Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/355 E. 2021/600 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/355 Esas
KARAR NO : 2021/600
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2017
NUMARASI: 2014/940 Esas, 2017/194 Karar
DAVA:TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 29/04/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/1868 Esas, 2020/7604 Karar ve 25/11/2020 günlü ilamı ile Dairemizin 2017/2741 Esas, 2019/267 Karar ve 14/02/2019 tarihli kararının bozulması üzerine, HMK 373.maddesi gereğince 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 07.02.2014 dava dilekçesi ile; müvekkillerinin … yasal mirasçıları olduklarını, muris … … Bankası Yeşilyayla/BURSA şubesinden 21.09.2012 tarihinde 52.000,00 TL tutarında konut kredisi kullandığını, söz konusu kredinin davalı şirket tarafından 10009326 müşteri no’lu 21.09.2012 başlangıç ve 21.09.2017 bitiş tarihli hayat sigortası ile sigortalandığını, muris … 10.10.2013 tarihinde vefat ettiğini, davalı şirkete İskenderun …. Noterliğinin 31.10.2013 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesiyle başvurulurak gerekli yasal işlemlerin yapılması ve kredi borcunun ödenerek kapatılmasının ihtaren bildirildiğini, davalı şirketin bugüne kadar cevap vermediğini, taraflar arasında yapılan 21.09.2012 başlangıç tarihli ve 19052686/0/0 sertifika no’lu “Uzun Süreli Kredi Hayat Sigortası Özel Sertifakası”na göre, murisin ölümü halinde kredi borcunu ödeme yükümlülüğünün sigorta şirketine ait olduğunu, davalı sigorta şirketinin murisin beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını iddia etmesinin sigorta sözleşmesine uygun düşmediğini, müvekkilinin özürlü kadrosu ile görev yaptığını, kredi başvurusu sırasında sağlık problemlerinin olduğunun banka ve davalı sigorta şirketince bilindiğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkillerinin murisi … ölümü nedeniyle davalı şirket ile yapılan hayat sigortası poliçesi teminat bedelinden şimdilik 43.700,00 TL’nin davalı şirketten tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; poliçe şartlarına göre sigortacı aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkemenin sigorta şirketi genel merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olan İstanbul mahkemeleri olduğunu, davanın bu bakımından reddinin gerektiğini, davacıların murisinin 43.741,00 TL. teminat bedeli olan … numaralı 21.09.2012 başlangıç tarihli … Bankası A.Ş. Kredi Hayat Sigortası ile sigortalandığını, sigorta teminatının … Bankası A.Ş.’den kullanılmış olan krediye yönelik olduğunu, risk olan vefatın gerçekleşmesi halinde sigorta teminatından öncelikle yararlanacak olanın … Bankası A.Ş.’nin Yeşilyayla Şubesi olduğunu, sigorta şirketinin sigortalama işleminin yapılıp yapılmadığına karar verebilmesi için sigortalının geçirmiş olduğu hastalıkları tanıları, tahlillleri ve tedavileri ile birlikte beyan etmesinin gerektiğini, sigortalının “Sigortalı Adayı Sağlık Beyan Formu”nda sorulan “Herhangi bir sağlık sorununuz var mı?” sorusuna ve diğer sorulara olumsuz yanıt verdiğini, ölüm raporunda ölümün karaciğer yetmezliğinden gerçekleştiğinin belirtildiğini, sigortalıya karaciğer yetmezliği tanısının daha önceden konulduğu ve kendisine karaciğer nakli yapıldığının anlaşıldığını, müvekkili şirket tarafından 13.12.2013 tarihinde davacılara tazminat ödenmeyeceğini bildirdiğini, sigorta poliçesinde yer alan özel şartta ” …Tazminat… Ancak sigortalının doldurmuş olduğu ön bilgi formu ve sağlık beyanındaki bilgilerin doğru ve eksiksiz olması durumunda ödenir.” hükmünün yer aldığını ve davacıların talebinin teminat dışında kaldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2014/940 ESAS, 2017/194 KARAR VE 23/02/2017 TARİHLİ KARARI İLE: Davacıların ortak murisi … ile davalı sigorta şirketi arasında 21.09.2012 başlangıç tarihli hayat sigortası poliçesinin düzenlendiği, davacıların murisinin dosyaya sunulan veraset ilamı içeriğine göre 10.10.2013 tarihinde vefat ettiği, bunun üzerine davacıların sigorta şirketine başvurduğu, davalı şirketin murisin beyan yükümlülüğünü yerine getirmediğine dayanarak ödemede bulunmadığı, yaptırılan bilirkişi incelemelerinde murisin hastalık tanısının sigorta poliçesinin düzenlenmesinden çok önce konulduğunun tespit edildiği, murisin hastalıklarını poliçe tanzimi sırasında bildiği, buna rağmen hastalık bilgisini ayrıntılı olarak davalı sigortacıya bildirmediği, bu