Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/227 E. 2021/343 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/227 Esas
KARAR NO: 2021/343
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2019
NUMARASI: 2019/670 Esas, 2019/873 Karar
DAVA: SIRA CETVELİNE İTİRAZ
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili, 12/09/2019 tarihli dava dilekçesinde; … Ltd. Şti.’nin Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/964 Esas sayılı dosyasında 01/06/2017 günü iflasına karar verildiğini, iflas tasfiyesinin … İflas sayılı dosyasından yürütüldüğünü, müflis … A.Ş.’nin ise Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/964 Esas sayılı dosyasında iflas kararı verildiğini, iflas tasfiyesinin 2017/25 İflas sayılı dosyalarından yürütüldüğünü, bir numaralı müvekkilinin çek nedeniyle …’dan olan alacağının masaya kaydını talep ettiğini, iflas müdürlüğünün 11/03/2019 tarihli kararı ile alacak taleplerinin 645.000,00 TL’sinin kabul edilip, diğer kısmının ise yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle reddedildiğini, müvekkilinin toplamda 17 adet çek için talepte bulunduğunu, 4 adet çek yönünden talebinin kabul edildiğini, faizle ilgili kısmın reddedildiğini, kalan 13 adet çek için ise başka bir alacaklı tarafından kayıt talebinde bulunulduğu gerekçesiyle reddedildiğini, iş bu 13 adet çekin alacaklısının ve zilyedinin müvekkili olduğunu, iki numaralı müvekkilinin ise müflis …’dan toplam 7 adet çekten dolayı alacaklı olduğunu, sıra cetvelinde alacağın … Ltd Şti tarafından masaya kabulüne karar verildiğini, müflis şirketler arasında organik bağ olduğu gibi, şirketlerin tüzel kişilik perdesine sığınarak dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarından müvekkillerinin alacağından her iki şirketinde sorumlu olduğunu, talepleri ile ilgili olarak daha önce açmış oldukları kayıt kabul davasının Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/236 Esas ve 2019/676 Karar sayılı dosyasında birleştirildiğini ve devamında 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5a maddesi uyarınca arabuluculuğa başvurulmamasına ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle oy çokluğuyla reddedildiğini, bu kez ret kararının gerekçesi yazılmadan arabuluculuğa başvurulduğunu, arabuluculuk sonuç tutanağının ekli olduğunu belirterek, reddedilen alacaklarının müflis şirketlerin iflas masasına kayıt ve kabulü ile sıra cetveli düzenlenmesine ve müflis şirketler arasında organik bağın bulunduğunun kabulü ile okutan yapının borçlarından … Şirketinin sorumlu olduğunun tespit edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacı vekilinin 12/09/2019 tarihinde arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığının tamamlandığı bahisle iflas idaresi tarafından reddedilen alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü için iş bu davayı açtığı, buna göre davacılar vekilinin hak düşürücü süre içerisinde arabuluculuk sürecini başlatmadan usulden reddedilen davayı açtığı, arabuluculuk sürecinin hak düşürücü süre içerisinde başlatılmadığından kanunen belirlenen 15 günlük sürenin 6325 sayılı kanunun 16/2.maddesi uyarınca durmadığı, buna göre davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, kayıt kabul davasının arabuluculuğa tabi olup olmadığı hususunun somut olayda önemli bulunmadığı, davacıların davayı hak düşürücü süre içerisinde açmamış oldukları gerekçesiyle davanın 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olmaları nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacılar vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir.Davacılar vekili istinaf nedenleri olarak; mahkeme kararı ve iddialarını tekrar ederek, mahkemenin yasal ek süreye ilişkin düzenlemeyi dikkate almadan haksız şekilde davanın reddine karar verdiğini, mahkemenin değerlendirmediği hususun 6098 sayılı TBK’nın 158.maddesinde düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması nedeniyle davanın reddi halinde davacıya yeni dava açmak için 60 günlük ek süre tanınmasına ilişkin olduğunu, mahkemece eksik inceleme sonucunda davanın reddine karar verildiğini, kararın bozulması gerektiğini, davanın kanuni ek süre içinde açılmış olduğunun açıkça ortada olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz ( kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Çünkü 235. maddede açıkça 223. maddesi saklı tutulmuştur. İİK 223/3. fıkra son cümleye göre, bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında İflas idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları, kendilerine tebliğ tarihinden itibaren başlar.