Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1966 E. 2022/26 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1966 Esas
KARAR NO: 2022/26
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2017/59 Esas, 2018/334 Karar
DAVA: ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 18.01.2017 tarihli dava dilekçesinde, Tasfiye Halinde … A.Ş ‘ nin, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/239 Esas sayılı dosyasında 26.06.2014 tarihinde iflasına karar verildiğini, müflis şirketin iflas tasfiyesinin İstanbul … İflas Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğünü, diğer taraftan … A.Ş ‘nin Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Muratpaşa Sosyal Güvenlik Merkezinde işlem gören iş yerleri olduğunu, kurumun müflis … A.Ş’ye karşı 6183 Sayılı Kanunun 79. maddesi gereğince 17.461.000,00 TL üzerinden 13.06.2013 tarihli haciz bildirisinin gönderildiğini, haciz bildirisinde, borçlu … A.Ş’nin … A.Ş nezdindeki 17.461.000,00 TL üzerinden alacağına haciz konulduğu, borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce ödendiği iddiasında iseler tebliğden itibaren 7 gün içinde itiraz edilmesi gerektiğinin bildirildiğini, herhangi bir itirazda bulunulmadığını, 6183 sayılı kanunun 79. maddesinde, üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borcun zimmetinde sayılacağını ve hakkında bu kanun hükümlerinin uygulanacağını, … A.Ş ‘nin … A.Ş ‘nin borcu nedeniyle gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde cevap vermemesi ile hukuken borcun zimmetinde sayılması sonucunu doğurmuş olduğunu, kurumun …A.Ş şirketine bu defa 07.11.2013 tarihli … sayı ile 18.456.634,54 TL üzerinden ödeme emri düzenleyip gönderdiğini ve … A.Ş ‘nin borca yine itiraz etmediğini, söz konusu borcun müflis şirketin İflas tarihi itibariyle 21.610.002,79 TL olarak hesaplandığını, 13.08.2014 tarihli dilekçe ile müflis … A..Ş ‘nin 2014/11 iflas tasfiye dosyasında masaya yazdırıldığını, alacak miktarı olan 17.988.411,99 TL üzerinden sıra cetvelinin 3. sırasına kabul edildiğini, buna göre … A.Ş ‘e ait olup 6183 sayılı kanunun 79.maddesine göre … A.Ş masasına kayıt yaptırma zaruretinin hasıl olduğunu, müflis … A.Ş ‘nin İstanbul … İflas Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında …30 kayıt numarası ile 17.988.411,99 TL alacak kaydı yaptırıldığını, İflas idaresinin 03.01.2017 tarihli kararında, kayıtlı alacakla ilgili olarak ibraz edilen belgelerin incelenmesi neticesinde kayıtlı alacağın alacaklı kuruma … A.Ş ‘nin borcundan dolayı yapılan takip neticesinde 3. şahıs müflis … A.Ş ‘ye gönderilen haciz ihbarnamesine itiraz etmemesinden dolayı 6183 sayılı kanunun 79. maddesi gereğince borçlunun mallarının 3. şahıs müflis şirketin uhdesinde varsayımı ile alacak kaydı talebinde bulunulduğu, ancak İflas tarihinden önce 3.şahıs olarak müflis şirkete gönderilen haciz ihbarnamesine müflis şirket yetkililerinin bilinçli veya bilinçsiz iyiniyetli veya kötü niyetli olarak itiraz etmeyerek iflas masasını borç altına sokmasının İflas idaresini bağlamayacağı, bu nedenle kaydedilen alacağın müflis şirketin borcu olmadığı gerekçesiyle alacağın tamamının reddine karar verildiğini, red kararının hukuka aykırı olduğunu, müflis şirket yetkililerinin itiraz etmeyerek İflas masasını borç altına sokmasının İflas idaresini bağlamayacağı gerekçesinin hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, şayet müflis şirket yetkililerinin iflastan önceki hukuki eylem, işlem ve tasarrufların İflas idaresini bağlamayacağı kabul edilmiş olsa idi İflas masasının pasifinin de olmayacağını iddia ederek, SGK sicil sayılı işyerleri ile ilgili olarak … A.Ş adına 5510 sayılı kanun gereğince … A.Ş ‘ye gönderilen haciz ihbarnamesine cevap verilmemesi ve yapılan İcra takibine itiraz edilmemesi sebebiyle kesinleşen 17.988.411,99 TL kurum alacağının müflis … A.Ş ‘nin masasına devlet alacağı derecesine, imtiyazlı olarak 3. sırada kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, hem davalı hem de davacı kuruma asıl borçlu olan … A.