eden müvekkili şirketin, son dönemlerde meydana gelen ülke ekonomisindeki dalgalanmalar, döviz kurlarının artması, piyasadaki talep düşüklüğü, artan ham madde fiyatları ve maliyetler nedeniyle finansal dar boğaza düştüğünü, müvekkili firmanın yaşadığı finansal dar boğazdan kurtulabilmesi için, mahkemenin 2016/40 Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirketin 1 yıl süre ile iflasın ertelenmesi talebinde bulunulduğunu, 14.01.2016 tarihli kararla tedbir kararının verildiğini, verilen tedbir kararından bugüne 1 yıllık sürenin dolacak olması nedeniyle iflasın ertelenmesi talebine ilişkin olarak verilen tedbir kararının devamı ile süre uzatım talebinde bulunma zorunluluğu doğduğunu belirterek, davacı şirket hakkında 14.01.2016 tarihi itibari ile verilen tedbir kararının 14.01.2017 tarihinden itibaren aynen devamı ile müvekkili şirketin iflasının ertelenmesinin 1 yıl süre ile uzatılmasına, İİK 179/A-B maddesi gereği verilmiş bulunan tedbirlerin 14.01.2017 tarihinden itibaren aynen devamı yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/46 ESAS, 2017/18 KARAR VE 17/01/2017 TARİHLİ KARARI İLE; Ön inceleme aşamasında duruşma açılmaksızın, 2016/40 Esas sayılı dosyada davacı şirket yönünden ilk kez iflasın ertelenmesi talebinde bulunulduğu, o dosyanın derdest olup, henüz şirket hakkında verilmiş bir İflas erteleme kararının olmadığı, dolayısıyla İflas erteleme kararı olmaksızın, iflas ertelemesinin uzatılmasının yasal olarak münkün olmadığı, öte yandan 669 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 4. maddesi gereğince OHAL içinde İflas ertelemeye karar verilmesi ve iflas erteleme talebinde bulunulmasınında mümkün olmadığı, davacının iflasın ertelenmesinin bir yıl uzatılması talebinin HMK nun 114. madde ki özellikle (h) maddesi gereğince hukuki yararın bulunmadığı, açılan davanın yeni bir dava olarak değerlendirilmesi halinde de HMK’nın 114/ı maddesi gereğince ortada derdestliğin söz konusu olacağı, kaldı ki henüz verilmiş bir iflasın ertelemesi kararı bulunmadığı için uzatılmasında karar verilemeyeceği gerekçesi ile davanın HMK 114. Maddede düzenlenen dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafça istinaf edilmiştir.
DAİREMİZİN 2017/259 ESAS, 2017/374 KARAR VE 06/04/2017 TARİHLİ KARARI İLE; ” Dava,İİK 179/b maddesinde düzenlenen iflasın ertelenmesinin bir yıl uzatılması istemidir. Dosya kapsamından ,davacı ve mahkemenin kabulünde olduğu gibi,davacı şirket hakkında 13.01.2016 tarihli dava dilekçesi ile açılan İflasın ertelenmesi davasının mahkemenin 2016/40 esas sayılı dosyasında derdest olduğu,söz konusu dosyada 14.01.2016 tarihli kararla davacı şirket yararına ihtiyati tedbir kararı verildiği ve tensip ara kararı ile davacı şirkete kayyum atandığı,davacı vekilinin iflasın ertelenmesinin bir yıl uzatıldığı davasını tedbir istemli olarak önceki dosyada verilen ihtiyati tedbir kararı üzerinden bir yıl dolmak üzere iken talep ettiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinde dava şartları düzenlenmiştir,maddenin 2. fıkrasında ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.Mahkeme ,gerekçesinde öncelikle İflas erteleme davasının derdest olup davacının İflas ertelemesi davası açmasında hukuki yararının olmadığını ve ayrıca derdestliğe ilişkin dava şartınında bulunmadığı ve ayrıca da 669 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 4. maddesi gereğince ohal içerisinde İflas erteleme kararı verilmesi ve İflas erteleme talebinde bulunulmasının mümkün olmadığı gerekçesi olmak üzere birden fazla gerekçe belirtilmiş olmasına rağmen hüküm kısmında hangi dava şartı veya şartlarının olduğu açıklanmaksızın HMK 114. Maddede düzenlenen dava şartı yokluğu gerekçesi ile usulden davanın reddine karar verilmiştir.Davanın dava şartı yokluğundan reddine dair hüküm nedeniyle, mahkemece davanın hukuki yarar ve derdest davaya ilişkin dava şartına yönelik sebeplerle davayı reddettiği kabul edilerek öncelikle hukuki yarar ve derdest davanın İncelenmesi gerekmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1- h bendinde Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartları arasında sayılmıştır.Yani Davacının dava açmakta hukuki yararı (menfaati ) bulunmalıdır.Buna hukuki korunma ihtiyacıda denir.Davacının dava açmakta yararı hukuki olmalıdır.