Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/609 E. 2021/731 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/609 Esas
KARAR NO : 2021/731
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10/11/2020
NUMARASI : 2018/1055 Esas, 2020/681 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde … numaralı ” Kobi İşletim Sigorta Poliçesi ” ile sigortalı … San. Tic. Ltd. Şti ‘ye ait işyerini 02.08.2014 tarihinde su bastığını, sigortalının zarara uğradığını, hasarın davalılardan ….AŞ tarafından yapılan metro alt yapı çalışması sırasında meydana geldiğini, 19.09.2014 tarihinde sigortalıya 78.498,71 TL ödeme yapıldığını, davalı ….A.Ş’nin yaptığı metro çalışmaları ve davalı İSKİ’nin atık su tesisatı bakım ve onarım işlemlerini yerine getirmemiş olması sebebi ile hasardan sorumlu olduklarını belirterek fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı tutulması kaydı ile, 78.498,71 TL hasar tazminatının 19.09.2014 ödeme tarihinden itibaren işleyecek T.C Merkez Bankası kısa vadeli kredilere uygulanan avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA Davalı İSKİ vekili cevap dilekçesinde, davanın görev yönünden reddi gerektiği, zarar gördüğü iddia edilen sigortalı yerin sahibi şahıs ile davalı idare arasındaki uyuşmazlığın ticari nitelikte olmadığından sigortacının sigorta poliçesinden kaynaklanmayıp, kanunda aldığı yetkiye istinaden ve haksız fiil sebebi ile alacaklı yerine geçerek açtığı davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, diğer davalı … İnş. Ve Ticaret A.Ş tarafından zarar verilen atıksu kanal bağlantısının tıkanması ve aşırı yağıştan kaynaklanan baskında müvekkilinin her hangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Davalı …vekili cevap dilekçesinde, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi 14.12.2015 tarih, 2015/67 E. 2015/908 K. sayılı kararı ile yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı vermiştir.İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/68 Esas 2017/348 Karar nolu kararı ile “Davacı tarafından, davalı …aleyhine açılan davanın reddine, Davacı tarafından davalı … aleyhine açılan davanın kabulü ile, 78.498,71 TL maddi tazminatın 19.09.2014 ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine..” karar vermiş, karar davacı … İSKİ vekili tarafından istinaf edilmiştir.Dairemiz 09.07.2018 tarih, 2017/1964 E. 2018/1229 K. sayılı kararı ile “… Öncelikli olarak her ne kadar İSKİ tarafından görev itirazında bulunulmuş ise de, her iki tarafı da tacir olan ve ticari işletmenin kusurundan kaynaklanan tazminat davalarında uygulanacak hukuk kuralları özel hukuk kurallarıdır. Özel hukuk kurallarının uygulanacağı uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalara da adli yargıda bakılacaktır. Bu nedenle davalı İSKİ vekilinin görev itirazı yerinde değildir…. Davalıya ait atık su kanalizasyon borusu da madde de açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahil olup, davalı bu boruların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumludur…Oysa yerel mahkemenin, bilirkişi raporu alınmasına ilişkin 10.05.2016 tarihli duruşmadaki ara kararında, inşaat mühendisi bilirkişiye HMK 277.4 maddesi uyarınca olayın meydana geldiği yer ve çevresinde mahallinde inceleme ve davayla ilgili bölümlerinden örnek alabilme yetkisi de verildiği, fakat bilirkişi heyetinin, raporu, yerinde inceleme yapmadan ve dosya üzerinden yaptığı incelemeyle hazırladığı, … tarafından gerçekleştirilen alt yapı çalışmalarının, zarara neden olan menholün tıkanmasında herhangi bir etkisinin bulunup bulunmadığına yönelik objektif ve yeterli araştırma yapılmadan raporun hazırlandığı, ekspertiz raporunda menholün tıkanmasının, … gerçekleştirdiği alt yapı çalışmasından kaynaklandığı tespitinin raporda değerlendirilmediği ve bu hali ile bilirkişi raporunun kusur tespiti yönünden eksik ve yetersiz olduğu anlaşılmaktadır….Buna bağlı olarak, eksik ve yeterli olmayan bilirkişi raporu baz