Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/234 E. 2021/227 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/234 Esas
KARAR NO : 2021/227
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARARTARİHİ: 04/12/2020
NUMARASI : 2018/397 Esas
TALEP: İHTİYATİ TEDBİR
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 27.09.2007 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili sigorta şirketine sigortalı olan şirkete ait ve sigorta örtüsü altında bulunan emtiaların çıkan yangın sonucu tamamen yanarak hasara uğradığını iddia ederek, 8.739.540,90 TL ‘nin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili ,davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemenin, 01.10.2007 tarihli kararı ile davalı … ‘e ait taşınmazların devir ve intikal işlemlerinin teminat karşılığında tedbiren önlenmesine karar verilmiştir.2007/775 Esas, 2015/394 Karar ve 29.04.2015 tarihli ilamla, davalı malik … kusursuz olduğu gerekçesiyle adı geçen davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2015/8704 Esas, 2016/4495 Karar ve 21.04.2016 tarihli ilamı ile sonuç olarak, mülga 818 sayılı BK’nın 58. maddesi uyarınca sorumluluğu bulunup bulunmadığının tespiti ile oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekçesi ile eksik inceleme nedeniyle hüküm bozulmuştur.Davalı … vekili tarafından İhtiyati tedbir kararlarının kaldırılması veya daraltılmasına dair talebi ilk derece mahkemesinin 06.12.2019 tarihli ara kararı ile red edilmiştir.İhtiyati tedbir kararına karşı yapılan İtirazın reddi kararı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 394/5. fıkrası gereğince istinaf edilmiştir.Davalının istinaf talebi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341 .ve 394/5. fıkrası gereğince istinaf yoluna başvurulabilen kararlardan olması nedeniyle esastan incelenmiş ve Dairemizin 2020/23 Esas, 2020/465 Karar ve 20.02.2020 tarihli kararı ile kabul edilerek İhtiyati tedbire dair ara karar kaldırılmıştır.Davacı vekili 30.03.2020 tarihli dilekçe ile, Dairemiz kararına karşı maddi yanılgı iddiası ile İhtiyati tedbir kararının kaldırılması yönündeki kararın kaldırılarak davalının istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili 08.04.2020 tarihli dilekçe ile ise istinaf incelemesi neticesinde verilen İhtiyati tedbirin kaldırılması ve İhtiyati tedbirin kaldırılma kararının, usule ve hukuka aykırı olduğunu, karara itirazları saklı kalmak kaydı İle yargılamanın sona ermesine kadar müvekkilinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmesi adına İhtiyati haciz talebinde bulunma gereğinin hasıl olduğunu, alacağın miktarı gözetilerek, davalının kötü niyetli olarak malvarlığında bir azalma meydana getirmeleri halinde müvekkilinin telafisi güç ve imkansız hak kayıplarına uğrayacağını iddia ederek, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davalının tespit edilecek ,taşınır ,taşınmaz malları İle üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına iş bu davanın kararının kesinleşmesine kadar her türlü tasarrufu önler mahiyette, alacağın bugüne kadar işlemiş faizleride dikkate alınmak üzere teminatsız olarak İhtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. Dilekçede, İhtiyati haciz talep edilen davalı, …. olarak belirtilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 21.05.2020 TARİHLİ ARA KARARI :Mahkemece, davacı taraf her ne kadar İhtiyati haciz talebinde bulunmuş ise de, taraflar arasındaki yargılamanın devam ettiği, bu aşamada davacının vadesi gelmiş bir alacağının bulunduğu husususun yargılamayı gerektirdiği ve taraflar arasında çekişmeli olduğu, İhtiyati tedbir kararının kaldırılması talebinin red kararının, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 20.02.2020 tarihli ilamı ile kaldırıldığı, İİK 257.maddesinde bulunan İhtiyati haciz verme koşullarının mevcut olmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.Ara karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. DAİREMİZİN 2020/1322 ESAS, 2020/1578 KARAR VE 16/07/2020 TARİHLİ KARARI İLE;” .. Talep, İİK 258/2 fıkrası gereğince ihtiyati haciz talebinin reddi kararının kaldırılması istemidir.2004 sayılı İİK’nın 258/sonuncu fıkrasında ihtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklının istinaf yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir. Davacı, iş bu yasal düzenleme kapsamında, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Dava dilekçesine ekli belgeler, dava dosyasının geçirmiş olduğu tüm aşamalar, Yargıtay bozma ilamı, mahkeme kararları bilgi ve belgeler incelenmiştir.Dava, davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına sigorta poliçesi kapsamında ödemiş olduğu sigorta hasar bedelinin yangında kusuru ve ihmali olduğu iddia edilen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davalı, … yangın çıkan deponun maliki olduğu anlaşılmıştır.