Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/596 E. 2022/335 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/596 Esas
KARAR NO: 2022/335
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2020
NUMARASI: 2020/524 Esas, 2020/896 Karar
DAVA: İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili 11/08/2020 tarihli dava dilekçesinde; müvekkillerinden …’nın davalı şirkette uzun süre yönetici olarak, müvekkili …’un ise iş yeri doktoru olarak çalıştığını, iş akitlerinin haksız ve hukuka aykırı olarak fesih edilmesi üzerine İş Mahkemesine alacak davası açıldığını, kararın kesinleştiğini ve mahkeme kararına istinaden Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ilamlı icra takibi başlatıldığını, alacağın tahsil edilemediğini, davalı şirketin ilama dayanan alacaklarını icra emri ile istenilmesine rağmen ödemediğini iddia ederek, İİK 177.maddesi gereğince davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacılar tarafından işçilik alacaklarına istinaden açılan davaların davacılar lehine sonuçlandığı ve kesinleştiği, davacıların Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … Esas sayılı takip dosyaları üzerinden davalı aleyhine ilamlı icra takibine geçtikleri, davalı tarafından ilama müstenit alacağın ödenmediği ve dosyada bir tehiri icra kararının da bulunmadığı, şirket yetkilisinin İİK’nın 177/4 ncü maddesi uyarınca dinlenmek üzere duruşmaya davet edilmesine rağmen gelmediği ve beyanda bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 25/12/2020 tarihli gerekçeli karar ve 06/01/2021 tarihli eski hale getirme talebinin reddine dair ara karar ile 13/01/2021 tarihli feragat nedeniyle karar verilemeyeceğine dair ek kararı davalı vekiline 23/01/2021 tarihli olarak ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı vekili tarafından aynı dilekçe ile gerekçeli ve ara kararlar 05/02/2021 tarihinde istinaf edilmiştir. İstinaf tarihi itibariyle ek ve ara kararlara karşılık yasal sürede istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmasına rağmen gerekçeli kararın ise yasal on günlük süre sonrasında istinaf edildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; mahkemenin 24/12/2020 tarihli duruşmasına katılmak üzere Ankara’dan yola çıkmasına rağmen yetişemediği için duruşmaya katılamadığını, müvekkili şirket yetkilisi ile davacılar arasında yapılan protokole göre davacıların davalarından feragat etmeleri gerektiğini, protokolü dosyaya sunacaklarını, ancak yetişemediklerini, vekaletnamenin dosyada olmasına rağmen duruşma günü ve duruşma zaptının taraflarına tebliğ edilmediğini, şirket yetkilisine duruşma gününün kararın verildiği tarihte tebliğ edildiğini, tebligatların usulsüz olduğunu, müvekkiline İİK 158.maddesi gereğince depo kararı gönderilmediğini, müvekkilinin kronik kalp hastası olduğunu, Covid – 19 testinin pozitif çıkması nedeniyle yapılan tebligatlardan haberinin olmadığını, mahkemeye yaptıkları eski hale getirme taleplerinin reddedildiğini, mahkemenin kendi meslek alanı dışında bir başka bir meslek alanı konusunda uzman gibi beyan ve mütala verdiğini, pandemi sürecinde aylarca devam eden pozitif hastaların bulunduğunu, aylarca yatağından kalkamayan hastaların varlığının medyadan gördüklerini, mahkemenin ara kararını ve gerekçeli kararını bu nedenle kabul etmediklerini, müvekkilinin kronik kalp hastası olduğunu, defalarca kalp spazmı geçirdiğini, müvekkilinin hastalığı ağır şekilde atlattığını, 2013 yılında şirketlerinin uğradığı mali sıkıntılar nedeniyle mal varlığının neredeyse tamamını kaybettiğini, ancak o tarihten bugüne kadar kendisinin ve ailesinin mal varlığını tamamen satarak yaklaşık 20.000.000,00 Euro borç ödediğini ve hali hazırda da ödemeye devam ettiğini, 3-4 ay içinde yargılama yapılıp bitirildiğini, dava dosyası nedeniyle yaklaşık 200’e yakın işçi ve diğer alacaklıların alacaklarını alamadığını, kararın öncelikle usulsüz tebligatlar ve işlemler nedeniyle davacı alacaklıların davadan feragati de göz önünde bulundurularak kaldırılmasını ve eski hale getirme taleplerine karşı ret kararının kaldırılarak dosyanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 177. maddesinde düzenlenen doğrudan doğruya iflas davasıdır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK ‘nun 177.maddesinde, “ Doğrudan Doğruya İflas Halleri “ üst başlığı altında, “Evvelce takibe hacet kalmaksızın İflas”, “ Alacaklının talebi” düzenlenmiştir. 