Ş hakkında İflas kararı verildiğini, İİK 193. maddesi gereğince, İflasın açılması ile borçlu hakkındaki takiplerin durdurulduğunu, takiplerin kararın kesinleşmesi ile düşeceğini, 3. kişi durumundaki şirket hakkında İflas kararı verildiğini ve İflas kararının kesinleşmesi ile birlikte takibin düştüğünü, asıl borçlu işveren ve üst işveren yönetici ve yetkilileri hakkında takip yapmadan ve 6183 sayılı yasanın 54. maddesine aykırı şekilde ödeme emri gönderildiğini ve haciz olduğunun varsayılması halinde ise yapılan haciz işleminin İİK 193. madde gereğince düştüğünü savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, dosyanın incelenmesi ve bilirkişi raporu doğrultusunda, İİK 193. madde gereğince İflasın açılması ile müflis aleyhine yapılan tüm takiplerin durduğu, İflas kararının kesinleşmesi ile düştüğünün yasanın amir hükmü olduğunu, 5510 sayılı SGK ‘nın 101. maddesine göre asıl borçlu işveren ve üst düzey yönetici ve yetkilileri hakkında takip yapılması gerektiğini, 6183 sayılı yasanın 54. maddesine aykırı şekilde ödeme emrinin gönderilmiş olduğunu, haciz olduğu varsayılsa dahi yapılan haciz işleminin İİK 193. maddesi gereğince düştüğünü, amme alacaklarının tahsili amacı ile düzenlenen 6183 sayılı yasanın 78.maddesi uyarınca asıl amme borçlusunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haciz bakımından üçüncü kişiler adına düzenlenen haciz bildirisinde alacak ve hakkın sahibi olarak gösterilen asıl amme borçlusunun ismi, alacak ilişkisinin ne zaman doğduğu, miktarının ne olduğunun somut bir şekilde belirtilmediğini, Danıştay’ın uygulamaya yön veren kararlarıyla da hukuka uygunluğu denetimi açısından bu hususun önemli bir şart olarak görülmesi ve idarenin her ilişki gördüğü durumda haciz bildirisi düzenleme yoluna gitmesinin TMK 2. maddesinde ki objektif iyiniyet ilkesine aykırı bularak iptal sebebi sayması, tahakkuku usulüne uygun kesinleşmemiş ödeme emrinin alacağı tek başına kantlamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, mahkeme red gerekçesi ve dava dilekçesinde ki iddialar tekrar edilerek, gerekçede borçlu şirkete ve şirket yetkilerine karşı takip yapılmadığının gösterildiğini, oysa asıl borçlu şirkete karşı İcra ve İflas takipleri yapıldığını, müflis … A.Ş nin borcunun masaya yazdırıldığını, öte yandan borçlu şirket için İflas tarihinden önceki dönemlerde İcra takipleri yapıldığını, haciz ihbarnamelerinin asıl borçlunun İcra dosyasından gönderildiğini, 6183 sayılı kanunun 79. maddesinde üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderilmesi için borçlu şirketin üst düzey yöneticilerine karşı da İcra takipleri yapılmış olması şartına bağlı olmadığını, red gerekçesinden bir diğerinin İİK 193. maddesi olduğunu, müflis hakkındaki takiplerin düşmesinin takip konusu alacakların sona erdiği, İflas masasına yazdırılamayacağı anlamına gelmediğini, İflasın borcu sona erdiren hukuki sebepler arasında yer almadığını, aksine muaccel hale geleceğini, ödeme emrinin hukuka uygun olduğunu, kurumun müflisin zimmetinde sayılmış olan borcu İflas masasına kayıt hakkının bulunduğunu, red gerekçelerinden bir diğerinin TMK 2. maddesindeki objektif iyiniyet kuralları olduğunu, idarenin kamu alacaklarının üçüncü kişilerdeki alacaklarının haczinin düzenlendiğini, alacağın haczi için bu alacağın alacaklı ya da üçüncü kişi tarafından kamu alacaklısına bildirilmesi ya da kamu alacaklısının bunu açıkça saptaması biçiminde koşullar öngörülmediğini, esasen kamu alacaklısının kamu borçlusunun üçüncü kişilerdeki alacaklarını haczedebilmesini bu koşullara bağlamanın Kanunun 79. maddesinin uygulama alanını hemen hemen tamamen ortadan kaldırmak anlamına geleceğini, kanun koyucunun hükümde öngörmediği hususların yargıç tarafından dikkate alınarak TMK 2. maddesine yollama yapılarak gözetilmesinin hukuka uygun olmadığını iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK nun 235. maddesinde düzenlenen kayıt kabul davasıdır. Yasada, sıra cetveline itiraz edenlerin cetvelin ilanından itibaren on