Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/2046 E. 2022/230 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2046 Esas
KARAR NO: 2022/230
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/11/2021
NUMARASI: 2021/228 Esas, 2021/972 Karar
DAVA: İFLAS (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 24/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme gereği müvekkilinin davalı borçluya Lübnan/Beyrut Havalimanında yer hizmetleri sunduğunu, sunulan hizmetler karşılığı ücretlerin bir kısmının cari hesaba mahsuben ödendiğini, ancak bir kısım faturaların ödenmediğini, müvekkilinin 2017 yılı Nisan ayı itibarıyla 2.019.000 USD faturaya dayalı alacağı bulunduğunu, davalının faturaları kabul ederek ticari defterlerine işlediğini, borcun ödenmemesi üzerine, alacaklarının tahsili için iflas yolu ile takip başlattıklarını, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu şirketin önce ödeme yapacaklarını belirterek kapak hesabı yapılmasını talep ettiğini, ancak sonrasında gerekçe göstermeden takibe itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının kaldırılmasına, alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına hükmedilmesine ve davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı şirketin adresi Lübnan/Beyrut olduğundan teminat gösterilmesi gerektiğini, salt fatura düzenlenmesi ve faturaların tebliğ edilerek ticari defterlere işlenmesinin alacağın varlığını kanıtlamayacağını, davacının takipte köniyetli olduğunu belirterek davanın reddini ve davacının alacağın % 20’si oranında icra tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, Dairemizin kararı doğrultusunda 1.835.905,42 USD asıl alacak yönünden davalının takibe itirazının kaldırılmasına karar verilip iflas talebi ilan edilerek, bilirkişi raporuna göre davacının davalıdan 1.835.905,42 USD alacaklı olduğu, iflas avansının yatırıldığı, davalıya asıl alacak, faiz ve takip masraflarını açıkça gösteren uygun depo emri tebliğine rağmen borcun ödenmediği gerekçesiyle davalının iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; iflas davasında yetkili mahkemenin müvekkilinin yerleşim yeri Kartal/İstanbul olması nedeniyle İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, mahkemenin 08/07/2021 tarihli duruşmada bilirkişiden ek rapor alınmasına ve raporun taraflara tebliğine, tarafların rapora itirazlarının kabul edilmemesi halinde depo emri verilmesine karar verildiğini, ancak ek raporun istifa eden vekile tebliğ edildiğini ve vekilin de raporu iade ettiğini, sonrasında ise raporun iflas masası adına vekalet sunan vekile tebliğ edildiğini, mahkemenin kendi kararına aykırı olarak bilirkişi raporunun tebliği ve itiraz aşaması tamamlanmadan depo emri vermesinin kanuna aykırı olduğunu, depo emri kararına esas alınan bilirkişi raporunda alacağın 23/09/2021 tarihli celse itibarıyla belirlendiğini, ancak mahkemenin 21/08/2021 tarihinde depo kararı oluşturarak yanlış hesaplanan alacak üzerinden depo kararı verdiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf talebinin reddini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, takibe itirazın kaldırılması ve iflas talebine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının 2.019.000,00 USD alacağının tahsili için davalı şirket aleyhine iflas yolu ile adi takip başlattığı, iflas ödeme emrinin tebliği üzerine, davalının yasal süresinde takibe itiraz ettiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde ve davalının muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde, davalının takibe itirazının kaldırılması ve iflasına karar verilmesi için eldeki davanın açıldığı görülmektedir. Mahkemenin 07/11/2019 tarihli kararı ile davanın kabulü ile davalının iflasına karar verilmiş, davalının istinaf talebi üzerine Dairemizin 2021/16 Esas, 2021/279 Karar sayılı kararında; davacının yabancı uyruklu şirket olup teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda hükme dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadığı, ayrıca yargılama aşamasında alacağın varlığının belirlenmesi hâlinde itirazın kaldırılmasına karar verilerek takip