alınarak verilen ilk derece mahkemesi kararında, davalı …’ın zararın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığına dair saptamada, bilirkişi raporu dışında başka bir delille de dayanılmadığı, bilirkişi raporunun yukarıda açıklandığı üzere eksik ve yetersiz olduğu, bu nedenle, kararında eksik araştırmaya dayalı olarak verildiği görülmekle, davacı vekili ile davalı İSKİ vekilinin istinaf başvurularının bu yönden kabulüne, HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemece gerekirse yerinde keşif yapılmak suretiyle, dosyada mevcut ekspertiz raporu ve itfaiye raporu da değerlendirilerek, tüm taraflar yönünden yeniden kusur incelemesi yapılarak taraflara atfı kabil kusur oranları tespit edildikten sonra, buna göre karar verilmesi…” gerekçesi ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.Kaldırma kararından sonda mahkemece, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; şantiye sahasında kalan yağmur suyu giderlerinin tıkanmasından dolayı davalı …’ın sorumlu olacağı, davalı İSKİ’nin sorumluluğu yönünden BAM kararında her ne kadar İSKİ’nin sorumlu olacağı görüşü belirtilmişse de mahkememizce yapılan inceleme neticesinde Yargıtay 3. HD’nin 2014/4549 Esas 2014/12742 Karar sayılı ilamında açıkça belirtildiği üzere, davalı İSKİ’nin sorumluluğu ancak ve ancak hizmet kusuru olarak değerlendirilebilecek olup işbu ihtilafın da ancak ve ancak İdari Yargıda çözüme kavuşturulması gerektiği gerekçesi ile davanın davalı İSKİ yönünden yargı yolu bakımından dava şartı eksikliği nedeni ile usulden reddine, davanın davalı … yönünden kabulü ile; 78.498,71 TL’nin 19.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresi içerisinde davacı … davalı … İnş ve Tic A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından BAM kararına ve içtihatlara aykırı bir şekilde İSKİ yönünden davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesinin 09.07.2018 gün 2017/1964 Es. 2018/1229 K. sayılı kararında davalı İSKİ’nin söz konusu zarardan sorumlu olduğu ve bu yönde yapılan itirazlara itibar edilemeyeceğinin açık bir şekilde tespit edildiğini belirterek İSKİ yönünden tesis edilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde; istinaf kaldırma kararından sonra mahkemece oluşturulan heyetin BAM kararına uygun olarak inceleme ve araştırma yapmadığını, 2016 yılında alınan bilirkişi raporunda tartışılan belgeler ışığında rapor düzenlendiğini sonuç olarak BAM kaldırma kararından önce alınan rapor ile sonrasında alınan raporda aynı belgelerin incelenerek birbirinden tamamen farklı iki rapor oluşturulduğunu, son raporda müvekkili şirket lehine delillerin değerlendirilmediğini, 7 yıl önce müvekkili şirketin yokluğunda düzenlenen ekspertiz şirketinin raporuna birebir hak verildiğini, bu noktada … İnşaat tarafından gerçekleştirilen alt yapı çalışmalarının, zarara neden olan menholün tıkanmasında herhangi bir etkisinin bulunup bulunmadığına yönelik objektif ve yeterli araştırma yapılmadan rapor hazırlandığını, karara esas bilirkişi raporunun delillere değil, kişisel kanaate ve bilirkişilerin hayal ettiği olgulara dayandığını, raporda bilirkişilerin varsayımlara göre kanaat belirttiklerini, yağmur suyu giriş ağzının park ve manevra ihtiyacı sebebiyle kapatıldığı kanısına nasıl varıldığının belli olmadığını, Proje kapsamında İmam Hatip Lisesi İstasyonu inşaatı kazı işlemleri esnasında 02.08.2014 günü çok kuvvetli yağmur yağdığını ve o bölge dahil İstanbul`daki birçok işyerinin ve meskenin su baskınlarına uğradığını, sigortalı … Ltd. Sti. yetkilisi tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Raylı Sistem Daire Başkanlığı Anadolu Yakası Raylı Sistem Müdürlüğüne 14.08.2014 tarihinde şikayet yazısı yazıldığını, şikayet yazısı doğrultuşunda dava konusu işyeri ve civarında inceleme çalışmaları yapıldığını, su gider rögarlarının tıkanması ile o bölgede yapmakta olunan alt yapı çalışmalarının bir ilgisi olmadığının saptandığını, dava konusu işyeri