Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1874 E. 2022/336 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1874 Esas
KARAR NO: 2022/336
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/09/2021
NUMARASI: 2021/161 Esas, 2021/985 Karar
DAVA: İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili 08/03/2021 tarihli dava dilekçesinde; Ankara 23. İş Mahkemesinin 2017/1000 Esas sayılı dosyasında 02/10/2020 tarihli kararı ile davalı şirketten 75.692,96 TL işçilik alacağının faizi ile tahsiline karar verildiğini, Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden ilamlı takibe konu edildiğini, icra emrinin tebliğine rağmen 7 günlük ödeme süresi içerisinde ve halen ödeme yapılmadığını, İcra İflas Kanunun 177/4.maddesinde ilama dayanan alacağın icra emri ile istenildiği halde ödenmediği taktirde doğrudan doğruya iflas talebinde bulunabileceğine yer verildiğini, icra emrinin tebliğine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığından İİK 177/4.maddesinde düzenlenen doğrudan doğruya iflas şartlarının oluştuğunu iddia ederek, davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; tehiri icra kararını dilekçe ekinde sunduklarını, İİK 71.maddede borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini, yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini, noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebileceğinin belirtildiğini, İİK 177/4.maddesinde ilama müstenit alacağın icra emri ile istenildiği halde ödenmediği durumda dava açılacağını, söz konusu dosya borcunun fazlasıyla dosyaya depo edildiğini, alacaklı vekilinin bu yolla parayı tahsil edebilecek konumda olduğundan davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, dava tarihi olan 08/03/2021 tarihinden çok önce dosya borcunun fazlasıyla dosyaya yatırıldığını, müvekkili şirketin ülkenin en önde gelen şirketleri arasında olup … markası ile 10000’den fazla mağazası ile tüm ülkede başarılı şekilde faaliyet gösterdiğini, dilekçe ekinde sunulan tehiri icra kararından da görüleceği üzere 116.067,58 TL olan dosya borcunun 150.000,00 TL olarak teminat altına alındığını, buna rağmen icra müdürlüğü dosyasından müvekkili şirketin 6 banka nezdinde ki hesaplarına ve birçok aracına haciz tatbik edildiğini, hatta … Bankasının dosyaya yaklaşık olarak 145.000,00 TL ödeme yaptığını, yani dosya borcunun iki kere depo edildiğini, borcun fazlasıyla depo edilmiş olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; Ankara 23. İş Mahkemesi’nin 2017/1000 Esas, 2020/478 Karar sayılı kararında davanın kısmen kabulüne karar verildiği, ilamın infazı için Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine başlandığı, icra emrinin borçlu şirkete tebliğine rağmen borcun ödenmemesi üzerine eldeki davanın 08/03/2021 tarihinde açıldığı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2021/317 Esas sayılı dosyasında icranın geriye bırakılması kararının dava açıldıktan sonra 15/03/2021 tarihinde alındığı, yargılama evresinde davanın konusuz kaldığı, her ne kadar davalı tarafça, iflas avansının yatırılmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddinin gerektiği savunulmuş ise de; icra dosyasından alınan tehiri icra kararı ile dosya borcunun yatırıldığı, alacağını zaten geç elde etmiş davacı alacaklıdan ayrıca iflas avansını yatırmasının kendisinden beklenmesinin hakkaniyete uygun olmadığı, 6100 sayılı HMK’nın “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331 inci maddesinin birinci fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlemesine yer verildiği, buna göre davalı tarafın dava açılmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddedilmesi gerekirken konusu kalmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, davacı tarafa iki kez iflas avansı yatırılması için süre verildiğini, davacının kesin süreler içerisinde iflas avansını yatırmadığından davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini, iflas avansı yatırılmasının özel dava şartı olduğunu, iki kez kesin süre verildiğini, avansın kesin süre içerisinde yatırılmadığını, HMK 114/1-g maddesine göre gider avansının yatırılmasının dava şartı olduğunu, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, emsal