Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/84 E. 2021/636 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/84 Esas
KARAR NO : 2021/636
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/02/2020
NUMARASI: 2018/276 Esas, 2020/105 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; … AŞ’nin maliki olduğu … AVM’nin 29/10/2015-2016 döneminde müvekkili nezdinde sigortalı olduğunu, 09/04/2016 tarihinde AVM’nin karşısındaki TEM sınırında yapılacak köprü ayağı ile ilgili kazı çalışmasında dikkatsizlik sonucu AVM’ye enerji sağlayan nakil hattında kopma meydana geldiğini ve AVM’ye elektrik enerjisi verilmesi için 27 saat yakıtla jeneratörlerin çalıştırıldığını, ekspertiz incelemesi sonucu tespit edilen 120.093,81 TL hasar bedelinin müşterek sigorta oranına göre 12.009,38 TL’sinin sigortalıya ödendiğini, hasara neden olan çalışmanın KGM ve İBB’nin alt taşeron firması olan davalı şirket tarafından yapıldığını, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla KGM ve İBB aleyhine de idare mahkemesinde dava açıldığını belirterek sigortalısına ödenen hasar bedeli olan 12.009,38 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı … Ltd. Şti vekili cevabında; hasardan sorumluluğun KGM ve İBB’ye ait olduğunu, müvekkilinin kazı işlemlerinde herhangi bir kusur veya ihmali bulunmadığını, kazı işleminin gerçekleştirilmesi kararının alınması ve kazı işlemlerinin hangi güzergahta, hangi şartlarda ve nasıl gerçekleştirileceği konularının idari merciler tarafından belirlendiğini, müvekkili şirketin bu hususlarda herhangi bir tasarruf yetkisi olmadığını, müvekkilinin kendisine verilen kroki üzerinde kazı çalışması yaptığını ve kesinlikle güzergah dışına bir çalışması olmadığını, iddia edilen zarar ve içeriği fahip olup somut verilere dayanmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacının aynı olaya ilişkin İBB aleyhine açtığı İstanbul 13. İdare Mahkemesi’nin 2016/1694 Esas, 2017/1779 Karar sayılı dosyasında eksper raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verildiği ve kararın kanun yolundan geçerek kesinleştiği, kesinleşmiş idare mahkemesi kararı ve eksper raporu dikkate alındığında davalının hasardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalı vekili istinaf talebinde; yaşanan elektrik kesintisi nedeniyle AVM’nin sarf etmediği elektrik tutarının zarardan düşülmediğini, aynı olaya ilişkin başka bir dosyada alınan bilirkişi raporunda, kesinti olmaması halinde AVM’nin harcadığı enerji için 124.271,84 TL ödemesi gerekeceğini, jeneratör için kullanılan yakıt bedelinin ise 140.695,67 TL olup, sigortalının yakıt zararının 16.423,83 TL olması gerektiğini, ek raporda da sigortalının yakıt zararı 16.423,83 TL olmak üzere toplam zararının 23.159,46 TL olarak hesaplandığını, buna göre mahkemece gerekçelendirilmeden kök raporda belirtilen miktara hükmedildiğini, kazı çalışmasının güzergahı ihbar olunan idareler tarafından belirlendiğinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, hizmetin özel bir şahsa yaptırılmasının idarenin tazmin sorumluluğun ortadan kaldırmayacağını, kablo ve hidrofor hasarının maliyetinin müvekkiline yüklenemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf talebine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür.Dosya kapsamından, sigortalı AVM’ye enerji sağlayan nakil hattında kazı çalışması nedeniyle meydana gelen kopma nedeniyle eksper tarafından jeneratörden elektrik sağlanması için tüketilen yakıt olarak 78.630,82 TL, kablo hasarı için 38.262,99 TL ve hidrofor hasarı olarak 3.200,00 TL olmak üzere toplam 120.093,81 TL hasar bedelinin belirlendiği ve davacı sigortacının müşterek sigortadaki % 10 sorumluluğu nedeniyle sigortalıya 12.009,38 TL ödediği anlaşılmaktadır.Bilirkişi heyeti 09/01/2019 tarihli raporunda; davalı yüklenici şirket ile İBB arasında imzalanan sözleşme gereği harfiyat sırasında elektrik gibi yer altı tesislerine