Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/599 E. 2021/622 K. 17.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/599 Esas
KARAR NO: 2021/622
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/01/2017
NUMARASI: 2015/16 Esas, 2017/84 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 17/05/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında İstanbul’daki tüm … Kolejleri’nde eğitim gören öğrenciler için davalının organize ettiği Barcelona-İspanya gezisi düzenlenmesi için tur paketi sözleşme imzalandığını ve sözleşme gereği ön ödeme olarak 23.725,00 TL’lik ödeme yapıldığını, müvekkilinin sözleşmenin 11. Maddesi gereğince yeterli öğrenci sayısına ulaşılamadığından sözleşmeyi feshettiğini, davalının aldığı 23.725,00 TL’yi iade etmediğini bu nedenle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine borçlunun haksız yere itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sözleşmenin feshi ihtarını seyahat başlangıcından 3-4 gün önce öğrendiğini, yapılan 23.725,00 TL’lik ön ödemenin ise seyahat giderleri için kullanıldığını, satın alınan biletlerin iadesiz olması sebebi ile iade edilemediğini belirterek davanını reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacının, sözleşmenin 11. Maddesi gereğince hiç bir gerekçe göstermeksizin sözleşmeyi feshetme imkanının bulunduğu; davacının sözleşmeyi seyahat başlangıcına 7 gün kala feshetmesinin yeterli olduğu ayrıca fesih ihbarının davalıya 7 gün veya daha fazla süre kala ihbarının sözleşme ile şart kılınmadığı, buna göre sözleşme koşullarını ağırlaştıran diğer bir deyimle davacının sözleşmeyi fesih hakkını kısıtlayan herhangi bir yoruma imkan tanımanın mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile davacının davalı hakkında başlatmış olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçlunun yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takip konusu asıl alacak 23.725,00 TL işlemiş faizi 1.339,65 TL olmak üzere toplam 25.064,65 TL alacak üzerinden takipte belirtilen koşullar üzerinden TAKİBİN DEVAMINA, davacının icra inkar tazminatının kabulü ile, asıl alacağın (25.064,65 TL) %20’si tutarında olmak üzere 5.012,93 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; fesih hakkının, bozucu yenilik doğuran bir hak olduğu ve karşı tarafa ulaşmakla hüküm ve sonuçlarını doğuracağını, sözleşmenin feshi ihtarının, seyahat başlangıcına 7 gün kala müvekkili davalıya tebliğ edilmediğini, Yargıtay İçtihatlarında da süresinde tebliğ şartının arandığını, seyahat başlangıcına son 3-4 gün kalana kadar fesihten hiçbir şekilde haberi olmayan, seyahat ile ilgili organizasyon planlarını yapmaya devam eden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafından ödendiği iddia edilen paranın, bilet vs. seyahat giderlerine harcandığını, iptal dolayısıyla bunların iadesinin olmadığını, müvekkilinin, sözleşme gereği yapacağı hizmetin karşılığı olarak herhangi bir ücret almadığını, davanın kötü niyetle açıldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derce mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, sözleşme gereğince avans olarak ödenen bedelin istirdatı için davacı tarafça başlatılan takibe davalı itirazının iptali istemine ilişkindir.Sözleşme ilişkisi ve sözleşme gereğince davacı şirketin davalıya 23.725,00 TL avans ödemesi yaptığı, davacının yeterli öğrenci sayasına ulaşılamadığından bahisle sözleşmenin 11. Maddesi gereğince sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği hususları yanlar arasında çekişmesiz olup uyuşmazlık, davacının sözleşme gereğince fesih hakkını süresinde kullanılıp kullanmadığı, avans olarak ödediği bedelin iadesini isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının davalı aleyhinde 19.11.2012 tarihinde 23.725,00 TL asıl alacak, 1.33,65 TL faiz olmak üzere toplam, 25.064,65 TL üzerinden takip başlattığı, davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında akdedilen 05.01.2012 tarihli Paket Tur sözleşmesinin 2. Maddesinde, tatil programının 30 Martta başlaşacağı belirtildikten sonra 11. Maddesinde, “… herhangi bir neden göstermeksizin tek taraflı yazılı bir bildirimle en geç seyahat başlangıcına kadar önceden bildirmek kaydı ile sözleşmeyi feshedebilir. Seyahat başlangıcına 7 gün veya daha fazla bir süre kala yapılan fesihlerde … veya diğer ilgililere ödenen miktarın tamamı, seyahat başlangıcına 7 günden az kala yapılan fesihlerde ise … veya diğer