Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/528 E. 2021/720 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/528 Esas
KARAR NO : 2021/720
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 16/12/2020
NUMARASI 2020/943 Esas
DAVA: MENFİ TESPİT (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 11/12/2020 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında 14/04/2020 tarihinde sözleşme imzalandığını, müvekkilinin davalı şirketin 10-18 Ekim 2020 tarihlerinde organize edeceğini taahhüt ettiği kitap fuarına katılmak karşılığında bazı edimler üstlendiğini, sözleşmeye göre tarafların fuar katılım bedeli olarak 34.720,51 TL üzerinde mutabık kaldıklarını, müvekkilinin oluşacak masraflar için 34.720,51 TL bedelli 12/12/2020 vadeli bir adet bonoyu davalı şirkete teslim ettiğini, müvekkilinin üstlendiği edimleri yerine getirmesine rağmen davalı şirketin pandemi sürecini gerekçe göstererek fuarın 2021 yılı içerisinde ileri bir tarihe ertelendiğini belirttiğini, müvekkilinin yeni durumda tarihin çok ileri atılması nedeniyle daha önce verdiği senedin kendisine iade edilmesini, yeni fuar tarihine göre tekrar senet tanzim edilmesini davalı şirkete bildirdiğini, davalı şirketin ise senedi iade etmeyeceğini belirttiğini, müvekkilinin henüz katılmadığı ve ne zaman katılacağı belli olmayan bir fuar nedeni ile ödemesini şimdiden yapmak durumunda kaldığını, diğer yandan dava konusu senedin faktöring firmasına verildiğinin sözlü olarak öğrenildiğini iddia ederek, öncelikle dava konusu bonoyu ödeyerek telafisi zor zararlara maruz kalınmaması amacıyla müvekkilinin tanzim ettiği 12/12/2020 vadeli 34.720,00 TL bedelli bono üzerine ödeme yasağı konulmasına ve dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile bononun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece; ihtiyati tedbirin geçici hukuku korumalardan olduğu, İİK’nun 72/2 maddesinde, “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir,” denildiği, somut davada, davanın icra takibinden önce açıldığı anlaşıldığı, icra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmiş olması halinde verilebilecek tedbirin davanın tarafları arasında başlatılacak icra takibinin durdurulması yönünde olabileceği, ödeme yasağına ilişkin bir tedbir kararının verilmesinin mümkün olmadığı, icra takibinin durdurulması şeklinde verilebilecek ihtiyati tedbir kararı için de dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği ve yargılamayı gerektirdiği belirtilerek davacı tarafın tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Ara karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; İİK’nın 72.maddesinde yapılan düzenlemenin genel hükümlere göre farklı bir tedbir kararı verilmesine engel olmadığını, dava konusu bononun davalı tarafından banka kanalı ile tahsile verilmiş olduğunu, ödeme yasağı alınmamış olması nedeniyle müvekkilinin bankalar nezdinde itibarının zedelendiğini, tedarikçilerin bononun ödenmediğine dair uyarı gördüğünü ve müvekkilinin çeklerine tereddütle yaklaştıklarını, müvekkilinin bono bedelini ödemesi halinde ise dava sonunda bu bedeli geri alamama riski doğduğunu, tedbir talebinde hukuki yararın açık olduğunu, diğer yandan davalının bono bakımından borçlu olduğunu, hizmeti vermediğini ve fatura tanzim etmediği yönündeki iddialarının niteliği gereği meydana gelmediğini, ispata yönelik olduğunu, sözleşme ve bono teslim makbuzunun delil olarak ibraz edildiğini belirterek, 16/12/2020 tarihli ara kararın kaldırılmasını ve dava konusu bono üzerine ödeme yasağı konulmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava; İcra İflas Kanunun 72.maddesi gereğince açılmış olan menfi tespit ve iptal davasıdır. Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı, İİK 341.maddesi ve aynı yasanın 391/3.fıkrası gereğince davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Başvurunun yasa kapsamında olması nedeniyle işin esasının incelenmesi gerekmiştir.İcra İflas Kanunun 72.maddesinin üst başlığı, menfi tespit ve istirdat davalarıdır. 