Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/835 E. 2021/1063 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/835 Esas
KARAR NO: 2021/1063
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/09/2019
NUMARASI: 2016/57 Esas, 2019/935 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/09/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 01.12.2014 tarihinde servis hizmet sözleşmesi imzalandığını, davalının 01.12.2014 tarihinde sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, davalının fesihte önellere uymadığını, sözleşme hükümleri gereğince sözleşmenin bir yıl daha uzadığını, müvekkilinin 2014 yılında hak ettiği ücret toplamının 30.957,726 TL, ürün stok ve maliyet karının ise 69.317,69 TL olduğunu, 2015 yılı için bu rakamlar baz alınarak hesaplanırsa zararının çok fazla olduğunu, müvekkilinin iş alamadığını ve açık tutulan iş yerinde zarara uğramaya devam ettiğini belirterek şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 01.11.2011 tarihinde Servis Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme ilişkisi içerisinde davacının birçok hatasının tespit edildiğini ve 2013 yılından 2014 yılına geçilirken birtakım kurallar belirlendiğini, kurallara uyulması halinde sözleşme ilişkisinin devam edeceğinin belirtildiğini, sözleşmenin 2014 yılı sonuna kadar bir yıl daha devam ettiğini ancak davacının belirlenen kurallara uymaması sebebiyle 2014 yılı sonu itibarıyla davacı ile çalışmama kararı alındığını, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini, sözleşmenin devam etmesinin katlanamaz hale geldiğini, BK. m.435 gereğince feshin Ocak 2015 tarihinde gerçekleştiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, yargılama sonucu alınan bilirkişi raporunda davacının talep edebileceği tazminat miktarının uzmanlık alanının dışında olduğunu belirttiği, uyuşmazlığın çözümü için yeni bilirkişi heyeti oluşturulması yönünde ara karar kurulduğu, verilen kesin süreye rağmen davacı tarafça bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, mevcut dosya kapsamına göre davacının talebi hakkında bilirkişi incelemesi yapılmaksızın bir kanaate ulaşılabilmesi mümkün olmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın kanıtlanamadığı için değil avans yatırılamadığı için reddedildiğini, mahkemece eldeki deliller ve mevcut dosya durumu gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken davanın, bilirkişi ücreti yatırılmadığından reddolunmasının yasalara ve günün ekonomik şartlarında vicdanlara aykırı olduğunu, gider avansının ikmal edilmesi hususunda yapılmış bir ihtarın bulunmadığını, sadece duruşma zabtının tebliğ edildiğini, dava dosyasına daha önce bilirkişi ücreti yatırıldığını, mahkemenin dosyayı yanlış bilirkişiye verdiğini, ret kararının usulsüz olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, servis sözleşmesinin haksız feshi nedeni ile tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, mahkemece delil avansının yatırılması konusunda davacıya verilen sürenin usulüne uygun olup olmadığı, usulüne uygun olması durumunda mevcut delil durumuna göre davacının talebi konusunda karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmıştır.Mahkemece 10.07.2018 tarihli celse 4 nolu ara kararı ile; “…Dosyanın servis sözleşmelerinden anlayan sektör bilirkişisinin anlaşmazlık konusu hususlarda değerlendirme yapmak üzere bilirkişi olarak görevlendirilmesine, (talep halinde bilirkişiye HMK 278/4 maddesi uyarınca yerinde inceleme yetkisi verilmesine, ) Bilirkişiye raporunu düzenlemesi bakımından bir aylık süre verilmesine, Bilirkişinin emek ve mesaisi için 600,00 TL ücret takdirine, gider avansı karşılamadığı takdirde davacılar vekilince karşılanmasına, Bilirkişi raporunu verdiğinde duruşma günü beklenmeksizin taraflara tebliğine, ” karar vermiştir. Dosya ara karar doğrultusunda bilirkişiye tevdi edilmiştir. 04.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda; 01.12.2014 tarihli Servis sözleşmesinin davalıca 01.12.2014 ve 20.01.2015 tarihli ihtarnameler ile feshi ve 20.01.2015 tarihli fesih bildiriminde yer alan servisin butik çalışma yürütmesi, mesai gün ve saatlerinde birçok kez servisin kapalı olması, sistem değişikliğini uygulamaması, yedek parça stoklarında tutarsızlık, ödemelerin düzensiz olması davalı şirketin sözleşmeyi devam ettirmesini güçleştiren sebepler olarak sayılmışsa da belirtilen sebeplerin varlığının ispata muhtaç olduğu,TBK m.438 uyarınca, haklı sebebe dayanmayan fesihte, belirli süreli sözleşmelerde sözleşmeye uyulmaması durumunda bu sürelere uyulmamış olsaydı kazanılabilecek miktarın tazminat olarak istenebileceği, TBK m.438 uyarınca, sözleşme süresine uyulmuş olsaydı davacının kazanabileceği miktarın hesaplanmasının uzmanlık alanında bulunmadığı belirtilmiştir. UYAP’tan yapılan incelemede, davacının 01.01.2016 tarihinde 150,00 TL delil avansı yatırdığı, sistemde 14.04.2016 ve 23.03.2016 tarihlerinde de davalı tarafından ayrı ayrı 150’şer TL daha gider avansı yatırıldığı gözükse de 23.03.2016 tarihli avans dekontunda 150.00 TL’nin davacı vekili tarafından