ve civarının, …Hizmetleri`ni üstlenmiş olan … Is Ortaklığı “Müşavir Firma” yetkilileri tarafından da idarenin talebi ile incelendiğini ve yaptıkları araştırma ve inceleme sonucu işbu yağmur sonucu su basması olayının, müvekkili Şirket çalışmalarından kaynaklanmadığı sonucuna varıldığını, bu hususun Müşavir Firma tarafından İdare’ye 16.09.2014 tarihli yazı ile de bildirildiğini, İdare’nin 23.09.2014 tarihli cevabi yazısında da aynı şeye vurgu yapıldığını, bu görüşleri veren kurumların İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve onun müşavir firması olduğunu, İSKİ’nin görev ve yetkilerini belirleyen Kanun gereği atık sular ile yağış sularının toplanması için gerekli menhollerin ve kanalizasyon hatlarının bakım ve onarımı görevinin münhasıran İSKİ’ye ait olduğunu, buna rağmen müvekkiline kusur verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava sigorta poliçesine dayalı TTK 1472 maddesinde belirtilen halefiyet ilkesi gereğince açılan rücuen tazminat davasıdır. Davacı … şirketi ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında, 26.06.2014-2015 dönemli Kobi İşimin Sigorta Poliçesi düzenlendiği, 02.09.2014 tarihinde yağan yoğun yağış nedeniyle, atık su kanalının tıkanarak menholden taşan suyun, sigortalı iş yerine dolması sonucu iş yerinde bulunan ürünlerin hasarlandığı, davacı … şirketinin poliçe kapsamında sigortalısına bu zarar nedeniyle 78.478,71 TL ödeme yaptığı ve zararın meydana gelmesinde kusurlu oldukları gerekçesi ile yaptığı ödemenin rücuen davalılardan tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigortalı iş yerinde meydana gelen zarardan davalıların sorumlu olup olmadıkları noktasında toplanmıştır. Dairemiz kaldırma kararından önce alınan 18.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda; İBB Raylı Sistemler Müdürlüğü 04.09.2014 tarihli yazısına istinaden, diğer davalı … İnşaatın gerçekleştirmekte olduğu alt yapı çalışmaları nedeni ile, atık su hattının kapatılmadığı, halen faaliyette olduğu, menholün tıkanmasında … herhangi bir kusurunun bulunmadığı açıklaması nedeni ile … zararın meydana gelmesinde herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği diğer davalı İSKİ yönünden ise 2560 sayılı yasanın ikinci bendi uyarınca davalı İSKİ’nin tam kusurlu olduğu, davalı iş yerinde meydana gelen zarar bedeli ve davacı tarafça yapılan 78.498,71 TL tutarın serbest piyasa koşullarında kadri-maruf olduğu belirtilmiştir.Dairemiz kaldırma kararından sonra alınan 02.04.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; “Hasar gören sigortalı işyeri, … kesiştiği köşedeki bodrum ve zemin kat dahil toplam 7 katlı bir binanın açık bodnım katında, Divan Caddesine cepheli, Divan Caddesinden takribi 1.80 m düşük seviyede bulunmaktadır. İşyeri önünde cadde üzerinde 3 adet yan yana yağmur suyu ağzı ızgarası bulunmaktadır. İşyerine ve yağmur suyu ağzı ızgaralarına takribi 8-10 METRE mesafede İHL Metro durağına ait 8-10 mesafede 2. nolu giriş/çıkış kapısı bulunmaktadır. Mahallinde yapılan incelemede metro inşaat çalışmaları tamamlanarak … şirketi çalışma alanını tahliye ederek Alemdağ Caddesi de insan ve araç trafiğine açıldığı belirlenmiştir. Açıklanan bu nedenle de Doğuş şirketi çalışmaları sırasında hangi büyüklükte alanı çalışması için çevirdiği belirlenmesi mümkün olamamıştır. Buna karşın, … inşaat şirketi çalışmaları sırasında gerek iş güvenliği gerekse çalışma alanına ekipman ve iş makinesi çalışmaları için park ve manevra ihtiyacı sebebiyle söz konusu yağmur suyu giriş ağzını da çalışma alanı içinde tutmuş olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. … şirketi söz konusu metro istasyonuna bağlantı giriş ve çıkışları çalışmaları sırasında, ekspertiz raporunda da belirtilmiş olduğu üzere …şirketi tarafından çalışma alanı oluşturulmak üzere, resmi izin dahilinde Alemdağ Caddesi de trafiğe kapatılmıştır. O halde, metro inşaatına ait inşaat çalışmaları sırasında kapatılan bu alandaki tüm saha davalı … şirketinin denetimi, gözetimi ve hakimiyeti altında yapıldığından, çalışma sahası içinde kalan sigortalı işyeri önündeki Divan Caddesi üzerinde bulunan ve İSKİ idaresine ait olan yağmur suyu mehhol ağzının bakım ve onarımı ile faal halde tutulmasının davalı … şirketi sorumluğunda bulunmaktadır. Bu hususa ilişkin olarak da …Tic. A.