beş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları düzenlenmiştir. Yasal düzenlemede ki 15 günlük dava açma süresi, hak düşürücü nitelikte bir süre olduğundan mahkemece resen bakılması gerekir. Taraflar arasında, müflis şirketle ilgili verilen İflas kararı, masa alacak iddiasının dava dışı şirketin borcuna ilişkin olduğu ve masa red kararı konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacı talebinin İcra ve İflas Kanunun 193. maddesi kapsamında değerlendirilmesinin yerinde olup olmadığı, alacağın 6183 sayılı yasa kapsamında şekil şartlarının usule uygun olup olmadığı ile kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Hak düşürücü süre yönünden yapılan incelemede, müflis … A.Ş ile dava dışı borçlu şirket … A.Ş hakkında, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/239 Esas, 2014/162 Karar sayılı dosyasında, 26.06.2014 tarihinde verilen iflas kararının, temyiz edilmeyerek 08.09.2014 tarihinde kesinleştiği, müflis … A.Ş hakkındaki İflas tasfiyesinin yürütüldüğü İstanbul … İflas Dairesinin … İflas dosyasında, İflas Dairesinin 16.11.2021 tarihli cevabı yazısına göre davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın, alacak kaydı talebinde bulunduğu, …-…-…-…-… sıralarında alacak kaydı yapıldığı, alacaklının alacağına İlişkin İflas idaresince verilen kabul – red kararının alacaklı vekiline tebliğ edildiği, ek sıra cetvelinin 18.01.2017 tarihinde … Gazetesinde yayınlandığı ( Dairemizin 2018/2215 Esas, 2021/1226 Karar ve 04.11.2021 tarihli geri çevirme kararı kapsamında verilen cevabı yazı, özellikle davacı kurumun masraf verip vermediği, tebliğ tarihi, sıra cetveli İlan tarihleri vb gibi bilgilerin bildirilmesine dair talebi tam olarak karşılamadığı, masrafla ilgili bilgi ve sıra cetvelinin ticaret sicil gazetesindeki ilanına dair bilgilerin yer almadığı anlaşılmış olmakla birlikte, davanın İlan tarihinden itibaren hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması ve aksinin iddia edilmemesi nedeniyle usul ekonomisi kapsamında, dosyanın yeniden geri çevrilmeksizin incelenmesi uygun görülmüştür)davanın 18.01.2017 tarihinde hak düşürücü süre içerisinde açıldığı sonucuna varılarak işin esasının incelenmesi uygun görülmüştür. Dosya kapsamından, … A.Ş ‘ye ait 17.988.411,99 TL borçla ilgili olarak 6183 sayılı Kanunun 79.maddesine istinaden müflis …A.Ş şirketine 13.06.2013 tarihli haciz bildirisinin gönderildiği, bildiride, bildirilen borçlunun yedinde bulunduğu anlaşılan, mal, alacak ve haklarına Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun Hükümleri uyarınca haciz konulduğu, bu mal, hak veya alacağın borcu karşılayacak kadar kısmına 6183 sayılı Kanunun 62. ve 79. maddelerine istinaden haciz şerhi işlenerek bildirilen hesaplara yatırılması ve sonuçtan müdürlüğe bilgi verilmesinin belirtildiği, haciz bildirisinde borçlu şirket … A.Ş ve diğer gerçek kişilerin belirtildiği, takip No, türü, ait olduğu yıllar (2012-2017) tutarın (17.461.000,00 TL ) gösterildiği, 07.11.2013 tarihinde ise Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Muratpaşa Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından, … sayılı dosya üzerinden, müflis …A.Ş ‘ye ödeme emri düzenlendiği, ödeme emrinde, tutarın 15.492.229,78 TL, gecikme zammının 2.954.405 TL, toplam borcun 18.455.634,54 TL olarak gösterildiği, açıklama kısmında ise … A.Ş aleyhine açılan icra takibinden dolayı gönderilen 13.06.2013 tarihli haciz bildirisinin gereği yerine getirilmediğinden 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi gereğince icra takibine dönüştüğü, toplam borcun 29.11.2013 tarihi itibariyle hesaplandığı, 5510 sayılı kanunun 89. maddesine göre tahsil tarihine kadar gecikme cezasının tahakkuk ettirildiği, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde Antalya Sosyal Güvenlik Müdürlüğü adına tahsile yetkili olanlara ödenmesi gerektiğinin bildirildiği, son kısımda, tüzel kişiliğe haiz işverenlerin üst düzey yöneticiliği veya yetkililerinin kuruma karşı işyerleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının ifade edildiği, müflis şirket hakkında İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/239 Esas sayılı dosyasında 26.06.2014 tarihinde iflasına karar verildiği, İflas tasfiyesinin yürütüldüğü … tasfiye dosyasına davacı kurumun toplam 323.464.43 TL güncel alacağını imtiyazlı olarak 3. sırada masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ettiği, masa tarafından, kayıtlı alacakla ilgili belgelerin incelenmesi neticesinde, kayıtlı alacağın alacaklı kuruma borçlu … A.