Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/35 E. 2021/29 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/35 Esas
KARAR NO: 2021/29
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 14/11/2019
NUMARASI: 2018/563 Esas
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVA: ALACAK (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TALEP: İHTİYATİ TEDBİR
KARAR TARİHİ: 14/01/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar … ve … vekili 30.10.2019 tarihli dava dilekçesinde, müvekkillerinin davalı kooperatif üyeleri ve kat malikleri olduklarını, davalı kooperatif ve davalı yüklenici şirket arasında akdedilen sözleşmenin gereklerine uyulmaması nedeniyle kat farkı, daire metrekare farkı ve şerefiye -sürüm değeri farkından kaynaklanan alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile her bir davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, kentsel dönüşüm çerçevesinde davalılar arasında, 01.09.2015 tarihli noterde sözleşme düzenlenip imzalandığını, sözleşmenin anahtar teslimi bir sözleşme olduğunu, davalı kooperatifin süreç içerisinde üyelerine tam olarak bilgi vermediğini, yüklenici firma tarafını tutarak onun bir temsilcisi gibi davranarak üyelerini zarara uğrattığını, davalı kooperatifin diğer üyeleri ve kat maliklerinin davalılara karşı uğramış oldukları zararın giderilmesi için aynı taleplerle İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/563 Esas sayılı dosyasında alacak davası açtıklarını, davanın derdest olduğunu belirterek dosyaların birleştirilmesini ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davacıların her biri için teslim edilen dairelerin net alanlarının sözleşmede kabul ve taahhüt edilen 80 metrekareden düşük olması nedeniyle şimdilik her bir davacı için 1.250,00 TL ‘nin sürüm değeri, şerefiye farkı olarak şimdilik her bir davacı için 1.250,00 TL ‘nin dairenin teslim tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bu davadaki alacakları teminen davalıların gayrimenkulleri üzerinde ihtiyati haciz anlamında ve / veya devir ve temlik yasağı kaydını içerecek şekilde tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, 14.11.2019 tarihli ara karar ile uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerleri hakkında tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı, alacağın varlığına ve muaccel olduğuna ilişkin yaklaşık ispat unsurunun ve dolayısıyla ihtiyati hacze dair İ.İ.K nın 257. maddesindeki şartların gerçekleşmediği, İhtiyati haciz anlamında veya devir ve temlik yasağı kaydını içerecek şekilde İhtiyati haciz anlamında tedbir kararı verilme talebinin reddine karar verilmiştir.
ÍSTİ̇NAF NEDENLERİ : Ara karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, mahkeme kararı ve dava dilekçesindeki iddialar tekrar edilerek, müvekkillerinin uğramış oldukları zararın bilirkişi incelemesi sonucunda hesaplanacak olduğundan yargılama sonunda müvekkillerinin alacaklarının tahsil edilebilmesi için sözleşme gereğince davalı kooperatif üzerine kayıtlı olan “ … Mahallesi, … Cad. … Sok. Tuzla … … Blok Daire: … ve … numaralı taşınmazların ve müteahhit üzerine kayıtlı … blok Daire … ve Daire … numaralı taşınmaz üzerine dava sonuna kadar tedbir konulması gerektiğini, davalıların dava sonuçlanıncaya kadar taşınmazlarını satmaları durumunda müvekkillerinin alacaklarını tahsil edebilme durumun kalmayacağını, taşınmazlar üzerine tedbir konulması gerektiğini, tedbir konulması talep edilen malvarlığı değerinin bizzat dava konusu ile ilgili bir durum olduğunu, çünkü davalıların sözleşme gereklerine uymayarak zarara uğrattıklarını, İhtiyati tedbir şartlarının gerçekleştiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir kararı konulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif üyeleri tarafından, teslim edilen dairelerin sözleşme ile kabul ve taahhüt edilen nitelikleri taşımadığı iddiası ile kooperatif ve yüklenici firmaya karşı açmış oldukları alacak istemine ilişkindir. Davacılar, davalı kooperatif ile yüklenici davalı şirketin edimlerini ve taahhütlerini tam olarak yerine getirmediklerini iddia ederek, zarara uğradıkları bedellerinin tahsilini talep etmiştirler. Dava sonucunda alacaklarının tahsilinin imkansız hale gelme riskini önlemek amacı ile davalılar adına olan bağımsız taşınmazlar üzerine İhtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmişlerdir. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısım birinci bölümde geçici hukuki korumalar üst başlığı İle ihtiyati tedbirin şartları ise 389 maddede düzenlenmiştir. Maddede, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yasanın düzenlediği şartların varlığı gerekli olmakla birlikte, şartların varlığı halinde bir davada her konuda ihtiyati tedbir kararı verilmemekte yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilmektedir. Somut davada, davacıların iddiası sözleşme edimlerinin ve taahhütlerin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zarardır. Yani dava konusu para alacağıdır. Tedbir talep edilen, taşınmaz konusu bağımsız bölümler değildir. Taşınmazların sözleşme konusu olması onun uyuşmazlık konusu olması için yeterli değildir. Ancak tapu iptali ve tescil gibi uyuşmazlıklarda, İhtiyati tedbirin mahiyeti gereğince, taşınmazların dava konusu olduğu kabul edilmektedir. Para alacaklarına dair davalarda ihtiyati haciz talebi isabetli olacaktır. Diğer yandan, iş bu davada, davacılar vekili her ne kadar talep bölümünde, ihtiyati haciz anlamında ve / veya devir ve temlik yasağı kaydını içerecek şekilde tedbir konulmasını talep etmişse de, ihtiyati haciz, İcra ve İflas Kanunun 257 vd maddelerde düzenlenmiş olup, 258/1. fıkrada, alacaklının alacağı ve İcabında haciz sebepleri hakkında kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir. Dava dilekçesine ekli olarak, noterde düzenlenen sözleşme örneği dışında konu ile ilgili herhangi bir bilgi ve belge yoktur. İş bu anlamda, yasada ifade edilen kanaat getirilecek delillerin varlığından söz edilemeyecektir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davacı taleplerinin red kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/563 Esas sayılı derdest dosyada verilen 14.11.2019 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi uyarınca REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcından peşin olarak yatırılan 162,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 253,20 TL harçtan davacılardan … tarafından peşin olarak yatırılan 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 87,50 TL harcın davacı … ‘dan tahsili ile hazineye irat kaydına, davacı … tarafından peşin olarak yatırılan 203,00 TL harcın alınması gereken 253,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 50,20 TL harcın davacı … ‘den tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1- f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/01/2021