Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/348 E. 2021/511 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/348 Esas
KARAR NO: 2021/511
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2020
NUMARASI: 2020/472 Esas, 2020/928 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Kambiyo Senetlerine Mahsus Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 174))
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin yasal temsilcisi tarafından imzalanan … Bankası’nın 1000.000,00 USD tutarlı, 11/06/2018 tarihli … nolu çekin müvekkili lehine keşide edildiğini, çek hakkında karşılıksız işlemi yapıldığını, alacağın tahsili için Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu ile takip başlatıldığını, davalı tarafça imzaya ve borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın kaldırılarak davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket süresinde davaya cevap vermemiş, 05/11/2018 tarihli dilekçesinde, senedin teminat senedi olup gerçekte böyle bir borcun bulunmadığını belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davalının takibe konu çeki kredi sözleşmesinin güvencesi olarak düzenlendiğini ispatlayamadığı, ipotek akit senetlerinde çekin teminat amaçlı verildiğine dair atıf bulunmadığı, davalı tarafça sunulan ve çekin teminat amaçlı olduğuna dair davacının babası tarafından düzenlendiğini ileri sürülen belgenin, dava dışı 3. kişiye ait olduğundan incelenmediği, celbedilen kapak hesabına göre davalıya depo emrinin tebliğine karar verildiği, davalı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edilen depo emrine rağmen verilen süre içerisinde takibe konu miktarın ödenmediği, davalının iflas şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; takibe konu çekin, müvekkili şirketin kredi temini için, davacı ve kızına ait taşınmazlara ipotek konulmasının güvencesi olarak verildiğini, ipoteklerin paraya çevrilmesi halinde çekin takibe konu edilebileceğini, ancak ipoteklerin paraya çevrilmesinin sözkonusu olmadığını, davacı ve kızı ile düzenlenen 28/03/2018 tarihli protokolde, protokole ekli … çeklerinin taşınmazların tapusunun iadesi halinde geri verileceğinin kararlaştırıldığını, protokolle, 1 yıl süre içinde ipoteklerin kaldırılması, sürenin bitmesi halinde yine teminat amaçlı çek verilmesinin hedeflendiğini, takip konusu … Bankası çekinin de sürenin bitmesinden sonra verilen yeni teminat çeki olduğunu, mahkemece dar yetkili icra mahkemesi gibi sınırlı inceleme ile karar verildiğini belirterek kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK 171 vd maddelerinde düzenlenmiş olan, kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takip sonucu, borçluluların borcu ödememesi, itiraz veya şikayette bulunmaması sonucu açılan iflas davasıdır. İlk derece mahkemesi’nin 17/07/2019 tarihli kararı ile davalı şirketin iflasına karar verilmiş, karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemiz’in 2019/3121 Esas 2020/1455 Karar sayılı kararı ile; “..Depo kararında sonraki ilk oturumda alacaklı borçluya borcu ödemesi için mehil verirse, mahkeme, bu mehile göre başka bir oturum günü belirler ve iflâs kararı verilmesini o oturuma erteler. Bu halde, mahkemenin, o günkü duruma göre yeni bir depo kararı vermesi ve bunu yeni oturum günü ile birlikte borçluya veya vekiline tefhim veya tebliğ etmesi gerekir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 19/09/2013 tarih 2013/3665 E. 2013/5527 K. Sayılı ilamı) Bu durumda, mahkemece verilen sürenin bitiminden sonra ödenmesi gereken borç miktarı tespit edilerek yeniden depo emri kararı verildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi..” gerektiğine değinilerek kararın kaldırılması üzerine, mahkemece yukarıda yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. 2004 sayılı İİK 154. maddenin üst başlığı ise, “ İflas Yolu İle Takip “ olup ilk maddede yetki düzenlenmiştir. Maddede, İflas yolu ile takipte yetkili merciinin, borçlunun muamele merkezinde bulunan icra dairesi olduğu, 154/3.fıkrada ise, borçlu ile alacaklının yetkili icra dairesini yazılı anlaşma ile tayin etmişlerse, o yerin icra dairesinin dahi iflas takibi için yetkili sayılacağı, iflas davaları için yetki sözleşmesinin yapılamayacağı, iflas davasının mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılacağına yer verilmiştir. Maddedeki iflas davasının açılacağı yetkili yer mahkemesinin yetkisi, mutlak yetki olup, kamu düzenine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1- ç bendinde, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Yani aynı yasanın 115.maddesinde belirtildiği gibi, mahkemece, davanın her aşamasında ve kendiliğinden araştırılması gerekir. Bu açıklamalar sonrasında somut olay değerlendirildiğinde, dava, davalı borçlunun sicil adresinin yetki çevresinde bulunan Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmıştır. Dosya kapsamından, davacı alacaklının 03/07/2018 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, davalı borçlu şirket hakkında … Bankası’na ait, 11/06/2018 keşide tarihli 1.000.000,00 USD bedelli çeke dayalı alacağın tahsili amacı ile kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı şirkete 05/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, 09/07/2018 tarihinde davalı tarafından borca ve imzaya itiraz edildiği, davacı vekili tarafından 19/07/2018 tarihli dilekçe ile iş bu iflas davasının açıldığı anlaşılmıştır. Öncelikle, 2004 sayılı İİK‘nun 176. maddesindeki yasal düzenleme kapsamında atıf yapılan İİK.nun 156/son fıkrası uyarınca, iflas isteminin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde, yani hak düşürücü süre içerisinde yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerekmiştir. Kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takipte, iflas davasının ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin bir sene içinde açılması gerekir. (İİK 176, 156/son) Söz konusu yasada, iflas istemenin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene sonra düşeceği belirtilmiştir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçluya 05/07/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise, 19/07/2018 tarihinde yani bir senelik hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Davanın yasal sürede ve şekil şartlarına uygun açılmış olduğu, alacaklı tarafından iflas avansının mahkeme veznesine depo edilmesi edildiğini anlaşılması sonrasında işin esası incelenmiştir. Davalı taraf, takip konusu çekin müvekkili şirketin kredi temini için davacıya ait taşınmaza ipotek konulmasının karşılığında teminat olarak verildiğini, ipoteğin paraya çevrilmemesi nedeniyle çekin takibe konulamayacağını savunmuştur. TTK’nın 780 maddesi uyarınca, çekin, kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi havalesini içermesi gerekir. Bir çekin taraflar arasındaki sözleşmeye göre kredi sözleşmesinin güvencesi olarak düzenlendiğinin ispatlanması halinde, bu çek teminat çekidir. Böyle bir çeke dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus takip yapılamaz. Somut uyuşmazlıkta, Yargıtay 12. HD’nin 02/10/2017 tarih ve 2016/2014,11705 sayılı kararında da belirtildiği üzere; takip dayanağı çekte teminat amaçlı verildiğine yönelik bir açıklama olmadığı gibi, borçlunun çekin takip alacaklısı davacıya teminat olarak verildiği iddialarını senede açıkça atıf yapan bir sözleşme ile de ispatlamış değildir. Taraflar arasında düzenlenen 28/03/2018 tarihli protokolde, takip konusu çekin teminat amacıyla verildiğine dair senede açıkça atıf yapan bir düzenleme yoktur. Buna göre mahkemece borçlunun itirazının reddine karar verilmesi ve usulüne uygun depo emri tebliğine rağmen borcun ödenmediği gerekçesiyle davanın iflasına karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından stinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile İİK’nın 164. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak oy birliği ile karar verildi.08/04/2021