Ş. yazılan 23.09.2014/1814 sayılı yazıda,.Yapım İşleri Genel Şartnamesi madde 9.da ‘…üçüncü kişilere verilecek her türlü zararlardan yüklenici doğrudan sorumlu olacaktır.” şeklinde hüküm bulunduğu da dikkate alınarak, sigortalı işyerinde yağmur suyu basması sonucu oluşan hasarın tamamından da yüklenici … şirketinin sorumlu bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Kapanan yağmur suyu menholü, olay sırasında … şirketi çalışma sahası dahilinde bulunması sebebiyle de diğer davalı İSKİ’nin bir kusurunun söz konusu olmadığı ” ifade edilmiştir.Aynı heyet itirazların değerlendirildiği 15.08.2019 tarihli ek raporlarında; kök raporu aynen tekrar etmişlerdir.Dosyada mevcut 08.09.2014 tarihli sigorta ekspertiz raporunda hasar bedelinin 78.498,71 TL tutarında olduğu, iş yerinin bulunduğu cadde üzerinde metro çalışmasının hemen yanında … İnşaatın alt yapı çalışması yaptığı, Alemdağ caddesinin bu bölümünün trafiğe kapalı olduğu, …. inşaatın alt yapı çalışması yapması nedeni ile sigortalı iş yerinin önündeki atık su menholünün bağlantısının tıkalı olması nedeni ile 02/08/2014 tarihindeki yağışlar nedeni ile menholden taşan suların iş yerinde zarara sebebiyet verdiği tespiti yapılmıştır.Sigortalının hasar bildirimine ilişkin dilekçesinde de, hasarın metro çalışmaları nedeni ile rogar bacalarının tıkalı olması nedeni ile su baskınının yaşandığını belirtmiştir. Yine İSKİ’nin Hukuk Müşavirliğine yazdığı 05.03.2015 tarihli cevabi yazısında, mahallinde yapılan incelemede metro çalışmalarını yapan şirketin atık su kanal bağlantısına hasar verdiği ve su basmasının bundan kaynaklandığı bildirilmiştir.Öte yandan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23.11.2010 Tarih ve 2009/6003 E. 2010/11909 K. İle 05.11.2012 Tarih ve 2011/10564 E. 2012/17354 K. sayılı kararlarında da işaret edildiği üzere TBK’nun 69. (Mülga 818 sayılı B.K’nun 58) maddesi uyarınca;Binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Bu maddedeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu gibi hallerde, zarar ile özen eksikliği arasında uygun illiyet bağının varlığı sorumluluk için yeterlidir. Uygun illiyet bağı mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru sonucu kesilirse, sorumluluktan söz edilemez. Menhol, tanım olarak baca ya da kontrol bacası anlamına gelmektedir. Kanalizasyon ya da yağmur suyu gibi basınçsız akan borulu sitemlerde, temizlik ve bakım için hattın yönünü değiştirmek için yapılır. Bu tanımdan yola çıkıldığında Menhol imalatı, kanalizasyon ya da yağmur suyu kanal yapımında uygulanan bir sistemdir. Konu ile ilgili değerlendirme yapıldığında, 2560 sayılı … Kuruluş ve Görevleri hakkında kanunda belirtildiği üzere, bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve denetlemek İSKİ’ nin görevleri arasında olduğu anlaşılmaktadır. Davalıya ait atık su kanalizasyon borusu da madde de açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahil olup, davalı bu boruların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumludur. Öte yandan 2560 sayılı İSKİ Kanunu 25. maddesinde “Yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veye bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla İSKİ tarafından yerine getirilir. Bu tesislerin yapılması veya işletilmesine ilişkin harcamalar tarifeye dahil edilmez.” hükmü- ne göre, ilgili Belediyeyle birlikte İSKİ’nin de yağmur sularının uzaklaştırılmasında sorumluluğa sahip olup, bu hüküm İSKİ’nin sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Tüm dosya kapsamına nazaran; …’nin metro çalışmaları sırasında atık su menholünün bağlantısını tıkadığı, yağan