Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/214 E. 2021/384 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/214 Esas
KARAR NO : 2021/384
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/11/2020
NUMARASI: 2019/124 Esas, 2020/777 Karar
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 18/03/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 28.06.2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin, Türkiye sınırları içinde ve yabancı ülkelerde, resmî ve özel kurum ve kuruluşlar tarafından kapalı zarf, açık artırma, eksiltme, teklif alma ve pazarlık usulü İle ihaleye çıkarılacak her türlü büyük ve küçük yapılar, her türlü mekanik, elektrik, tesisat ve inşaat işlerini bunlarla ilgili bütün ekipman ve malzeme alımı, satımı ve anahtar teslimi taahhüt etmek ve 29.11.2016 tarihinde tescil edilen tadil metninde yazılı olan diğer işlerle iştigal ettiğini, şirketin faaliyetlerine 1994 yılında başladığını, müvekkili şirketin 2007’den başlayarak 2016 yılına kadar Libya, Madagaskar, Azerbeycan ‘da çeşitli projeler alarak sadece yurt dışında faaliyet gösterdiğini, 2016 yılında, İSKİ’den 15 milyon USD bedelli Tuzla Deniz Deşarjı 14,5 milyon USD ‘ye ve DSİ’den %11,25 Kırım’la Iğdır İçmesuyu İsale Hattı, 111 milyon TL’ye aldığını, projeler için yaklaşık 20 milyon dolarlık boru alımı yapıldığını, hala dolar bazlı boru ödemelerine devam edildiğini, dolar kurunun ve sac fiyatlarının artmasından dolayı kazanma hedeflenilen oranın çok üzerinde, kur değerinden ödemeler yapmak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin idarelerden tahsilat yapmakta zorluklar yaşadığını, şirket borçlarının %80 ‘lik kısmının Haziran – Ağustos dönemine sıkışmış olduğu dikkate alındığında, borç vadelerinin ödemesiz bir dönem olmak üzere minimum taksitler halinde ödenmesinin işletme faaliyetlerinin sürdürebilir olmasını sağlayacağını, firma borçlarının %65’lik kısmının çek taahhütlerinden yaklaşık %20’lik kısmının cari hesap şeklinde çalışan piyasadaki taşeron firmalar olduğunu, yaklaşık %15’lik kısmının finans kurumlarından olan borçlar olduğunu, işletmenin yaşamasının hem kamu projelerinin sekteye uğramadan devam etmesini, hemde küçük ve orta ölçekli firmaların zarara uğramaması adına zorunlu ve elzem olduğunu, şirketin, 2017 yılı sonu itibariyle yıl içinde bankalara ve finans kurumlarına ödediği faiz giderinin 2.000.000,00 TL ‘ye ulaşmış olup, son tahlilde şirketin ödeme kabiliyetini kaybetmeye başladığını, Mayıs 2018 dönemine gelindiğinde ise şirketin 2017 yılı sonu itibarı ile zaten negatifte olan çalışma sermayesinin negatif yönde daha çok büyüdüğünün anlaşıldığını, dolayısıyla şirketin kısa vadeli borçlarını ödeyemez duruma geldiğini, sonuç olarak, İİK. 285. ve devamı maddelerinde değişen haliyle tanımlanan, borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyememe veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunma durumunun gerçekleştiğini, bu tespit üzerine şirket Yönetim Kurulu’nun mali durumun iyileştirilmesi ve faaliyete devam edilebilmesi için İİK m.285 vd uyarınca konkordato talebinde bulunulmasına karar verildiğini, şirketin borca batık olmadığının anlaşıldığını, müvekkili şirketin, konkordatoya tabi olmayan rehinli alacaklılarla, mühlet içinde, konkordato komiserinin tavassutu ile İİK m.308/h ‘de öngörülen usulle, rehinli alacaklılarla müzakere ve borçların yapılandırılması yoluyla anlaşmalar yapmayı talep ettiklerini, İİK 206.maddedeki işçi alacaklarının mühlet içinde ödeneceğini, şirketin ödenmemiş vergi ve SGK borçlarının bulunmadığını, konkordato projesinin temel felsefesinin, konkordatoya tabi alacaklılarla 3 yıl vade konusunda anlaşarak konkordatonun tasdiki tarihinden başlayarak üçer aylık taksitlerle garameten ödemek olduğunu, konkordatonun 2019 yılı sonunda tasdik edilebileceği varsayımından hareket edilerek ödemelere 2020 yılından başlanmasının beklendiğini, projelerinin vade konkordatosu teklifi olduğunu belirterek, İİK 287/1 çerçevesinde geçici mühlet kararı verilmesini, talepleri gereğince ihtiyati tedbir kararları verilmesini talep ve dava etmiş, dava dilekçesine, İİK 286.maddesi gereğince konkordato talebine eklenecek belgeleri ilave etmiştir.Alacaklıların bir kısmı, davaya müdahale talebi ile birlikte yazılı beyanlarını dosyaya ibraz etmiş ve duruşmaya katılarak beyanda bulunmuşlardır.