İcra ve İflas hukukundaki İhtiyati haciz müessesi, medeni usul hukukundaki İhtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi hukuki koruma önlemidir. Geçici hukuki koruma önlemleri toplumsal barışın sağlanması açısından da önem taşımaktadır. Geçici hukuki himaye tedbirlerinin düzenleme nedeni, bireylere etkin hukuki himaye sağlanmasıdır. Bu da Hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir (AY m.2).Geçici hukuki koruma önlemleri, henüz hüküm verilmeden bireylerin acil hukuki korunma ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.2004 Sayılı İİK’nın 257 ve devamında ihtiyati haciz düzenlenmiştir. İhtiyati haciz şartları 257. Maddede, 258. Maddede ise ihtiyati haciz kararına yer verilmiştir. 258. Maddenin ilk fıkrasında alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir. Bir alacak için İhtiyati haciz isteyen kişinin o alacağın alacaklı sıfatına sahip olması gerekir. Yani ancak alacağın alacaklısı İhtiyati haciz isteyebilir. Bu durum hakimin maddi hukuku araştırması gerektiği sonucunu beraberinde getirmektedir. Hakim, ibraz edilen delilerden İhtiyati haciz isteyen kişinin alacaklı sıfatına sahip olduğuna kanaat getirirse İhtiyati hacze İlişkin şart gerçekleşmiş demektir (İİK m.258/1). Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur. İbraz edilen ispat vasıtası, iddia edilen hakkın varlığını ispatlamaya elverişli olmalıdır. Diğer yandan, alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamaktadır. Öte yandan, İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın yargılamayı gerektirmemesi şeklinde bir koşulda kanunda öngörülmemiştir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi İhtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin bir yargılamadan farklı olarak maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. Bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır. Talep edilen alacağın ise vadesinin gelmiş olması gerekir ( İİK m.257/1). Alacağın muaccel olduğu an, ya tarafların anlaşması veya bir ihbar yada kanun hükmü veya hukuki ilişkinin mahiyeti ile belirlenir. Muacceliyet ile temerrüdü karıştırmamak gerekir. Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrüt olur. Diğer yandan alacağın rehinle temin edilmemiş olması gerekir. Vadesi gelmemiş alacaklarda İhtiyati haciz kararı verilmesinin şartları İİK 257/2. fıkrada sınırlı şekilde sayılmıştır.İhtiyati hacizde teminat ise, İİK 259.maddede düzenlenmiştir. Maddede, İhtiyati haciz isteyen alacaklının hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacağı zarardan dolayı Hukuk Usuli Muhakemeleri Kanunun 96’ncı ( HMK 87.m) maddesinde yazılı teminat vermeye mecbur olduğu belirtilmiştir. Bu konuda hakimin takdir yetkisi bulunmadığından ve İhtiyati haczin dayanağı ilam veya ilam niteliğinde bir belge olmadıkça teminat alınmadan İhtiyati haciz kararı verilemez.İhtiyati hacizde ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava ve İcra takibinin konusu değildir. Halbuki İhtiyati tedbirde, tedbir konulan şey dava konusudur. Tedbir isteyenin amacı ileride açacağı davada tedbire konu olan belli bir mal üzerinde hak elde etmektir. İhtiyati haciz sadece para ve teminat alacakları hakkındaki davalarda veya icra takiplerinde söz konusu olduğu halde, İhtiyati tedbir kural olarak paradan başka şeyler ( haklar, menkuller, gayrimenkuller ) hakkındaki davalarda uygulanır. Bu nedenle şartlarının mevcudiyeti halinde tazminat alacaklarında İhtiyati haciz kararı vermek, İhtiyati haciz kurumunun amacına uygun bir uygulama olur ( Doç.Dr.Adnan Deynekli, Dr.Mustafa Saldırım, Öğretide ve Uygulamada İhtiyati Haciz ,3 bası ).Somut davanın, açıklanan yasal düzenlemeler ve genel İlkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mahkemenin İhtiyati haciz talebinin red gerekçesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Dosya