kesinleştirilip, daha sonra depo kararı verilmesi gerekmekte olup, mahkemece İİK’nın 166/2. maddesi uyarınca yukarıda belirtilen ilanlar yapılmadan, davalı şirketin iflasına karar verilmesinin de doğru olmadığı gerekçesiyle karar kaldırılmıştır. Kaldırma kararından sonra mahkemece yeniden yapılan yargılamada davalının iflasına karar verilmiş, davalı taraf bu karara karşı da istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarında, davalının ticari defterlerine göre takip tarihi itibarıyla davalının davacıya 1.835.905,42 USD borcu bulunduğu belirtilmiştir. Davalı taraf, davada yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu ileri sürmüşse de, davanın davalı şirketin dava tarihi itibarıyla muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açılması nedeniyle, davalının bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Diğer taraftan davalı hükme esas alınan bilirkişi raporunun istifa eden vekil ile ilk iflas kararı üzerine iflas masası adına vekalet sunan vekile tebliğ edildiğini, ayrıca depo kararına esas alacağın yanlış hesaplandığını ileri sürmüştür.Somut uyuşmazlıkta, UYAP üzerinden düzenlenen 05/07/2021 tarihli istifa dilekçesinin yanlış dosyaya gönderildiği, depo emrine esas bilirkişi ek raporunun istifa eden vekilin e-tebligat adresine 18/08/2021 tarihinde iletildiği ve 23/08/2021 tarihinde tebliğ edildiği, vekil 20/08/2021 tarihli dilekçesi ile 05/07/2021 tarihli istifa dilekçesinin sehven dosyanın eski esasına gönderildiğini beyanla vekillikten çekildiğini beyan ettiği ve tebliğin asile yapılmasını istediği görülmektedir. Mahkemenin 23/09/2021 tarihli ara kararında, raporun istifa eden vekile usule uygun tebliğ edildiği gerekçesiyle davalı tarafa rapora karşı beyanda bulunmak için ayrıca yeniden süre verilmemiştir. Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın, o işe ait vekalet görevi, durumun müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süre ile devam eder (HMK m.82/1). Bu hüküm vekil ile müvekkili arasındaki iç ilişkiyi düzenlemektedir. Bir tarafın istifa etmiş olan vekili ile mahkeme ve karşı taraf arasındaki dış ilişki ise HMK’nın 77/4 ve 81. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 81 maddesi uyarınca vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur. Bu yasal düzenlemeler karşısında somut olay değerlendirildiğinde, vekilin 05/07/2021 tarihli dilekçesinin yanlış esasa gönderilmesi nedeniyle mahkemenin varlığına vakıf olmadığı istifayı dikkate alması mümkün olmayıp, mahkemenin ilgili dosyasına sunulmayan istifanın mahkeme açısından hüküm doğurmayacağı açıktır. Kaldı ki mahkemenin 08/07/2021 tarihli celsesine istifa eden vekilin yetkilendirdiği avukat katılmış olmasına rağmen vekillikten çekildiklerine dair beyanda da bulunmamıştır. Vekilin 20/08/2021 tarihli istifa dilekçesi ise asile tebliğ edilmemiştir. İstifa eden vekilin o işe ait görevi durumun müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süre ile devam edecektir. Vekilin 20/08/2021 tarihli istifa dilekçesi asile tebliğ edilmediğinden, bilirkişi raporuna itiraz süresi istifa eden vekile raporun 23/08/2021 tarihli tebliği tarihinden işlemeye devam edecektir. Bu nedenle davalı tarafın raporun tebliği ve itiraz süresi dolmadan depo kararı verildiğine ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Diğer taraftan depo emrine esas alacağın ve işlemiş faizin 23/09/2021 celse tarihine göre belirlenmesine rağmen depo emri kararı 21/09/2021 tarihinde oluşturmakla birlikte, depo emrinin borçluya 23/09/2021 tarihinden sonra tebliğ edilmesi karşısında, borçludan ödenmesi istenen alacağın fazla hesaplanmadığı değerlendirilmiş ve bu depo emri kararına dayanılarak iflas kararı verilmesinde de isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan kaldırılmasına karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/228 Esas, 2021/972 Karar ve 04/11/2021tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak karşılanan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3- Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İİK’nın 164. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/02/2022