MAHKEMENİN 2018/784 ESAS, 2018/1237 KARAR ve 30.11.2018 TARİHLİ KARARI ;Uygulamada borçlu tarafından hem vade hem de tenzilat istendiği, böylece karma konkordato teklif edildiği, borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden aciz halinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesinin mümkün olduğu, diğer bir deyişle mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarını ödemesi mümkün değilse, o zaman borçlunun borçlarını %100 yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebileceği, bu durumdaki bir borçlunun normal olarak tenzilat konkordatosu isteyebilmesinin mümkün olmadığını, zira böyle bir teklifin, teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartına uygun düşmeyeceği, İİK ‘nun konkordatonun tasdiki şartlarını içeren 305 maddenin a bendinde adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılmasının mal varlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflas yolu ile tasfiye halinde elde edilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması, b bendinde teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olmasının tasdik şartları arasında gösterildiğini, 7101 sayılı kanun ile değişik 285. maddenin hükümet gerekçesininde bu yönde olduğunu, mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan davacı borçlunun düzenlemiş olduğu konkordato projesinde %20 tenzilat istemesinin mümkün olmadığını belirterek koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir.Karar, borçlu davacı şirket vekili tarafından istinaf edilmiştir.DAİREMİZİN 2019/28 ESAS, 2019/480 KARAR ve 14.03.2019 TARİHLİ KARARI:“… İİK ‘nun 285. maddede düzenlenen konkordato talebine ilişkin yasal düzenleme, hükümet gerekçesi, gerekçede ki sınırlama getirilmesinden kaçınıldığına dair açıklama, şirketin mali durumu, yabancı para borçları, geçici konkordato komiser heyet raporları, rapordaki tespitler, davacı şirketin konkordato ön projesine dair revize ön projesi ve tüm dosya kapsamı neticesinde, İİK ‘nun 289/3. fıkrası gereğince konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğu gerekçesi ile bir yıllık kesin mühlet verilmesi gerekirken aksine verilen ret kararı isabetli görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüş ve ilk derece mahkeme kararı kaldırılmıştır. İİK 293/2. fıkrada ki düzenleme kapsamında, mühlet kararı verilmekle yetinilmiş, aynı yasal düzenleme kapsamında, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. 2004 sayılı İİK ‘nun 289/1. fıkrasında, mahkemece kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir. Yasanın düzenlemesi emredici niteliktedir. Kesin mühlet talebinin değerlendirilmesi sonucunda, hakkında iflas kararı verilmeyen borçlunun konkordato talebinin reddine karar verilirse, borçlu veya varsa konkordato talep eden alacaklının istinaf yoluna başvurabileceği, istinaf mahkemesinin mühlet kararı verdiği halde yapılacak işlem İİK 293. maddede belirtilmiş olmasına rağmen, istinaf mahkemesinin kesin mühlet kararını hangi süre içinde vereceği veya verdiği kesin mühletin hangi tarihin esas alınarak başlatılacağına dair özel bir düzenleme getirilmemiştir. Bu durumda, mahkememiz tarafından kesin mühlet süresinin de, geçici mühlet süre sonu dikkate alınarak verilmesi uygun görülmüştür. Somut olayda, 02.07.2018 tarihli tensip ara kararı ile davacı şirket için 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş, 02.10.2018 tarihli celsede ise, geçici mühletin 2 ay daha uzatılmasına karar verilmiştir. Bu durumda, geçici mühlet süresinin son günü, 02.12.2018 tarihi olacağından ve yasa gereğince kesin mühlet kararının geçici mühlet içinde verilmesi gerektiğinden, davacı şirket için 02.12.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bir yıllık kesin mühlet kararı verilmesine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….” Gerekçesi ile ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak, davacı şirket için 02.12.2018 tarihinden geçerli olmak üzere kesin mühlet kararı verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, konkordatonun tasdiki için İİK 206. maddesinin birinci fıkrasında, imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesi ve mühlet içinde komiser izniyle akdedilmiş borçların ifasının alacaklının bundan açıkça vazgeçmedikçe, yeterki teminata bağlanmış olması gerektiği, komiser heyeti raporunda ve bilirkişi raporunda mühlet içinde doğan ve teminat gösterilmesi gereken alacak tutarım 2.455.682,95 TL olduğunun belirttildiği, mahkemece davacı vekiline 26.10.2020 tarihli ara karar ile teminat şartını tamamlamak üzere kesin süre verildiği, aksi halde davanın bu sebeple reddedileceğinin ihtar edildiğini, davacı vekili tarafından komiser izniyle doğan ve teminat gösterilmesi gereken alacak tutarından 1.191.478,42 TL alacak icin alacaklıların teminat gösterilmesinden feragat ettiklerini, bakiye 1.264.204,53 TL mühlet içinde doğmuş alacak için Kozyatağı Vergi Dairesi nezdinde 2.804.088,60 TL Kurumlar Vergisi iade alacağını teminat olarak gösterdiğini, 24.11.2020 tarihli dilekçesi ile teminat gösterilmesi gereken 1.264.204,53 TL alacak için vergi dairesi nezdinde doğan alacağı Kadıköy 30. Noterliğinin 23.11.2020 tarihli alacağın devri ile 42 adet alacaklıya temlik ettiğini bildirdiği, Gelir İdaresi Başkanlığının 20.11.2020 tarihli cevabı yazısı İle davacının Kurumlar Vergisi iade alacağını