Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/310 E. 2021/442 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/310 Esas
KARAR NO: 2021/442
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2016
NUMARASI: 2014/499 Esas, 2016/1298 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davacıların murisi …’in 06/09/2013 tarihinde vefat ettiğini, vefatından önce … Bankasından iki adet tüketici kredisi kullandığını, bu kredi sebebiyle davalı sigorta şirketi tarafından … Bankası aracılığı ile iki ayrı hayat sigortası yapıldığını, sigortalının ölümü sebebiyle davacıların banka aracılığı ile sigorta şirketine başvurduğunu, murisin yaptığı ikinci poliçe bedelinin ödendiğini, ancak … numaralı ilk sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminatın sigorta poliçesinin primlerinin yatırılmadığı gerekçesi ile ödenmediğini, davalının tutumunun hukuka aykırı olduğunu, poliçenin 4 yıllık düzenlendiğini, masrafın da muristen alındığını, bakiye primlerin banka hesabından otomatik tahsil edileceğini, nitekim ikinci poliçede böyle bir sorun yaşanmadığını, hesaptan otomatik tahsilat yapıldığını, banka şubesinin de kusurlu davrandığını, sigortalıya gerekli açıklamanın yapılmadığını, ölüm kaydının hesaplara geç intikal etmesi sebebiyle aksayan iki taksit için ayrıca faiz talebinde bulunulduğunu, sigorta şirketinin red cevabı üzerine Tüketici kredisinin ödenerek kapatıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 13.115,00 TL tazminatın ölüm tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; daini mürtehin sıfatını taşıyan … Bankası A.Ş. tarafından dava açılması gerektiğini, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, muris için düzenlenen ikinci poliçeden kaynaklanan ölüm teminatının ödendiğini, ancak … numaralı poliçenin prim ödemelerinin zamanında yapılmadığını, ilk yıl prim taksidinin ödendiğini, ikinci yıl taksidinin ödenmemesi üzerine sigortalıya tenzil uyarısı içeren taahhütlü mektup gönderildiğini, sigortalının bir aylık süre içinde ödeme yapmaması sebebiyle poliçenin tenzil hükümlerine tabi tutulduğunu, yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI, DAİREMİZİN KARARI VE YARGITAY BOZMA İLAMI İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, 13.115,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dairemizin 14/02/2019 tarih ve 2017/1936 Esas, 2019/259 Karar sayılı kararı ile; davalı sigorta şirketinin prim borcunun 2.taksidinin yatırılmaması sebebiyle bu durumun, davacıya iadeli taahhütlü mektupla bildirilerek sonuçlarının hatırlatıldığı, tebligatın sigorta poliçesinde beyan edilen adrese çıkartıldığı, ancak tebliğ edilmeden iade edildiği, davalı sigorta şirketine, davacının mernis adresini araştırma yükümlülüğünü yüklenemeyeceği, muris tarafından dava dışı bankaya ödeme talimatı verilmediği, buna ilişkin kısmın boş olduğu, dava dışı bankanın böyle bir talimat almadan resen sigorta poliçesi prim bedeli ödemesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. HD’nin 06/10/2020 tarih ve 2019/1860 Esas, 2020/5146 Karar sayılı kararında; davalı sigortanın murise ödeme ihtarını 26.04.2013 tarihinde tanzim ederek gönderdiği, poliçeye ait 2. yıl prim taksit gününün 15.03.2013 Cuma günü olduğu, bu tarihi takip eden 19.03.2013 Salı gününden itibaren 20.04.2013 tarihine kadar hesabın, prim taksidi 191,83 TL’yi ödemeye müsait olduğu, davaya konu poliçenin TKSG formunun ödeme talimatı kısmının boş olduğu ancak “Aksini bildirmediğim sürece, prim tahsilatının kredi kartımdan/cari hesabımdan yapılmasını kabul ediyorum” şeklinde şerh olduğu, poliçenin davacılar murisi tarafından imzalandığı, bankaca ilk prim taksidinin, tahsis edilen 19.000,00 TL krediden düşüldüğü, kredi veren kuruluş banka ile sigorta poliçesini yapan davalı şirketin aynı sermaye grubuna dahil şirketler olduğu düşünüldüğünde, banka tarafından bu yolla sigortalıya prim taksitlerinin ödenmesi konusunda güven telkin edildiği, bu