Ş ‘nin borcundan dolayı yapılan takip neticesinde 3. şahıs müflis …A.Ş ‘ye gönderilen haciz ihbarnamesine itiraz etmemesinden dolayı 6183 sayılı Kanunun 79. maddesi gereğince borçlunun mallarının 3. şahıs müflis şirketin uhdesinde varsayımı ile alacak kayıt talebinde bulunulduğu, ancak İflas tarihinden önce 3.şahıs olarak müflis şirkete gönderilen haciz ihbarnamesine, müflis şirket yetkililerinin bilinçli veya bilinçsiz iyi niyetli veya kötü niyetli olarak itiraz etmeyerek İflas masasını borç altına sokmasının İflas idaresini bağlamayacağı, bu nedenle kaydedilen alacağın müflis şirketin borcu olmadığından alacağın tamamı olan 17.988.411,99 TL ‘nin reddine karar verildiği ve hak düşürücü süre içerisinde iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dosya içerisine, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün, … sayılı icra dosyası ile ilgili haciz bildirgesi, ödeme emri ve servis yazısının ve tarafların diğer delillerinin ibrazı ile birlikte bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 25.12.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davacı kurumun, … müflis masasına (8) nolu kayıt ile talep ettiği 17.988.411,99 TL’nin tamamının kabul edilerek sıra cetvelinin 3. sırasına alındığı, davacı kurum tarafından, 6183 sayılı yasanın 79. maddesi gereği süresi içinde cevap verilmediğinden borcun … A.Ş zimmetinde olduğundan bahisle İflas tasfiye işlemleri yürütülen … A.Ş masasına da aynı miktar için 330 kayıt numarası ayrıca alacak talebinde bulunduğu, ancak alacak talebinin tamamının İflas idaresince red edildiği, 6183 sayılı Yasa ile Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerine ait tarh, tebliğ, tahakkuk aşamalarını tamamlayarak tahsil aşamasına gelmiş ve borçlularınca henüz ödenmeyen amme borcunun tahsili ile diğer cebri nitelikli tedbir hükümlerinin düzenlendiği, tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirilerinin, amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebileceği, haciz bildirisi bankanın genel müdürlüğüne de tebliğ edilmiş ise tüm şubeleri kapsayacak şekilde beyanda bulunma yükümlülüğünün bankanın genel müdürlüğüne ait olduğu, haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsın borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu, üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal edinde ve borcun zimmetinde sayılacağı ve hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı, herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahsın haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda olduğu, bu kanun uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü şahıs hakkında menfi tespit davasının lehine sonuçlanması veya asıl amme borçlusunun takip konusu amme alacağını tamamen ödemiş olması halinde, bu Kanunun 58. maddesinin beşinci fıkra hükmünün uygulanmayacağı, üçüncü şahsın haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklının tahsil dairesine itiraz etmesi halinde alacaklı amme idaresinin bir yıl içinde üçüncü şahsın yapmış olduğu İtirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek üçüncü şahsın İİK 338. maddesine göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebileceği, 6183 sayılı yasanın 79. maddesi ile asıl amme borçlusunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haczinin düzenlenmiş olduğu alacaklı amme idaresi tarafından asıl borçluya ait alacak ve hakkın haciz bildirisinin tebliğ ile asıl borçluya ödenmesinin önüne geçilmesi bu borcun amme alacaklısına ödenmesi ve ödeme işlemine kadar hak ve alacağın güvence altına alınması aksi halde asıl borçlu gibi sorumlu tutularak takip edilmesinin amaçlandığını, mevcut belgelerden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün takip sayılı haciz bildirgesiyle 2012/13 dönemi 17.461.000,00 TL kurum borçlarından dolayı … A.