beyan ettiğini, 254.812.41 TL mahsubu ile iade işlemi yapıldığını, Hazine ve Maliye Bakanlığı ‘na bağlı Vergi Denetim Kuruluna Bağlı inceleme elemanlarınca veya Uygulama Denetim Müdürlüğü tarafından düzenlenecek rapordan sonra iade işleminin yapılabileceğinin bildirildiği, Gelir İdaresi Başkanlığının cevabı yazısına göre davacının Kurumlar Vergisi İade alacağının tamamının iade edilip edilmeyeceğinin düzenlenecek rapora bağlı olduğu iade edilecek tutarın henüz net olarak belli olmadığı bu hali ile davacı tarafından gösterilen teminatın yeterli olmadığı, verilen kesin süre içinde başkaca bir teminatında bildirilmediği, 17.08.2020 tarihli komiser heyet raporunda davacı şirketin 48.028.066,56 TL borca batık olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davacının konkordato tasdikine dair talebinin reddine, davacı şirketin iflasına, tüm tedbirlerin kaldırılmasına, komiser heyetinin görevinin sona ermesine, kararın ilanına, davacı tarafça tasdik harcı olarak yatırılan 197.961,59 TL ‘nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından ve İİK 288. madde gereğince kararın ilanına karar verilmeyerek ve ilan yapılmaması neticesinde, müdahil …A.Ş vekili tarafından hüküm, karar sonucunda belirtildiği üzere tebliğ tarihinden itibaren yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, müvekkili şirketin tasdik yargılama sürecinde, konkordato akdinin alacaklılarca onaylandığını, %78 gibi yüksek bir oranda konkordato ödeme planının 07.08.2020 tarihinde alacaklılarla kabul edildiğini, tüm raporların olumlu olduğunu, tüm tasdik şartlarının sağlandığının görüldüğünü, konkordato tasdik harcınında yatırıldığını ve mühlet içinde doğmuş 1.264.204,53 TL alacağında ödenerek kapatıldığını, konkordato tasdiki beklenirken, son celseye başkan ve kıdemli üyenin raporlu olması nedeniyle başka bir heyet çıkarak kendilerini de çok şaşırtan İflas kararı verildiğini, 24.08.2020 tarihli celsede İİK 304/2 uyarınca tasdik yargılaması işlemleri için kesin mühletin 3 ay süreyle uzatılmasına ve tasdik şartlarının yerine getirilip getirilmediği hususunda bilirkişiden rapor alınmasına karar alındığını, 09.10,2020 tarihli olumlu rapor sunulduğunu ve müvekkili şirkete teminat ve tasdik harcını yatırmasını için süre verildiğini, teminata bağlanması gereken 1.264.204,53 TL lik mühlet içinde doğmuş alacak bakiyesi kaldığını, raporun 8. sayfasında, davacı şirketin mühlet içi doğmuş alacaklarının teminatı olarak devlet nezdindeki vergi iadesi alacaklarının teminat olarak gösterdiği, şirketin teminat olarak kurumlar vergisi iade alacağının mühlet içinde doğmuş alacaklar için kabul edilebilir bir teminat olduğu sonucuna varıldığının belirtildiğini, müvekkili şirketin mükellefi olduğu Kozyatağı Vergi Dairesine müracatla nakit iade talebinde bulunulduğunu, 22.10.2020 tarihli cevabı yazı ile bilgi verildiğini, 21.10.2020 tarihli dilekçe ile mahkemeye bildirildiğini, 26.10.2020 tarihli ara kararla müzekkere yazıldığını, cevabı yazının 23.11.2020 tarihinde mahkemeye sunulduğunu, mahkemenin red gerekçesinde 20.11.2020 tarihli Vergi dairesi yazı cevabındaki bazı cümlelerin seçilerek içeriğinden uzaklaştırıldığını, oysa Vergi Dairesinin cevabı yazısında açıkça toplam 3.028.224,21 TL iade alacağı olduğunun belirtildiğini, müvekkili şirketin akabinde 42 adet alacaklısına olan toplam 1.264.204,53 TL teminat göstermesi gereken borcuna karşılık vergi dairesi nezdindeki Vergi iadesi alacaklarını noterden temlik ederek ödediğini, noter tarafından 42 adet alacaklıya tebliğ edildiğini, hiçbir vergi dairesinin mükellefinden iade talebi gelir gelmez, ertesi gün ve/ veya ertesi hafta iade talebini sonuçlandıramayacağını ve iade alacağının ödeneceği günü kesin bir tarih olarak mükellefine bildiremeyeceğini, fiilen mümkün olmadığı gibi tebliğlerin yani mevzuatın uygun olmadığını, iadesi gereken kurumlar verdi iadesi tutarlarının 2018/2019 yılları için olduğunu, böylece alacağın kesin olduğunun resmi kayıtlarla ispat edildiğini, müvekkili şirketin büyük kamu ihalelerine iştirak eden bir İnşaat şirketi olduğunu, vergi iadelerinin benzer şirketler gibi doğduğunu, İş sonlarında projelerden kar edilmemişse o vakit bu her hak edişte kesilen %3 lük peşin stopaj kesintilerinin şirketlere iade edildiğini, Gelir Vergisi Genel Tebliğinde açıkça yazılı olduğunu, yani müvekkili şirketin vergi dairesinden olan iade alacağının zaten peşin olarak kesilmiş stopaj vergisinin iadesi olduğunu, doğmuş bir alacak olduğunu, doğacak ümit ve ihtimale dayalı bir alacak olmadığını, Gelir Vergisi Kanunun 121 ve Kurumlar Vergisi Kanunun 44. maddelerinde beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan Gelir /Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kesilmiş bulunan vergilerin beyanname üzerinden hesaplanan gelir/ kurumlar vergisine mahsup edileceği, mahsubu yapılan