177/1. fıkrada, aşağıdaki hallerde alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebileceği ifade edilmiştir. Yasada belirtilen “4” bent ise sırasıyla ,”1- Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa; 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa; 3-308 inci maddede ki hal varsa; 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse,..” şeklinde sayılmıştır. Yasanın 181. maddesinde, 159,160,164,165 ve 166’incı maddelerin bu fasıl hükmüne göre vukua gelen iflaslarada tatbik olunacağına yer verilmiştir. Dosya kapsamından; davacılar tarafından Bakırköy 15. İş Mahkemesine açılan işçilik alacaklarına dair dava sonucunda mahkeme ilamlarının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı takip dosyalarında icra takibine konu edildiği, davalı borçlunun takip konusu alacağı ödememesi üzerine mahkemedeki iflas davasını açmış oldukları anlaşılmıştır. Taraflar arasında; İş Mahkemesi kararları, icra takip dosyaları yönünden herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; iflas kararından sonra dosyaya ibraz edilen feragat dilekçesi üzerine davanın feragat nedeniyle reddine karar verilip verilemeyeceği, davalı vekilinin eski hale getirme talebine yönelik verilen ara karar ve ek karar ile mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Mahkeme tarafından İcra İflas Kanunun 177.maddesi gereğince davalı şirket yetkilisinin dinlenmesi için şirket yetkilisi … adına çıkarılan tebligat 02/12/2020 tarihinde 21.madde gereğince tebliğ edilmiş, ancak aynı tarihli olarak birden çok tebligatın ve tebligat parçasının dosya içerisinde mevcut olduğu, bir diğer tebligat tarihinin Başakşehir adresine 23/11/2020 tarihinde davalı şirket adına çıkarıldığı, tebligatta yine şirket yetkilisi …’un dinleneceği hususunun ihtar edildiği, … adına Esenyurt / İSTANBUL adresine çıkarılan önceki tebligatın taşındığı gerekçesiyle 21/11/2020 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, davalı şirket yetkilisi adresine 177/4.maddesi uyarınca dinlenmesi amacıyla Beylikdüzü/İSTANBUL adresine yeniden tebligat çıkarıldığı, tebligatın PTT sorgulamadan yapılan incelemede duruşma tarihinden sonraki tarih olan 29/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar son gerçekleştirilen tebligatın tebliğ tarihi hüküm tarihinden sonra olmakla birlikte mahkeme duruşma zaptına geçtiği üzere daha önceden gerçekleştirilen tebligatların davalıya yapıldığı, davalı vekilinin beyanına göre duruşma gününden haberdar olduğu anlaşıldığından iş bu aşamada yapılan hatalı işlemin geriye dönük tekrarında hukuki yararın olmayacağı sonucuna ulaşılmıştır. Her ne kadar dosya içerisinde davacılar vekiline ait 24/12/2020 tarihli ödeme nedeniyle davadan feragat edildiğine ilişkin dilekçe mevcut ise de hüküm tarihi olan 24/12/2020 tarihinde, davacı vekili duruşma zaptına geçen beyanında; davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir. Aynı duruşma zaptında İİK 177/4.maddesi uyarınca çıkartılan davetiyelerin davalı şirket ile davalı şirket yetkilisine tebliğ edildiği, yapılan yoklamada şirket yetkilisinin hazır olmadığı ifade edilmiştir. Davalı vekili tarafından hüküm tarihi olan 24/12/2020 tarihli dilekçe ile eski hale getirme talebinde bulunulmuştur. Dilekçe içeriğinde, Ankara’dan yola çıktıktan sonra Bolu arasındaki kar fırtınası ve tipi nedeniyle duruşmaya yetişemediğini, yaklaşık üç dakika sonra yetişebildiğini, dilekçeye ekli olarak fişte görüldüğü üzere 08:18’de Bolu Dağı’na varabildiğini, buna dair benzin fişinin dilekçede ekli olduğunu, mücbir sebep nedeniyle duruşmaya katılamadığını, müvekkili … ile davacı alacaklılar vekili arasında yapılan protokolün ekte sunulu olduğunu, protokol gereğince davacıların davadan feragat etmeleri gerektiğini, vekaletnamenin dosyada olmasına rağmen duruşma zaptının kendilerine tebliğ edilmediğini, müvekkili şirket yetkilisine yapılan duruşma davetiyesinin kararın verildiği 