yağmur sularının sigortalıya ait iş yerini bastığı, sigortalının 78.498,71 TL zararının oluştuğu, hasar bedelinin davacı tarafından sigortalıya 19.09.2014 tarihinde ödendiği, hasardan metro çalışmaları nedeni ile bağlantıyı tıkayan davalı şirket ile kanalları açık tutmakla görevli kılınmış, bakım ve onarımdan sorumlu İSKİ’nin birlikte sorumlu oldukları, dairemiz önceki kaldırma kararında davalı İSKİ yönünden yargı yolunun adli yargı yolu olduğu belirtilmesine rağmen yasal olarak karara direnme imkanı bulunmayan ilk derece mahkemesince davalı İSKİ yönünden davanın yargı yolu nedeni reddi kararının yerinde olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf talebinin reddine , davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 78.498,71 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesine yönelik aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun REDDİNE,2-Davacının istinaf başvurusunun KABULU İLE, HMK’nun 353/1b-2 maddesi uyarınca İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/11/2020 gün ve 2018/1055 Esas, 2020/681 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,3-Davanın KABULÜNE, 78.498,71 TL’nin 19/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 5.362,25 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.340,57 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.021,68 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, peşin harcın mahsubuna,5-Yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı tarafça yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 1.340,57 TL peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti 6.766,10 TL olmak üzere toplam 8.138,47 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesap edilen 11.004,83 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,8-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının taraflara iadesine,İstinaf Giderleri Yönünden;1-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 5.362,25 TL istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından peşin yatırılan 1.288,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.073,99 TL harcın davalı ….’den tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafından peşin yatırılan istinaf harçları toplamı 221,40 TL ile 46,90 TL tebligat/posta gideri olmak üzere toplam 268,30 TL yargılama giderinin davalı ….’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-2 bendi ve aynı Kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere …’ın muhalefetiyle oyçokluğu ile karar verildi.10/06/2021
KARŞI OY Yargı harçlarına, 02.07.1964 tarihinde kabul edilen 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 1/1-1.bendinde yer verilmiştir. Yasanın birinci kısmı “ Yargı Harçları “ üst başlığını taşımaktadır. ”2”. maddenin 1. fıkrasında, yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı olan tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı belirtilmiştir. Mükellef üst başlığı ile 11. maddede, genel olarak yargı harçlarını, davayı açan veya harca mevzuu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerin ödemekle yükümlü olacağına yer verilmiştir.Harç alma ölçüleri ve nispetleri üçüncü bölümde 15. vd maddelerde düzenlenmiştir. Değer esası üst başlığı ile 16. maddede, değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas alınacağı, 21. maddede yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınacağı, 28. maddede, nisbi karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin geri kalanın, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceği belirtilmiştir.492 sayılı Harçlar Kanunun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarife “ Yargı Harçları “ dır. Tarifede, yargı harçları, “ Mahkeme Harçları “ üst başlığı ile, 1- Başvurma harcı, 2- Celse harcı, 3-Karar ve ilam harcı olarak, karar ve ilam harcı ise nisbi ve maktu harç olarak ayrı ayrı düzenlenmiştir. Başvurma harcı bölümünde, alınması gereken harç tutarları, derece ve yüksek