Ş nezdindeki tüm mal, hak, …borçluya yapılacak ödemelerin borçlunun hissesi ile ilgili tebligatların bundan böyle müdürlüklerine yapılması, .. haciz süresinin belirtildiği, 6183 sayılı yasanın 79. maddesi gereğince ihtarda bulunulduğu, haciz ihbarnamesinin 14.06.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davacı kurum tarafından 6183 sayılı Yasanın 22. maddesi gereğince … A.Ş ‘ye ödeme emri gönderildiği, ödeme emri ile de icra takibinden dolayı taraflarına gönderilen 13.06.2013 tarihli haciz bildirgesinin gereği yerine getirilmediğinden 6183 sayılı Yasanın 79. maddesine göre icra takibinin taraflarına dönüştürüldüğü, ödenmesi gereken borç miktarının 18.456.634,54 TL olduğunun bildirildiği, ödeme emrinin 15.11.2013 tarihinde tebliğ edildiğinin tespit edildiği, 6183 sayılı Yasanın 22. maddesi gereğince amme alacağını borçlusundan kesip tahsil dairesine ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmü şahısların bu vazifelerini kanunlarında veya bu kanunda belli edilen zamanlarda yerine getirmedikleri takdirde ödenmeyen alacağın bu hakiki ve hükmü şahıslardan bu kanun hükümlerine göre tahsil olunacağı, maddede belirtildiği üzere aralarında iktisadi bir bağ ve ticari ilişki olan her iki tarafın aralarındaki ilişkinin bir hak ve alacak oluşturup oluşturmadığı konusunda somut verilerin bulunması gerektiği, Danıştay içtihatlarında da ( ör.Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 2007/336 Esas, 2008/168 Karar) bir ticari ilişkinin asıl borçlu İle üçüncü kişi arasında alacak ve hak doğurduğuna tek başına işaret edemeyeceği, borcun tutarının, tarihinin ve ödenip ödenmediği hususlarının idarece incelenmesi gerektiği, ancak sonrasında üçüncü kişi adına haciz bildirisi düzenlenmesi gerektiği, tahakkukun usulüne göre kesinleşmediği sonucunun ortaya çıktığı, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi gereğince kuruma ödenmesi gereken primlerin süresinde ödenmemesi durumunda uygulanacak gecikme zammının borçlu işverenin iflasına karar verilmesi halinde, iflasın açılmasından sonra da işlemeye devam edeceği, gecikme zammının işverenden talep edilebileceği, sonuç olarak, amme alacaklarının tahsili amacı ile düzenlenen 6183 sayılı Yasanın 79.maddesinin getirdiği hükümlerinin değerlendirilmesinden asıl amme borçlusunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi bakımından üçüncü kişiler adına düzenlenen haciz bildirisinde alacak ve hakkın sahibi olarak gösterilen asıl amme borçlusunun ismi, alacak ilişkisinin ne zaman doğduğu, miktarının ne olduğunun somut bir şekilde belirtilmediği Danıştay‘ın uygulamaya yön veren kararıyla da hukuka uygunluğunun denetimi açısından bu hususun önemli bir şart olarak görülmesi ve idarenin her ilişki emaresi durumda haciz bildirisinde düzenleme yoluna girmesinin TMK 2. maddesindeki objektif iyiniyet ilkesine aykırı bularak iptal sebebi sayması nedeniyle, tahakkuku usulüne uygun kesinleşmemiş ödeme emrinin alacağı tek başına kanıtlamadığı belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz ederek, rapordaki açıklamanın hukuku esaslara aykırı olduğunu, ek rapor ve aynı değerlendirme ve kanaatler bildirildiğinde ise yeni bir bilirkişi raporu alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, İcra ve İflas Kanunun 193. maddesi ve bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesinde yer verilen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun başlığı “ Takibin durması ve düşmesi” dir. Yasanın yedinci babında, İflasın hukuki neticeleri bölümünde düzenlenmiştir. İİK 193/1. fıkrasında, İflasın açılmasının borçlu aleyhinde haciz yolu ile yapılan takiplerle teminat gösterilmesine İlişkin takipleri durduracağı, 2. fıkrada ise İflas kararının kesinleşmesi ile bu takiplerin düşeceğine yer verilmiştir. Somut davada, müflis ve dava dışı amme borçlusu … A.