Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/81 Esas
KARAR NO: 2021/231
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2017
NUMARASI: 2017/325 Esas, 2017/769 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alt işveren sıfatı ile dava dışı … isimli işçiyi davalı şirketin yaptığı inşaat alanında güvenlik hizmet işinde belirli süreli güvenlik personeli olarak çalıştırdığını, işçi tarafından müvekkili şirkete Bakırköy 7. İş Mahkemesinin 2008/29 esas sayılı dosyası ile işçilik alacakları için dava açıldığını, söz konusu davanın dava dışı işçi lehine sonuçlandığını, mahkeme ilamının İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, icra takibine konulan tazminat miktarının tamamının müvekkili şirket tarafından ödendiğini, ancak ödenen miktardan davalı şirketinde sorumlu olduğunu, davalı şirketin öncelikle asıl işveren sıfatına sahip olması nedeniyle işçinin tüm alacaklarından tek başına sorumlu olduğuna karar verilmesini, aksi halde müvekkili tarafından ödenen bedelin yarısı olan 5.302,22 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı işçi tarafından açılan davanın kendilerine ihbar edilmediğini, 6552 sayılı kanunun 8.maddesindeki asıl işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olduğuna dair hükmün kamu kurum ve kuruluşları için geçerli olduğunu, müvekkilinin bir ticari şirket olması nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında yapılan sözleşme gereğince işin yapımı, yürütülmesinin tamamının yükleniciye bırakıldığını, bu nedenle müvekkilinin asıl işveren olarak adlandırılamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece, dava dışı işçinin tüm çalışmasının davacının yanında olduğu, işçinin başka bir alt işverenin yanında çalışmadığı, kıdem tazminatının tamamından da davacının sorumlu olduğu, davalıya rücu imkanı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme gerekçesinin yetersiz olduğunu, davanın neden reddedildiğinin anlaşılamadığını, bilirkişi raporunun eksik, yetersiz ve bilimsellikten uzak olduğunu, mahkemenin kanunun emredici hükmüne aykırı davranarak hukukçu bilirkişiden rapor aldığını, uyuşmazlığın hakimin bilgisi ile çözülebileceğini, davanın ve rücuen tahsil talebinin yasal ve hukuki dayanağının TBK 167. maddesi olduğunu, kanunu bilmeyen bir kişinin rücu konusunda bilirkişi tayin edilmiş olmasının da manidar olduğunu, müvekkili şirketin, işçilik alacaklarına ilişkin kendi dönemi dışında kalan ve davalı kurumun da asıl işveren sıfatıyla 4857 Sayılı Kanunu’nun 2/6 maddesi uyarınca sorumlu olduğu kısmı haciz tehditi altında ödemek zorunda kaldığını, TBK’nun 167. maddesi ve 6552 sayılı yasa ve ihale şartnamesi gereğince bedelden davalının sorumlu olduğunu, kurum tarafından yüklenici şirkete açılan emsal nitelikteki rücu davasının reddedildiğini, davalı ile imzalanan sözleşmede işçilik alacaklarından müvekkili şirketi sorumlu tutan hiçbir düzenleme bulunmadığını, kik mevzuat hükümleri uyarınca personel ücret ve ücret alacağı adı altında diğer ücretler ile sigorta primleri ve diğer personel giderlerinin davalı tarafından müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davalıya fatura etmiş olduğu personel ücret ve varsa ücret zammı ve diğer ücret alacaklarını kik hükümleri gereği, davalıdan aldığını ve bundan sonra da personellere ödediğini, davanın reddedilmesi halinde, müvekkilinin hiç almadığı bir gideri kendi bünyesinden ödemeye zorlanmak anlamına geldiğini, müvekkili şirketin burada bir nevi aracı şirket konumunda olduğunu, davalı şirketin asıl işveren olduğunu, müvekkili şirketin çalışanların sadece özlük işlerini, asıl işveren davalı bakanlık yetkililerinin talimatları doğrultusunda yerine getirdiğini, işçiler üzerinde yönetim hakkının bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, hizmet alım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından dava dışı işçiye ödenen bedelin rücu’an tazmini istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davacı tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik haklarının davalıdan talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmıştır. Dairemiz kaldırma kararından önce davanın görüldüğü görevsiz Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesince uyuşmazlık konusunda bilirkişi raporu alınmıştır. İş ve Sosyal Güvenlik alanında uzman bilirkişi tarafından tanzim edilen 21.05.2016 tarihli raporda; davacı şirket ile davalı Şirket arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi bulunduğu, dava dışı işçi …’ın gerçek işvereninin alt işveren davacı … Ltd. Şti olduğu, Alt işverenin dava dışı işçiye karşı sorumluluğunun doğrudan sözleşmeye dayandığı, asıl işveren sıfatını taşıyan … A.Ş.’nin sorumluluğunun İş Kanununun 2. Maddesine dayandığı, bu sorumluluğun yasadan kaynaklanan ikinci derecede (tali) bir sorumluluk olduğu, İş Kanunu’nun 2. maddesinin 6-7. maddelerinin emredici hükmü gereğince asıl işveren davalı şirketin yasa gereği asıl işveren sıfatıyla başkasının (alt işverenin) sözleşmeden doğan borcunu ödediği takdirde halefiyet ilkesi uyarınca ödediği tutar kadar alt işverene karşı alacaklı hale geldiği, somut olayda ise, tam tersine olarak, dava dışı işçinin işvereni (alt işveren) tarafından ödenen işçilik alacaklarının asıl işverenden talep edildiği, bu talebin hukuki dayanağının bulunmadığı bildirilmiştir. Bilirkişi 23.12.2016 tarihli ek raporunda da kök raporu aynen tekrar etmiştir. Bakırköy 7. İş Mahkemesinin 2008/2 esas sayılı dosyasında dava dışı işçi … tarafından bir kısım işçilik haklarının ödenmediğinden bahisle davacı işveren aleyhinde alacak davası açtığı, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği, dava dışı işçinin ilamı Üsküdar … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icraya koyduğu, takibe konu bedelin davacı tarafından ödendiği, iş mahkemesi ilamına göre işçinin hizmet süresinin işveren sıfatıyla davacı bünyesinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici tarafından yerine getirilecektir. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. (Yargıtay 23. HD’nin 2017/2497 Esas, 2020/2808 Karara sayılı kararı) Taraflar arasında TOKİ Halkalı 2. Etap … Evleri toplu konut projesinde yer alan konut inşaat şantiyesinin ve çevresinin güvenlik ve emniyetinin taşeron davacı tarafından yerine getirilmesi konusunda sözleşme imzalanmıştır. Taşeron sözleşmesinin ‘Taşeronun Sigorta ve SSK Yükümlülüğü” başlıklı 11/2. Maddesinde “Taşeron, işverenin sigortalısı altında bir numara alarak faaliyete başlayacaktır. Taşeron yanında çalıştırdığı işçileri 506 sayılı Sigorta Kanunu’na göre sigortaya kaydettirip işe giriş bildirgesi ve iş yeri bildirgesinin bir nüshasını işverene verecektir… Taşeron sigortalılarca imzalı ücret bordroları ile kurama verdiği belgelerin ve ödeme makbuzlarının bir örneğini kanuni süreyi takip eden 7 iş günü içinde verecektir. Kuramca tahakkuk ettirilecek her türlü zarardan taşeron sorumla olacaktır” ‘Şantiye Talimatları” başlıktı 15/4.maddesinde ise taşeronun çalıştırdığı bütün personelin, dini ve diğer geleneklerine, resmi tatil vb bayram günlerine riayet edeceği, çalışma süresi, sigorta, sosyal güvence vb. tüm kanuni haklarını temin edeceğine yer verilmiştir. Somut olayda, dava dışı işçinin hizmet sürelerinin davacı yüklenicinin hizmet dönemi içinde kaldığı ve işçinin talep ettiği işçilik alacaklarının, taşeron davacı yüklenici nezdinde çalıştığı döneme ilişkin olduğu, taraflar arasında imzalan sözleşmede bu giderlerden asıl işverenin sorumlu olduğuna dair hüküm bulunmadığı, 4857 SK’nun 2/6. Maddesinde düzenlenen davalı sorumluluğunun işçilere karşı müteselsil tali sorumluluk olduğu, mahkemece tesis edilen karada usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 134,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 119,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/02/2021