Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/499 E. 2021/495 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/499 Esas
KARAR NO: 2021/495
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 02/10/2020
NUMARASI: 2020/497 Esas
DAVA: İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili 14/09/2020 tarihli dava dilekçesinde; müvekkillerinin iflası istenen sermaye şirketlerinin işlettiği Kuruçeşme’de bulunan ve terör saldırısı akabinde kapanan … isimli gece kulübünün ve …’da bulunan İBB tarafından yıkılan … isimli restorantın eski çalışanları olduğunu, iş akitlerinin iş yerlerinin kapanması sebebiyle fesih edildiğini, işçilik alacakları için açılan davanın sonucunda ilamlı icra takibinin başlatıldığını, davalıların borcu ödemeye yeterli menkul ve gayrimenkullerinin mevcut olduğunu, ancak davalıların muvazaalı alacaklıları tarafından yapılan hacizler nedeniyle menkul ve gayrimenkullerin satışından bir menfaat sağlamalarının mümkün olmadığını, bu yüzden iflas davası açtıklarını belirterek, iflası istenen sermaye şirketleri adına depo kararı çıkarılmasını, depo kararına uyulmaması halinde organik bağları olan davalıların iflasının açıklanmasına ve iflas hükmü akabinde yasal temsilcileri hakkında hileli iflas nedeniyle suç duyurusunda bulunulmasına, ayırca İİK 159/2.maddesine göre teminatsız tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, davacıların İİK 159/2.fıkra hükmüne göre teminatsız olarak davalıların bildirilen yerlerdeki eşya, hak ve alacaklarına tedbir konulması talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine, buna karşılık davacı vekilinin dilekçesinin içeriği ve somutlaştırdığı deliller karşısında davalı borçlulara ait malların defterlerinin tutulmasına dair muhafaza tedbirinin kabulüne dair davacıların İİK 159/f.2 hükmüne göre teminatsız olarak tedbir konulması talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine, davacıların davalı borçlulara ait malların defterlerinin tutulmasına dair muhafaza talebinin İİK 159 ve 161.madde hükmü gereğince kabulüne, bu suretle davalı borçluların defterlerinin İİK 161.madde gereğince iflas dairesince tutulmasına, defter tutulması işlemlerinin icrası açısından davacılar vekilinin her bir davalı yönünden ayrı ayrı taktir olunan 2.000,00 TL defter tutma masraflarının karşılanmasına, muhafaza tedbirinin icrası için iflas dairesine müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar yasal süresi içerisinde davacı … vekili tarafından istinaf edilmiştir. ( İstinaf harcının sadece davacılardan … tarafından karşılanması nedeniyle davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığının olmadığı da gözetilerek diğer davacılar için gerekli olan harçların tamamlanması amacıyla dosya geri çevrilmiş, davacılar vekili tarafından dosyaya ibraz edilen 25/11/2020 tarihli dilekçe ile istinaf başvurularının sadece davacılardan … adına devam ettirileceği beyanı üzerine inceleme adı geçen davacı yönünden gerçekleştirilmiştir. ) Davacı … vekili istinaf nedenleri olarak; davalarının ilama dayalı işçilik alacaklarının ödenmemesinden ötürü doğrudan iflas istemli davada iflasa özgü muhafaza tedbirlerine dair olduğunu, sadece defter tutma taleplerinin kabul edildiğini, mahkemenin muhafaza tedbirlerinin reddi yönündeki kararının iflastan beklenen sonucu karşılamayacak nitelikte olduğunu, mal varlığının kaçırılması ihtimalinin bulunduğunu, diğer taraftan doktrine göre iflas talebini alan mahkemenin alacaklarının menfaati için zorunlu gördüğü bütün muhafaza tedbirlerinin alınmasını emredebileceği, bu konuda mahkemenin taktir yetkisinin olduğunu, İİK 159.maddede muhafaza tedbirlerinin sınırlanmadığını, alacaklıları korumak için borçlunun iktisadi mal varlığı ve ilişkileri üzerinde her türlü tedbirin alınabileceğini, ilamlardaki davalılar arasında bulunan organik bağ kararının davalı şirket yasal temsilcilerinin hileli hareket ettiğini gösterir nitelikte olduğunu, davalı şirketlere ait tapu kayıtları ve raporlardan borca batık olduğunu, mal varlığında muvazaalı ihtiyati haciz olduğunu gösterir nitelikte bulunduğunu iddia ederek, ilk derece mahkemesinin iflasa özgü muhafaza tedbirleri talebinin kısmen reddi kararının kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda muhafaza tedbirlerinin uygulanmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 177/1-4. maddesi uyarınca doğrudan doğruya iflas istemine ilişkindir. Alacaklıların ilama dayanan icra takibi neticesinde açılan iş bu davaya ilişkin derdest dosyada, davacıların davalı borçlular hakkında İİK 159.maddesi uyarınca muhafaza tedbirleri alınmasına dair taleplerinin kısmen kabulü neticesinde verilen ara kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 391/3. maddesi gereğince istinaf istemidir. Taraflar arasında, davacıların davalı şirketlerin işçisi iken sözleşmelerinin feshedildiği, davacılar tarafından iş mahkemesine açılan davalar sonucunda işçilik alacaklarına dair karar tesis edildiği, söz konusu kararın icra takibine konu edildiği, takip konusu alacağın tahsil edilememesi üzerine iş bu davanın açılmış olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; İİK’nın 159.maddesi gereğince davalı borçlu şirketler hakkında alınması gereken muhafaza tedbirlerinin ne olması gerektiği ve mahkeme kararının bu anlamda usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığıdır. 