itibarla murisin bu eylemi nedeniyle kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketinin de sigortalının dosyasını gereği gibi incelemediği, sigortalıya gerekli soruları yöneltmeyerek tüm bilgileri almadığı, kredi dosyasında belirtilen sigortalının engel durumunun üzerinde durmadığı, bu itibarla davalı sigorta şirketinin de eylemi nedeniyle kusurlu olduğu, tarafların birlikte kusurlu hareketi ile sigorta poliçesi düzenlemekle eşit oranda kusurlu oldukları, murisin kredi borcunun tamamen ödenmesi nedeniyle … Bankası’nın dain-i mürtehin sıfatına sahip olmasına rağmen tazminat tutarının sigortalının mirasçıları olan davacılara ait olduğu gözetilerek, bu nedenle poliçe teminat bedelinin yarısı olan 21.870,50 TL. tazminatın davalıdan tahsili ile davacılara veraset ilamındaki paylarına göre ödenmesine karar vermiştir.Karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.DAİREMİZİN 2017/2741 ESAS, 2019/267 KARAR VE 14/02/2019 TARİHLİ İLAMI İLE:” .. Sigorta sözleşmesi taraflar arasında sürekli bir ilişki kurduğundan, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasından başlayarak sigorta ilişkisinin sona ermesine kadar çeşitli hususlarda sigortacıya bildirimde bulunmakla yükümlü tutulmuştur. Sigorta ettirenin sözleşme yapılırken, sözleşme devam ederken ve rizikonun gerçekleşmesinden sonra olmak üzere üç ayrı beyan yükümlülüğü bulunmaktadır. Sözleşme yapılması sırasında sigorta ettirenin beyan yükümlülüğü 6102 sayılı TTK.nun m.1435 vd. düzenlenmiştir. TTK.nun 1435. maddesine göre, “Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır.” Sigorta ettirenin, bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemesinin veya gerçeğe aykırı beyanda bulunmasının yaptırımı TTK.nun 1439. maddesinde düzenlenmiştir. TTK m.1439/1’e göre, sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirmiş ise, sigortacı TTK m.1440’ta belirtilen 15 günlük süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. TTK m.1439/2’ye göre, sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise ve beyan yükümlüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar. İlgili düzenlemelerden anlaşıldığı üzere, beyan yükümlülüğün ihlalinde sigorta ettirenin kusuruna ve bildirilmeyen hususla rizikoyu gerçekleştiren olay arasındaki illiyet bağına bakılmaktadır. Dosya kapsamından, davacıların ortak murisi … ile davalı sigorta şirketi arasında 21.09.2012 başlangıç tarihli hayat sigortası poliçesi düzenlendiği, hayat sigortası poliçesinin bitiş tarihinin 21.09.2017 olduğu, davacıların murisinin dosyaya sunulan veraset ilamı içeriğine göre 10.10.2013 tarihinde vefat ettiği ve dosyaya sunulun ölüm belgesinden ölüm sebebinin karaciğer yetmezliği olduğu anlaşılmaktadır. Hayat sigortası poliçesinde teminat altına alınan riziko sigorta süresinde gerçekleşmiştir. Davacıların sigorta şirketine başvurduğu, davalı şirketin murisin beyan yükümlülüğünü yerine getirmediğine dayanarak ödemede bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yaptırılan bilirkişi incelemelerinde, sigortalının ölüm sebebi olan karaciğer yetmezliğine ilişkin tanının 09.07.2003 tarihinde konulduğu, 26.06.2005 tarihinde sigortalıya karaciğer nakli yapıldığı, nakil sonrasında da karaciğer yetmezliğinin devam ettiği ve buna istinaden yaklaşık 15 kez girişimsel müdahalede bulunulduğu tespit edilmiştir. Bu bakımdan, sigortalının ölüm sebebi olan karaciğer yetmezliği hastalığını poliçe düzenlenmesi sırasında bildiği, buna rağmen “Uzun Süreli Kredi Hayat-Yaşa Özel Sertifikası” isimli poliçenin “Sigortalı Adayının Sağlık Beyan Formu” bölümünde yer alan herhangi bir hastalığının bulunup bulunmadığına dair soruların tamamına olumsuz cevap verdiği, bu nedenle beyan yükümlülüğünün ihlalinde kusurunun kast derecesinde olduğu ve bildirilmeyen hastalık ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu dikkate alınarak sigortacının poliçe teminat bedelini tazmin bedelini ödeme borcunun bulunmadığı, mahkemece bilirkişi raporları esas alınarak verilen kısmen kabul, kısmen red kararının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Açıklanan tüm nedenler ve yasal düzenlemeler kapsamında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile kararın kaldırılmasına ve davanın esastan reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ..” şeklinde karar verilmiştir.Dairemizin kararına karşı davacılar vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİNİN 2019/1868 ESAS, 2020/7604 KARAR VE 25/11/2020 TARİHLİ İLAMI:” .. Dava; hayat sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 21/09/2012-21/09/2017 tarihlerini kapsayan hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 10/10/2013 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır. Riziko ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 1439. maddesinde “(1)Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.