Ş aleyhinde, 02.08.2013 tarihli dava dilekçesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 154 vd maddeleri gereğince iflas yolu ile başlatılan takibe itiraz edilmemesi sonucunda, İİK 156/1. fıkrası kapsamında İflas davası açılmıştır. İflasın açılma yani karar tarihi 21.07.2014 tarihidir. İş bu talep konusu 6183 sayılı yasal takibe konu olan haciz bildirisi 13.06.2013 tarihlidir, ödeme emri ise 07.11.2013 tarihli yani İİK 193/1. fıkradaki İflasın açılma tarihi olan 21.07.2014 tarihinden çok önceki tarihlidir. İflas davası, dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179 vd maddeleri gereğince açılmış olan ve bu anlamda ihtiyati tedbir kararları verilen bir dava değildir. Şu halde ödeme emri tarihi itibariyle de söz konusu hükmün uygulanması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, somut davada uygulanma yeri bulunmayan İcra ve İflas Kanunun 193. maddesine gerekçede yer verilmesi isabetli görülmemiştir. Davacı kurum alacağının dayanağı, dava dışı şirketin kuruma olan prim vb borçlarıdır. Davalı şirkete, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun kapsamında haciz bildirisi ve itiraz olmaması üzerine devamında ödeme emri tebliğ edilmiştir. 6183 sayılı kanunun 1. maddesinde, kanunun şümulü başlığı ile devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı belirtilmiştir. Yasanın ikinci kısmında, amme alacağının cebren tahsili, birinci bölümde, cebren tahsil ve takip esaslarına yer verilmiştir. 54. madde başlığı cebren tahsil ve şekilleridir. 54/1. fıkrada, ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı belirtilerek, cebren tahsilin ne şekilde yapılacağına yer verilmiştir. 55. maddede, ödeme emri düzenlenmiş ve amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir ödeme emrinin tebliğ olunacağı, ödeme emrinde borcun asıl ve ferilerinin mahiyet ve miktarlarının, nereye ödeneceği, müddetinde ödemediği veya mal bildiriminde bulunmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunacağı, gerçeğe aykırı bildirimde bulunulması halinde hapis ile cezalandırılma ve diğer hususlar belirtilmiştir. 6183 sayılı Yasanın 62. maddesinde haciz düzenlenmiş, maddede, borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul mallar ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarı tahsil dairesince haczolunacağı, Maliye Bakanlığı‘nın amme alacaklarının takibinde haczolunacak malların tespiti amacıyla yapılacak mal varlığının şekli, alanı ve kapsamı ile araştırma yapılacak amme alacaklarının türü ve tutarını belirlemeye yetkili olduğu, bu yetkinin alacaklı amme idaresi itibarıylada kullanılabileceği belirtilmiştir. Yasanın ikinci bölümünde “ Menkul malların haczi ve satışı “ na yer verilmiştir. Somut davada uygulanma yeri olan Yasanın 79. madde başlığı “ Üçüncü şahıslardaki menkul malların alacak ve hakların haczi” dir. Maddede, hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret kira vs gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliğ suretiyle yapılacağı, tebliğ edilecek haciz bildirisi ile bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler İle malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümlerinin üçüncü şahsa bildirileceği, tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirilerinin alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebileceği ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebileceği, haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsın borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorunda olduğu, bu kanun uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü şahıs hakkında, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması veya asıl amme borçlusunun takip konusu amme alacağını tamamen ödemiş olması halinde bu Kanunun 58’ci maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmayacağı, üçüncü şahsın, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresinin bir yıl içinde