Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/552 E. 2021/674 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/552 Esas
KARAR NO : 2021/674
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI: 2014/855 Esas, 2020/185 Karar
DAVA: ALACAK
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, 02.12.2011 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin davalı şirkete mal sattığını, üzerine düşen tüm edinlerini yerine getirdiğini, ancak davalının mal bedellerini müvekkili şirkete ödemediğini, müvekkili şirketin alacağının tahsili amacı ile Eyüp …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, takibe itiraz üzerine İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/547 Esas sayılı dosyasında İtirazın iptali davası açıldığını, anlaşma durumunun söz konusu olması nedeniyle davanın takipsiz bırakıldığını, takiple davalının alacak miktarından haberdar olduğunu, 06.11.2008 tarihinden itibaren alacağa avans faizi işletilmesi gerektiğini iddia ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 51.235,65 TL alacağın takip tarihi olan 06.11.2008 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Müflis … A.Ş İflas Masası vekili, 17.11.2016 tarihli cevap ve beyan dilekçesinde, davalı hakkında İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/459 Esas sayılı dosyasında İflas kararı verilmesi üzerine İstanbul … İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasına alacak kaydı yaptırıldığını, ancak davalı hakkında verilen İflas kararının bozulması nedeniyle bu kez İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/415 Esas sayılı kararıyla yeniden İflas kararı verildiğini, bu karara istinaden İstanbul …. İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasında alacak kaydı yapılmadığının anlaşıldığını, davacının kesinleşmemiş ve diğer bir İflas dosyasına kaydettirdiği alacak talebi üzerinden huzurdaki davayı devam ettirdiğini, oysa daha önceki İflas dosyasının artık kapanmış olduğunu, huzurdaki davada önceki alacak talebine dair bir kabul kararı verilemeyeceğini, farklı bir İflas dosyasının mevcut olduğunu, davacı vekili tarafından müflis şirket hakkında tasfiye işlemlerinin devam ettiği, İstanbul … İflas Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına gecikmiş alacak taleplerinin yapıldığını ve alacak talebinin İflas idaresi tarafından değerlendirileceğinin belirtildiğini, İflas idaresi tarafından henüz alacakla ilgili bir karar verilmediğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, belirtilen alacak miktarının fahiş ve hatalı olduğunu savunarak, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, tüm dosya kapsamı, bilirkişi kök ve ek raporu, soruşturma dosyası göz önünde bulundurulduğunda, davacının davalıdan 50.994,24 TL alacaklı olduğu, buna İlişkin davalının mutabakatının olduğu, yerleşik Yargıtay kararları gereği faiz ve takip masraflarında asıl alacağa eklenerek masaya yazılması gerektiğini, davalının da kabulünde bulunan 50.994,24 TL‘nin iflasın açıldığı tarihe kadar olan faizinin 26.150,28 TL olması karşısında talepten fazlaya karar verilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 50.994,24 TL asıl alacak, 25.914,15 TL işlemiş faiz ve 7.940,85 TL masraf ve vekalet ücreti alacağı olmak üzere toplam 84.849,24 TL alacağın davalının İflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, dosyada mevcut deliller tartışılmadan, hüküm altına alınan alacak kalemlerine İlişkin olarak herhangi bir gerekçe oluşturulmadan, sadece bilirkişi raporuna atıf yapılarak hüküm tesisinin T.C Anayasasının 141. ve HMK 297.maddesinin amaçladığı anlamda gerekçe olarak kabul edilemeyeceğini, alacağa İlişkin açılan davanın kayıt kabul davası olduğunu, müflis şirket adına görevi sona eren İflas idare memurlarına çıkarılan tebligatların usulsüz olduğunu, savunma haklarının kısıtlandığını, bilirkişi raporunun hüküm tesisine elverişli olmadığını, talebin haksız ve fahiş olduğunu, alacağın ticari defter belge ve kayıtlarla kesin olarak ispatlanması ve ayrıca müflis şirketin belge ve kayıtlarının da tetkiki gerektiğini, oysa raporlarda gerek davacı şirketin gerek müflis şirketin kayıt ve belgelerinin incelenmediğinin açık olduğunu, faiz oranı ve