miktarın gelir / kurumlar vergisine mahsup edileceği, mahsubu yapılan miktarın gelir/ kurumlar vergisinden fazla olması halinde aradaki farkın vergi dairesince mükellefe bildirileceği ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde müracaatı üzerine kendisine red ve iade olunacağının belirtildiğini, mühlet içinde doğmuş olan alacakların teminata bağlanmasının bizzat borçlu ya da üçüncü kişi tarafından gösterebileceğini, teminatın türü bakımından HMK 87. maddenin uygulama alanının bulunduğunu, teminat olarak ayni veya şahsi teminat gösterilmesinin mümkün olduğunu, eksik yatırılması sırasında borçluya süre verilmesinin uygun olacağını, gösterilecek teminatın yeterli olmasının gerekmekte olduğunu, teminatın ne olacağı konusunda konkordato hükümlerinde bir açıklık bulunmadığını, davada1.264.204,53 TL teminata bağlanması gereken mühlet içi alacak için devlet nezdindeki 3.028.224,21 TL tutarında ki vergi iade alacaklarının teminat olarak gösterildiğini, tereddüt halinde mahkemenin kullanabileceği 3 aylık bir ek uzatma süresi daha bulunduğunu, komiser heyetinin 26.10.2020 tarihli son raporunda devlet nezdindeki vergi iadesi alacaklarının muteber ve kabul edilebilir bir teminat alacağı olarak değerlendirildiğini, buna rağmen gerekçede herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığını iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve konkordatonun tasdikine karar verilmesini istemiştir. Müdahil … A.Ş vekili istinaf nedenleri olarak, konkordato talebinin reddine yönelik verilen kararın yerinde olmakla birlikte İflas kararı verilmesinin yerinde olmadığını, İflas kararının kaldırılıp, konkordato talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir. Dairemizin yukarıda yer verilen kararında, taleple ve yargılama ile ilgili konuların tekrarında hukuki yarar olmayacağı kanaati ile yargılamanın diğer aşamalarına ve uyuşmazlık konularının değerlendirilmesi uygun görülmüştür. Uyuşmazlık, talep eden borçlu şirket hakkında, konkordatonun tasdik şartları arasında yer verilen teminatla ilgili eksiklik gerekçe gösterilerek, konkordato talebinin reddi ve İflas kararı verilmesinin isabetli olup olmadığıdır. Borçlu şirkete, 1 yıllık kesin süre verilmesi ile birlikte diğer usulü işlemler yerine getirilmiş, ek süre ve pandemi ile ilgili süreler verilmiştir. Davacı şirket tarafından, 22.07.2020 tarihinde, 31.05.2020 tarihli konkordato kesin projesi dosyaya ibraz edilmiştir.07.08.2020 tarihinde alacaklılar toplantısı gerçekleştirilmiş ve buna dair tutanak düzenlenmiştir. 17.08.2020 tarihli konkordato tasdiki hakkında komiser raporunda, 02.12.2018 tarihinden itibaren bir yıl süreyle kesin mühlet verildiği, kesin mühlet içinde İİK 288. madde gereğince yapılan ilanla alacaklılara alacaklarını bildirmeye davet edildiği, borçlu şirkete ait mallarla alacakları temin edilen rehinli alacaklara, üzerinde rehin hakkı olan borçlu şirketin mallarının kıymetlerinin bildirildiği, İİK 300. madde hükmüne göre borçluya iddia edilen alacaklar hakkında açıklamada bulunmaya davet edildiği, kısmen veya tamamen çekişmeli hale gelen alacakların mahkemeye bildirildiği, çekişmeli alacaklar hakkında karar verilmesinden sonra 07.08.2020 günü saat 14,30’da adi alacaklar, 16;00 ‘da rehinli alacaklılar İle ilgili konkordato teklifini müzakere etmek üzere alacaklılar toplantısı ilanı yapıldığını, oy kullanacak alacaklılar listesi ( hazirun cetveli ) oluşturulduğu, bu listeye İİK 302. madde gereğince hazırlanan raporun ekinde yer verilerek mahkemeye 29.07.2020 tarihinde sunulduğu, alacaklılar toplantısının 07.08.2020 tarihinde icra edildiği, ek kesin mühletin 26.08.2020 tarihinde sona ereceği, şirketin 31.05.2020 tarihi itibariyle mali tablosunun ayrıntılı şekilde değerlendirilerek, davacı şirketin 31.05.2018 tarihinde faal olan yıllara sari işlerin bir kısmının tamamladığı, bir kısım sözleşmenin feshedildiği, 31.05.2020 tarihi itibariyle İzmir İli çeşme projesi inşaatının Ocak 2020’de feshedildiği, hesapların henüz kapanmadığı, ticari bilançoda taşeronlara verilen avans tutarının 31.05.2020 tarihi itibariyle 3.693.402,92 TL olduğu, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 05.11.2018 tarihli ek bilirkişi raporuna göre, 31.05.2020 tarihi itibariyle borca batıklığın hesaplandığı, tahsili mümkün olmayan alacakların aktif tutar olarak değerlendirilmediği, şirketin kaydi değerlere göre (+)22.331.906,39, rayiç değerlere göre ise (-) 48.028.066,56 TL borca batık olduğu, borçlu şirketin 22.07.2020 tarihinde kesin konkordato projesini ve ödeme teklifini sunduğu, ödeme teklifinde, konkordatoya tabi alacakların, konkordatonun tasdik tarihinden başlayarak inşaat işlerinde kış aylarında hakediş yaratmanın zorlukları da göz önünde bulundurarak 1,5 yıl geri ödemesiz, %20 tenzilatlı olarak 3 yıl içinde, her yılın 6. Ayından başlayarak üçer aylık