Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/577 E. 2021/777 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/577 Esas
KARAR NO : 2021/777
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18/11/2020
NUMARASI: 2018/1352 Esas, 2020/772 Karar
DAVA: İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 17/06/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 10.03.2015 tarihli dava dilekçesinde, şirket ortaklarının 31.12.2014 tarihli mali tablolarda ve gerekse mali duruma İlişkin analizlerde borca batık durumda bulunduğu anlaşılan şirketin finansal durumunun iyileşebileceği ve belirli zaman aralığı içinde uygulanacak yönetim ve iyileştirme modeliyle borca batıklıktan çıkabileceği sonucuna vardıklarını, borca batık durumda ki şirketin bu durumdan çıkması ihtimalinin yapılacak iyileştirme projesi ile %100 olduğunun görüldüğünü, müvekkili şirketin, her türlü İnşaat taahhüt işleri, konut, işyeri, ticarethane inşaatlarını yapmak, satmak, kendi hesabına arazi ve arsalar almak, bunlar üzerinde veya başkalarına ait arsa ve araziler üzerinde kat karşılığı binalar yapmak, yurt içinde ve yurt dışında her türlü resmî ve özel sektöre ait inşaat taahhüt ve montaj işleri yapmak ve müstakil konut, iş hanları, fabrikalar, yollar vb inşa etmek ve kiraya vermek amacıyla 2008 yılında 100.000 TL sermaye ile limited şirket olarak kurulduğunu, 31.12.2014 tarihi itibariyle 61 çalışanı bulunduğunu, şirketin iki ortaklı olduğunu, şirketin 2012 yılından bu yana ağırlıklı olarak TOKİ ve diğer kamu kurumlarından devlet taahhütleri üstlendiğini, 2014 yılında üstlendiği işlerin büyük bölümünü oluşturan TOKİ ‘den tahsilatların daha çok bürokratik nedenlerle olağanüstü gecikmesi neticesinde inşaat girdilerinin aşırı fiyatlarla temin edilmek zorunda kalındığını, 2014 yılının zararla kapatıldığını, şirketin 31.12.2014 ara bilanço tarihi itibariyle rayiç değerler üzerinden, 22.799.361 TL aktif mevcudu, (-)23.284.234 TL borcu bulunduğunu, (-) 484.873 TL menfi özvarlığa sahip olduğunu, iyileştirme projesinde, ekonomik sıkıntıları aşabilmek için sermaye artışı, yeniden yapılanma, tasarruf tedbirleri gibi tedbirler uygulanacağını iddia ederek, müvekkili şirketin borca batık olduğunun tespiti ile İİK 179 ve ilgili mevzuat gereği iflasın 1 yıl süre ile ertelenmesine ve İİK 179/ a maddesi gereğince müvekkili şirketin malvarlığının korunması için gerekli tedbirlerin alınmasını talep etmiştir.Bir kısım alacaklılar, yargılamaya müdahil olarak katılmış ve yazılı ve /veya sözlü beyanlarda bulunmuşlardır. MAHKEMENİN 2015/87 ESAS, 2018/490 KARAR ve 09.05.2018 TARİHLİ KARARI ile;Bilirkişi kurulu ek raporunda ki borca batıklığın, 31 /12/2016 tarihi itibariyle değerlendirilmesinden sonra 2017 yılı ve 2018 yılı başından hüküm tarihine kadar geçen yaklaşık bir buçuk yıllık süre içerisinde davacı şirketin küçük miktardaki satıştan elde edilen cirosu dışında hiçbir faaliyetinin bulunmadığı ve bu dönemi bütünüyle ve sürekli olarak zararla kapattığı, buna göre hüküm tarihindeki borca batıklığın 31/12/2016 tarihindeki borca batıklık miktarına göre şirketin borca batıklıktan kurtulmasının mümkün bulunmadığı gibi borca batıklığın daha yüksek bir rakama ulaştığının açık, anlaşılabilir ve belirgin olduğu gerçeği karşısında davanın aylarca uzamasına yol açacak hüküm tarihindeki rayiç değerlere göre borca batıklığın tespitini gerektirecek yeni bir bilirkişi raporuna ihtiyaç olmadığı, alacaklıların durumlarının daha da kötüye gitmemesi ve davanın başından hüküm tarihine kadar iflas erteleme koşullarının hiç oluşmadığı gözönünde tutularak borca batıklık konusunda yeni bir bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmediği, bilirkişinin ikinci ve üçüncü ek raporları ve önceki kayyım raporları ve önceki kayyım raporlarındaki olumlu