Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/27 E. 2021/50 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/27 Esas
KARAR NO: 2021/50
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2018
NUMARASI: 2018/325 Esas, 2018/905 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 14/01/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2011 tarih ve 2009/810 Esas, 2011/549 Karar sayılı ilamı gereği davalı şirketten alacaklı bulunduklarını, ilamı Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icraya koyduklarını, bir an önce haciz işlemlerine başlayabilmek için ihtiyati haciz kararı da aldıklarını, gerek takipte gerek ihtiyati haczin tebliği için tasfiye halindeki davalı şirketin resmi kayıtlarında bildirilen adreslerine ve tasfiye memurunun mernis adresine çıkartılan tebligatların yapılamadığını, tasfiye memuru …’ın bilinçli olarak tebligatları iade ettirdiğini, bunun üzerine takibi, iflas yolu ile takibe çevirdiklerini, iflas ödeme emrinin tasfiye memurunun sicil gazetesinde ilan edilen adresine TK’nın. 35 maddesi uyarınca tebliğ edildiğini, ödeme emrine itiraz edilmediğini (itiraz varsa itirazında kaldırılmasını) davalının adresinin belli olmadığını, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçtığını, tasfiye memurunun sorumluluklarını yerine getirmediğini ve ilama dayalı alacak icra emriyle istendiği halde ödenmediğini belirterek borçlu şirketin iflasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, davalı şirketin tasfiye halinde olması nedeni ile borçlu şirkete çıkartılan iflas ödeme emrinin tasfiye memuruna tebliğ edilmesi gerektiği, ancak somut olayda iflas ödeme emrinin tasfiye memuruna tebliğ edilmediği, bu nedenle iflas takibi kesinleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar davacı vekili tarafından yasal sürede dava dilekçesinde belirtilen nedenler ile istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, iflas istemine ilişkindir. Mahkemece, iflas avansı ikmal edilerek, iflas talebi İİK’nın 166. maddesi uyarınca ilan edilmiş, yargılama sonucunda iflas ödeme emrinin tebliğ edilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine Dairemiz’in 2019/1812 Esas, 2020/358 Karar sayılı kararı ile, gerekçeli kararın ve istinaf dilekçesinin tasfiye halinde olan davalı şirketin tasfiye memuruna tebliğ edilmesi gerektiğine değinilerek dosya mahkemesine geri çevrilmiş, mahkemece eksiklik ikmal edilerek dosya mahkememize gönderilmiştir. Dosya kapsamından; davacının, ilama bağlı alacağını takibe koyduğu, ancak icra emrinin tebliğ edilmemesi üzerine takip şeklini iflas yolu ile takibe çevirdiği, iflas ödeme emrinin TK’nın 35. maddesi uyarınca, borçlu şirketin tasfiye işlemleri için alacak ve borçluların müracaat etmesi gereken ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanen bildirilen adresine tebliğ edildiği, tebligat çıkartılan adresin, aynı zamanda borçlu şirketin sicile kayıtlı adresi olduğu görülmektedir. Davacı, ilamlı icra yoluna ilişkin takibi, iflas yolu ile takibe çevirdiğine göre, İİK’nın 177. maddesi uyarınca takibe hacet kalmaksızın doğrudan borçlunun iflasını isteme hakkından vazgeçmiş olup, Yargıtay 19. HD’nin 03.02.2000 tarih ve 99-8151/622 sayılı kararı bu doğrultudadır. Bu durumda borçluya iflas ödeme emri tebliğ edilmeden iflasına karar verilmesi isabetli olmayacaktır. Hernekadar iflas ödeme emri, tasfiye halindeki şirketin alacaklı ve borçluların başvurmaları için ilanen bildirilen adresine, TK’nın 35 maddesi uyarınca tebliğ edilmişse de, belirtilen adres şirketin sicile kayıtlı adresi ve tasfiye işlemlerinde alacaklı ve borçluların başvurması gereken adres olup, tasfiye halindeki tüzel kişilere tebligatın tasfiye memuruna yapılması gerekmektedir. Bu durumda iflas ödeme emri şirketin tasfiye memuruna tebliğ edilmeden iflasa karar verilemeyeceğinden mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20-TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 87,50-TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK’nun 164. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/01/2021