(2)Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder.” düzenlemesi yer almaktadır. Yine poliçe ve riziko tarihinde yürürlükte bulunan Hayat Sigortaları Genel Şartları’nın C.2 maddesinde “Sözleşmenin Yapılması Sırasındaki Beyan Yükümlülüğü:2.1-Sigortacı, bu sözleşmeyi, gerek sigorta ettiren gerekse bilgisinin olduğu hallerde hayatı sigorta edilenlerin ve temsilci aracılığıyla sigorta yapılıyorsa temsilcinin de beyanını esas tutarak yapmıştır. 2.2-Gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci,sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortacının bildirilmemiş, eksik veya yanlış bildirilmiş olan hususları bilmesi veya ihbar etmemenin ya da yanlış ihbar etmenin kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir. Bu durumda rizikonun kabul edildiğinden daha yüksek olması nedeniyle daha fazla bir prim alınması gerekiyorsa sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir.Sigorta ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşmeden cayılmış olur. Ancak, prim farkının kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden cayılması sigortacının gerçeğe aykırı veya eksik beyanı öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde söz konusudur. Beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalinde sigortacı riziko gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden cayabilir ve prime hak kazanır.Kastın söz konusu olmadığı durumlarda riziko; sigortacı durumu öğrenmeden önce veya sigortacının cayabileceği veya caymanın hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde gerçekleşirse, sigortacı tazminatı o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder.2.3-Cayma veya prim farkını talep etme hakkı süresinde kullanılmadığı takdirde düşer.2.4-Sözleşme akdedilmesinden itibaren aralıksız veya itirazsız olarak iki yıl süreyle yürürlükte kalmışsa artık sigortacı sözleşmeden cayamaz ancak durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortalı talep edilen prim farkını kabul etmezse rizikoya ilişkin olarak alınan prim ile alınması gereken prim arasındaki oran çarpılır çıkan miktar tazminat olarak ödenir. 2.5-Eksik ve yanlış beyan fazla prim alınmasına neden olmuşsa, fazla alınan miktar sigorta ettirene gün esası üzerinden iade olunur.” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda BAM Dairesince her ne kadar; sigortalının ölüm sebebi olan karaciğer yetmezliği hastalığını poliçe düzenlenmesi sırasında bildiği, buna rağmen “Uzun Süreli Kredi Hayat-Yaşa Özel Sertifikası” isimli poliçenin “Sigortalı Adayının Sağlık Beyan Formu” bölümünde yer alan herhangi bir hastalığının bulunup bulunmadığına dair soruların tamamına olumsuz cevap verdiği, bu nedenle beyan yükümlülüğünün ihlalinde kusurunun kast derecesinde olduğu ve bildirilmeyen hastalık ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu dikkate alınarak sigortacının poliçe teminat bedelini tazmin bedelini ödeme borcunun bulunmadığı, mahkemece bilirkişi raporları esas alınarak verilen kısmen kabul, kısmen red kararının yerinde olmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve davanın esastan reddine karar verilmiş ise de; kredi kullandığı ve hayat sigortası poliçesinin düzenlendiği tarihten 12 yıl önce karaciğer yetmezliği teşhisi konulan ve 2005 yılında karaciğer nakli ameliyatı geçiren muris …p’ın, kredi başvurusu sırasında sigorta şirketinin acentesi olarak hareket eden Banka Şubesine ibraz ettiği maaş bordrosunda “Engelli” ibaresinin bulunması karşısında, sağlık formunda listelenen ya da başka bir hastalığınız var mı sorusuna “Hayır” cevabını veren murisin karaciğer yetmezliği hastalığını bildirmemesi nedeniyle müterafık kusuru var ise de, salt bu nedenle davanın reddedilmesi, acente banka şubesinin, sigortalının maaş bordrosunda engelli olduğunun görülmesine rağmen, engellilik halinin nedenleri ve dayanak engellilik raporu ile ilgili gerekli araştırmayı yapmaksızın poliçeyi düzenlemesi nedeniyle müterafık kusurunun olduğu düşünülmemesi doğru olmayıp, yanılgılı