yatırıldığının anlaşıldığı, sonuç olarak mahkeme ara kararında geçen 600 TL’lik bilirkişi ücretininde yatırılmadığı, dosyada davalının harcanmayan 47,10 TL gider avansının kaldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, duruşmaya mazeret bildirerek katılmayan davacı vekilinin yokluğunda 12/03/2019 tarihli celsede “Dosyanın bir beyaz eşyacılık sektöründe uzman makine mühendisi, bir mali müşavir ve bir sözleşme uzmanı bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi heyetine tevdii edilmesine, taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayandığından, TTK 83-85.maddeleri ile HMK 222.maddesi uyarınca davacı ve davalının 2011-2015 yıllarına ilişkin tüm yasal ticari defterleri (defteri kebir, yevmiye, envanter defterleri ile var ise muavin kayıtları ve dayanak belgeleri) üzerinde mali müşavir bilirkişi eşliğinde 15/04/2019 günü saat:11:00’da mahkememiz kaleminde bilirkişi incelemesi yapılmasına, bilirkişilerden taraflar arasındaki iş bu davanın ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlık ile tarafların iddiaları, savunmaları ve toplanan deliller göz önünde bulundurularak, sözleşmenin haklı nedenle feshedilip edilmediği, sözleşme haklı nedenle feshedilmediyse davacının uğradığı zararın tespiti için denetime elverişli 3 nüsha yazılı rapor düzenlemesinin istenilmesine, davacı ve davalı vekiline müvekkiline ait yukarıda belirtilen yıllara ait ticari defter ve dayanaklarını inceleme günü mahkememiz kaleminde hazır etmesi için kesin süre verilmesine, yerinde inceleme talep edilmesi halinde inceleme gününden 10 gün öncesine kadar mahkememize bu yönde dilekçe verilmesi için kesin süre verilmesine, aksi halde defter ibrazından kaçınmış ve defter ibraz edenin kayıtları ile yetinileceğinin ihtaratına, (davalı vekiline ihtarat yapıldı.), 2-Bilirkişilerin harcayacağı emek ve mesai gözönünde bulundurularak her bir bilirkişi için 700-TL bilirkişi ücreti takdirine, toplam 2.100-TL bilirkişi ücretinin davacı tarafından mahkeme veznesine yatırması için iki hafta kesin süre verilmesine, kesin süre içinde ücret yatırılmadığı takdirde bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ve mevcut dosya durumu ile karar verileceğinin ihtarına, davacı vekiline duruşma zaptının tebliği ile ihtar yerine geçmesine, -Duruşmaya katılmayan davacı tarafa iş bu duruşma zaptının tebliği ile davacı adına çıkarılacak tebligata yukarıda gösterilen yıllara ilişkin tüm yasal ticari defterlerini inceleme günü ve saatinde mahkemede hazır bulundurması için ve kesin süre içinde defter ibraz etmeyen tarafın defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılarak dosyadaki delillerin ve defterlerini ibraz eden tarafın kayıtlarının incelenmesi ile yetinileceği hususunda şerh düşülmesine, 3-Bilirkişi ücreti yatırıldığında, bilirkişiye davetiye tebliği ile dosyanın rapor düzenlenmek üzere tutulacak tutanak ile ve bilirkişilere HMK 271. Maddesi uyarınca yeminleri yaptırılmak, 274/2 maddesindeki koşullar hatırlatılmak suretiyle dosyanın kendisine tevdine, rapor düzenlenmesi için 60 günlük süre verilmesine, rapor sunulduğunda duruşma günü beklenmeksizin taraflara tebliğine, HMK. 281. maddesine göre rapora karşı beyanda bulunmaları için tebliğden itibaren taraf vekillerine iki haftalık kesin süre verilmesine, 4-Davalı defterlerinin yerinde incelenmesine” karar verilmiştir. Duruşma zabtının 2 ayrı tebligatla davacı vekiline tebliğe çıktığı, ilk tebligatın 03.04.2019 tarihinde, diğerinin 17.04.2019 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 324. maddesinde “(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır…” düzenlenmesi bulunmaktadır. 03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 45. maddesinde, “… (4) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır. (5) Delil avansının ödenmesine, hâkim tarafından dilekçelerin verilmesi, ön inceleme aşaması veya tahkikatın başında karar verilir.” düzenlemesi mevcuttur. Delil avansına yönelik ara kararında mahkemece, hangi delil için ne miktarda avans yatırılacağı açıkça belirtilmeli ve avansın kesin süre içinde yatırılmaması halinde bu delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı kabul edilerek dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin ilgili tarafa ihtar edilmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle ihtaratın geçerli olması için, taraflarca tamamlanması gereken işlemin açıkça belirtilmesi ve ihtarata uygun hareket edilmemesi halinde hangi hukuki sonuçla karşılaşılacağının açıklanması şarttır. Somut olayda, davacı vekiline verilen kesin mehil 6100 sayılı HMK’nın 324. maddesinde yazılı olan bilirkişi ücretine ilişkin delil avansının yatırılmasına ilişkindir. Mahkemece verilen ve sonuçları açıklanan kesin süreye rağmen davacı tarafça delil avansı süresinde yatırılmamış, ticari defterlerde ibraz edilmemiştir. Mevcut delil durumu itibari ile zararı ispatla yükümlü davacının davasını ispat edemediği, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf talebinin reddine dair karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.30/09/2021