İdeal veya ekonomik yarar yalnız başına yeterli değildir.Davacı hakkına konuşmak için mahkemenin kararına muhtaç olmalıdır.Dava açmakta hukuki yarar dava çeşitlerine göre bazı özellikler gösterebilir.İflasın ertelenmesi kararının şekli bakımdan kesinleşmeden uzatma kararının verilemeyeceği gerek Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin emsal kararlarında ,gerekse Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin emsal kararlarında benimsenen bir husustur.Ancak söz konusu hiçbir emsal kararda ,iflasın ertelemesine ilişkin dava derdest iken uzatma talebine yönelik davanın açılamayacağı, aksi halde davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan reddedileceğine ilişkin bir emsal karar veya uygulama mevcut değildir.Aksine ,İflas erteleme davalarının da ivedi şekilde görülüp karara bağlanması gereken basit yargılama usulüne tabi davalardan olmasına rağmen davalar çeşitli sebeplerle uzayabilmekte ve İflas erteleme talebinde bulunan davacı taraf ,uygulamaları ve Yargıtay kararlarını da gözeterek hak kaybına uğramamak adına ilk tedbir kararının verilme tarihinden itibaren bir yılın sonunda iflasın ertelemesinin uzatılmasına dair tedbir istemli dava açmaktadır.Nitekim Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 23.10.2015 tarih ,2015/3352 esas ve 2015/6804 karar sayılı emsal kararında,erteleme kararı kesinleşmeden uzatma davasının açılmasının doğru olduğu belirtilmiştir.Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15.12.2005 tarih,8068 esas,12544 karar,27.01.2006 tarih2005/11486 esas,2006/590 karar sayılı ilamlarında ise,birleşen davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydı ile iflasın ertelenmesine ilişkin açılan asıl davanın kesinleşmesinin beklenilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.O halde İflas ertelemesinin uzatılmasına ilişkin davanın özelliği itibariyle ,iflasın ertelenmesine ilişkin davanın derdest olması halinde dahi açılsa ,söz konusu davanın sonucuna göre karar verileceğinden iflasın ertelenmesinin uzatılmasına ilişkin davanın hukuki yarar yokluğuna ilişkin dava şartı yokluğundan kabul şekline göre reddi doğru değildir.Mahkemenin bir diğer dava şartına ilişkin gerekçesi ise,derdest davanın olmasıdır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-ı bendinde aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olması dava şartları arasında sayılmıştır.Aynı konuda,aynı taraflar arasında ,aynı dava sebebine dayanarak daha önce açılmış bir dava görülmekte ise,aynı konunun yeni bir dava konusu yapılması münkün değildir.Çünkü aynı konuda iki dava açılmasında Davacının hukuken korunmaya layık bir menfaati yoktur.Somut olayda ise ,taraflar aynı olmasına rağmen ,derdest dava iflasın ertelenmesi davası iken ,ikinci dava iflasın ertelenmesinin bir yıl uzatılmasına ilişkin olup dava sebebi aynı olmadığından derdest davadan söz etmek mümkün değildir.Açıklanan nedenle ,mahkemenin derdest dava ile ilgili olumsuz dava şartıda yerinde değildir. İflasın ertelenmesi ile ilgili 669 sayılı KHK nin 4. maddesi ile bu KHK de değişiklik yapan 673 sayılı KHK uyarınca OHAL ‘in ilanından itibaren ve devamı süresinde uygulanacak hükümler düzenlenmiştir.Madde 4/1 de,olağanüstü halin ilanından itibaren ve devamı sürecinde İİK nun 179 uncu maddesi uyarınca sermaye şirketleri ve kooperatifler tarafından İflasın ertelenmesi talebinde bulunulamayacağı,bu yönde yapılan taleplerin mahkemelerce iflasa ilişkin araştırma yapılmaksızın derhal reddedileceği düzenlenmiş,maddedeki derhal kelimesi 673 sayılı KHK ile daha sonra eklenmiştir.673 sayılı KHK de ise,olağanüstü halin ilanından önceki dönemde yapılan İflasın ertelemesi talepleriyle ilgili olarak ,olağanüstü hal süresince İflasın ertelenmesine karar verilemeyeceği belirtilmiştir.Yine olağanüstü halin ilanından önceki dönemde yapılan İflasın ertelenmesi talepleriyle ilgili olarak,olağanüstü halin ilanından sonra ve devamı süresinde tedbir kararının verilemeyeceği ve verilmişse derhal kaldırılacağı belirtilmiştir.Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 30.09.2014 tarih 2014/5750 esas, 20114/6071 karar sayılı ilamında,İflasın ertelenmesi ve erteleme kararının uzatılması aynı hukuki ölçütlere göre karara bağlanan davalar olsa da yargılama usulü ve kalem mevzuatı açısından asıl ve ek karar niteliğinde sonuçlandırılamayacağı ,yapılması gereken işin erteleme talebinin müstakil bir dava olarak görülmesinden sonra ,uzatma taleplerinin kesinleşmiş bir erteleme kararının varlığına ihtiyaç duyduğu hususu da gözden kaçırılmadan ayrı davalar olarak esas kaydına alınması ve müstakil kararlarla sonuçlandırılması gerektiği belirtilmiştir.Şu halde ,İflasın ertelemesinin uzatılmasına ilişkin davanın müstakil bir dava olarak ,ohalden sonra açıldığı ,dikkate alınarak davanın yalnızca KHK ler uyarınca reddine karar verilmesi gerekirken usul yasasının yanlış yorumlanması sonucu davanın dava şartı yokluğundan reddedilmiş olması doğru değilse de söz konusu hatanın yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın gerekçesinin düzeltilerek istinaf isteminin reddine ilişkin.. ” hüküm tesis edilmiştir. Mahkememiz kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİNİN 2017/1560 ESAS, 2020/4295 KARAR VE 15/12/2020 TARİHLİ İLAMI İLE; “..İflasın ertelenmesine ilişkin davalar ilk erteleme ve uzatmalarla birlikte İİK 179 b/4 maddesi uyarınca bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir yine aynı madde uyarınca ilk erteleme kararı henüz sonuçlanmamışsa uzatma davaları için ilk dava bekletici mesele yapılır bu nedenle ilk derece mahkemesinin derdestlik nedeniyle davayı usulden reddi doğru değildir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin bu yönüyle ilk derece mahkemesi kararının gerekçesine itibar etmemesi isabetlidir. Ancak Mülga ve derdest davalarda uygulanmasına devam edilen İİK.nun 179/b-4 maddesi uyarınca iflas erteleme talepleri ile uzatma taleplerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi uzatma taleplerinin erteleme talebi tarihinde yürürlükte olan kanuna tabi olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle uzatma davalarının OHAL süresi içinde açıldığı gerekçesiyle K.H.K. ler uyarınca reddedilmesi doğru değildir. Dairemizin yerleşmiş içtihatları bu yöndedir. Bu durumda mahkemece dava tarihinde yürürlükte bulunan ve derdest davalarda uygulanmasına devam eden İİK.nun 179/b-5 maddesi uyarınca davacı şirketin ilk iflas erteleme talebine ilişkin davanın sonucu beklenmeli bu arada kayyım raporları doğrultusunda asıl karar sonucu beklenmeden tedbirlerin verildiği tarih de nazara alınarak şirketin borca batıklıktan kurtulmuş olmasının tesbiti halinde davanın dava şartı bulunmaması nedeniyle reddine, borca batıklıktan kurtulması mümkün bulunmaması veya tedbirlerden itibaren kanunda yazılı azami sürenin dolduğunun anlaşılması halinde ise iflasa karar verileceğinin göz önünde bulundurulması gerekirken, kanunun ve iflas erteleme kurumunun ruhuna uymayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi bu şekilde bilançosu borca batık bir şirketin durumunun askıda bırakılması doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” ifadelerine yer verilerek hüküm bozularak dosya HMK’nın 373/1.maddesi gereğince mahkememize gönderilmiştir. Dairemiz kararının bozulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 373/3.fıkrası gereğince taraflara duruşma davetiyesi tebliğ edildikten ve davacı vekili dinlenildikten sonra usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.Davanın niteliği ve mahiyeti ile Yargıtay bozma ilamı da göz önünde