taksitlerle garameten ödenmesi esasına dayandığı, kesin konkordato projesinin mahkeme dosyasından UYAP üzerinden ve alacaklılar ilanında belirtilen şekilde toplantıdan önceki 7 gün içinde müracaat üzerine konkordato komiseri nezdinde incelenebilir hale getirildiği, alacaklılar toplantısının 07.08.2020 tarihinde yapıldığı, oy hakkı bulunan ( kaydedilmiş ) 225 alacaklının alacakları toplamının 103.185.999,28 TL olduğu, teklifi kabul oyu kullanan alacaklı sayısının 139 kişi olduğu, alacaklı sayısının yarıdan fazlasının kabul oyu verdiği, kabul oyu kullanan 139 alacaklının alacaklar toplamının 73.824.930,31 TL olduğu, yani alacak tutarının %71,55’i oranında kabul oyu kullandığı, bu oranın alacak tutarının gerek yarısını gereksede üçte ikisini aşan çoğunluk tarafından kabul olma şartını karşıladığı, böylece konkordato projesinin İİK 302.maddede öngörülen çoğunluk tarafından kabul edildiği, borçlunun konkordato teklifindeki %80 ödeme teklifinin, tutar olarak olası bir iflasa nazaran elverişli olduğunun söylenebileceğini, %80 ödeme teklifinin malvarlığı orantılı olduğu, teminat şartı olarak, 31.05.2020 tarihli mizanda yer alan 1.541.791,85 TL ücret borcunun, 921.118,46 TL sinin ödendiği, 102.093,36 TL ücretin mahkeme aşamasında olduğu, bu taleple ilgili bir talebin olmadığı, şirketin geçerli bir ücret borcu olmadığı, alacağı mühlet içinde doğan alacaklılardan bir kısmının teminat gösterilmesinden açıkça feragat ettikleri, teminat gösterilmesi gereken mühlet içinde doğan alacaklar toplamının 2.455.682,95 TL olduğu, şirketin teminat gösterilmesi ile ilgili hazırlıklarının devam ettiği, tasdik yargılaması sırasında bu eksikliğin giderileceğinin düşünüldüğü, rehinli alacaklıların İİK 308/h hükmü bakımından tespit ve değerlendirilmesi neticesinde, alacağı borçluya ait mallarla temin edilmiş 6 rehinli alacaklı bulunduğu, 07.08.2020 tarihli müzakere ve takip eden yedi günlük iltihak süresi içinde rehinli alacakların alacak miktarının toplam 8.900.634,25 TL, üçte ikisini aşan miktarı aşan 6.987.710 TL ile anlaşma sağlandığı, sonuç olarak, konkordato projesinin 302. maddesinde gösterilen çoğunluk tarafından kabul edildiği, şirketin borca batık olduğu, borçlu şirketin aktifinin pasifini karşılama oranının %60 seviyesinde olduğu ve teklifin borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağı şartının gerçekleştiği, %80 ödeme teklifinin mevcut malvarlığı ile orantılı olduğu, teminat gösterilmesi gereken alacak toplamının 2.455.682,95 TL olduğu, tasdik yargılama aşamasında bu eksikliğin giderilebileceği, konkordato teklifi ile ödenmesi kararlaştırılan adi alacaklar için 187.385,77 TL, rehinli alacaklılar için 10.575,82 TL olmak üzere toplam karar öncesi ödenmesi gereken harç tutarının 197.961,59 TL olduğu, harç ve teminata ilişkin hususların tamamlanması kaydıyla konkordatonun tasdik şartlarının oluştuğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.Davacı vekili, 24.08.2020 tarihli duruşma zaptına gelen beyanında, tasdik harcı için süre talep ettiklerini ayrıca komiser raporunda kesin mühletin uzatılması yönünde süre verilmesinin uygun olacağının belirtildiğini, kesin mühletin uzatılmasını talep etmiştir.Mahkeme tarafından, 24.08.2020 tarihli celsede mühlet hükümlerinin 3 ay süre ile uzatılmasına karar verilmiştir.09.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda, konkordato şartları ayrı ayrı değerlendirilerek, sonuç olarak, komiser tarafından sunulan gerekçeli raporda, nihai projeye göre konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının değerlendirilmediği, öngörülen çoğunlukla kabulün projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağının değerlendirme gerekliliğini kaldırmayacağını, bu konuda ek rapor alınmasının uygun olacağı, komiser heyeti tarafından 206. maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklarla ilgili olarak değerlendirilmede bulunulurken şirket yetkililerinin açıklamaları İle bağlı kalındığı, ticari defterlerde gözüken işçi borçlarıyla ilgili olarak yeniden incelemede bulunulmasının uygun olacağı, konkordatonun tasdikine karar verilebilmesi için mühlet içinde komiserin izniyle doğan borçların ödenmesi veyahut kabul edilebilir bir teminata bağlanması gerektiği, teminat gösterilmesi gereken borçlar toplamının 2.455.682,95 TL olduğu, tasdik için yatırılması gereken harcın 187.385.77 TL olduğu, İİK 308/h uyarınca karar tesis edilebilmesi için yatırılması gereken harç tutarının 10.575,82 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir.26.10.2020 tarihli komiser heyet raporunda, harcın mahkeme veznesine yatırıldığı, teminata bağlanması gereken 2.455.682,95 TL alacak toplamından 1.191.478,42 TL alacak toplamı için alacaklılar alacaklarını teminata bağlanmasından feragat etmiş olduğu, davacı vekili tarafından 20.08.2020 tarihli dilekçe ekinde iş bu feragat