İİK 223/3 . fıkrasına göre yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle İflas idaresinin kararlarının kendisine tebliğini istememiş olan alacaklı için, sıra cetveline itiraz davası açma süresi yukarıda belirtildiği üzere, sıra cetvelinin ilanından itibaren işlemeye başlar. Somut davada, Bakırköy … İcra Dairesinin … sayılı İflas dosyasında 10/06/2020 tarihli cevabı yazılarında, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/06/2017 tarih ve 2015/964 Esas sayılı kararı ile iflas kararı verilen müflis … Ltd. Şti.’nin tasfiye işlemlerinin basit tasfiye usulünce yürütüldüğü, davacıların dosyaya … ve … kayıt numarası ile kaydının yapıldığı, davacılar vekilinin 04/03/2019 havale tarihli dilekçe ile başvuru yaptığı, her kayıt için masraf verdiğinin belirtildiği, masa kararının 24/03/2019 tarihinde davacılar vekiline tebliğ edildiği, ilan tarihlerinin ise 20-22/03/2019 tarihleri olduğu, Bakırköy … İcra Dairesinin … İflas sayılı dosyasında 10/06/2020 tarihli cevabı yazıda, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/964 Esas sayılı dosyasında … A.Ş.’nin 01/06/2017 tarihinde iflasına karar verildiği, davacılar vekilinin iş bu dosyada … ve … kayıt numarası ile başvuru kayıtlarının yapıldığı, her dosya için ayrı ayrı kayıt masrafı ve posta masraflarının yatırıldığı, davacılar vekiline 27/04/2019 tarihinde masa kararının tebliğ edildiği, ilanların ise 20/04/2019 tarihinde gerçekleştirildiği, davacılar vekili tarafından masraf ve gerekli olan gederler karşılanmış olduğu anlaşılmakla sürenin belirlenmesinde tebliğ tarihlerinin esas alınması uygun görülmüştür. Dosya kapsamından, davacılardan … tarafından 02/04/2019 tarihinde Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/236 Esas sayılı dosyasında kayıt kabul davası açıldığı, söz konusu dosya ile birleştirilen Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/316 Esas sayılı dosyasında yine … tarafından … İflas dosyası için 06/05/2019 tarihinde kayıt kabul davası açıldığı, yine birleştirilen Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/317 Esas sayılı dosyasında davacılardan … Ltd. Şti. tarafından … İflas sayılı dosyası için 06/05/2019 tarihinde kayıt kabul davası açıldığı, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/236 Esas, 2019/676 Karar ve 29/06/2019 tarihli kararı ile davanın 6525 sayılı yasanın 18a maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle oy çokluğuyla usulden ret kararı verildiği, davacılar vekilinin 03/07/2019 tarihinde her iki müvekkili ile ilgili olarak ticari uyuşmazlıklarda dava şartı, arabuluculukla ilgili olarak arabuluculuğa başvurduğu, davacılardan … yönünden son arabuluculuk tutanağının 26/08/2019, davacı … Ltd. Şti yönünden ise 30/08/2019 tarihinde anlaşamama gerekçesiyle düzenlendiği, davacının iş bu davayı 12/09/2019 tarihinde açmış olduğu anlaşılmıştır. Dairemizin 2019/3348 Esas sayılı kararında da açıklandığı üzere, kayıt kabul davasında, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilemeyeceği açıklanmıştır. Ne var ki, bir çok mahkeme tarafından yasanın farklı yorumlanması neticesinde bu konuda farklı kararlar çıktığı ve buna dair çelişkilerin giderilmediği de bir gerçektir. 6102 sayılı TTK ‘nın 5/A maddesinde düzenlenen “ Dava şartı olarak arabuluculuk “, ” 7155 sayılı “ Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun” nun 20. maddesi ile düzenlenmiş ve aynı yasanın 26/1-a bendi gereğince 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava ise, yaklaşık beş ay sonra yani uygulamanın henüz yeni başladığı bir dönemde açılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde “ Hak arama hürriyeti “ ne yer verilmiştir. Maddede, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, hiçbir mahkemenin, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı ifade edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin birçok emsal kararında ,36.maddenin ihlali, mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak kabul edilmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere, farklı uygulamar neticesinde, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvuranlar yönünden, mahkemeye erişim hakkının ihlali gibi bir sonuçla karşılaşmamak ve hak kaybının önüne geçilmesi açısından, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında sürelerin değerlendirilmesi isabetli ve hakkaniyetli olacaktır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun, dördüncü bölümünde, “ Arabuluculuk Faaliyeti “ üst başlığı ile 13. maddede, arabuluculuğa başvurma vd maddelere yer verilmiştir.16. maddesi “ Arabuluculuk sürecinin başlaması ve sürelere etkisi “ dir. 16/2. fıkrada “ Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz “ dır. Arabuluculuk sürecinin başlamasıda 16/1. fıkrada düzenlenmiş ve arabuluculuk sürecinin, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru halinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı ,devamında ise dava açılmasından sonraki süreç belirtilmiştir. 