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 181.maddesinde usul düzenlenmiş, maddede 159,160,164,165 ve 166.maddelerin bu fasıl hükmüne görü vukua gelen iflaslara da tatbik olacağı belirtilmiştir. Aynı yasanın 159.maddesinde ise; muhafaza tedbirleri üst başlığı ile iflas talebi halinde mahkemenin ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebileceği, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi halinde alacaklının talebi üzerine mahkemenin mutlaka bu tedbirlere karar vermeye mecbur olduğu, bu emirlerin iflas dairesince yerine getirileceği, ikinci fıkrada ise defter tutmadan gayri muhafaza tedbiri isteyen alacaklıdan ileride haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacağı zararları karşılamak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 96.maddesinde yazılı bir teminat alınmasını isteyebileceği, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemiş veya alacak bir ilama bağlı ise teminatın aranmayacağı ifade edilmiştir. İş bu davada, mahkeme ara kararı ile borçlu şirketlere ait malların defterlerinin tutulmasına dair muhafaza tedbirine dair karar alınmıştır. Davacı alacaklıların talebi ise davalı borçlulara ait eşya hak ve alacaklarına tedbir konulmasına ilişkindir. Her ne kadar yasal düzenlemede mahkeme tarafından alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerinin mahkeme tarafından alınabileceği belirtilmiş ise de, mahkemece alınan borçlulara ait malların defterinin tutulmasına dair muhafaza tedbirlerinin davacıların borçluların eşya hak ve alacaklarına tedbir konulmasına dair istemlerini de kapsar nitelikte ve geniş bir muhafaza tedbiri mahiyetinde olması nedeniyle davacıların buna dair istinaf nedenleri isabetli görülmemiştir. Diğer yandan, yasadaki düzenleme emredici nitelikte olmayıp, mahkemenin taktirine bırakılmıştır. Bu sebeple borçluların mallarının defterlerinin tutulmasına dair muhafaza tedbiri dışındaki taleplerinin reddi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Diğer yandan; ihtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısmında, 389 vd maddelerinde geçici hukuki korumalar üst başlığı altında düzenlenmiştir. 389. maddede şartlarına yer verilmiş, 390/3. fıkrada ise,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır”. Düzenlemesi ile ihtiyati tedbir talep eden tarafa yüklenen edimler bir nevi açıklanmıştır. HMK kapsamında ise, davacı alacaklıların yukarıda açıklandığı üzere davalı borçlular hakkında verilen muhafaza tedbirleri karşısında diğer talepleri yerinde kabul edilmemiştir. Bu hususta ayrıca, HMK 389. maddedeki ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını da ortaya koymaktadır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle yasal düzenlemeler kapsamında, davacı alacaklının mahkemenin vermiş olduğu muhafaza tedbirinin reddine dair kısma yönelik istinaf talebi yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun reddine, diğer davacılar yönünden ise HMK 344.maddesi gereğince istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayıldıklarına dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-Davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’in vekilleri tarafından dosyaya ibraz edilen 25/11/2020 tarihli harcın tamamlanamayacağına dair beyanları gereğince HMK 344.maddesi uyarınca istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılmalarına, 2- İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/497 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 02/10/2020 tarihli ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken istinaf maktu karar ve ilam harcının 59,30 TL’ye ikmali ile bakiye 4,90 TL harcın davacı …’dan tahsile ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, peşin harcın mahsubuna, 4- Davacı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5- Davanın niteliği ile istinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi ile aynı yasanın 362/1- f bendi ve 391/3. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/04/2021