ilgililere ödenen miktarın %90’nı firma tarafından fesih tarihinden itibaren en geç 7 gün içerisinde iade edilecektir.” düzenlemesinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı şirketin Bakırköy … Noterliğinin 23.03.2012 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği, ihtarnamenin davalıya gezi programının başlayacağı 30.03.2012 tarihinden 2 gün önce 28.03.2012 tarihinde tebliğ edildiği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Tek taraflı irade açıklamasıyla bir hukuki ilişkinin kurulmasını, değiştirilmesini ya da sona erdirilmesini sağlayan, kayıt ve koşula bağlanması mümkün olmayan, kullanıldıktan sonra artık kendisinden dönülemeyen haklara yenilik doğurucu haklar denilmektedir. Sözleşmeyi fesih hakkı, hukuksal niteliği itibariyle bozucu yenilik doğuran bir haktır. Fesih iradesi karşı tarafa ulaştığı andan itibaren hüküm ve sonuçlarını doğurur. Somut olayda, davacının fesih beyanının davalıya 28.03.2012 tarihinde ulaştığı, sözleşmenin 11. maddesindeki”… seyahat başlangıcına 7 günden az kala yapılan fesihlerde ise … veya diğer ilgililere, ödenen miktarın %90’ı, firma tarafından fesih tarihinden itibaren en geç 7 gün içerisinde iade edilecektir.” düzenlemesi gereğince davalının aldığı bedelin %90’nını (21.352,50 TL’yi) ihtarnamenin tebliğinden 7 gün sonra başlayacak faizi ile birlikte iadesi gerektiği, 21.352,50 TL’ye takip tarihine kadar 1.184,62 TL yasal faiz işlediği, (takipte yasal faiz talep edilmiştir.) davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken tamamı üzerinden kabul kararının isabetli olmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile yeniden hüküm tesisine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULU İLE, HMK’nun 353/1b-2 maddesi uyarınca İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/01/2017 gün ve 2015/16 Esas, 2017/84 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalı borçlunun yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 21.352,50 TL asıl, 1.184,62 TL faizi olmak üzere toplam 22.537,12 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 3-Asıl alacak 21.352,50 TL üzerinden hesap edilecek %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 1.539,51 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 405,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.134,31 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 5-Davacı tarafından yatırılan 405,20 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan 64,00 TL posta, 28,05 TL başlangıçta yatırılan harç masrafı olmak üzere toplam 92,05 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranı üzerinden taktiren 82,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacının kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yapılan 150,25 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranı üzerinden taktiren 18,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalının kendi üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım üzerinden AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısım üzerinden AAÜT gereğince hesap edilen 2.527,53 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının taraflara iadesine,
İstinaf Giderleri Yönünden; 1-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken istinaf nispi karar ve ilam harcının 1.539,51 TL’ye ikmali ile bakiye 1.165,76 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, peşin harcın mahsubuna, 2-Davalı tarafından peşin yatırılan istinaf harçları toplamı 490,55 TL, 46,90 TL tebligat/posta gideri olmak üzere toplam 537,45 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranı üzerinden taktiren 65,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalının kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-2 bendi ve aynı Kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere …’ın muhalefetiyle oyçokluğu ile karar verildi.17/05/2021