kapsamından, İİK 258. maddede yer verilen, kanaat getiren delillerin gösterilmiş olduğunun kabulü ile ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, talebin yasada düzenlemesi olmayan gerekçelere binaen reddine karar verilmesi yerinde bulunmamıştır. Diğer yandan, İhtiyati haciz talep eden tarafın, teminatsız İhtiyati haciz kararı verilmesi istemi ise, İİK 259. madde kapsamında olanaklı değildir.Açıklanan nedenlerle, davacı tarafın, davalıdan alacağına dair yasada ifade edilen kanaat getiren delilleri dosyaya sunduğu, ihtiyati haciz talebinde kesin ispatın aranmayacağı hususları dikkate alınarak, İİK 257 vd maddeleri gereğince, İhtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, talebin reddi ve red gerekçesi yerinde görülmemiştir. Ancak, söz konusu hata yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyeceğinden karar düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm tesisi uygun görülmüş ve davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. .. ” Gerekçesiyle, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına ve ” .. Davacının ihtiyati haciz talebinin İcra ve Kanunun 257/1. fıkrasına uygun görüldüğünden kısmen KABULÜNE, b)İcra ve Kanunun 259. maddesi uyarınca, İhtiyati haciz isteyen alacaklının hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayabilecekleri muhtemel zarar ve ziyanlarını karşılamak üzere alacağın %15 ‘i oranında nakit veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibraz olunduğunda davalı … ,menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının borç tutarı ( dava esas değeri 8.739.540,90 TL )ile sınırlı olmak kaydıyla İcra ve İflas Kanunun 257. maddesi gereğince İHTİYATEN HACZİNE, .. ” Dair kesin olarak oy çokluğuyla karar verilmiştir. Mahkemece; 04/12/2020 tarihli ara kararla davalı vekilinin ihtiyati haciz kararının kaldırılması ve teminat mektubunun sunulması için taraflarına süre verilmesine dair talebi üzerine, davalı vekilinin teminat miktarı ödenmek suretiyle söz konusu ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep ettiği, İİK 266.maddesi gereğince borçlunun para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir hükmü gözetilerek, davalı … vekilinin talebinin İİK’nın 266.maddesi gereğince kabulü ile ihtiyati haciz kararında geçen davalı …. menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının ihtiyati haczine ilişkin olarak borç tutarı / dava esas değeri 8.739.540,90 TL tutarın on gün içerisinde mahkemeye nakit veya süresiz ve kesin teminat mektubunun sunulması halinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2020/1322 Esas, 2020/1578 Karar sayılı ilamında belirtilen ihtiyati haczin kaldırılmasına, süresi içerisinde ihtiyati haciz kararında belirtilen borç / davaya esas değer yatırıldığı taktirde İstanbul 30. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME ARA KARARI:Mahkemece; davacı vekilinin ihtiyati haczin teminat karşılığında kaldırılmasına yönelik itiraz dilekçesi üzerine, 29/12/2020 tarihli ara kararı ile İİK’nın 266.maddesinde ihtiyati haczin kaldırılmasının mahkemeden istenebileceğinin açıkça düzenlendiği, icra takibine başlanıldıktan sonra ise görevli mahkemenin icra mahkemesi olduğunun düzenlendiği, davacı tarafın ihtiyati haciz kararının infazı için İstanbul 30. İcra Müdürlüğüne başvurduğu ve ihtiyati haciz kararının uygulandığı, ancak henüz esas takibin yapılmadığı, dava ile ilgili halen yargılama devam ettiğinden ve esas icra takibi yapılmadığından görevli mahkemenin mahkemeleri olduğu, Yargıtay uygulamalarının buna ilişkin olduğu, (Yargıtay 12. HD, 26/02/2019 tarih, 5788 Esas, 2953 Karar, 4324 Esas, 8891 Karar, 16/10/2012 tarihli 25312 Esas, 29819 Karar vb. ) ihtiyati haczin alacak davasının mahkemede görülmesi sırasında konulmuş ise ihtiyati haciz kararının İİK’nın 266.maddesi gereğince kaldırılması davasında görevli mahkemenin davaya bakan mahkeme olduğu, ( Talip UYAR, Alper UYAR, Cüneyt UYAR, İcra Hukukunda İhtiyati Haciz, Ankara 2018, Sayfa 234 ), bu açıklamalar ışığında henüz yargılaması devam eden davada verilen ihtiyati haczin İİK’nın 266.maddesi gereğince kaldırılması talebinin incelenmesinin esas icra takibine geçilmemiş olması nedeniyle mahkemelerinin görevli olduğu, davacı vekili tarafından her ne kadar teminat karşılığı ihtiyati haciz kararının kaldırılması talebinin haksız ve kötü niyetli