beyanlarının mahkemeye sunulduğu, geriye teminata bağlanması gereken 1.264.204,53 TL mühlet içinde doğmuş alacak bakiyesi kaldığı, bu bakiyeye ilişkin olarak Kozyatağı Vergi Dairesi Müdürlüğünün 22.10.2020 tarihli yazı cevabından anlaşılacağı üzere davacı şirketin vergi dairesi tarh dosyası ve bilgisayar kayıtlarının tetkikinde 2.804.088,60 TL Kurumlar Vergisi Nakit İade alacağı talebi bulunduğu, Devlet nezdinde tahakkuk etmiş bu vergi alacaklarını mühlet içinde doğan alacaklar için davacı şirketin teminat olarak gösterdiği, kabul edilebilir bir teminat olduğu belirtilerek, davacı şirketin İcra ve İflas Kanunun 305. maddedeki (a),(b) ve (e) fıkralarında öngörülen tasdik şartlarının yerine getirilmiş olduğu, şirketin projesinin başarıya ulaşma ümidinin bulunduğu, mal varlığı ile orantılı olduğu, şirketin nakit akım tablosuna ve diğer sayısal verilere göre orantılı olduğu, şirketin teminat olarak kurumlar vergisi iade alacağını mühlet içinde doğmuş alacaklar için kabul edilebilir bir teminat olduğu belirtilmiştir.Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Kadıköy Uygulama Grup Müdürlüğü Kozyatağı Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından, 22.10.2020 tarihli yazıda, 2018 takvim yılı için 1.879.342,89 TL Kurumlar Vergisinden ve 19.141,30 TL Kurum Geçici Vergiden, 2019 takvim yılı için 905.604,42 TL Kurumlar Vergisinden olmak üzere toplam 2.804.088,60 TL nakit iade talebi olduğunun anlaşıldığı, 252 Seri nolu Gelir Vergisi Tebliğine göre 10.000,00 TL ‘yi aşan iade taleplerinin Vergi İnceleme Raporu sonucuna göre iade edileceğinin belirtilmiş olduğu, nakit iade talebi için incelemeye sevk işleminin gerçekleştirileceği, inceleme raporuna göre iade işlemlerinin ikmal edileceğinin belirtildiği, 20.11.2020 tarihli cevabı yazıda, davacının toplam 3.028.224,21 TL iade alacağının bulunduğu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94. maddesi kapsamında kendisine yapılan hakediş tutarları üzerinden kesilen %3 stopaj kesintileri ile beyan edilen kurumlar vergisinden ilgili stopajların mahsubundan sonra lehe oluşan fazla ödemelerin iadesini talep ettiği, mükellefin kuruma vadesi gelmiş borcunun bulunmadığı 254.812.41 TL mahsuben iade talebine İlişkin düzeltme fişinin uygun görüldüğü, 10.000,00 TL aşan nakten iade taleplerinin inceleme raporuna göre yerine getirildiği, iade talebinin incelemeye sevk edildiği, iade işlemine yönelik raporun daireye intikal ettiğinde iade işleminin derhal yerine getirileceği, 24.11.2020 tarihli yazıda 23.11.2020 tarihli alacağın devri sözleşmesi ile 1.264.204,53 TL alacağın sözleşme ekindeki kişi ve kurumlara temlik edildiğinin anlaşıldığı, iade işlemlerinde ilgili tebliğe göre işlem tesis edileceğinin belirtilmiştir. Davacı şirket tarafından Kadıköy …. Noterliğinin …. Yevmiye nolu, 23.11.2020 tarihli işlemi ile “ Alacağın Devri “ gerçekleştirilmiş, devir eden davacı borçlu şirket, devir miktarı 1.264.204,53 TL devir alanlar ise çok sayıda kişi ve şirkettir. Mahkemece, 26.10.2020 tarihli ara karar ile teminat şartının yetine getirilmesi için davacı tarafa kesin süre verilerek red edileceğinin ihtarı belirtilerek, tasdik yargılamasının duruşmalı olarak yapılmasına, ilanına, duruşma gününün davacı ve komisere bildirilmesine karar verilmiştir.27.11.2020 tarihli konkordatonun tasdik yargılamasına dair duruşmada, tasdik harcının yatırıldığı, ilanların yapıldığı belirtilerek, davacı borçlu vekili ve alacaklı vekillerinin beyanlarından sonra karar verilmiştir. Komiserin duruşmada hazır olduğuna dair bir beyana yer verilmemiş ve dinlenmemiştir. Davacı borçlu vekili zapta geçen beyanında, teminat gösterilmesi gereken 1.264.204,53 TL için vergi dairesi nezdindeki alacaklarının 42 adet alacaklıya Kadıköy ….Noterliğinin 23.11.2020 tarihli ihtarnamesi ile temlik ettiklerini bildirerek temliknameyi sunduğu belirtilmiştir. Konkordato komiser raporları ve bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun, yeterli, gerekçelidir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 305. madde başlığı ise “ Konkordatonun tasdiki Şartları “ dır. Madde 305-(Değişik :28/2/2018-7101/33 md):