mahkemeler ayrı ayrı belirtilerek, karar ve ilam harcı kısmında ki maktu harç bölümünde ise yine derece ve yüksek mahkemeler ayrı ayrı gösterilmiştir, karar ve ilam harçlarından nisbi harç bölümünde, “a” bendinde, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden şeklindeki genel açıklamadan sonra, özellik arzeden uyuşmazlıklarda ki harç oranlarına yer verilmiş, “e” bendinde “. ..Yukarıdaki nispetler Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasının hüküm altına aldığı kararlar için de aynen uygulanır “ hükmüne yer verilmiştir. Çoğunluk görüşü, söz konusu bu düzenleme kapsamında, davalı taraftan, Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurusu halinde, Harçlar Kanunu düzenlemesi kapsamında, nisbi harca tabi davalarda, bu nispette harç alınması gerektiği kabul edilerek bu nispetler üzerinden harç alınmakta, işlemler yapılarak, hüküm tesis edilmektedir.Devletin gördüğü kamu hizmeti, kural olarak parasızdır. Fakat, davada kişilere özel hukuk alanındaki haklarına ( alacaklarına ) kavuşmaları için yardım edildiğinden, yapılan giderin bir kısmının mahkemelerin hizmetinden yararlanılanından alınması uygun görülmüştür ki, kişilerden makbuz karşılığı alınan paraya yargılama harcı denir. (Prof.Dr.Baki Kuru, İstinaf Sistemine göre yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, sayfa, 583,Ağustos 2017).Hukuk yargılamalarında uygulanan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da geçen “ kaybeden öder “ ilkesi, tarafların yargılamadaki başarı oranına göre kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme masraflarının hükmedilmesine İlişkin düzenlemeleri ifade eder ( Anayasa Mahkemesi’nin 2013/1793 Esas,18.04.2014 tarihli kararı).Bu açıklamalar doğrultusunda, bir uyuşmazlıkta, kaç defa harç alınması gerektiği ve Bölge Adliye Mahkemeleri’ne dair Harçlar Kanununa bağlı tarifenin “e” bendinde ki düzenlemenin ne şekilde yorumlanması gerektiği üzerinde durulması gerekecektir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 323. maddesinde yargılama giderleri düzenlenmiş, maddenin 1-a ) bendinde, celse, karar ve ilam harçları başta olmak üzere yargılama giderlerine yer verilmiştir. Aynı yasanın 326/1. fıkrasında, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir. Yani kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan, nisbi karar ve ilam harcından davalı taraf sorumlu olacaktır. Bu durumda, ilk derece mahkemesi tarafından, tarife üzerinden hesaplanan gerekli nisbi harcın davalıdan tahsiline ve davacının peşin olarak karşılamış olduğu harcın ise yine kabul ve red oranına göre, mahkeme masraflarının davalıdan alınmasına karar verilmesi yasanın emredici düzenlemesidir. Davalı tarafça karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması halinde yine aynı tarife üzerinden harç alınmaktadır. Bu durumda, davalının istinaf başvurusunun reddi ve Yargıtay nezdinde temyiz kanun yoluna başvurusu halinde bir kez daha aynı nispette harç ödemek zorunda kalması kaçınılmaz olacaktır. Nisbi tarifeye tabi davalarda, istinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan nisbi harcın alınmasının öncelikle, 492 sayılı Harçlar Kanununun 28. maddesinde ki düzenlemeye uygun olduğunun kabulü mümkün görülmemektedir. Söz konusu yasada ki, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceği düzenlemesi karşısında ve sonuç olarak ilk derece mahkemesi tarafından belirlenen harcı ödemeden kanun yoluna başvuru hakkı tanınan tarafa, bu kez aynı veya yakın oranda harç yatırması ediminin yüklenmesi, yasal düzenlemenin bir anlamda işlevsiz hale getirilmesi sonucunu doğurabilecektir. Bu husus, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2011/4159 Esas, 2011/8902 Karar ve 16.06.2011 tarihli ilamında (özetle )” Davanın niteliği gereği nisbi harca tabi davalardan olduğu gerekçesiyle, davacının dava açılırken, yargılamanın sonunda davanın redle sonuçlanması durumunda yükümlü tutulacağı maktu harçtan daha fazla tutardaki