KARŞI OY Yargı harçlarına, 02.07.1964 tarihinde kabul edilen 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 1/1-1.bendinde yer verilmiştir. Yasanın birinci kısmı “ Yargı Harçları “ üst başlığını taşımaktadır. ”2”. maddenin 1. fıkrasında, yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı olan tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı belirtilmiştir. Mükellef üst başlığı ile 11. maddede, genel olarak yargı harçlarını, davayı açan veya harca mevzuu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerin ödemekle yükümlü olacağına yer verilmiştir.Harç alma ölçüleri ve nispetleri üçüncü bölümde 15. vd maddelerde düzenlenmiştir. Değer esası üst başlığı ile 16. maddede, değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas alınacağı, 21. maddede yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınacağı, 28. maddede, nisbi karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin geri kalanın, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceği belirtilmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanunun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarife “ Yargı Harçları “ dır. Tarifede, yargı harçları, “ Mahkeme Harçları “ üst başlığı ile, 1- Başvurma harcı, 2- Celse harcı, 3-Karar ve ilam harcı olarak, karar ve ilam harcı ise nisbi ve maktu harç olarak ayrı ayrı düzenlenmiştir. Başvurma harcı bölümünde, alınması gereken harç tutarları, derece ve yüksek mahkemeler ayrı ayrı belirtilerek, karar ve ilam harcı kısmında ki maktu harç bölümünde ise yine derece ve yüksek mahkemeler ayrı ayrı gösterilmiştir, karar ve ilam harçlarından nisbi harç bölümünde, “a” bendinde, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden şeklindeki genel açıklamadan sonra, özellik arzeden uyuşmazlıklarda ki harç oranlarına yer verilmiş, “e” bendinde “ …Yukarıdaki nispetler Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasının hüküm altına aldığı kararlar için de aynen uygulanır “ hükmüne yer verilmiştir. Çoğunluk görüşü, söz konusu bu düzenleme kapsamında, davalı taraftan, Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurusu halinde, Harçlar Kanunu düzenlemesi kapsamında, nisbi harca tabi davalarda, bu nispette harç alınması gerektiği kabul edilerek bu nispetler üzerinden harç alınmakta, işlemler yapılarak, hüküm tesis edilmektedir. Devletin gördüğü kamu hizmeti, kural olarak parasızdır. Fakat, davada kişilere özel hukuk alanındaki haklarına ( alacaklarına ) kavuşmaları için yardım edildiğinden, yapılan giderin bir kısmının mahkemelerin hizmetinden yararlanılanından alınması uygun görülmüştür ki, kişilerden makbuz karşılığı alınan paraya yargılama harcı denir. (Prof.Dr.Baki Kuru, İstinaf Sistemine göre yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, sayfa, 583,Ağustos 2017). Hukuk yargılamalarında uygulanan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da geçen “ kaybeden öder “ ilkesi, tarafların yargılamadaki başarı oranına göre kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme masraflarının hükmedilmesine İlişkin düzenlemeleri ifade eder ( Anayasa Mahkemesi’nin 2013/1793 Esas,18.04.2014 tarihli kararı). Bu açıklamalar doğrultusunda, bir uyuşmazlıkta, kaç defa harç alınması gerektiği ve Bölge Adliye Mahkemeleri’ne dair Harçlar Kanununa bağlı tarifenin “e” bendinde ki düzenlemenin ne şekilde yorumlanması gerektiği üzerinde durulması gerekecektir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 323. maddesinde yargılama giderleri düzenlenmiş, maddenin 1-a ) bendinde, celse, karar ve ilam harçları başta olmak üzere yargılama giderlerine yer verilmiştir. Aynı yasanın 326/1. fıkrasında, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir. Yani kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan, nisbi karar ve ilam harcından davalı taraf sorumlu olacaktır. Bu durumda, ilk derece mahkemesi tarafından, tarife üzerinden hesaplanan gerekli nisbi harcın davalıdan tahsiline ve davacının peşin olarak karşılamış olduğu harcın ise yine kabul ve red oranına göre, mahkeme masraflarının davalıdan alınmasına karar verilmesi yasanın emredici düzenlemesidir. Davalı tarafça karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması halinde yine aynı tarife üzerinden harç alınmaktadır. Bu durumda, davalının istinaf başvurusunun reddi ve Yargıtay nezdinde temyiz kanun yoluna başvurusu halinde bir kez daha aynı nispette harç ödemek zorunda kalması kaçınılmaz olacaktır. Nisbi tarifeye tabi davalarda, istinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan nisbi harcın alınmasının öncelikle, 492 sayılı Harçlar Kanununun 28. maddesinde ki düzenlemeye uygun olduğunun kabulü mümkün görülmemektedir. Söz konusu yasada ki, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceği düzenlemesi karşısında ve sonuç olarak ilk derece mahkemesi tarafından belirlenen harcı ödemeden kanun yoluna başvuru hakkı tanınan tarafa, bu kez aynı veya yakın oranda harç yatırması ediminin