Yargıtay kararlarında da iflas avansı yatırılmamasının dava şartı olarak belirlendiğini, aksi kanaatte olunması halinde ise Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesine açmış oldukları şikayet davası neticesinde icra emrinin geçersiz olduğunun tespit edilmesi nedeniyle davanın açılışına kendilerinin sebep olmadığının mahkeme kararı ile sabit bulunduğunu, iflas davasının açılmasına kendilerinin sebep olmadığını, HMK 331.maddesinde yargılama giderlerinin düzenlendiğini, davanın açılış tarihinde kendilerine geçerli bir icra emri tebliğ edilmediğinden Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesince de bu husus tespit edildiğinden davanın açılış tarihinde haklı olduklarını, dava tarihinden çok önce dosya borcunun fazlasıyla yatırılmış olması nedeniyle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini, aksi halde açılış tarihi itibariyle geçerli icra emrinin söz konusu olmaması nedeniyle icra emrinin geçersizliğinin 15. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından tespit edildiğinden davanın açılışına kendilerinin sebep olmadığını iddia ederek, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi gerektiğini iddia ederek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 177. maddesinde düzenlenen doğrudan doğruya iflas davasıdır. Davacı iddiasını, işçilik alacağına dair İş Mahkemesi kararının takibe konu edilmesine rağmen ödemenin gerçekleştirilmediği, bu nedenle davalı şirket hakkında İcra İflas Kanunun 177/4.bendi gereğince iflasına karar verilmesini talep etmiştir. İİK 174/4.bentte, ilama müstenit alacağın icra emriyle istenildiği halde ödenmemesi durumunda Türkiye’de bir yerleşim yeri veya mümessili bulunan borçlunun dinlenmek için kısa bir müddette mahkemeye çağrılacağı belirtilmiştir. 177/1.fıkrada ise alacaklı tarafın evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebileceğine yer verilmiştir. Dosya kapsamından; davacının Ankara 23. İş Mahkemesinin 2017/1000 Esas, 2020/478 Karar ve 02/10/2020 tarihli kararına konu işçilik alacağına dair ilamı Ankara … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında toplam 116.067,58 TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlattığı, davacı tarafça takip sonucunda ödeme gerçekleştirilmediği iddiası ile 08/03/2021 tarihinde iş bu davanın açıldığı, mahkemece 09/03/2021 tarihli tensip tutanağının 8 nolu ara kararı ile iflas avansının ve ilan ücretleri ile diğer giderler olmak üzere toplam 17.000,00 TL’nin depo edilmesi için davacı tarafa iki haftalık kesin süre verildiği, ara kararda kesin süre sonuçlarının açıklanmadığı, davacı vekili tarafından 22/03/2021 tarihli dosyaya ibraz edilen beyan dilekçesinde, tensip tutanağının 8 nolu ara kararı ile kendilerine iflas avansı yatırmak üzere kesin süre verildiğini, taraflarınca iflas avansının yatırılması aşamasında iken davalının Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına 11/03/2021 tarihinde 140.000,00 TL teminat mektubu ve 10.000,00 TL nakit teminat olmak üzere toplam 150.000,00 TL teminat yatırdığı, devamında icra müdürlüğü tarafından 12/03/2021 tarihli mehil vesikasının düzenlendiğini ve 15/03/2021 tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2021/317 Esas sayılı dosyasına icranın geriye bırakılmasına dair karar alındığını, dosya borcunun tamamının karşılandıktan sonra tüm hacizlerinin kaldırıldığını, davalı tarafça davanın açılmasından sonra tehiri icra kararı alınıp tüm dosya borcu yatırıldığından ve icra dosyasının durdurulması karşısında davanın konusuz kaldığını, bu sebeple kendileri yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti taktir edilmesini talep ettiği, dosya içerisindeki davacı vekilinin Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 15/03/2021 tarihli zapta geçen beyanında, 15/03/2021 tarihinde blokeye alınan 148.230,71 TL’nin müdürlük hesabına gönderildiği, müdürlük tarafından ilgili bankaya bloke altına alınan miktarın dosyaya gönderilmesi için 24/02/2021 tarihinde, 02/03/2021 tarihinde ve 04/03/2021 tarihinde toplam 3 kez müzekkere yazıldığı, ancak banka tarafından 15/03/2021 tarihine kadar herhangi bir cevap verilmediği, bu tarihte bloke altında tuttuğu miktarı