üçüncü şahsın yaptığı itirazını aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanunun 338’ci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılması ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebileceği, menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde değerinin ödeneceği, üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu haklarının saklı olduğu belirtilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 62 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İşlem tarihi itibariyle henüz mevcut olmamakla birlikte ileride doğması muhtemel olan alacaklarla ilgili olarak, maaş, ücret, kira gibi hakların haczinin de değinilen maddeye göre yapılacağının kabul edileceği ancak temelindeki hukuki ilişkinin niteliği gereği süreklilik arz etmekle birlikte, işlem tarihi itibariyle doğup doğmayacağı ve miktarı belli olmayan alacakların haczine imkan tanınmamıştır. İleriye yönelik haciz yapılması; 6183 sayılı Kanunun 79’cu maddesi gereğince haczedilecek maaş,ücret, kira gibi süreklilik ve belirlilik arz eden borç ilişkisi için mümkündür. Amme borçlusunun üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine haciz uygulanabilmesi, amme borçlusunun üçüncü şahıs nezdinde alacağının bulunduğunu bildirmiş olmasını veya idarece borçlu şirketin bu şahıslardan alacağı olduğunun tespit edilmesini ve tespit edilen bu tutar için haciz konulmasını gerektirmekte olup işlem tarihinde mevcut olan alacaklar hakkında, anılan madde uyarınca haciz uygulanması mümkündür. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2017/682 Esas, 2018/5 Karar ve 17.01.2018 tarihli ilamı ile Danıştay 4. Dairesinin, Vergi Dairesi Müdürlüğünce İleriye Yönelik Haciz Uygulamasının hukuka aykırı olduğuna dair emsal ilamda, söz konusu hususlara yer verilerek sonuç olarak, amme borçlusunun üçüncü şahıs konumundaki davalıdan ne kadar alacağının olduğu tespit edilmediği gibi haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle söz konusu hesapta herhangi bir tutarında olmadığı anlaşıldığından haciz bildirisine dayanılarak düzenlenen ödeme emrinde de hukuka uyarlık olmadığı belirtilmiştir. Emsal Danıştay Vergi Dava Daireleri kararında belirtildiği üzere, İş bu davada yasanın 79. maddesi gereğince İleriye yönelik haciz yapılmasını gerektirir süreklilik arzeden bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti iddia edilmediği gibi haciz tarihi itibariyle, amme borçlusunun üçüncü şahıs davalıdan alacaklı olduğunu bildirir herhangi bir beyanı olmayıp, davacı idare tarafından ise amme alacaklısının davalıdan alacaklı olduğuna dair tespiti söz konusu değildir. Bu durumda emsal kararlar gereğince haciz bildirisi gereğince düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk olduğu kabul edilemeyeceğinden mahkemenin red kararı bu anlamda isabetli görülmüştür. Açıklanan nedenlerle ve özellikle emsal Danıştay Vergi Dava Daireleri ilamları kapsamında, gerekli şartları ihtiva etmeden düzenlenen haciz bildirisi neticesinde, alacak iddiasına dayanak yapılan ödeme emrinin hukuka uygun olduğu ve davacı kurumun, amme borçlusu olan üçüncü kişinin borcundan dolayı davalının sorumlu olacağının kabulü mümkün olmayacağından, mahkemenin buna dair red gerekçesi isabetli kabul edilerek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/59 Esas, 2018/334 Karar ve 26.04.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Davacı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1- a bendi gereğince Başkan …’ın karşı oyu ile oyçokluğuyla karar verildi.13/01/2022