görüşlere ilişkin belirlemelerin belgelendirilmiş olduğu, soyut tahminlere dayanan yorumlar içerdiği dikkate alınarak otuz nolu kayyım raporunda yazılı yorum ve görüşlere itibar edilmediği, bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere davacı şirketin sermaye artışını yerine getirmediği gibi borç yapılandırılmasına yönelik olarak gayretsiz ve isteksiz bir tutum içinde bulunduğu, iyileştirme projesinde yer alan hedeflerini gerçekleştiremediği ve gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı, iflas erteleme kurumuna ilişkin ilkelerin davacı şirket yönünden olumlu şekilde uygulanabilirliğin mümkün olmadığı, iflas erteleme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, iflas erteleme isteminin reddi ile şirketin iflasına karar verilmiştir.
Karar, davacı şirket vekili tarafından istinaf edilmiştir.DAİREMİZİN 2018/2017 ESAS, 2018/2171 KARAR ve 13.12.2018 TARİHLİ KARARI ile;Yargıtay içtihatlarında da işaret edildiği üzere, kaydi değerlere bağlı kalınmaksızın, borca batıklığın varlıkların rayiç değerleri dikkate alınarak güncel biçimde belirlenmesi ve projenin bu kapsamda ciddi ve inandırıcı olup olmadığının ve şirketin iflasının ertelenmesi ile mali durumun düzeltilmesinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, rayiç değerler üzerinden yapılan hesaplamanın üzerinden 3 yıldan fazla bir süre geçtiği, bu nedenle, davacı şirketin kaydi değerlerle bağlı kalınmaksızın varlıkların rayiç değerleri dikkate alınarak güncel biçimde belirlenmesi ve iyileştirme projesinin bu kapsamda ciddi ve inandırıcı olup olmadığının ve şirketin iflasının ertelenmesi ile mali durumun düzeltilmesinin mümkün bulunup bulunmadığı ya da borca batıklıktan çıkıp çıkmadığının değerlendirilmesi amacıyla teknik, yeterli açıklamaları içeren ve denetime elverişli bir rapor alınması suretiyle uygun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;Mahkemece, alınan bilirkişi raporu ve kayyım raporlarına göre TTK ‘nın 376 ve 377 ile İİK ‘nın 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için herşeyden önce erteleme talep eden şirketin borca batık durumda olması gerektiği, istinaf mahkemesi kararı doğrultusunda alınan ve denetime elverişli görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporlarında davacı şirketin malvarlıklarının rayiç değerleri ve hüküm tarihine en yakın son bilanço ve mizan toplamı dikkate alınarak yapılan hesaplamada 30/06/2020 tarihi itibariyle davacı şirketin rayiç değerler üzerinden aktifi ile borçları toplamı dikkate alındığında özvarlıkları tutarının 883.249,13 TL olduğu ve borca batık durumda olmadığının belirtildiği, bu durumda iyileştirme projesindeki hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın davacının borca batık olmadığının belirtildiği, davacı şirketin yargılama sırasında borca batıklıktan çıkmış olduğu gerekçesiyle, iflas ertelemesi isteminin reddine, tüm tedbirlerin kaldırılmasına ve atanan kayyımların görevlerine son verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, iflas erteleme davasının alacaklıları korumaya yönelik bir dava olduğu, karar verirken alacaklıların hukukunun korunması gerektiğini, kayyım raporlarında sabit olduğu üzere şirketin iyileştirme projesinin önünde bir performans sergilediğini, tedbir kararının kaldırılması ile bir kısım alacaklıların mağdur edilmiş olduğunun net olarak anlaşılacağını, tedbirin kaldırılmasının alacaklılar arasındaki eşitliği bozduğunu, alacaklıların hukukuna zarar vermiş olacağını, kayyım raporlarında belirtildiği üzere iflasın ertelenmesi sürecinde devlete 430.000 TL vergi borcu ödendiğini ve şirketin devlete herhangi bir vergi borcu kalmadığını, davacı şirketin %80 hisseyle ortak olduğu incelemelerin devam ettiği şirket ortağı ile yapılan TOKİ Osmaniye 300 kişilik pansiyon vb inşaatından vergi alacağı tahakkuk edeceği için bu gelirinde alacaklılara ödenebilmesi için tedbirin devamına ihtiyaç olduğu, davacı şirketin SGK prim borcunun kanunlar uyarınca yapılandırıldığını 230.000,00 TL ‘lik kısmının ödendiğini, şirketin mal varlığını satıp alacaklılar arasında eşitsizlik yaratmadan hakkaniyete uygun borç ödemesi yapabilmesi için tedbirin devam etmesi gerektiğini, müdahale talebinde bulunan …..Ltd.