Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/643 E. 2021/623 K. 17.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/643 Esas
KARAR NO: 2021/623
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2018
NUMARASI: 2014/1041 Esas, 2018/159 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/05/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin davalı kooperatifin üyeleri olup, tüm parasal yükümlülüklerini teslim edilecek 170 m2 yüzölçümlü daire üzerinden yerine getirdiklerini, projede teslim edilecek konutların bu yüzölçümünün çok altında olduğunun gözlemlendiğini, nitekim İstanbul 22. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/23 D. İş 2012/23 Karar sayılı dosyası ile yapılan tespit neticesinde alınan bilirkişi raporunda 3 nolu bağımsız bölümün 126 m2, 86 nolu bağımsız bölümün 140 m2, 33 nolu bağımsız bölümün 140 m2 olduğunun tespit edildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile 10.000,00 TL’nin ihtar tarihi olan 04.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 20.11.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 431.407,00 TL arttırarak 441.407,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevabında; dairelerin plan ve projelere uygun şekilde tamamlandığını ve üyelere tahsis edildiğini belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kooperatif tarafından inşaa edilen taşınmazların yüzölçümünün sözleşmede belirlenen yüzölçümünden eksik olarak davacılara 03.09.2012, 11.07.2012, 09.05.2012 tarihlerinde teslim edildiği, davacıların 04.04.2012 tarihli ihtarnamesi ile taşınmazlardaki yüzölçüm eksikliğini tespit ettirdiklerini ve bu durum dolayısıyla dava açacaklarını ihtaren davalıya bildirdikleri, ancak ihtarnamelerinde talep ettikleri alacak miktarının ne olduğunu, bu miktarın kaç günlük süre içerisinde yatırılması gerektiğini, davalıya bildirmedikleri, davadan önce davalıyı usulüne uygun şekilde temerrüde düşürmedikleri, davalarını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL üzerinden açtıkları, konutların teslim tarihlerinin 03.09.2012, 11.07.2012, 09.05.2012 olduğu, teslim tarihleri itibariyle davanın ıslah edildiği, 22.11.2017 tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçirilmiş olduğu, davacıların eksik yüzölçümü sebebi ile tazminat talebinde bulunabilecekleri hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi raporu ile anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile hisseleri oranında davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde davacılar tarafından istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davalı kooperatifin ıslahtan sonra zamanaşımı definde bulunduğunu ancak davalının bu konudaki cevabının kendilerine tebliğ edilmediğini, zamanaşımı def-i’nin yerinde olmadığı gibi süresinde de ileri sürülmediğini, dava açılırken zararın miktarının tam olarak bilinmediğini, bilirkişi raporu ile zararın kapsamının belirlenmesinden sonra ıslahla bakiye zararın talep edildiğini, davalının dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek olan zamanaşımı defi’ni ıslah dilekçesine karşı ileri süremeyeceğini, davalının ilk itirazlardan olan zamanaşımı def’ini ilk cevaplarında ileri sürmediğini, bu duruma muvafakatlarının bulunmadığını, Yargıtay kararları ile de bu durumun sabit olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, dava açıldığı tarihte zamanaşımının tazminat miktarının tümü için kesildiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber, yargılama yapacak mahkemenin yasa ile değişmesi, sırf mahkemelerdeki iş yoğunluğu, bilirkişilerin raporları dosyaya geç sunması gibi müvekkilimden kaynaklı olmayan sebeplerden dolayı yargılama sürecinin uzamış olması ve bunun sonucunda meydana gelen sonuçların müvekkiline yüklenmesinin hakkaniyete, adil yargılanma sistemine, en başta da hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, kooperatifin daireleri küçük teslim ettiği iddiasına dayalı uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Uyuşmazlık ıslah tarihi itibari ile talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmıştır. Uyuşmazlık, tarafları ve konusu itibariyle kooperatifler hukukundan kaynaklanmakta olup, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunmadığından, bu davadaki zamanaşımı süresinin eser sözleşmesi kapsamındaki zamanaşımı süresine göre değil, kooperatif ile üyesi arasındaki uyuşmazlıklarda uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 126/4. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147/4. ) maddesinde öngörülmüş 5 yıllık süreye göre değerlendirilmesi gerekir. 818 sayılı BK’nun 128. ( 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 149.) maddesi uyarınca zamanaşımı süresi kural olarak alacağın muaccel olduğu tarihten işlemeye başlar. Somut olayda taraflar arasındaki hukuki ilişki kooperatif üyelik ilişkisi olduğundan, ayıbın açık veya gizli olup olmadığına bakılmaksızın zamanaşımı konutun davacıya teslimi tarihinden itibaren başlayacağından, uygulanması gereken 5 yıllık zamanaşımının başladığı tarihin saptanması uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu bulunmaktadır. Dosya kapsamına göre, dairelerin davacılar adına 08.05.2009 tarihinde tescil edildiği, Davacıların İstanbul 22. Sulh Hukuk Mahkemesine müracaat ederek dairelerin tapularını aldıklarını, aidat ve şerefiye paylarını 170 M2 üzerinden ödediklerini, dairelerin yüz ölçümlerinin 170 m2’den küçük olduklarının gözlemlendiğini belirterek tespit talebinde bulundukları, İstanbul 22. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/23 D.İş sayılı dosyasına ibraz edilen 26.03.2012 tarihli bilirkişi raporunda dairelerin yüz ölçümlerinin tespit edildiği, davacılar tarafından bu defa davalıya keşide edilen İskenderun Noterliğinin 04.04.2012 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesinde, Şişli İlçesi, … Semti, … Sokak Mashattan adresinde inşa edilen projede teslim edilecek olan konutların bu yüz ölçümünün çok altında olduğu gözlemlendiği, bu konuda mahkemece tespit yaptırdıklarını belirterek 3 daireninde her türlü dava haklarının saklı tutulması kaydı ile teslim alacaklarını ihtar ettikleri anlaşılmaktadır. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, mahkemenin kabul ettiği dairelerin teslim tarihlerine ilişkin her hangi bir itiraz ileri sürmemiştir. Bu nedenle dairelerin davacılara 03.09.2012, 11.07.2012, 09.05.2012 tarihlerinde teslim edildiği kabul edilmelidir. Islah dilekçesinin davalı vekiline 27.11.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 10.12.2017 tarihinde ıslaha cevap verdiği (UYAP Evrak İşlem Kütüğü sorgulama sonucuna göre) ve zamanaşımı def-i’ne bulunduğu, zamanaşımı defi-i’nin yasal 2 haftalık süre içerisinde yapıldığı anlaşılmıştır. Davacıların davalı Kooperatife karşı yükümlülükleri, aidat ve şerefiye payları ve alacakları dairenin yüzölçümü belirlidir. Davada talep edilen tazminat miktarı belirlenebilecek niteliktedir. 6100 Sayılı HMK’nın 107. maddesinde “davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hallerde alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği” hükme bağlanmıştır. Buna göre miktarı belli olan ya da belirlenebilmesi için gereken verilerin olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılamaz. Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiş, yargılama sırasında 20.11.2017 tarihli dilekçesiyle taleplerini arttırmıştır. Tüm dosya kapsamına nazaran; Davacının dava dilekçesinde açıkladığı olaylar ve istemleri dikkate alındığında; davacının dava tarihi itibarıyla alacağının miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olduğu, davanın kısmi dava niteliğinde bulunduğu, dava konusu bağımsız bölümlerin davacılara teslim tarihinin, 03.09.2012, 11.07.2012, 09.05.2012 olup eldeki dava 13.07.2012 tarihinde açılmıştır. Bu itibarla davanını süresinde açıldığı konusu da bir uyuşmazlık yoktur. Ancak ıslah dilekçesinin verildiği, 20.11.2017 tarihinde ise 5 yıllık sürenin dolduğu anlaşılmaktadır. Asıl dava ıslahla artırılan miktar yönünden zamanaşımını kesmez. Islah dilekçesi üzerine davalı tarafından zamanaşımı def’inde bulunulduğu da sabit olması nedeniyle ıslahla artırılan miktar yönünden davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince her bir davacıdan alınması gereken 59,30 TL harcın davacılar …, …, … tarafından peşin yatırıldığından bu davacılardan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 59,30 TL harçtan davacı … tarafından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacı …’dan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/05/2021