Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/542 E. 2021/721 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/542 Esas
KARAR NO : 2021/721
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI : 2020/503 Esas
DAVA: KOOPERATİF (Genel Kurulun Olağanüstü Toplantıya Çağrılması İstemli)
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 10/06/2020 tarihli dava dilekçesinde; davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından 23/02/2020 tarihinde olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, müvekkiline çağrı kağıdının tebliğ edilmediğini, müvekkilinin toplantının yapıldığını haricen öğrendiğini, toplantı tutanağının bir örneğini başka bir üyeden aldığını, yönetim kurulunun haksız ve mesnetsiz olarak … firmasına rant sağlama amacıyla toplantıda aslında yok hükmünde olan kararlar aldığını, kooperatif yönetim kurulu üyeleri maaşlarına da fahiş miktarda zam yapıldığını, zammın nereden kaynaklandığının açıklanmadığını iddia ederek, kooperatif genel kurulunun 23/02/2020 tarihli 2019-2020 yılı olağan genel kurulu sonuç bildirimi başlıklı olağan genel kurul kararının iptaline, genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrılmasına dava sonuna kadar … firmasına hiç bir ödeme yapılmamasına, inşaata başlamamalarına ve yönetim tarafından verilen diğer yetkilerini kullanmalarının önlenmesine, yönetim ve denetim kuruluna ödeme yapılmamasına, ortaklardan toplanan 180,00 TL aidat ödemelerinin ve genel kurul kararında belirtilen 440,00 ‘ar TL ödemelerin toplanmasının durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının toplantıdan haberdar edilmediğini, olağan genel kurul toplantı tutanağını alması ile toplantıdan haberdar olduğunu ifade ettiğini, bu beyanın tamamen hatalı ve mahkemeyi yanıltmaya matuf bir beyan olduğunu, davacının müvekkili kooperatife bildirmiş olduğu kayıtlardan mevcut adresine olağan genel kurul çağrı kağıdının gönderildiğini, akabinde aynı adrese genel kurul toplantı tutanağının tebliğe çıkarıldığını, 11/03/2020 tarihinde bizzat davacıya tebliğ edildiğini, davacının iddia ettiği diğer hususlar gibi gerçek dışı olduğunu, bu çağrı üzerine toplam 142 üyenin toplantıya katıldığını, yasanın aradığı şekilde katılanların ekseriyeti ile karar alındığını, bütün kooperatif yönetici ve denetçileri hakkındaki böyle bir kabule sahip olan davacının aslında kooperatif üyesi olmaması gerektiğini, mevcut yönetim kurulu üyelerinin 13/05/2018 tarihinde yapılan genel kurulda seçildiğini, bu genel kurulda davacının eski yönetici tarafından vekaleten temsil edildiğini ve yeni seçilen mevcut yöneticilere ilişkin herhangi bir kayıt ve çekincede ileri sürmediğini, her ne kadar 26/05/2019 tarihli genel kurulda, … firması ile kat karşılığı sözleşme imzalanması konusunda karar alınmışsa da, bu firmanın teklifini geri çekmesi üzerine ikinci teklif sahibi … firması ile görüşmeler yapıldığını ve … firmasınca verilen tekliften daha iyi şartlarla mutabakat sağlandığını, … firması ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanması hususunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, kooperatife ait parsellerin 80 dönüm civarında olup henüz tarla vasfında bulunması, dava dışındaki üçüncü kişilerle hisseli bulunması nedeniyle hem maddi hemde sarf edilecek emek açısından zor olması nedeniyle 40 yılı aşkın süredir inşaatları yapacak firmanın bulunamadığını, 2018 yılında seçilen yönetim kurulunun şahsi çabaları neticesinde inşaatların yapılması için üç firmadan teklif alındığını, genel kurulda sözleşme metninin tamamının okunduğunu, 40 yılı aşkın süredir devam eden ve bugüne kadar herhangi bir şey yapılmayan kooperatifte davacınında belirttiği gibi bıkkın vaziyetteki üyeler için konutların yapılması yönünde bir umut belirdiğini, yönetim kuruluna belirlenen miktarın