Ştinin talebinin reddedilmiş olmasınında hatalı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:DAVA: İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince somut yargılamada uygulanacak olan, 160. maddesinde, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise, kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut talebin, yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekaletnamesinde iflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket ortaklar kurulunun 06.03.2015 tarihli kararı ile şirketin borca batık olduğu, aktiflerinin borçlarını karşılayamaz durumda bulunduğu, durumun ticaret mahkemesine bildirilmesine ve iflas erteleme davası açılması için avukata yetki verilmesine dair karar alındığı, mahkemece ilanların yaptırıldığı, iflas avansının mahkeme veznesine yatırıldığı anlaşılmıştır. Talep tarihi, yargılamanın gelmiş olduğu aşama, istinaf nedenleride dikkate alınarak inceleme gerçekleştirilmiştir.Uyuşmazlık, borca batıklıktan çıkan borçlu şirket hakkında verilmesi gereken hüküm, ihtiyati tedbir kararının, borca batıklıktan çıkan şirket yönünden devamına dair hüküm verilip verilemeyeceğidir. Mahkememiz kararı sonrasında düzenlenen, 13.10.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda, dosyaya sunulan tüm belgeler ve 30.06.2020 tarihli dönem mizanı ve diğer tüm belgeler üzerinde ayrı ayrı incelemeler ve değerlendirmeler yapıldığı, rayiç değer tespitine konu konu edilen demirbaşların inceleme tarihleri itibarıyla piyasa rayiç bedellerinin tespit edilerek ayrıntıları ile gösterildiği, 19.11.2019 tarihli 6 nolu kayyım raporunda, şirketin inceleme döneme öncesi 28.02.2018 -31.03.2018 dönemi aralığında herhangi bir gelir sağlayıcı işlemi bulunmadığı gibi inceleme dönemi 30.09.2019 tarihi itibariyle 12.000,00 TL gerçekleşen satışı bulunmakta olduğu, ilgili dönemde 1.502,69 TL tutarında kar elde ettiği, bu inceleme dönemi içinde faaliyete ilişkin anlamlı bir satış işleminin gerçekleşmediği, şirket borçlarında 31.12.2017 başvuru dönemine nazaran Eylül /2019 döneminde 20.228.767,46 TL tutarında azalma yaşandığı, şirketin sunduğu iyileştirme projesinde sermayesini 200.000,00 TL daha artırarak 1.200.000,00 TL’ye çıkardığı, artırılan sermayenin tamamının ödendiğinin beyan edildiği, şirketin 30.06.2020 tarihi itibariyle mali tablolarında rayiç değerler üzerinden özvarlık tutarının 883.249,13 TL olarak bulunduğu, erteleme talep eden şirketin borca batık durumda olmadığı, bilindiği üzere iflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için her şeyden önce erteleme talebinde bulunan şirketin borca batık durumda olması gerektiği, şayet iflas erteleme talebinde bulunan şirket borca batık durumda değil ise bu durumda, iflas erteleme talebinin reddine karar vermek gerektiği, somut talepte, batık olma koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle iflasın gerçekleşmesi için gerekli diğer şartların incelenmesine gerek bulunmadığı, sonuç olarak, erteleme talep eden şirketin 2020 yılı ticari defter kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda, şirketin 30.06.2020 tarihli rayiç bilançosuna göre özvarlığının (+) 883.249,13 TL olarak hesaplandığı, diğer bir anlatımla erteleme talep eden şirketin borca batık durumda olmadığı, iflas erteleme talep eden şirket bakımından borca batıklık koşulunun gerçekleşmediği belirtilmiştir.Bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir.Davacı vekili, 18.11.2020 tarihinde zapta geçen beyanında, şirketin iflastan çıkarılması ile kayyımların görevlerine son verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, yukarıda yer verilen şekilde, borca batık olmayan şirketin iflasın ertelemesi talebinin reddine karar verilmiştir.İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, bir diğer görüş, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir.İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın kanunda belirtilen şekilde mahkemeye bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması gerektiği, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb, bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, iflas erteleme kararının alacaklıların haklarına iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, iflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır.Açıklandığı ve bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında İflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık olması gerekir. Somut talepte, davacı şirketin, 30.06.2020 tarihi itibariyle rayiç değerler üzerinden özvarlık tutarı, 883.249,13 TL olup borca batık durumda değildir. Bu konuda, borçlu şirketin aksine bir iddiası da mevcut değildir. Borçlu şirket hakkında, 12.03.2015 tarihli ara kararla ihtiyati tedbire dair hüküm tesis edilmiştir. Mahkemece, 09.05.2018 tarihli kararla birlikte ihtiyati tedbir kararlarları kaldırılmış ise de Dairemiz kararı sonrasında, 21.12.2018 tarihli ara kararla İhtiyati tedbirlerin devamına karar verilmiştir. Bu durumda, ilk tedbir kararı ile hüküm tarihine kadar geçen süre içerisinde, davacı borçlu şirketin 7 aylık tedbirin kaldırılmış olduğu sürenin mahsubu halinde, 5 yıldan fazla süredir ihtiyati tedbir kararından yararlandığı anlaşılmaktadır. Davacı şirketin tedbir tarihinden itibaren ihtiyati tedbir sonuçlarından yararlanmış olduğu aşikardır. Talep tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179/b maddesinde, erteleme kararının etkileri düzenlenmiştir. 179/b-4. fıkrada, erteleme süresinin azami bir yıl olduğu, bu sürenin kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabileceği, ancak uzatma sürelerinin toplam dört yılı geçemeyeceği belirtilmiştir.Yasanın düzenlemesi emredici niteliktedir. 179/b/1-2. fıkralarda ise tedbire dair düzenlemelere yer verilmiştir. İflas erteleme şartlarından borca batık olma durumu ortadan kalkan şirket yönünden, erteleme kararının sonuçları arasında yer alan İhtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesi hukuka uygun düşmeyecektir. Aksinin kabulü, yasanın emredici düzenlemesi ile birlikte iflas erteleme müessesini düzenleyen ilgili mevzuat hükümlerinin gerek lafzına gerekse de ruhuna uygun olmayacaktır. Yukarıda yer verildiği üzere iflas ertelemesi yalnızca talep eden borçlu şirketi değil, alacakları da korumak zorundadır. Bu durumda, tedbir kararı ile alacaklılardan daha fazla fedakarlık beklenmesi mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle talep tarihinde yürürlükte bulunan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun İflas Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun İflasın ertelenmesine dair düzenlemeleri kapsamında, borca batıklık durumu sona eren borçlu şirket yönünden, iflas erteleme talebinin reddi ile ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılması kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,1- İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1352 Esas, 2020/772 Karar ve 18.11.2020 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken istinaf karar harcı peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,4- Talebin niteliği ve istinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.17/06/2021