değerlendirme ve gerekçeyle, ilk derece mahkemesi kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir… ” şeklinde bozulmuştur.Usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRLİMESİ VE GEREKÇE:Dava, hayat sigortası poliçesinden doğan teminat bedelinin tazminine ilişkindir.Mahkemece alınan 22.10.2015 ve 27.06.2016 tarihli bilirkişi raporlarında özetle; davacıların murisi sigortalının ölüm sebebi olarak bildirilen karaciğer yetmezliği tanısının 09.07.2003 tarihinde konulduğu, 26.06.2005 tarihinde sigortalıya karaciğer nakli yapıldığı, nakil sonrasında da karaciğer yetmezliğinin devam ettiği ve buna istinaden yaklaşık 15 kez girişimsel müdahalede bulunulduğu, sigorta sözleşmesinin düzenlenmesi sırasında sigortalının ölüm sebebi olan hastalığını bildirmediği, sigortalının beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu nedenle sigortalının kusurlu olduğu, sigortacının ise belgeleri gereği gibi incelememesi ve araştırma yapmaması nedeniyle kusurlu olduğu, sigortalı ve sigortacının kusur oranlarının eşit derecede olduğu, dain-i mürtehin olan T. Garanti Bankası’na olan kredi borcunun ödenmesi nedeniyle sigorta teminat bedelinin davacılara ödenmesi gerektiği, davacılara ödenmesi gereken tutarın 21.870,50 TL olduğu belirtilmiştir.Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere, sigortalının kredi kullandığı ve hayat sigortası poliçesinin düzenlendiği tarihten 12 yıl önce karaciğer yetmezliği teşhisi konulan ve 2005 yılında karaciğer nakli ameliyatı geçiren murisin kredi başvurusu sırasında sağlık formunda listelenen yada başka bir hastalığınız var mı sorusuna ” hayır ” cevabını veren murisin karaciğer yetmezliği hastalığını bildirmemesi nedeniyle müterafik kusuru var ise de salt bu nedenle talebinin reddedilmesi, acente banka şubesi tarafından sigortalının maaş bordrosunda engelli olduğunun görülmesine rağmen engellilik halinin nedenleri ve dayanak engellilik raporu ile ilgili gerekli araştırmayı yapmaksızın poliçeyi düzenlemiş olması nedeniyle tarafların müterafik kusurunun olduğu kabul edilerek, bilirkişi raporuyla tespit edilen %50 kusur oranı nispetindeki 21.870,50 TL tazminatın kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Davacıların davasının kısmen KABULÜNE, 21.870,50 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacılara Bursa …. Noterliğince tanzim, 23/10/2013 tarih, … yevmiye nolu veraset ilamındaki hisseleri nispetinde ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin istemlerinin reddine,2-Alınması gerekli 1.493,97 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.468,77.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden,Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden,Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,5-Davacı tarafından yapılan 25,20.-TL başvurma harcı, 3,80.-TL vekalet harcı,15 Tebligat gideri 143,00.-TL, 3 Müzekkere gideri 41,00.-TL, 26,60.-TL talimat masrafı, 1.800,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.039,60.-TL yargılama giderinin,davanın kabul ve red oranı (21.870,50.-TL/43.700.-TL) dikkate alınarak hesap olunan 1.020,76.-TL ile 25,20.-TL peşin harcının toplamı olan 1.045,96.-TL yargılama giderinin,davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine gerek ve yer olmadığına, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın, HMK’nın 333.maddesi uyarınca,kararın kesinleşmesinden sonra ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,İSTİNAF GİDERLERİ YÖNÜNDEN A)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kendisini vekil ile temsil eden davacılar yararına 2.040,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,B)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kendisini vekil ile temsil eden davalı yararına 2.040,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,C)Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderleri toplamı 46,40 TL’nin 1/2’si 23,20 TL’nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,D)Davalının yapmış olduğu yargılama gideri olmadığından bu konuda hüküm tesisine yer olmadığına,Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 373,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 314,20 TL’nin istek halinde davacıya iadesine,Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 373,50TL harçtan mahsubu ile bakiye 314,20 TL’nin istek halinde davalıya iadesine,Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/04/2021