olduğu, karşı tarafın mal kaçırma gayesinde bulunduğu, müvekkilinin uğradığı zararın artmasına sebebiyet verildiği belirtilerek ara karardan rücu edilmesi talep edilmiş ise de söz konusu ara kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi tarafından kesin olarak verilen ihtiyati haciz kararında belirtilen borç tutarında nakit veya süresiz kesin teminat mektubu sunulması halinde ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin olduğu, kararın İİK 266.maddesine uygun olduğu gerekçesiyle ihtiyati haczin kaldırılması kararından rücu edilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Ara karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; yargılama süreci, Dairemiz kararları yeniden özetlenerek ihtiyati haciz kararının teminat karşılığında kaldırılması yönünde verilen kararın görev kurallarına aykırı olması nedeniyle kaldırılması gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın kesin olması nedeniyle ihtiyati haciz kararının takibine başlanılmasından sonra talepte bulunulması halinde söz konusu talebin icra hukuk mahkemesine yöneltilmesi gerektiğini, İİK 266.maddenin bu şekilde yetkili kıldığını, görev kurallarına aykırılık nedeniyle ilk derece mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini iddia ederek, yeniden önceki taleplerini ve gerekçelerini dosyaya ibraz edilen ek raporu tekrar ederek, herhangi bir geçici hukuki korumadan yoksun olan alacağın tahsili tümüyle imkansızlaşacak ve müvekkili şirketin zararının her geçen gün artmaya devam edeceğini iddia ederek, ihtiyati haczin kaldırılması talebinin kabulü kararına karşı itirazlarının reddi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;Talep; derdest dosyada, İİK 257 ve devamı maddeleri gereğince verilen ihtiyati haciz kararının aynı yasanın 266.maddesi gereğince banka teminat mektubu ile kaldırılmasına dair kararına yönelik itiraz üzerine verilen ret kararının istinaf istemidir.Davacı istinaf edenin talebinin 6100 sayılı HMK’nın 341.madde kapsamında değerlendirilmesinin ve bu anlamda istinaf kanun yolunun açık olduğunun kabulünün isabetli olacağı uygun görülerek istinaf incelemesi gerçekleştirilmiştir.Uyuşmazlık; İİK 266.maddesi gereğince ihtiyati haczin kaldırılmasında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu ve ilk derece mahkeme ara kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır.2004 sayılı İİK 266.maddesinde; borçlunun para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebileceği, devamında ise takibe başlandıktan sonra bu yetkinin icra mahkemesine geçeceği düzenlenmiştir. Teminat karşılığı ihtiyati haczin kaldırılması yetkisi icra takibine başlandıktan sonra icra mahkemesine ait olduğu yasada açıkça ifade edilmiştir. İş bu talepte ise dosya kapsamından henüz icra takibinin başlatılmadığı, ihtiyati haciz kararının sunulduğu, bu durumda ilk derece mahkeme kararında belirtilen emsal ilamlar ve yasal düzenleme gözetildiğinde söz konusu ihtiyati haczin kaldırılması talebini incelemekle görevli mahkeme icra mahkemesi değil, davanın görüldüğü ilk derece mahkemesi olacaktır. Bu durumda davacı vekilinin mahkemenin görevli olmadığına dair istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Diğer taraftan, İİK 266.maddesi gereğince borçlu tarafından borç tutarı yatırıldığında yada karşılığında muteber kefalet gösterildiğinde ihtiyati haczin kaldırılması gerekmektedir. Somut davada, davalı borçlu tarafından mahkeme ara kararı uyarınca dava değeri tutarında teminat mektubu dosyaya ibraz edilmiştir. Teminat mektubunun kesin ve süresiz olduğu anlaşılmaktadır.Davacı vekilinin bu kapsamda alacaklarının riske girdiğine dair iddialarının yerinde olmadığı, mahkeme ara kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 266.maddesi gereğince, davacı vekilinin ihtiyati haciz kararının teminat karşılığında kaldırılmasına dair ara karara itirazı üzerine verilen ara kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/397 Esas sayılı derdest dosyasında verilen 29.12.2020 tarihli ara karar usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 162,10 TL olmak üzere toplam 253,20 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 221,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 31,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 265/son fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.18/02/2021