verilen hasardan yüklenicinin sorumlu olacağı, enerji hatlarında yaşanan kopma nedeniyle jeneratör yakıt bedeli ile diğer hasar bedeli toplamının eksperce tespit edildiği gibi 120.093,81 TL olduğu, davacının müşterek sigortadaki payı oranında dava dışı sigortalıya yaptığı 12.009,38 TL ödemeyi talep edebileceği belirtilmiştir.Bilirkişi heyeti 10/06/2019 tarihli ek raporunda ise; sigortalının jeneratör kullanması nedeniyle zararının 16.423,83 TL olduğu, sigortalının hidrofor hasarı olarak 3.200,00 TL, kablo hasarı olarak 6.735,81 TL olmak üzere toplam 23.159,64 TL zararı bulunduğu, davacı sigorta şirketinin % 10 sorumlulugu nedeniyle davalıdan talep edilebilecek bedelin 2.315,96 TL olduğu belirtilmiştir.Davacının aynı olay nedeniyle ihbar olunan İBB’ye açtığı İstanbul 13. İdare Mahkemesi’nin 2016/1694 Esas, 2017/1779 Karar sayılı dosyasında eksper raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verildiği ve kararın kanun yolundan geçerek kesinleştiği görülmektedir. Kesinleşen idare mahkemesi kararı ve dosya kapsamından, davalı şirketin köprü ayağı yapımı çalışmaları sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek AVM’ye enerji sağlayan enerji nakil hattının kopmasına neden olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının hasardan sorumlu olmadıkları yönündeki savunması yerinde değildir. Bunun yanında davalı yüklenici şirketin taraf olmamasına karşın idare mahkemesinin dava dosyasında belirlenip hükmedilen tazminat miktarının bu dava yönünden güçlü delil niteliğinde bulunduğu açıktır. Nitekim benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2012/13333 Esas, 2013/12235 Karar sayılı emsal kararı da bu doğrultudadır. Bu nedenle davalı tarafın hasar miktarına yönelik savunması da yerinde görülmemiştir.Ancak davacı sigorta şirketi, sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsili için davalı şirket aleyhine eldeki davayı açmış, İdare (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı) aleyhine de, İstanbul 13. İdare Mahkemesi’nin 2016/1694 Esas, 2017/1779 Karar sayılı dosyasında dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verildiğine göre, müteselsil borçlular aleyhindeki dava dosyasının birinde yapılacak ödemenin, diğer dosyadaki borçluyu da aynı oranda borçtan kurtaracağı gözetilerek, tahsilde tekerrür olmamak üzere hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. davalı vekilinin istinaf talebinin belirtilen nedenler ile kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından davanın esası hakkında, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/276 Esas, 2020/105 Karar, 13/02/2020 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE,2a-Davanın kabulü ile; 12.009,38-TL alacağın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine,2b-Alacağa ödeme tarihi olan 20.07.2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine 2c-Alınması gereken 820,36-TL karar harcına karşılık peşin alınan 205,10-TL’nin mahsubu ile bakiye 615,26-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,2d-Davacı tarafından sarfolunan 2.011,00-TL yargılama gideri, 205,10-TL peşin harç ve 29,20-TL başvuru harcı toplamı 2.245,30-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,2e-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,2f- Davacı lehine AAÜT uyarınca takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,İstinaf Giderleri Yönünden 3-Kararın niteliği gereği 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcı ile 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının, davalı tarafından peşin yatırılan 353,70-TL harçtan mahsubu ile bakiye 132,30-TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, 4-Kararın niteliği gereği davalı tarafından karşılanan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,6-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/2 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 27/05/2021