maaş olmayıp huzur hakkı olduğunu, %100 zam yapılmasına karar verildiğini, buna göre yönetim kurulu başkanının 1.920,00 TL, muhasip üyenin 1.680,00 TL, diğer yönetim kurulu üyesine ise 1.440,00 TL ödendiğinin kooperatif kayıtları ile sabit olduğunu savunarak, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME ARA KARARI:Mahkemece; davacının 23.02.2020 günlü genel kurul da alınan ve iptali talep edilen genel kurulu kararlarının uygulanmasının tedbiren durdurulmasına ilişkin istemin; verilecek ihtiyati tedbir kararının kooperatifin amacının gerçekleşmesine yönelik inşaat ruhsatının alınması ve arsanın imar durumunun yasal hale getirilmesine ilişkin işlemlerin durdurulması ve esas hakkındaki karar ile alınacak sonucun ihtiyati tedbir yolu ile alınması sonucunu doğuracağı, davacı dışındaki üyelerin iş bu karardan telafisi imkansız zarar görebileceği, ihtiyati tedbir konusu uyuşmazlık hakkındaki iddialar yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, iddiaların yargılamayı gerektirdiği belirtilerek ihtiyati tedbir talebinin 6100 Sayılı HMK. 389. ve devamı maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Ara karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; mahkeme kararı ile birlikte HMK 389 ve devamı maddelerindeki tedbir gerekçelerini ve ayrıca dava konusu edilen hususları tekrar ederek sözleşme ile … firmasına 1.500.000,00 TL verilmesine karar verildiği, ancak bu bedel karşılığında ne teminat alınacağının dahi belirlenmediğini, sözleşme uyarınca üyelerden bu bedellerin toplanması durumunda hak kayıpları yaşanacağının açık olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin ihaleyi usulüne uygun yapmadıklarını, ihaleye fesat karıştırdıklarını, sözleşmenin henüz noter huzurunda dahi yapılmadığını, önemli kısımlarında boşluklar bırakılarak taslak halinde toplantıya katılan üyelere dağıtıldığını ve sonrasında sözleşmenin bu kısımlarının değerlendirileceğinin söylendiğini, yönetim kurulu üyelerinin görevini kötüye kullanmakta olduğunu, denetim kurulu üyelerinin ise gerekli denetim yapmadığını gösterdiğini, ek olarak 260 üyeden 440,00 TL aidat toplanmasının her ay 114.400,00 TL gibi büyük miktarda paranın toplanması gerek olduğunu, başta usule uygun tebligat yapılmaksızın gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul toplantısında alınan hakkaniyete aykırı kararlar sebebiyle toplanacak aidat miktarlarının büyüklüğü, sözleşme yapıldığı iddia edilen firma ile sözleşmeye ilişkin delil sunulmamış olması, taslak sözleşmede görülen hakkaniyete aykırı maddeler ve üyelerin hakkının korunmuyor oluşu sebebiyle olağan genel kurul toplantısının iptal edilmesi halinde meydana gelen değişikliklerin üyeleri zor duruma sokacağını, ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, KK’nın 52.maddesindeki hükümlerin emredici nitelikte olduğundan ve hükümlere aykırılık oluşturduğundan ayrıca Borçlar Kanunun 19 ve 20.maddeleri hükümlerince de mutlak butlanla sakat olduğunu iddia ederek, mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava; kooperatif olağan genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.Davacı tarafça, dava dilekçesinde genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrılması, dava sonuna kadar dava dışı firmaya ödeme yapılmaması, inşaata başlamamaları, diğer yetkileri kullanmalarının önlenmesi, yönetim ve denetim kuruluna ödeme yapılmaması, ortaklardan toplanan aidat ödemelerinin ve genel kurul kararında belirtilen ödemelerin toplanmasının durdurulmasına tedbiren karar verilmesini istemiştir.Dava konusu kooperatife ait 2019-2020 yılı olağan genel kurul toplantısı sonucunda alınan 02/03/2020 tarihli genel kurul sonuç bildirisidir. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısım birinci bölümde geçici hukuki korumalar üst başlığı ile ihtiyati tedbirin şartları ise 389 maddede düzenlenmiştir. Maddede, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yasanın düzenlediği şartların varlığı gerekli olmakla birlikte, şartların varlığı halinde bir davada her konuda ihtiyati tedbir kararı verilmemekte yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilmektedir. Somut olayda, ihtiyati tedbire konu olan kooperatif genel kurulu gündem maddeleridir .Bu nedenle ,genel düzenleme ile birlikte özel yasanın irdelenmesi kaçınılmaz olacaktır. Kooperatif Genel Kurulu kararlarının bozulması ve şartları, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde, kararların iptali ise Konut Yapı Kooperatif Ana Sözleşmesinin 38. maddesinde düzenlenmiştir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. maddesinde bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim Şirketlere ait hükümlerin uygulanacağına yer verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun dördüncü kısmında Anonim Şirketler, 329.madde vd düzenlenmiştir. Genel Kurula ise 407. vd. maddelerde yer verilmiştir. Genel Kurul kararlarının iptali ise 445. maddede iptal sebepleri başlığı ile devam eden maddelerde düzenlenmiştir.TTK 449. maddede “ Kararın yürütülmesinin geri bırakılması “ başlığı ile “ Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir “ ifadelerine yer verilmiştir.Genel kurul kararı aleyhine iptal davası açılması, dava karara bağlanıp hüküm kesinleşinceye kadar kararın geçerliliğini etkilemez. Bu nedenle yasa, uygulanması şirket açısından giderilmesi imkansız zararlara sebebiyet verecek kararların yürütülmesinin mahkemeden durdurulmasını talep etme olanağını tanımıştır. TTK 449. madde uyarınca ,genel kurul aleyhine iptal ( veya butlan ) davası açıldığı takdirde mahkeme yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Bundan amaç hakimin yönetim kurulu üyelerine, kararın uygulanmasının somut olarak ne gibi zararlar getireceğini sormasıdır. Kararın uygulanmasının geri bırakılması, kararın, bu görüşlerin ve bu bağlamda kanıtların ışığı altında değerlendirilecektir. (Poroy/Tekinalp / Çamoğlu – Ortaklıklar Hukuku, 13. Bası, 2014,sayfa 542).Mahkemece, yukarıda yer verilen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. madde düzenlemesi kapsamında Türk Ticaret Kanunundaki Anonim Şirketlere ait hükümler gözetilerek ve TTK 449. maddede belirtilen şekilde, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin görüşlerinin alındığı, yönetim kurulu üyeleri tarafından dosyaya 06/10/2020 tarihli yazılı dilekçelerin ayrı ayrı ibraz edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve uygulanması gereken Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereğince inceleme ve değerlendirme yapılarak 6100 sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddeleri de göz edilmek suretiyle verilen ihtiyati tedbir talebinin ret kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Her ne kadar mahkeme gerekçesinde iddiaların yargılamayı gerektirdiği ifadelerine yer verilmiş ve söz konusu iş bu ifadeler geçici hukuki koruma niteliğindeki tedbir talebine uygun düşmemiş ise de sonuca etkili görülmemiştir. Diğer yandan davacının ihtiyati tedbir talebine ilişkin istemlerinin kabulü halinde davanın esası hakkında hüküm tesisi sonucunu doğuracağındın bu hususun ise ihtiyati tedbire dair yasal düzenlemelere aykırı olacağından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/503 Esas sayılı derdest dosyada 19/01/2021 tarihli verilen ara karar usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1.bendi gereğince esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken istinaf karar harcı 59,30 TL’nin peşin olarak alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-f ve 391/3.maddeleri gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/06/2021