MUHALİF GÖRÜŞ Davacı Sosyal Güvenlik Kurumunun dava dışı … A.Ş.’nden alacaklı olduğu, dava dışı iş bu şirket ile davalı şirketin İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/239 Esas sayılı dosyasında iflaslarına karar verildiği, her iki şirketin tasfiyesinin farklı iflas dosyalarında yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Davacı Sosyal Güvenlik Kurumu, dava dışı … A.Ş.’den olan alacağını bu şirketin iflas masasına kaydını yaptırmıştır. Davacı Sosyal Güvenlik Kurumu, dava dışı … Anonim Şirketinin davalı müflis … A.Ş.’den alacaklı olduğunu belirterek 6183 sayılı yasanın 79.maddesi gereğince haciz bildirisi göndermiştir. Davalı şirket 6183 sayılı yasanın 79.maddesinde belirtilen sürede haciz bildirisine itiraz etmediği gibi menfi tespit davası da açmamıştır. Akabinde davacı Sosyal Güvenlik Kurumu, haciz bildirisinde belirtilen miktarın davalı müflis şirketin iflas masasına yazılması talebinde bulunmuş, iflas masasınca davacının talebinin reddine karar verilmesi üzerine iş bu dava açılmıştır. 6183 Sayılı kanunun ” Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi başlıklı 79.maddesinde “; “Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri; amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebilir. Haciz bildirisi bankanın genel müdürlüğüne de tebliğ edilmiş ise tüm şubelerini kapsayacak şekilde beyanda bulunma yükümlülüğü bankanın genel müdürlüğüne aittir. Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur. Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10’u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir. Bu Kanun uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü şahıs hakkında, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması veya asıl amme borçlusunun takip konusu amme alacağını tamamen ödemiş olması halinde, bu Kanunun 58 inci maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir. Menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde değeri ödenir. Üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Davacı Sosyal Güvenlik Kurumu, yukarıda da beyan edildiği üzere dava dışı … A.Ş.’nin davalıdan alacaklı olduğunu belirterek, davalıya 6183 sayılı yasanın 79.maddesi gereğince haciz bildirisi göndermiş, davalı, 6183 sayılı yasanın 79.maddesinin üçüncü fıkrasında belirtildiği şekliyle süresinde borcu olmadığına yönelik herhangi bir itirazı olmamıştır. Yine aynı maddenin 4.fıkrası gereğince de süresinde genel mahkemelerde menfi tespit davası da açmamıştır. Bu durumda davalı yönünden haciz bildirisi kesinleşmiş ve davalının dava dışı … şirketine haciz bildirisinde belirtilen miktarda borcu olduğu sübuta ermiştir. Bu gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Çoğunluk görüşünün dayanmış olduğu Danıştay Vergi Daireleri Kurulunun 2017/682 Esas, 2018/5 Karar sayılı ilamının değerlendirilmesinde; ilgili kararda işlem tarihi itibariyle henüz mevcut olmamakla beraber ileride doğması muhtemel olan maaş, ücret ve kira alacaklarının haczine yönelik değerlendirme yapılmıştır. Bu alacakların haczedilebileceği belirtilmektedir. Ancak hukuki ilişki niteliği gereği süreklilik arz etse de işlem tarihi itibariyle doğup doğmayacağı ve miktarı belli olmayan alacakların haczinin mümkün olmadığı belirtilmektedir. Borçlu olan şahsın bankalarda bir alacak ve hakkı bulunmamasına rağmen ileride borçlu adına doğacak alacaklar için bankalara haciz veya ihtiyati haciz tebliğ edilmesi, haczin borçlunun mal varlığını hedef tutması ilkesine aykırı olacağı belirtilmektedir. Pos cihazı kullanan amme borçlusu ile davacı banka arasında düzenlenen sözleşmelere dayanılarak açılmış bulunan hesaplar, alacak hakkı sağlamadığından haczin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir. Aynı kararda, amme borçlusunun üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine haciz uygulanabilmesi, amme borçlusunun üçüncü şahıs nezdinde alacağının bulunduğunu bildirmiş olmasına veya idarece borçlu şirketin bu şahıslardan alacağı olduğunun tespit edilmesine ve tespit edilen bu tutar için haciz konulmasını gerektirmekte olduğuna işaret edilerek işlem tarihinde bu alacaklar hakkında haciz uygulanmasının mümkün olduğuna işaret edildikten sonra pos cihazı kullanıcıları ile yapılan sözleşmelere dayanılarak bu hesaplara ileriye yönelik haciz uygulanamayacağına karar verilmiştir. Dolayısıyla çoğunluk görüşünün dayandığı karar dosyadaki somut olaya uygun düşmemektedir. Bu gerekçeler ile çoğunluk görüşüne iştirak edilmediğinden muhalif kalınmıştır.