Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/535 E. 2021/694 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/535 Esas
KARAR NO : 2021/694
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/02/2021
NUMARASI: 2020/199 Esas, 2021/115 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin davalılardan …. A.Ş.’nin keşideci, davalı … Ltd.Şti’nin lehdarı olduğu 15/06/2017 tarihli çekin tahsili için davalılar aleyhine iflas takibi başlattığını, davalıların takibe haksız itiraz ettiklerini, bir adet fotokopi yazıya dayanarak çekin teminat için verildiğinin iddia etmişlerse de, çekin borç çeki olduğunu, çekte vade tarihi olmak üzere tüm yasal unsurların mevcut olduğunu, teminat çekinde vade olmayacağını, vade bölümünde teminat içindir şeklinde bir ibare yazılmış olması gerektiğini, ayrıca tek başına teminat kaydının da çeki teminat çeki haline getirmeyip, çekin neyin teminatı olduğunun ayrıca belirtilmesi gerektiğini belirterek davalıların İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yönelik itirazlarının kaldırılmasına ve ayrı ayrı iflaslarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; çekin davacı ile davalı ….AŞ arasındaki sözleşmenin teminatı olarak davacı şirkete verildiğini, davacı şirket muhasebe biriminin takibe konu çeki teminat olarak aldığını yazıp imza ettiğini, çekteki tarihin 4 ay uzatılmasının da çekin teminat amaçlı verildiğini gösterdiğini, sözleşme edimlerinin zamanında yerine getirilmemesinde davacının kusurunun neden olduğunu, müvekkilinin takibe konu çekin karşılığını sözleşmeye dayalı olarak ifa ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, çekin teminat amaçlı olduğunu savunan davalı tarafın savunmasını kanıtlaması gerektiğini, takibe konu çekin üzerinde teminat çeki olduğuna dair kayıt olmadığı gibi, davalı tarafça sunulan sözleşmede de takip konusu çekin teminat senedi olduğuna ve teminat çeki düzenleneceğine dair kayıt bulunmadığı, çek fotokopisi altındaki davacı şirket çalışanı yazısının çekin teminat çeki olduğunu göstermeye yetmeyeceği, davalıların takibe itirazının haksız olduğu ve depo emrine rağmen borcun ödenmediği gerekçesiyle davalıların takibe itirazlarının kaldırılmasına ve iflaslarına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalılar vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde, cevap dilekçesini tekrarla; davacı şirket çalışanının “işbu teminatı elden teslim aldım” yazısı ile çeki aldığını, çekin tarafların defterlerine kayıtlı olmadığını, çekin sözleşmenin teminatı olarak davacıya verildiğini, müvekkillerinin borca batık olmadığını belirerek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf talebine cevabında, önceki beyanlarını tekrarla çekin teminat çeki olmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava; takibe itirazın kaldırılması ve iflas talebine ilişkin olup, davanın, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde ve davalının muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açıldığı görülmektedir.İlk derece mahkemesi’nin 26/12/2018 tarihli kararı ile davalıların iflasına karar verilmiş, karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemiz’in 2019/3396 Esas 2020/1093 Karar sayılı kararı ile; İİK’nın 166/2 maddesi uyarınca ilanlar yapılmadan davalıların iflaslarına karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek kararın kaldırılması üzerine, mahkemece yukarıda yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. 2004 sayılı İİK 154. maddenin üst başlığı ise, “ İflas Yolu İle Takip “ olup ilk maddede yetki düzenlenmiştir. Maddede, İflas yolu ile takipte yetkili merciinin, borçlunun muamele merkezinde bulunan icra dairesi olduğu, 154/3.fıkrada ise, borçlu ile alacaklının yetkili icra dairesini yazılı anlaşma ile tayin etmişlerse, o yerin icra dairesinin dahi iflas takibi için yetkili sayılacağı, iflas davaları için yetki sözleşmesinin yapılamayacağı, iflas davasının mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılacağına yer verilmiştir. Maddedeki iflas davasının açılacağı yetkili yer mahkemesinin yetkisi, mutlak yetki olup, kamu düzenine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1- ç bendinde, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Yani aynı yasanın 115.maddesinde belirtildiği gibi, mahkemece, davanın her aşamasında ve kendiliğinden araştırılması gerekir. Bu açıklamalar sonrasında somut olay değerlendirildiğinde, dava, davalı borçlularını sicil adresinin yetki çevresinde bulunan Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmıştır. Dosya kapsamından, davacı alacaklının İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, davalı borçlu şirketler hakkında 15/02/2017 keşide tarihli 5.000.000,00 TL bedelli çeke dayalı alacağın tahsili amacı ile kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalılara 26/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği, 30/10/2017 tarihinde davalıların borca itiraz ettiği, davacı vekili tarafından 13/12/2017 tarihinde iş bu iflas davasının açıldığı anlaşılmıştır.Öncelikle, 2004 sayılı İİK‘nun 176. maddesindeki yasal düzenleme kapsamında atıf yapılan İİK.nun 156/son fıkrası uyarınca, iflas isteminin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde, yani hak düşürücü süre içerisinde yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerekmiştir. Kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takipte, iflas davasının ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin bir sene içinde açılması gerekir. (İİK 176, 156/son) Söz konusu yasada, iflas istemenin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene sonra düşeceği belirtilmiştir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçlulara 26/10/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 26/10/2017 tarihinde yani bir senelik hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Davanın yasal sürede ve şekil şartlarına uygun açılmış olduğu, alacaklı tarafından iflas avansının mahkeme veznesine depo edilmesi edildiğini anlaşılması sonrasında işin esası incelenmiştir.Davalı taraf, takip konusu çekin davacı ile davalı …arasındaki sözleşme konusu işin temini için davacıya verildiğini savunmuştur. TTK’nın 780 maddesi uyarınca, çekin, kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi havalesini içermesi gerekir. Bir çekin taraflar arasındaki sözleşmeye göre kredi sözleşmesinin güvencesi olarak düzenlendiğinin ispatlanması halinde, bu çek teminat çekidir. Böyle bir çeke dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus takip yapılamaz.Somut uyuşmazlıkta, Yargıtay 12. HD’nin 02/10/2017 tarih ve 2016/2014,11705 sayılı kararında da belirtildiği üzere; takip dayanağı çekte teminat amaçlı verildiğine yönelik bir açıklama olmadığı gibi, borçlunun çekin takip alacaklısı davacıya teminat olarak verildiği iddialarını senede açıkça atıf yapan bir sözleşme ile de ispatlamış değildir. Kaldı ki HGK.nun 14.03.2001 tarih ve 2001/12-233 E. – 257 K.; HGK.nun 20.06.2001 tarih ve 2001/12-496 K. Sayılı kararlarında açıklandığı gibi çeklerin arka yüzünde teminat çekidir, her ne sebeple olursa olsun ciro edilemeyeceğine dair ibarenin bulunması halinde bile, çeklerin kambiyo senedi vasfını ortadan kaldırmayacağı gibi kambiyo senetlerine özgü yol ile takip yapılmasını da engellemez. Dayanak belgenin hangi işlemin teminatı olduğu yazılı bir belge ile kanıtlanamamıştır. Buna göre mahkemece borçluların itirazının reddine karar verilmesi ve usulüne uygun depo emri tebliğine rağmen borcun ödenmediği gerekçesiyle davalıların iflasına karar verilmesi yerindedir.Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK’nun 164. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/06/2021