“ 302’nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır: a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması. b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları İle orantılı olması ( bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder ).c) Konkordato projesinin 302’inci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması. d) 206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302’nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır ).e) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması. Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir “dir.Somut yargılamada, konkordatonun tasdik şartlarına dair İİK 305. maddede yer verilen 305/1-d bendindeki “ 206.ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve müddet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302’nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır )”. Düzenlemesine yer verilmiştir.İş bu davada, ilgili düzenlemedeki komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasına dair alacak söz konusudur. Alacak miktarı bir kısım alacaklıların feragati neticesinde bakiye 1.264.204.53 TL kalmıştır. Davacı bu miktar yönünden komiser raporunda teminat olacağı kabul edilen vergi dairesindeki vergi iadesi alacak miktarını teminat olarak göstermiştir. Vergi Dairesi cevabı yazısından davacının ilgili yasal düzenlemeler kapsamında vergi iadesi alacağının olduğu anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu bedellerin inceleme raporları neticesinde iade edileceği belirtilmiştir. Davacı vekili bununla birlikte alacaklılara ait borçlarını vergi dairesinden olan alacak miktarından noterde yaptırdığı tek taraflı işlemle alacağını devir etmiştir.Mahkemece bu teminat kabul edilmeyerek, borçlu şirketin tasdik talebi reddedilerek, borca batık şirketin iflasına karar verilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308. maddesinde, konkordatonun tasdik edilmemesi ve borlunun iflası başlığı ile konkordatonun tasdik edilmemesi halinde mahkemenin konkordato talebinin reddine karar vereceği ve bu kararın288’ci madde uyarınca ilan edilerek ilgili yerlere bildirileceği, borçlunun İflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde mahkemenin borçlunun iflasına karar vereceği belirtilmiştir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir, mahkemenin kabulüne göre, konkordato talebinin reddi kararının yasal düzenleme kapsamında 288. madde gereğince ilanına hükümde yer verilmemesi ve ilan yaptırılmamış olması, ayrıca 304. madde kapsamında, ara kararda duruşmanın komisere bildirilmesine şeklinde karar oluşturulmuş olmasına rağmen, konkordatonun tasdik duruşmasında komiser veya komiserlerin dinlenmemiş olması isabetli olmamıştır. Diğer yandan kabule göre tasdik talebinin reddi halinde borca batık şirketin iflasına karar verilmesi yasal düzenleme kapsamında olduğundan müdahil vekilinin buna dair istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.İcra ve İflas Kanunun 305. maddesinde yer alan şartlardan birisi yukarıda yer verildiği üzere, teminat koşulunun yerine getirilmesidir. Mühlet içinde komiserin onayıyla akdedilen borçların ifası amacıyla teminat verilmesinin sebebi, bu süreçte borçluyla hukuki ilişkide bulunan kimseleri teşvik etmektir. Komiserin onayıyla mühlet içinde doğan alacaklar iki şekilde korumaya mazhar olmaktadır. Bu imtiyazlardan ilki, alacakların konkordatoya tabi olmadan tamamen ödenmesini sağlamak için borçlunun teminat gösterecek olması, ikincisi ise borçlunun olası iflasında bu alacakların masa alacağı olarak kabul edilecek bulunmasıdır. Teminat bu tür alacakların tamamını karşılayacak kadar olmalıdır. Bu alacaklar tamamen ödeneceği için konkordatoda oy kullanma hakları da bulunmamaktadır. Yeni konkordato hükümleri ile teminat koşulunun mülga hükümlerinden farklı olarak daha dar kapsamda çizilmesinin sebebi, konkordato başvurusunun kolaylaştırılmasıdır. Mülga hükümlerde konkordatoya başvuruyu zorlayan en önemli eşik teminat koşulu idi. Yeni hükümlerle bu eşiğin düşürülmesi, konkordatonun işlevselliğinin artırılması bakımından önem taşımaktadır. Değişiklik ile sadece imtiyazlı alacakların bir kısmı ve mühlet içinde komiserin onayıyla akdedilen borçların ifası için teminat gösterilecektir. Borçlunun göstermek zorunda olduğu teminat bizzat kendisi veya üçüncü bir kişi tarafından yerine getirilebilir. Borçlunun mühlet içinde kendi malvarlığı üzerinde teminat göstermesine engel değildir. Gösterilen teminatın yeterli olması gerekmektedir. Yeterli teminattan anlaşılması gerekende teminatın güvence altına alınan alacağın tamamının ödenmesine yönelik olmasıdır. Teminatın ne olacağı konusunda konkordato hükümlerinde bir açıklık bulunmamaktadır. Teminatıın nevi konusunda takdir yetkisi mahkemededir. Kaanatimizce mahkemenin konkordatonun amacını da düşünerek teminat konusunda borçluya çok zorlamaması yerinde olacaktır. Borçluya konkordato sürecinde sağlanacak teminat konusundaki bu kolaylığın bir sonucu olarak sadece ayni teminatların değil, şahsi teminatlarında kabul edilmesi yerinde olacaktır. Yani borçlunun göstereceği teminatın sadece aynı teminat olabileceği kabul edilmemelidir. Elverdiği ölçüde rehin ve şahsi kefaletlerde kullanılmalı, gerekirse borçlunun sahip olduğu ruhsatlar, fikri ve sınai haklarda teminat olarak düşünülmelidir. Konkordato tasdiki için gerekli olan teminat koşulunun komiserin konkordato raporu mahkemeye sunulmadan önce tamamlanması gerekmektedir. ( Yeni Konkordato Hukuku, Editör, Prof.Dr.Selçuk Öztek, 2.Baskı, sayfa 534,535,536,537, 