Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/430 E. 2021/594 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/430 Esas
KARAR NO: 2021/594
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2018/563 Esas
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil-Tazminat
KARAR TARİHİ: 29/04/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı kooperatiften kanuna aykırı olarak ihraç edildiğini, ihraç kararının iptali için İstanbul 6. Asliye Ticaret mahkemesinde açılan davanın kabul edildiğini, kooperatif tasfiye memurlarının kesinleşen mahkeme kararına uymadıklarını ve müvekkiline ait olan daireleri vermediklerini, müvekkilinin yerine davalı …’in üye olarak alındığını ve taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, sonrasında taşınmazın davalı …’e devredildiğini belirtilerek müvekkili adına tahsis edilen ve müvekkili adına tescil edilmesi gereken … sitesi … blok Daire … Esenkent Bahçeşehir adresinde bulunan dairenin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde tespit edilecek bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 03/10/2006 tarihli karar ile taşınmaza ihtiyati tedbir konulmuş, 25/01/2021 tarihli ara karar ile tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf talebinde; davacının üyelikten ihraç edilip yerine davalı …’in üye olarak alındığını ve taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, müvekkilinin de iyiniyetli olarak taşınmazı anılan davalıdan aldığını, davalıdan ortaklık payını değil, sadece taşınmazı devralan müvekkilinin iyiniyetinin korunması gerektiğini, müvekkilinin kooperatifin iç içleyişinden sorumlu tutulamayacağını belirterek ara kararın kaldırılarak tedbirin kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf talebine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Talep, ihtiyati tedbirin kaldırılması istemine ilişkindir. Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. Başka bir ifade ile ihtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir. (Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 Esas,2012/6651 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Diğer taraftan HMK’nın 396. maddesi uyarınca durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir. Somut davada, kooperatif ortaklığına dayalı olarak öncelikle taşınmazın tapu kaydının iptalinin talep edildiği, taşınmazın uyuşmazlık konusu olduğu, tedbirin kaldırılmasını gerektirecek durum ve koşullarda değişiklik olmadığı gözetildiğinde mahkemece tedbir kararının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f maddeleri gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi 29/04/2021