24/12/2020 tarihinde postaya verilmiş olduğunu, bu durumun barkod numarasından anlaşıldığını, tebligatların usulsüz olduğunu belirterek, müvekkili şirket yetkilisine çıkartılan tebligatın dönüşü beklenmeden ve taraflarına duruşma günü ve zaptı tebliğ edilmeden verilen iflas kararından dönülerek yargılamanın eski hale getirilmesini talep etmiştir. Dilekçenin devamında ise müvekkillinin kronik kalp hastası olduğunu, 23/11/2021 tarihinde yaptırdığı test sonucunda testin pozitif çıktığını, nefes alma zorlukları nedeniyle evden çıkamadığını, bu süreçte müvekkilinin evden çıkamadığından tebligatlardan haberinin olmadığını, pandemi döneminde müvekkilinin yargılamaya katılamamasının mazur görülmesi ve hak kayıplarına uğranılmaması için eski hale iade taleplerinin kabulünü istediğini beyan etmiştir. Eski hale getirme kararına ekli olarak davalı şirket yetkilisi …’a ait 23/11/2020 tarihli laboratuvar tetkik sonucuna dair raporu ibraz etmiştir. Raporda pozitif durumun belirtildiği, yine dilekçeye ekli olarak davalı vekili ve davacılar vekilinin imzasının mevcut olduğu tarihsiz makbuz ve ibraname başlıklı belge örneğinin olduğu, söz konusu ibranamede yargılamanın ve daha öncesi ile ilgili işlemlerin anlatıldığı, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/524 Esas sayılı dosyası ile iflas talepli dava açıldığının belirtildiği, alacaklılar ile borçlu şirket arasında alacak toplamının 225.000,00 TL olduğu hususunda tarafların mutabakata vardığı, ayrıca 18.000,00 TL iflas avansı karşılığının ödendiği, bu miktarın iflas idaresinden alındığında borçluya iade edileceğinin ve alacaklıların borçlu şirketi ibra ettiklerine yer verildiği görülmüştür. 24/12/2020 tarihli mahkemeye hitaben davacılar vekili Av. … tarafından UYAP sistemi üzerinden gönderilen dilekçede ise, İİK 177 ve devamı maddelerine dayanılarak açmış oldukları iflas talepli davadan borcun ödenmesi sebebiyle feragat ettiklerini bildirilmiştir. Dilekçe dosya içerisinde mevcut olmakla birlikte mahkeme havalesi yoktur. Dava dilekçesine ekli vekaletnamede davacılar vekilinin davadan feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme tarafından davalı vekilince karar sonrasında ibraz edilen eski hale getirme talebine ve feragat açıklamasına dair dilekçesine istinaden 06/01/2021 tarihli ara karar ile davalı vekilinin vekaletnamesini ön inceleme ve tahkikat duruşmasının yapılmasından sonra 06/11/2021 tarihinde sunduğu, bu tarihten önce vekaletname sunmadığı, ön inceleme ve tahkikat duruşmasının 05/11/2020 tarihinde yapıldığı ve bu duruşmaya ilişkin tebligatın davalı şirkete tebliğ edildiği, mahkeme tarafından belirlenen duruşma gününün davalı vekiline tebliğ zorunluluğunun bulunmadığı, açıkça duruşma gün ve saatinden haberdar olduğu, ancak yetişemediğini bildirdiğinden eski hale getirme talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği, ara karar sonucunda karara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulabileceğinin belirtildiği, davalı vekilinin aynı tarihli dilekçesine istinaden mahkemece bu kez 13/01/2021 tarihli ek karar verildiği, söz konusu ek kararda ise İİK’nın 165/2.maddesi uyarınca iflas kararı verilmesinden sonra iflas davasından feragatin geçersiz olması nedeniyle HMK’nın 307/2.maddesi uyarınca ek karar verilemeyeceğinin tespitine dair karar verildiği, söz konusu bu karara karşı da istinaf kanun yolunun açık olduğunun ifade edildiği görülmüştür. 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 165.maddesinde iflas tarihi düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında; iflas kararı verilmesinden sonra iflas davasından feragatin geçersiz olduğuna yer verilmiştir. Somut davada, mahkemece şirketin iflasına karar verilmesinden sonra aynı yasal düzenleme kapsamında iflasın hükümle açılacağı göz önünde bulundurulduğunda iflas davasından feragat geçersiz olacaktır. Bu nedenle davalı vekilinin mahkemenin 13/01/2021 tarihli ek kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Diğer taraftan, yukarıda ayrıntılı şekilde yer verildiği üzere dosya içerisinde duruşma günü konusunda çelişki yaratacak şekilde birden fazla tebligatın mevcut olduğu, son tebligatın ise hüküm tarihinden sonraki tarih itibariyle muhataba tebliğ edildiği anlaşılmakla birlikte davalı vekilinin eski hale getirme dilekçesinden duruşma gününden haberdar olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın ikinci ayrımın üst başlığı eski hale getirmedir. Talep, 95.maddede düzenlenmiştir. 