Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/661 E. 2021/845 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/661 Esas
KARAR NO: 2021/845
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2021
NUMARASI: 2020/702 Esas, 2021/255 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin davalı şirkete kumaş sattığını, davalının bakiye 184.612,45 TL borcu ödememesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile iflas yolu ile adi takip başlattıklarını, ödeme emrinin davalıya 24/10/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının aynı gün takibe itiraz ettiğini, davalı şirketin yüklü miktarda borcu olup, piyasaya korku salarak borçlarını ödemediğini belirterek davalının takibe itirazının kaldırılmasına ve iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin davacıya borcu olmayıp tam aksine davacıdan alacaklı olduğunu, alacağının tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, davacının takibe itirazı üzerine de Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/93 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, bu davanın açılmasından sonra davacının eldeki davayı açtığını, müvekkili şirketin aktifleri pasiflerinin çok üzerinde olduğundan iflas şartlarının da oluşmadığını belirterek davanın reddini ve davacının alacağın % 20’si oranında icra tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davalı şirketin mal teslimi karşılığı 71.000 USD borcunu fazlası ile ödediğini savunduğu, ancak dayandığı tahsilat makbuzundaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı, anılan bedelin havale edildiği … davacı şirket çalışanı ise de, şahsın şirketi temsile yetkili olmadığı, tacir olan davalı şirketin basiretli hareket ederek parayı davacı şirket hesabına göndermesi gerekirken, şirketi temsile yetkili olmayan şahsa gönderdiği, adı geçen şahsın da paranın çekilmesinden bir gün sonra işten ayrıldığı, bu nedenle ödeme savunmasının yerinde olmadığı, davacının iflas avansını yatırdığı, itirazın kaldırılmasına karar verilerek ilanların yapıldığı, davalıya usule uygun ödeme emri tebliğine rağmen borcun ödenmediği gerekçesiyle davalının takibe itirazının kaldırılmasına ve iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde, banka dekontu ile davacı şirket çalışanı …’na 71.000,00 USD gönderildiğini, anılan çalışanın tahsil için müvekkili şirkete yönlendirildiğini, şahsın daha önce de şirket adına tahsil yaptığına dair tediye makbuzlarını sunduklarını, şahsın müvekkili şirketle birlikte hareket ettiği iddiasının uydurma olduğunu, davacı şirketin adı geçen personel hakkında hukuki ve cezai işlem yapmadığını, ödemeyi ispatladıklarını, tahsilat makbuzunda davacı şirket kaşesi üzerindeki paraf olup imza olmadığını, bu nedenle imza incelemesi yapılmasının doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf talebine cevabında, istinaf başvurusunun alacağı sürüncemede bırakmak için yapıldığını, davalı vekilin tüm itirazlarının mahkemece değerlendirilerek davanın kabulüne karar verildiğini belirterek istinaf başvurusunun reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava; takibe itirazın kaldırılması ve iflas talebine ilişkin olup, davanın, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde ve davalının muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açıldığı görülmektedir. İlk derece mahkemesi’nin 23/05/2019 tarihli kararı ile davalının iflasına karar verilmiş, karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemiz’in 2020/2028 Esas 2020/1849 Karar sayılı kararı ile; İİK’nın 166/2 maddesi uyarınca ilanlar yapılmadan davalının iflasına karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek kararın kaldırılması üzerine, mahkemece yeniden yapılan yargılamada ilanlar yapılarak yukarıda yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Dosya kapsamından, davacının davalı aleyhine 184.612,45 TL asıl alacak ve 12.017,51 TL işlemiş faizin tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile iflas yolu ile adi takip başlattığı, davalının takibe süresinde itirazı üzerine itirazın kaldırılması ve davalının iflası için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. İİK’nın 155. maddesi; “Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur. Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir” hükmünü, aynı Yasa’nın 156/3 maddesi; “Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir.” hükmünü, 158/2 maddesi ise; Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir.” hükmünü düzenlemektedir. Ayrıca İİK’nın 158/1 maddesi uyarınca iflas takibi kesinleştiğinde İİK’nın 166. maddesinde belirtilen usulle ilan edilmesi gerekir. Somut olayda, davacının ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinden iflas talebi ile eldeki davayı açtığı, mahkemece iflas takibinin kesinleştiğinin İİK’nın 166. maddesi uyarınca ilan edildiği, davalıya çıkartılan depo kararına rağmen borcun ödenmediği anlaşılmaktadır. Davalı taraf davacı şirket çalışanına banka havalesi ile borcun ödendiğini, ayrıca anılan personelce düzenlenmiş tahsilat makbuzu bulunduğunu belirterek ödeme savunmasında bulunmuştur. Alacağın varlığına ve miktarına itirazı olmayan davalının borcu ödediğine yönelik savunmasını kanıtlaması gerekir. Miktar itibarıyla ödeme savunmasının senetle (kesin delil ile) kanıtlanması gerekmekte olup, davacı tarafta 23/11/2017 tarihli duruşmada ödeme savunmasının yazılı delille kanıtlanması gerektiğini beyan ettiğinden, tanık dinlenmesi mümkün değildir. Davalının dayandığı 71.000 USD bedelli tahsilat makbuzundaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı, yapılan imza incelemesinden anlaşılmaktadır. Öte yandan davalı şirketin, davacı çalışanı …’na 71.000 USD ödenmesi için hesabının bulunduğu bankaya talimat verdiği ve bankaca anılan şahsa ödeme yapıldığı, şahsın bir gün sonra davacı şirket işyerinden ayrıldığı görülmektedir. Davacı şirket çalışanın şirket adına tahsilat yetkisi bulunmayıp, davacı yerine üçüncü kişiye yapılan ödemenin alacaklıya karşı ileri sürülmesi doğru görülmemiştir. Buna göre davalı ödeme savunmasını kanıtlayamadığından, mahkemece davalının takibe itirazının kaldırılması yerindedir. Davalı usulüne uygun depo emri tebliğine rağmen borcu da ödemediğinden, ayrıca davacı taraf iflas gideri ve iflas avanslarını yatırdığından, mahkemece davalının iflasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç olarak davanın kabulü ile davalının iflasına dair ilk derece mahkemesi kararı esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile İİK’nun 164. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/07/2021