Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1882 E. 2022/170 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1882 Esas
KARAR NO: 2022/170
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/04/2021
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin davalı kooperatifin 05/06/2016 tarihinde yapılan olağan genel kurulu toplantısında karar altına alınan 3., 5. ve 6. maddelere muhalif kalarak keyfiyeti tutanağa geçirdiklerini, anılan genel kurulda 2016 yılı aidatının 950,00 TL olarak belirlendiğini, kooperatif giderinin çok üzerinde aidat toplanıp gelir elde edildiğini, kooperatiflerin giderlerinden fazla aidat toplamayacağını ve kar amacı güdemeyeceğini, bunun yanında davalı kooperatifin yeni sanayi sitesi kurma projesi için yeni üye alımına karar verildiğini, yeni üyelerden toplanan aidatların yeni arsa alımına tahsis edildiğini, arsa katılım payı vermeyen üyelerden toplanan aidatların ise tüm üyelerin ortak giderleri için kullanıldığını, bu durumun hakkaniyete aykırı olup, arsa katılım payı vermeyen müvekkili ve diğer üyelerin giderlerin üzerinde aidat ödemesine neden olduğunu belirterek 950,00 TL aidat belirlenmesine ilişkin genel kurul kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile; toplanan aidatların müvekkili kooperatifin giderlerinden fazla olmadığını, tüm üyelerden eşit aidat alınmasının adaletsizliğe neden olacağını, hizmet alan üyelerden aldıkları hizmete karşılık aidat toplandığını, ayrıca bu üyelerden alınan aidatların tüm üyelerin ortak giderleri için kullanıldığı iddiasının da doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesi; 950,00 TL aidat alınmasına ilişkin kararın kooperatif üyelerine verilen hizmetin karşılığı olduğu, kooperatif genel kurulunun üyelerden toplanacak aidat miktarını belirleme hakkının bulunduğu, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi iptali talep edilen genel kurul kararının yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinaf nedenleri olarak, mahkeme kararının usul ve esas yönünden hatalı olduğunu, istinafın kaldırma kararından sonra mahkemenin davanın ıslahı taleplerinin reddetmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, davalı kooperatif genel kurulunun 950,00 TL aidat alınmasına ilişkin kararının iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, aylık % 2 oranında gecikme faizi alınmasına ilişkin genel kurul kararının iptaline karar verilmiş, 950,00 TL aidat alınmasına ilişkin genel kurul kararının iptali talebi ise reddedilmiş, davacının kararı istinaf etmesi üzerine Dairemizin 2017/2954 Esas, 2020/983 Karar sayılı kararı ile; “.. mahkemece, aylık % 2 oranında gecikme faizi alınmasına ilişkin 5 nolu genel kurul kararının iptaline de karar verilmiştir. Ancak davacı % 2 oranında gecikme faizi alınmasına ilişkin 5 nolu genel kurul kararına da muhalif kalarak keyfiyeti tutanağa geçirmişse de, eldeki davada davacının talebi, sadece, aylık 950,00 TL aidat alınmasına ilişkin 5 ve 6 nolu genel kurul kararının iptaline ilişkindir. Buna göre mahkemece talep aşılarak karar verilmesi doğru olmamıştır..” gerekçesiyle karar kaldırılmış, Dairemizin kaldırma kararından sonra mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı taraf kararı istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, istinafın kaldırma kararından sonra mahkemece ıslah taleplerini kabul edilmemesinin doğru olmadığını beyan etmiş, ayrıca nedenlerini göstermeden kararın esas yönünden hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Dairemizin 18/06/2020 tarihli kararından sonra yapılan 07/04/2021 tarihli duruşmada davacı vekili davayı ıslah etmek üzere süre verilmesini talep etmiş olup, mahkemece HMK’nın 177/1 maddesi uyarınca tahkikatın tamamlanmasından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle talep reddedilmiş ve aynı celsede davanın reddine de karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nin 177. maddesine 22.07.2020 tarihinde 7251 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile eklenen fıkra ile bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararında sonra da ıslah yapılabilmesinin önü açılmıştır. Buna göre; “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” (m.177/2). Usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerekmekle birlikte, somut uyuşmazlıkta Dairemizin kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapmadığı anlaşıldığından, mahkemece davacının ıslah talebinin reddine karar verilmesinde sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer taraftan davacı taraf nedenlerini göstermeden kararın esas yönünden hatalı olduğunu ileri sürmüştür. HMK’nın 342/2-e bendi uyarınca istinaf dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesi gösterilir. Bununla birlikte aynı maddenin 3 fıkrası; “İstinaf dilekçesi, başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile reddolunmayıp, 355 inci madde çerçevesinde gerekli inceleme yapılır” düzenlemesine; HMK’nın 355. maddesinde ise; “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 352/1. maddesinde de başvuru şartlarının yerine getirilmemesi ya da başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde gerekli kararın verileceği belirtilmiştir. Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş, HMK’nun 342/2/e 342/3. maddesinde belirtildiği üzere, istinaf dilekçesini reddetmeden, HMK’nun 352 ve 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesidir (Yargıtay 12.HD’nin2019/16662 Karar sayılı kararı) Dosya kapsamından, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde istinaf nedenlerinin açıklanmadığı, ilk derece mahkeme kararında kamu düzenine aykırılıkta bulunmadığından, HMK’nun 353/1-b-1. maddesi gereği, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacıların istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/02/2022