miktarınında muğlak olduğunu, bu nedenle davacının yasa ve usule aykırı olarak talep ettiği, faiz oranı ve miktarı ile ayrıca asıl alacak miktarının, tarafların defter ve kayıtları incelendikten sonra, 12.06.2013 İflas tarihi itibariyle tahsil harcından muaf olacak şekilde bilirkişi tarafından yeniden tespiti gerekirken bu taleplerinin yargılama sırasında nazara alınmadığını, maktu harca tabi kayıt kabul davasında davacı vekili lehine nisbi vekalet ücreti ve müflis aleyhine nisbi harca hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkeme harç ve yargılama giderlerinin müflis şirket yönünden maktu olarak dikkate alınmasının yasal zorunluluk olduğunu belirterek, kararın kaldırılıp davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;Dava, alacağın tahsili, davalı şirketin iflası nedeniyle kayıt kabul davasıdır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 194. maddesi gereğince, maddede belirtilen davalar haricinde, iflasın açılmasından sonra, müflisin davalı olduğu hukuk davalarının ikinci alacaklılar toplantısından on gün geçinceye kadar duracağı düzenlenmiştir. İkinci alacaklılar toplantısında alacağın kabul edilmemesi halinde husumet İflas idaresine yöneltilerek davaya kayıt kabul davası olarak devam edilmelidir. Mahkemece, bu hükme uygun şekilde yargılama gerçekleştirilmiştir. Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından, 25.07.2008 tarihinde, 51.235,65 TL cari hesap borcundan kaynaklanan alacağın tahsili amacı ile 25.07.2008 tarihinde Kadıköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı hakkında İcra takibi başlattığı, davalı borçlu şirketin İcra Dairesinin yetkisine itiraz ettiği, alacaklının bu kez 06.11.2008 tarihinde, Eyüp … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlu şirketin takibe, borca itiraz ettiği, takip dosyasına davacı şirketin, toptan satış faturası adı altında yazılı alacak miktarlarını gösterir, cari hesap çıktısını ve davacı şirketin davalı borçlu adına düzenlemiş olduğu 30.05.2008 tarihli borç bakiyesinin 51.235,23 TL olduğunun belirtildiği, davalı borçlu şirketin kaşesi ve parafının yer aldığı üst kısımda “50.994,27 YTL mutabık değiliz “ ifadelerinin yer aldığı belgeyi ibraz ettiği, davacı şirketin 13.07.2009 tarihli dava dilekçesi ile İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/547 Esas sayılı dosyasında İtirazın iptali davasını açtığı, davacı vekilinin 22.09.2010 tarihli duruşmaya katılmaması ve davalı vekilinin davayı takip etmeyeceklerine dair beyanı üzerine davanın HUMK 409. maddesi gereğince işlemden kaldırıldığı, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/547 Esas, 2010/803 Karar ve 31.12.2010 tarihli karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 21.09.2011 tarihinde kesinleştiği, davacının iş bu alacak davasını, ilk dosyanın kesinleşme tarihinden sonra açıldığı, İcra dosyası ve açılmamış sayılmasına karar verilen dosyada davalı şirketin kabülüne dair bir belgenin olmadığı, borçlu şirket hakkında dava dışı gerçek kişi tarafından, 29.12.2011 tarihli dilekçe ile İİK 177. maddesi gereğince İflas davası açıldığı, İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/459 Esas, 2012/134 Karar ve 05.07.2012 tarihli kararı ile İflas kararı verildiği, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2012/5009 Esas, 2012/6935 Karar ve 26.11.2012 tarihli ilam İle ön inceleme duruşmasında İflas kararı verilmesinin doğru olmaması ve davadan önce şirketin İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/2 Esas sayılı dosyasında açmış olduğu İflas erteleme davasının halen derdest olduğu, dosyanın incelenerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle diğer temyiz itirazları değerlendirilmeksizin kararın bozulduğu, bozma ilamı sonrasında, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/415 Esas, 2013/124 Karar ve 12.06.2013 tarihli kararı ile davanın kabulüne, davalı şirketin İİK 177/4. maddesi gereğince iflasına karar verildiği, ikinci alacaklılar toplantısının 09.09.2015 tarihinde yapıldığı, davacı alacaklı vekilinin, davalı borçlu şirketin davadan sonra iflası üzerine, 05.11.2012 tarihli dilekçe ile İstanbul 1. İflas Müdürlüğünün 2012/10 İflas dosyasına, faiz, masraf ve Avukatlık ücreti