72/1. fıkrasında; borçlunun icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığının ispatı için menfi tespit davası açabileceği belirtilmiştir. İİK 72/2.fıkrasında ise; icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkemenin talep üzerine alacağın %15’den aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebileceğine yer verilmiştir. Somut davada uygulanması gereken madde hükmü İİK 72/2.fıkrasıdır. Diğer yandan talebin niteliği gereğince 6100 sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerdeki ihtiyati tedbir hükümlerininde irdelenmesi uygun olacaktır.İcra takibinin durdurulması, alacaklının alacağına kavuşmasına geçici olarak engel olması bakımından borçluya bir hukuki koruma sağladığından ortada bir geçici hukuki koruma olduğuna şüphe yoktur. Somut davada olduğu üzere, takipten önce açılan menfi tespit davalarında teminat karşılığında takibin durdurulması, kanunda ihtiyati tedbir olarak nitelendirilmiştir. ( İİK m.72/2 ) Doktrinde de, takibin durdurulmasının ihtiyati tedbir niteliği kabul edilmektedir. Takibin durdurulmasında klasik ihtiyati tedbirlerin özelliklerini taşıyan bazı hususlar vardır. Belirtmek gerekir ki, burada talep edilen geçici hukuki korumanın konusu takibin yapılmaması değil, takibin durdurulmasıdır. Bu durumda klasik ihtiyati tedbirlerde olduğu gibi davadan önce ileride başlatılması olası takibin şimdiden durdurulması şeklinde bir geçici hukuki koruma istenemez. Takibin durdurulması şeklindeki geçici hukuki koruma iki koşula bağlıdır. Talep sahibinin menfi tespit davasında haklılığı ve geçici hukuki koruma sağlanmasını haklı kılacak bir tehlike, yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilmesidir. Geçici hukuki koruma talep edildiği anda borçlunun geçici olarak korunmasını haklı kılacak bir tehlike ve bunun bertarafa ihtiyacı bulunmamaktadır. İcranın menfi tespit davasında durdurulması, esas itibariyle kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte önem kazanmaktadır. Zira bu takip yolunda itiraz, satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmadığından ödeme emrine itiraz, haciz tehdidini ortadan kaldırmamaktadır. Somut davada, davacının talebi davanın konusunu teşkil eden ve İİK 72.maddenin 2.fıkrasında yer alan icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı değil, dava konusu bono üzerine ödeme yasağı konulmasına ilişkindir. Bu durumda, İİK 72/2.fıkrası uyarınca ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığının irdelenmesi aşamasından sonra HMK 389 ve devamı maddelerindeki genel düzenlemeninde değerlendirilmesi isabetli olacaktır. İhtiyati Tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ” Geçici Hukuki Korumalar ” üst başlığını taşıyan onuncu kısmının 389 vd maddelerinde düzenlenmiştir. 389. maddede ihtiyati tedbirin şartlarına yer verilmiş, son cümlede ise, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 390/3.fıkrasında ise, tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Somut davada, dava konusu bonodur. Taraflar arasında ki uyuşmazlığın niteliği, organizasyonun gerçekleşmemesine dair davacı iddiası ve dosya incelenmiştir. Söz konusu bilgi ve belgelerin, yasanın 390/3. fıkrası gereğince yaklaşık ispat için yeterli olmayacağı kanaatine ulaşılmıştır. Davacı tedbir isteyen tarafın, yasada belirtilen yaklaşık ispat şartını yerine getirmesi gerekmektedir. Diğer yandan, dava, sözleşme konusu bono üzerine ödeme yasağı konulması istemine ilişkin olup, mevcut ispat vasıtaları ile kabul halinde ise, işin esasına yönelik sonuç doğuracak şekilde hüküm tesis edilmiş olacaktır ki bu doğru olmayacaktır. İfade edildiği üzere, İhtiyati tedbir geçici bir hukuki korumadır. Diğer yandan iş bu taleptede davacının yasa koyucunun belirlediği anlamda yaklaşık ispat koşulunu yerine getirmesi gerekecektir, ancak bu husus yerine getirilmemiş olduğundan ihtiyati tedbir talebinin ret kararında sonuç olarak bir isabetsizlik görülmemiştir. Her ne kadar kararın gerekçesinde talebin yargılamayı gerektirdiği ifadelerine yer verilmiş ve bu ifadeler yerinde değil ise de hükmün sonuç olarak doğru olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/943 Esas sayılı derdest dosyada 16/12/2020 tarihli verilen ara karar usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Huku Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1.bendi gereğince esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken istinaf karar harcı 59,30 TL’nin peşin olarak alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-f ve 391/3.maddeleri gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/06/2021