yüklenmesi, yasal düzenlemenin bir anlamda işlevsiz hale getirilmesi sonucunu doğurabilecektir. Bu husus, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2011/4159 Esas, 2011/8902 Karar ve 16.06.2011 tarihli ilamında (özetle )” Davanın niteliği gereği nisbi harca tabi davalardan olduğu gerekçesiyle, davacının dava açılırken, yargılamanın sonunda davanın redle sonuçlanması durumunda yükümlü tutulacağı maktu harçtan daha fazla tutardaki harcı yatırmakla yükümlü tutulması ve ödendiği takdirde dava sonunda alınması gereken maktu karar ve ilam harcının bu miktardan mahsup edilerek kalanının isteği durumunda kendisine geri verilmesi veya yargılamanın sürdürülebilirliğinin bu miktarın ödenmesi ön koşuluna bağlanması, belirtilen 28” inci madde lafzı ve ruhu İle çeliştiği gibi Anayasa’nın “ Hak arama hürriyeti “ başlığını taşıyan 36’ncı maddesinde yer alan “ Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içinde ki davaya bakmaktan kaçamaz “ hükmünün de ihlali niteliğindedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.11.2010 gün ve 2010/10-550 Esas, 2010/561 Karar sayılı ilamında da aynı görüş yaklaşım benimsenmiştir “ ifadeleri ile açıklanmıştır. Adil yargılanma hakkı başlıklı, İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin (AİHS)6. Maddesi, adil yargılanma hakkına İlişkin belli güvenceler tanınmıştır. Bu güvencelerden biri de bir yargı yerine başvuru hakkıdır. Buna göre kişinin bir hakkına ilişkin olarak bir yargı yerine başvurma hakkının güvence altına alınması gerekmektedir. Mahkeme önünde hak arama yolunun fiilen ya da hukuken geçici de olsa kapatılması veya bu hakkın fiilen ya da hukuken geçici de olsa kapatılması veya bu hakkın kullanılmasının imkansız kılacak şekilde bir takım şartlarla sınırlandırılması AİHS’nin 6.maddesinin ihlali anlamına gelebilecektir. ( AİHM ‘nin 26 Haziran 2007 tarihli 25321 /02 başvuru No ‘lu Ülger / Türkiye kararı ; TBB Dergisi ,sayı 86, 2009).HMK ‘nın sekizinci kısmında “ Kanun Yolları “ düzenlenmiş, birinci bölümde “ İstinaf “ kanun yoluna yer verilmiştir. Yasanın 341. maddesinde ise istinaf yoluna başvurulabilen kararlar belirtilmiştir. 344. maddede, istinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderlerin ödeneceğine yer verilmiştir. Ne şekilde ve hangi oranda harcın alınması gerektiği, 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince tespit edilecektir .5235 sayılı “ Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun “ nun 3. maddesinde “ Adli yargı ikinci derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleridir “ düzenlemesine yer verilmiştir.Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, tarifenin 1/ e bendinde ki işin esasının hüküm altına aldığı kararlar içinde aynen uygulanacağı şeklinde ki kararlardan anlaşılması gereken, kararı ilk derece mahkemesi yerine geçerek vermesi ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğunun kabulü isabetli olacaktır. Çünkü buna dair hüküm verilmeden önce, ilk derece mahkeme kararı kaldırılmakta ve sonuç olarak ikinci, derece mahkemesi olarak verilen yeni bir hüküm oluşmaktadır. İlk Derece Mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan red kararları ( Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2018/4601 Esas, 2019/6115 Karar ve 02.10.2019 tarihli, 2018/1356 Esas, 2019/6937 Karar ve 07.11.2019 tarihli ilamlarında, Bölge Adliye Mahkemelerinde alınan harçlara ilişkin karşı oy görüşünde ayrıntılı şekilde her yönü ile açıklandığı üzere) icra edilebilir karar niteliğinde değildir.İlk derece mahkeme kararı geçerliliğini devam ettirmektedir. İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı da değildir ( Pekcanıtez -Atalay – Özekes sh.583, Konuralp, Uluslarası Toplantı sh.260,100 soruda istinaf ve temyiz sh 99 ) Bölge Adliye Mahkemesinde, istinaf başvurusunun esastan reddinde, işin esası hakkında yeni bir karar verilmemektedir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle Harçlar Kanunu ile bağlı tarife hükümleri, 5235 sayılı Kanun ve ilgili tüm yasal mevzuat, ulusal ve uluslararası yargı kararları kapsamında, ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmedikçe Bölge Adliye Mahkemelerinde nisbi değil maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiği kanaati nedeniyle, çoğunluğun nisbi harç alınmasına dair görüşüne katılmadığımı ve hükmün ilgili bentlerine muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.17/05/2021