vs hariç olmak üzere 51.235,65 TL toplam alacağın İflas masasına kaydı için başvuru yaptığı, mahkemenin İflas kararının kesinleşmesini bekletici mesele yaptığı, davacı vekilinin 06.04.2017 tarihli zapta geçen beyanında, İflas idaresinin taleplerini reddettiğini ve davanın kayıt kabul davası olarak görülmesini talep ettiği, bilirkişi ek raporunun taraf vekillerine tebliğ edildikten sonra taraf vekillerinin hazır olduğu celsede karar verildiği anlaşılmıştır.Taraflar arasında, davalı şirketin davadan sonra İflas ettiği, kararın kesinleştiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, mahkeme kararının yasal düzenlemeler kapsamında gerekçeli olup olmadığı, davacı alacağının ispatına dair şartların mevcut olup olmadığı, mahkeme incelemesinin ve raporun yeterli olup olmadığı ile masrafların yasalara uygun olarak takdir edilip edilmediğidir. 28.08.2012 tarihli mali bilirkişi raporunda, davacı şirketin 2007 ve 2008 yılı yevmiye defterlerinin yıl sonunda yaptırılması gereken kapanış tasdikinin yaptırılmamış olması nedeniyle davacıya ait 2007-2008-2009 yılı ticari defterlerinin kesin delil vasfına haiz olmadığı, davalı tarafın cevap dilekçesine rastlanmadığı, davacı tarafça ibraz edilen ticari defterlerin tetkikinde, davalı ile olan ticari münasebetini 2006-2007 ve 2008 yıllarında ve 2009 yılında hesap altında takip etmekte olduğu, davalıya düzenlemiş olduğu toptan satış faturalarını bu hesabın borcuna, buna karşılık davalı tarafından yapılmış çek ile ödemenin ise bu hesabın alacağına kaydedilmiş olduğu, dava tarihi itibariyle bu hesabın 51.235,65 TL borç bakiyesi olduğu, buna göre davacının kendi defterlerinde davalıdan 51.235, 65 TL alacaklı olduğu, faturaları düzenleyenin davacı, muhatabın davalı olduğu, faturaların konusunun, şapka, takım İş elbisesi,t-shırt. .vs olduğu, faturaların bedeli ödenmemiş açık faturalar olduğu, sevk irsaliyelerinin bir kısmının teslim alan bölümünün boş olduğunun görüldüğü, durum bu şekilde olmakla birlikte, hesap ekstresine bakıldığında davalının davacıya 89.411,60 TL borçlu durumda iken, davalının 90.000 TL ödeme yaparak 588.40 TL alacaklı duruma düştüğü, bundan sonra davacının 241,38 + 48.483,76 +2.738,91 TL olmak üzere 3 adet fatura düzenlemek suretiyle 51.235,65 TL alacaklı duruma geçtiği, 3 adet faturadan ve sevk irsaliyelerinden 2.738,91 TL ‘lik faturaya ve sevk irsaliyesine rastlanmadığından bu tutarın tenzili ile davacının alacağının 48.496,74 TL olarak hesaplandığını, 30.08.2008 tarihli mutabakat mektubunda sadece davacı şirketin bir adet imzasının bulunduğu, sonuç olarak, davacı yanın sunmuş olduğu ticari defterlerin sahibi lehine kesin delil niteliğine haiz olmadığı, davacının kendi defterlerinde dava tarihi itibariyle davalıdan 51.235,23 TL alacaklı olduğu, açıklanan nedenlerle davacının davalıdan 48.496,74 TL. lik talebinin mümkün olduğu, diğer yandan mutabakatla 50.994,24 TL davalıdan alacaklı olduğu, takip tarihinden itibaren faiz talebinin mümkün olduğu belirtilmiştir.Davalı şirket vekili, 10.04.2013 tarihli dilekçeyi dosyaya ibraz ederek, şirket hakkında verilen İflas kararının bozulduğunu, İflas erteleme dosyasında. 07.02.2013 tarihli ara kararla ihtiyati tedbir kararı verildiğini belirterek, İflas erteleme kararının bekletici mesele yapılmasını talep etmiştir.Davalı şirket hakkında verilen İflas kararının kesinleşmesi İle birlikte ikinci alacaklılar toplantı tarihi ve İflas idare memurları ve temsilcilikleri ile ilgili bilgiler dosyaya ibraz ettirilmiştir.İflas idare memuruna dava dilekçesi ile duruşma günü tebliğ edilerek yargılamaya devam edilmiştir. İflas tarihi dikkate alınarak allınan 02.06.