538).Somut yargılamada, davacı borçlu şirketin vergi dairesinden olan alacağının miktarı, komiserlerin teminat olarak kabul edilebileceğine dair beyanı, diğer yandan davacı borçlu şirketin hüküm tarihinden önce ayrıca teminat olarak gösterdiği vergi alacağından dava dışı alacaklılara noterde devir etmesi ve bunu vergi dairesine bildirmesi, vergi dairesinin iadede bu durumun dikkate alınacağına dair beyanları karşısında, konkordatonun eksik olduğu kabul edilen teminat şartının da diğer şartları ile birlikte sübuta erdiğinin dikkate alınarak tasdik talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yasal düzenlemenin amacı ve dosya kapsamı dikkate alınmaksızın tasdik talebinin reddi ve iflas kararı verilmesi isabetli olmamıştır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 304. madde üst başlığı konkordatonun mahkemece incelenmesidir. 304/2. fıkrasında, konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa, mahkemenin gerekli görürse mahkemeden gerekçeli bir raporda alarak karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebileceği, bu sürenin altı aydan fazla olamayacağı belirtilmiştir.Somut yargılamada, mahkeme tarafından 24. 08.2020 tarihli celsede kesin mühlet 3 ay süre ile uzatılmıştır. Mühletin biteceği süre 26.08.2020 olduğundan, 3 aylık uzatma süresinin 26.11.2020 tarihinde bitmiş olduğunun kabulü halinde yasanın tanıdığı 3 aylık uzatma süresi halinde mühlet 26.02.2021 tarihinde bitmiş olacaktır. Hüküm tarihinde henüz uzatma süresinin henüz bitmediği anlaşılmaktadır. İcra ve İflas Kanunun 306. maddesinde, konkordatonun tasdik kararı, kapsamı ve ilanı düzenlenmiştir. Maddede, konkordatonun tasdik kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği, tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyımın tayyin edilebileceği, bu takdirde kayyımın borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor vereceği, alacaklıların bu raporu inceleyebileceği, tasdik kararının mahkemece, 288. madde uyarınca ilan edileceği ve ilgili yerlere bildirileceği düzenlenmiştir. İş bu yargılamada, uygulanması gereken diğer madde ise 308/h ‘dir. Maddede, rehinli alacaklılarla müzakere ve borçların yapılandırılmasına yer verilmiştir. İlk fıkrada, adi konkordatoda borçlunun ön projede belirtmek suretiyle alacaklı lehine rehin tesis edilmiş borçlarının yapılandırılmasının bu madde uyarınca talep edileceği, altıncı fıkrada, mahkemenin rehinli alacaklılarla yapılan anlaşmaları üçte iki oranına ulaşıp ulaşılmadığı ve anlaşmaya varılamayan rehinli alacaklar varsa bunlara uygulanacak ödeme planının bu maddede öngörülen şartlara uyup uymadığı bakımından kontrol ettikten sonra anlaşmaları ve ödeme planını 305’inci ve 306’inci maddeler uyarınca vereceğe karara dahil edileceği, son fıkrada ise bu maddenin münhasıran adi konkordatoda borçlunun alacaklı lehine rehin tesis edilmiş borçlarının yapılandırılması teklifinde bulunması halinde uygulanacağı belirtilmiştir.Yapılan açıklamalar, konkordato komiser raporları, bilirkişi raporu, teminatla ilgili vergi dairesi cevabı yazıları ve tüm dosya kapsamından, davacı borçlu şirketin konkordato talebinin tasdik şartlarının oluştuğu gözetilmeden, aksine hüküm tesisi ile birlikte şirketin iflasına karar verişmiş olması isabetli olmamıştır. Bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir. Müdahil vekilinin ise İflas kararı verilmesine yönelik istinaf başvurusunun yalnızca bu yönden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar, ikinci derece mahkeme olarak hükmün kaldırılarak ilk derece mahkemesi yerine hüküm tesisi mümkün ise de, ilk derece mahkemesince yapılması gereken usulü işlemler, tasdik kararının infazda tereddüt yaratmayacak nitelikte açık ve net olmasının gerekliliği ve bu kapsamda gerektiğinde bilirkişiden son bir rapor alınarak hüküm tesisinin isabetli olacağı, komiser raporlarının geçen sürede dikkate alındığında hükmün kaldırılmasına, dosyanın, dairemiz kararı gereğince işlem yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Davacının istinaf başvurusunun kabulüne, müdahil … A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/124 Esas, 2020/777 Karar ve 27.11.2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 162,10 TL olmak üzere toplam 253,20 TL harçtan davacı borçlu şirket ve müdahil … A.Ş tarafından ayrı ayrı yatırılan 203,00 TL harcın mahsubu bakiye 50,20 TL harcın davacı ve müdahilden tahsili ile hazineye irat kaydına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği gereği vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,5-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı borçlu şirket ve müdahilin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin talebin niteliği gereğince kendi üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-a/6. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.18/03/2021