şekilde kalan primlerin tahsili yoluna gidilmemesinin Medeni Kanununun 2. maddesinde tanımlanan dürüstlük kuralına aykırı olduğu belirtilerek Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hayat sigorta poliçesine dayanan tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacılar murisinin … Bankasından Tüketici Kredisi kullandığı ve davalı ile 4 yıl süreli hayat sigorta poliçesi imzaladığı, poliçe gereği ödenmesi gereken primlerin yıllık 191,88 TL olarak kararlaştırıldığı ve ilk prim ödemesinin davacılar murisine ait mevduat hesabından banka tarafından tahsis edilen 19.000,00 TL kredi miktarından mahsup edilerek tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Davalı sigortacı, ikinci yıl prim taksidinin ödenmediği gerekçesiyle, 26.04.2013 tarihinde sigortalının poliçede yazılı olan … sitesi … karşısı Yıldırım/Bursa adresine, TTK’nın 1502. maddesi gereğince prim borcunun 1 ay içinde ödenmemesi halinde poliçenin prim ödemeden muaf poliçeye dönüşeceğini ve ölüm teminatının kalkacağını bildirerek PTT aracılığı ile iadeli taahütlü ihtar göndermiştir. Ancak sigortalı muris …’in adresinin yetersiz olması nedeniyle gönderilen ihtar mektubu iade edilmiş ve sigortalının ihtardan haberi olmamıştır. Sigorta şirketi 1 ay sonunda poliçeyi TTK 1502. maddesi uyarınca “prim ödenmesinden muaf sigorta (tenzil) hükümlerine tabi tutmuş, 705,12 TL tenzil kapitali hesap etmiş, murisin ölümü ile sigorta şirketine vefat teminatının ödenmesi için başvuran davacı mrascıların talebini sigorta priminin ödenmediği gerekçesiyle reddetmiştir. Yargılama sırasında hesap ettiği 705,12 TL tenzil kapitalinin davacılara ödeneceğini belirtmiştir. Davalı sigortanın murise ödeme ihtarını 26.04.2013 tarihinde tanzim ederek gönderdiği, poliçeye ait 2. yıl prim taksit gününün 15.03.2013 Cuma günü olduğu, bu tarihi takip eden 19.03.2013 Salı gününden itibaren 20.04.2013 tarihine kadar hesabın, prim taksidi 191,83 TL’yi ödemeye müsait olduğu, davaya konu poliçenin TKSG formunun ödeme talimatı kısmının boş olduğu ancak “Aksini bildirmediğim sürece, prim tahsilatının kredi kartımdan/cari hesabımdan yapılmasını kabul ediyorum” şeklinde şerh olduğu, poliçenin davacılar murisi tarafından imzalandığı, bankaca ilk prim taksidinin, tahsis edilen 19.000,00 TL krediden düşüldüğü, kredi veren kuruluş banka ile sigorta poliçesini yapan davalı şirketin aynı sermaye grubuna dahil şirketler olduğu düşünüldüğünde, banka tarafından bu yolla sigortalıya prim taksitlerinin ödenmesi konusunda güven telkin edildiği, bu şekilde kalan primlerin tahsili yoluna gidilmemesinin Medeni Kanununun 2. maddesinde tanımlanan dürüstlük kuralına aykırı olduğu görüldüğünden, davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur,
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının davasının kabulü ile 13.115,00 TL tazminatın dava tarihi olan 24/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 895,88 TL karar harcının davacılar tarafından peşin yatırılan 249,20 TL’den mahsubu ile bakiye 671,88 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafça karşılanan 25,20 TL maktu, 249,20 peşin harç ile 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 207,20 TL posta ve tebliğ masrafının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 4-Hüküm tarihinde yürürlülükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına kabul edilen miktar üzerinden belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, İstinaf harç ve giderleri yönünden; 4-İstinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 5-Davalı tarafından karşılanan istinaf giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapıldığından, hüküm tarihinde yürürlülükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hesaplanan 2.040,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 7-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı miktar yönünden kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/03/2021