6325 sayılı yasanın beşinci bölümünde ise “ Dava Şartı Olarak Arabuluculuk “ başlığı ile 18/A maddesinde, “1” .fıkrada ifade edildiği üzere, ilgili kanunlarda arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise sürecinde hangi hükümlerin uygulanacağı 20 fıkra şeklinde ifade edilmiştir. 18/A -15. fıkrada, 16/2. fıkraya benzer şekilde “ Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez “ düzenlemesine yer verilmiştir. 6098 sayılı TBK ‘nın 158. maddesinde ise, davanın reddinde ek süre düzenlenmiştir. Maddede, dava veya def’i, mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa alacaklının altmış günlük ek süre içinde haklarını kullanabileceği belirtilmiştir.Adalet Komisyonu değişiklik gerekçesinde, düzeltilmesi mümkün bir hata sebebiyle davanın usülden reddinde zamanaşımı için tanınan fırsatın hak düşürücü süre için dahi tanınmasının hem hakkın doğası ve hemde adil yargılama hakkının doğal gereği olması, ayrıca maddedeki ifade bütünlüğünün sağlanması amacıyla 158. maddenin kabul edildiği belirtilmiştir. Ne var ki, iş bu uyuşmazlıkta özel yasalarda sürelerin ve sürelerin durma ile kesilmelerinin belirlenmiş olması nedeniyle TBK’nın ilgili maddesindeki sürenin uygulanmasının isabetli olmayacağı, aksi halde başvuran tarafa iki ayrı yasadan kaynaklı olarak iki defa sürenin tanınmış olacağı ve bu durumun yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği ve özel yasanın uygulandığı durumlarda genel yasanın uygulanmasının isabetli olmayacağı kanaatine ulaşılmıştır. Somut olayın niteliği gereği 6325 sayılı yasanın öncelikle uygulanması uygun görülmüştür. İstinaf dilekçesine ekli, fotokopiden ibaret olan( 6325 sayılı Kanunun 18/A maddesinin 2.fıkrası gereğince, davacılar tarafından, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur ) Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağının incelenmesinden, davacıların alacaklarının tahsili amacıyla müflis şirkete karşı arabuluculuğa başvurduğu, arabuluculuk sürecinin başlama tarihinin, 03/07/2019, arabuluculuk sürecinin bittiği tarih davacı gerçek kişi yönünden, 26/08/2019 ve davacı şirket yönünden ise 30/08/2019 tarihleridir. Masa kararının tebliğ tarihleri ise 24/03/2019 ve 27/04/2019 tarihleridir. Davacılar tarafından Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/236 Esas, 2019/676 Karar sayılı dosyasında davalarını hak düşürücü süre içerisinde açmış oldukları, mahkemenin 26/06/2019 tarihli kararı ile yasanın farklı yorumlanması neticesinde davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddedildiği, davacılar vekilinin söz konusu ret kararından itibaren başvuru tarihlerinde kalan bakiye süre içerisinde yani 6 ve 7 günlük süreler içerisinde hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuğa 03/07/2019 tarihinde başvuruda bulundukları, başvuru tarihleri itibariyle 15 günlük hak düşürücü sürenin son günü olduğu ve arabuluculuk son tutanaklarının düzenlendiği, 26/08/2019 ve 30/08/2019 tarihinde dava açılması için gerekli sürelerin bitmiş olduğu, iş bu davanın ise hak düşürücü süreden sonra 12/09/2019 tarihinde yaklaşık ara buluculuk son tutanağının düzenlendiği tarihten 12 gün sonra açıldığı, bu durumda ise mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere davacıların yasanın belirlemiş olduğu süre sonunda davalarını açtıkları anlaşılmıştır. Her ne kadar yukarıda TBK 58.maddeninde gerektiğinde değerlendirilmesi gerekeceği ifade edilmiş ise de, somut olayın özelliği itibariyle iş bu uyuşmazlıkta uygulanmasının yerinde olmayacağı, özel yasada düzenlenen sürelerin geçirilmiş olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davacılar tarafından her ne kadar usul ret kararından sonra arabuluculuk başvurusuna hak düşürücü süre içerisinde başvurulmuş ise de başvuru tarihinde yasanın tanımış olduğu sürelerin bittiği ve buna rağmen arabuluculuk son tutanağından 12 gün sonra iş bu davanın açılmış olduğu, mahkeme gerekçesindeki arabuluculuk sürecinin hak düşürücü süre içerisinde başlatılmadığına dair gerekçe yerinde olmamakla birlikte davanın hak düşürücü süre nedeniyle ret kararı sonuç olarak doğru bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi Yukarıda açıklandığı üzere, 1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/670 Esas, 2019/873 Karar ve 16/09/2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi uyarınca REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 162,10 TL olmak üzere toplam 253,20 TL harçtan davacılardan … tarafından peşin olarak yatırılan 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 87,50 TL harcın davacı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına, alınması gereken 253,20 TL harçtan davacı … Ltd. Şti. tarafından peşin olarak yatırmış olduğu 203,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 50,20 TL harcın davacı … Ltd Şti’den tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 361/1.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/03/2021