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda, davalı şirketin 12.06.2013 tarihinde İflas etmiş olduğu, davacı tarafından şirketin İflas etmesi. nedeniyle … İflas dosyasına sunulmak üzere yapılan kapak hesabına göre, davacının müflis şirketten alacağının toplam 74.804,11 TL şeklinde hesaplandığı, takipte kesinleşen miktarın 51.235,65 TL olduğu, takip tarihi 06.11.2008 tarihinden İflas tarihine kadar asıl alacak üzerinden yapılan faiz hesabı sonucunda toplam faizin 25.914,15 TL olduğu, sonuç olarak, 51.235,65 TL kesinleşen asıl alacak, 25.914,15 TL faiz, 26,00 TL.masraf, tahsil harcı miktarı 2.028,93 TL, vekalet ücreti 5.885,92 TL olmak üzere toplam 85.090,65 TL hesaplandığı belirtilmiştir.Davacı vekili tarafından, dosyaya ibraz edilen tarihsiz dilekçede, şirketle birlikte grup şirkette personele ait listenin istendiğini, başka şirketlerinde olduğunu, müvekkili şirketin İş elbiseleri yapan bir şirket olduğunu, davalı tarafa da iş elbiseleri sattığını, grup şirketlerde ait 2007-2008-2009 tarihleri arasında çalışan personele ilişkin listenin müzekkere yazılarak istenmesini ve davalı şirketin satın alma personelinin tanık olarak dinlenilmesini talep etmiştir.08.11.2018 tarihli dilekçe ile yeni atanan İflas idare memuru, UYAP kaydının yapılmasını, görevi sona eren İflas idaresi memurlarının kaydının silinmesini talep etmiştir.Davalı şirketin İflas kararı öncesinde, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına dair 04.04.2012 tarihli ara karar oluşturulmuş olmasına rağmen, davalı şirkete bu konuda meşruatlı davetiye çıkarıldığına dair bir bilgiye ulaşılamadığı gibi bu konuda kök rapordada bir açıklama yapılmamıştır. Diğer taraftan, İflas kararı sonrasında İflas idare temsilcisi ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayanmış ve son olarak 18.01.2018 tarihli celse ara kararının “2” nolu bendinde, davalıya ticari defterlerini duruşma gününde hazır bulundurulması için davetiye tebliğine şeklinde ara karar oluşturulmasına rağmen gerekçesi, belirtilmemiş, devam eden duruşma ve celselerde ise bu konuda verilen herhangi bir karara veya gerekçeye rastlanmamıştır. Gerekçede bu konu değerlendirilmemiştir.Anayasa’nın 138. ve 141. maddeleri uyarınca hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre karar verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede, hukuki esaslara ve kurallara dayanılmalı ve nedenleri açıklanmalıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesinde hükmün kapsamı düzenlenmiştir. Diğer yandan aynı yasanın 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36’cı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6’cı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki dinlenilme hakkı gereğince tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadır. Eksik, şekli ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılama hakkının ihlalidir. Somut davada, mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları ile rapor özetleri haricinde bir gerekçeye yer verilmediği gibi talepten fazlaya karar verilemeyeceği açıklaması sonrasında davanın kabulüne karar verilerek çelişki yaratılmıştır.Şu halde, mahkeme kararının, yasal düzenlemelerin amaçladığı gerekçeyi taşıdığından söz edilemeyecektir. Kararın bu şekilde denetlenmesi mümkün değildir.Kabul şekline göre ise, taraflar iddia ve savunmaların ispat etmekle mükelleftirler. Somut davada, müflis şirket adına İflas idare vekili tarafından ticari defter ve kayıtlar deliller arasında gösterilmiş olmasına veya müflis şirketin ticari defter ve kayıtlarının TTK hükümlerine göre re’sen incelenmesine karar verilebileceği de gözetilerek müflis şirket ticari defter ve kayıtlarının incelenmemiş olması ve kayıt kabul davasına dönüşen davada, maktu vekalet ücreti tayin edilip maktu harç alınması gerekirken, nisbi tarife üzerinden harç ve vekalet ücretine karar verilmiş olması, karar başlığında, İflas eden davalı şirket sıfatının ve mahkemece hüküm altına alınan davanın yanlış gösterilmiş olması isabetli olmamıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle, Anayasa ve ilgili yasal düzenlemeler kapsamında, mahkeme kararının gerekçesiz olması nedeniyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- a-6. bendi de göz önünde bulundurarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin kabulüne karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,2- İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/855 Esas, 2020/185 Karar ve 26.02.2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine gönderilmesine,4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,5- Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesinde yeniden verilecek hükümde değerlendirilmesine, 6- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.03/06/2021