harcı yatırmakla yükümlü tutulması ve ödendiği takdirde dava sonunda alınması gereken maktu karar ve ilam harcının bu miktardan mahsup edilerek kalanının isteği durumunda kendisine geri verilmesi veya yargılamanın sürdürülebilirliğinin bu miktarın ödenmesi ön koşuluna bağlanması, belirtilen 28” inci madde lafzı ve ruhu İle çeliştiği gibi Anayasa’nın “ Hak arama hürriyeti “ başlığını taşıyan 36’ncı maddesinde yer alan “ Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içinde ki davaya bakmaktan kaçamaz “ hükmünün de ihlali niteliğindedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.11.2010 gün ve 2010/10-550 Esas, 2010/561 Karar sayılı ilamında da aynı görüş yaklaşım benimsenmiştir “ ifadeleri ile açıklanmıştır.Adil yargılanma hakkı başlıklı, İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin (AİHS)6. Maddesi, adil yargılanma hakkına İlişkin belli güvenceler tanınmıştır. Bu güvencelerden biri de bir yargı yerine başvuru hakkıdır. Buna göre kişinin bir hakkına ilişkin olarak bir yargı yerine başvurma hakkının güvence altına alınması gerekmektedir. Mahkeme önünde hak arama yolunun fiilen ya da hukuken geçici de olsa kapatılması veya bu hakkın fiilen ya da hukuken geçici de olsa kapatılması veya bu hakkın kullanılmasının imkansız kılacak şekilde bir takım şartlarla sınırlandırılması AİHS’nin 6.maddesinin ihlali anlamına gelebilecektir. ( AİHM ‘nin 26 Haziran 2007 tarihli 25321 /02 başvuru No ‘lu Ülger / Türkiye kararı ; TBB Dergisi, sayı 86, 2009).HMK ‘nın sekizinci kısmında “ Kanun Yolları “ düzenlenmiş, birinci bölümde “ İstinaf “ kanun yoluna yer verilmiştir. Yasanın 341. maddesinde ise istinaf yoluna başvurulabilen kararlar belirtilmiştir. 344. maddede, istinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderlerin ödeneceğine yer verilmiştir. Ne şekilde ve hangi oranda harcın alınması gerektiği, 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince tespit edilecektir. 5235 sayılı “ Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun “ nun 3. maddesinde “ Adli yargı ikinci derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleridir “ düzenlemesine yer verilmiştir.Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, tarifenin 1/ e bendinde ki işin esasının hüküm altına aldığı kararlar içinde aynen uygulanacağı şeklinde ki kararlardan anlaşılması gereken, kararı ilk derece mahkemesi yerine geçerek vermesi ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğunun kabulü isabetli olacaktır. Çünkü buna dair hüküm verilmeden önce, ilk derece mahkeme kararı kaldırılmakta ve sonuç olarak ikinci, derece mahkemesi olarak verilen yeni bir hüküm oluşmaktadır. İlk Derece Mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan red kararları ( Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2018/4601 Esas, 2019/6115 Karar ve 02.10.2019 tarihli, 2018/1356 Esas, 2019/6937 Karar ve 07.11.2019 tarihli ilamlarında, Bölge Adliye Mahkemelerinde alınan harçlara ilişkin karşı oy görüşünde ayrıntılı şekilde her yönü ile açıklandığı üzere) icra edilebilir karar niteliğinde değildir.İlk derece mahkeme kararı geçerliliğini devam ettirmektedir.İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı da değildir ( Pekcanıtez -Atalay – Özekes sh.583, Konuralp, Uluslarası Toplantı sh.260,100 soruda istinaf ve temyiz sh 99 ) Bölge Adliye Mahkemesinde, istinaf başvurusunun esastan reddinde, işin esası hakkında yeni bir karar verilmemektedir.Açıklanan nedenlerle ve özellikle Harçlar Kanunu ile bağlı tarife hükümleri, 5235 sayılı Kanun ve ilgili tüm yasal mevzuat, ulusal ve uluslararası yargı kararları kapsamında, ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmedikçe Bölge Adliye Mahkemelerinde nisbi değil maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiği kanaati nedeniyle, çoğunluğun nisbi harç alınmasına dair görüşüne katılmadığımı ve hükmün ilgili bentlerine muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.10/06/2021