95/1. fıkrada, elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hakimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlem yapamayan kimsenin, eski hale getirme talebinde bulunabileceği, ikinci fıkrada ise, süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen aynı sonuca, eski hale getirme dışında, başka bir hukuki yoldan ulaşılabiliyorsa, eski hale getirme talebinde bulunulamayacağı belirtilmiştir. 98. maddede, yapılamayan işlem için eski hale getirmenin, bu işlemin hangi mahkemede yapılacaksa o mahkemeden talep edileceği, ikinci fıkrada, eski hale getirme talebinin, istinaf yoluna başvuru hakkının düşmesi halinde bölge adliye mahkemesinden, temyiz yolu başvuru hakkının düşmesi halinde ise Yargıtay’dan talep edilebileceği ifade edilmiştir. Somut davada, davalı vekili, feragat hakkında hüküm tesis edilmesi amacıyla duruşmaya gecikmesinin mazeretini bildirerek eski hale getirme talebinde bulunmuştur. HMK 96. maddesinde, eski hale getirme talebinde süre düzenlenmiştir. Yasada, eski hale getirmenin, işlemin süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davalı vekili tarafından, hüküm tarihine ihtiva eden dilekçe ile eski hale getirme talebinde bulunulmuştur. Her ne kadar dilekçenin mahkemeye ulaştığı saat yazılmamış olmakla birlikte sistem üzerinde yapılan incelemede aynı gün saat 16:21’de mesai saatleri içerisinde dilekçenin dosyasına sunulmuş olduğu anlaşılmıştır. Ne var ki yasada belirlenen şekilde eski hale getirme işlemenin süresinde yapılamamasına sebep olan engel ile ilgili dosya içerisine ibraz edilen deliller talebin kabulü için yeterli görülmemiştir. Bu nedenlerle davalı vekilinin yasal sürede istinaf etmiş olduğu ek ve ara karara karşı istinaf başvurularının esastan reddi uygun görülmüştür. Hüküm ise yukarıda belirtildiği üzere aynı tarihte tebliğ edilmiş olmasına ve on gün içerisinde istinaf kanun yolu gerekçeli hükümde açıkça belirtilmesine rağmen yasal on günlük süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmamış olduğundan başvurunun süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle İcra İflas Kanunun 165.maddesi, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 95 ve devamı maddeleri ile aynı yasanın 346.maddesi gereğince davalı vekilinin asıl ve ek karara yönelik istinaf başvurusunun kararların usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle reddine, gerekçeli karara ilişkin istinaf başvurusunun ise on günlük yasal sürenin geçirilmiş olması nedeniyle süreden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Mahkemenin 06/01/2021 tarihli eski hale getirme talebinin reddine dair ara kararı ve 13/01/2021 tarihli iflas davasından feragatin geçersiz olması nedeniyle ek kararın verilemeyeceğine dair ara kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin bu kararlara ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1b-1 bendi gereğince REDDİNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/524 Esas, 2020/896 Karar sayılı kararı davalı vekiline 23/01/2021 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen gerekçeli karara yönelik hükümde belirtilen şekilde on günlük yasal süre içerisinde en geç 02/02/2021 tarihinde istinaf kanun yolu başvuruda bulunulması gerekirken 05/02/2021 tarihinde yasal süre sonrasında istinaf kanun yoluna başvurulmuş olması nedeniyle davalı vekilinin buna ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 346/1.fıkrası gereğince süre yönünden REDDİNE, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4- Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve talebin niteliği gereğince vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda ,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352/1 . maddesi ile İİK nun 164/2. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içerisinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/03/2022