bulundurularak ilk derece mahkeme kararının kesinleşmesinin usul ekonomisi ilkesi gereğince beklenmesine karar verilmiştir. Beklenmesine karar verilen İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/40 Esas, 2018/1253 Karar ve 12/12/2018 tarihli kararına ilişkin yapılan inceleme neticesinde, davacı şirketin iflas erteleme talebinin reddi ile davacı öz varlığının 2.829.891,65 TL olduğu, 693.255,69 TL dönem zararının çıkarılması halinde dahi davacı şirketin fazlasıyla borca batıklıktan çıkmış olması nedeniyle iflas erteleme talebinin reddine karar verildiği, ilk derece mahkeme kararının davacı vekilinin istinaf talebi üzerine, Dairemizin 2019/720 Esas, 2019/2071 Karar ve 14/11/2019 tarihli kararı ile istinaf başvurusunun reddine dair hüküm tesis edildiği, söz konusu mahkememiz kararının ise Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/1952 Esas, 2021/608 Karar ve 05/10/2021 tarihli ilamı ile onanmış olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu istem, iflas ertelemesinin uzatılması istemidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179/b.maddesi kapsamında erteleme süresinin uzatılabilmesi için ancak davacı şirket hakkında iflas erteleme kararının sübuta ermiş olması gerekmektedir. İflasın ertelenmesine yada uzatılmasına ilişkin karar şekli anlamda kesinleşmeden erteleme süresinin uzatılmasına karar verilemez. Somut davada ise, davacı şirket hakkında iflas ertelemesinin bir yıl uzatılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Yukarıda belirtildiği üzere, kesinleşmiş bir erteleme yada ertelemenin uzatılması kararı olmadan iflasın ertelenmesine dair hüküm tesisi söz konusu olamaz. İflasın ertelenmesine ilişkin kararın uzatılabilmesi için şekli anlamda kesinleşmiş bir iflasın ertelenmesi kararı bulunmalıdır. İş bu davada ise, iflasın ertelenmesi talebi, talep eden borçlu şirketin borca batıklıktan çıkmış olması ve iflas erteleme şartlarından biri olan borca batıklık şartının oluşmaması nedeniyle reddedilmiş ve bu ret kararı Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiştir. Şu halde, yasal düzenlemeler ve ilgili mevzuat kapsamında davacı şirket hakkında iflas ertelemesinin uzatılmasına dair istemin kabulü mümkün olmadığından ve bu anlamda da 6100 sayılı HMK’nın 114/2.fıkrasında yer verilen dava şartının oluştuğunun kabulünden söz edilemeyecektir. Yapılan yargılama, Yargıtay bozma ilamı, kesinleşen mahkeme kararı, toplanan deliller ve kesinleşen mahkeme ilamına göre davacı şirketin borca batıklıktan kurtulmuş olduğu anlaşıldığından davacının iflas erteleme süresinin uzatılmasına dair talebinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/2.fıkrasında yer verilen dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2.fıkrası gereğince usulden reddine dair aşağıdaki şekilde kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; A-1)Davacının İİK 179/b.maddesinde düzenlenen iflasın ertelenmesinin bir yıl uzatılması talebinin 6100 sayılı HMK’nın 114/2.fıkrası gereğince aynı yasanın 115/2. fıkrasında düzenlenen dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın davacı tarafça peşin olarak karşılanan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-HMK 333.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra davacı tarafça yatırılan avansın kullanılmayan kısmın kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra davacı tarafa varsa bakiyesinin iadesine, 5-Davanın niteliği gereğince vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, B-1)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf harcının davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 2-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 3-Davanın niteliği gereğince vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dair, davacı vekilinin yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren İcra İflas Kanunun 164/2.fıkrası gereğince on günlük süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 25/11/2021