borçlunun mehil vesikası aldıktan sonra gönderdiği, müvekkilinin hak kaybına uğramaması için mehil vesikası verilmesinden önceki tarihli olarak konulan haciz sonucu banka tarafından ödenen 148.230,71 TL’nin taraflarına reddiyatının yapılmasını talep ettiği, ilgili icra müdürlüğü tarafından 17/03/2021 tarihli düzenlenen reddiyat makbuzu ile 145.934,21 TL’nin davacı alacaklı vekiline ödendiği, davacı tarafa yapılan ödeme tarihinin dava tarihinden sonra ki tarihli olduğu, davalı vekili tarafından istinaf dilekçesine ekli olarak dosyaya ibraz edilen Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/361 Esas, 2021/1109 Karar sayılı kararının davalı tarafça takip dosyasına yapılan şikayete ilişkin olduğu, mahkeme kararında şikayetin kısmen kabulüne karar verildiği, icra ödeme emrinin iptaline dair herhangi bir tespitin yer almadığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, İİK 177/4.bendi gereğince açılan doğrudan doğruya iflas davasında İİK 160. maddede düzenlenen masrafların peşin verilmesine dair özel dava şartının yerine getirilmemesi ve ancak davanın konusu olan takip borcunun bu arada tahsil edilerek iflasa konu edilen hususun ortadan kalkması durumunda davanın hangi gerekçe ile reddedilmesi gerektiği ve HMK 331.maddesi uyarınca yargılama giderlerinden hangi tarafın sorumlu tutulması gerekeceğine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK ‘nun 177.maddesinde, “ Doğrudan Doğruya İflas Halleri “ üst başlığı altında, “Evvelce takibe hacet kalmaksızın İflas”, “ Alacaklının talebi” düzenlenmiştir. 177/1. fıkrada, aşağıdaki hallerde alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebileceği ifade edilmiştir. Yasada belirtilen “4” bent ise sırasıyla ,”1- Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa; 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa; 3-308 inci maddede ki hal varsa; 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse,..” şeklinde sayılmıştır. Yasanın 181. maddesinde, 159,160,164,165 ve 166’incı maddelerin bu fasıl hükmüne göre vukua gelen iflaslarada tatbik olunacağına yer verilmiştir. Uygulanması gerektiği belirtilen 160. maddede ise “ masrafların peşin verilmesi “ üst başlığı ile iflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumlu olduğu, mahkemenin, bu masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının peşin verilmesini isteyeceği düzenlenmiştir. İİK.nın 160. maddesi kamu düzenindedir. İflas isteyen alacaklı, alacaklılar toplantısına kadar gerekli giderleri ödemek zorundadır. Mahkemenin, bu masrafların peşin verilmesini ara kararıyla istemesi, bu yükümlülük yerine getirildikten sonra ancak davaya devam edilmesi gerekecektir. Çünkü, yasanın öngördüğü bu yükümlülük davanın görülebilmesi şartıdır. Bir diğer anlamıyla dava şartıdır. Somut davada ise yukarıda ayrıntılı şekilde yer verildiği üzere davacı tarafa tensip ara kararı uyarınca usulüne uygun şekilde iflas avansının yatırılması için kesin mehil verilmemiştir. Diğer taraftan süre içerisinde davacı vekilinin yazılı beyanına göre ve beyana ekli tahsilat makbuzu ve ilgili bilgi ve belgelere göre takip konusu alacağın dava tarihinden sonra tahsil edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili bu hususu iflas avansının yatırılmamasına dair gerekçeli dilekçesinde açıklamıştır. Bu sebeple davalı vekilinin takip alacağının dava tarihinden önce ödenmiş olduğuna ve dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesine ilişkin aksine iddiaları yerinde görülmemiştir. Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 331.maddede, esastan sonuçlanmayan davada yargılama giderleri düzenlenmiştir. Maddenin 1.fıkrasında, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini taktir ve hükmedeceği belirtilmiştir. Somut davada, yukarıda ayrıntılı şekilde yer verildiği üzere dava tarihinden sonraki tarih itibariyle davacının iflas davasına dayanak yapmış olduğu takip konusu alacağını tahsil etmiş olduğu anlaşıldığından davacının dava tarihi itibariyle dava açmakta hukuki yararının bulunduğu ve haklı olduğu sonucuna varıldığından davalı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle iflas davasının açılmasına neden olan takibe konu edilen borcun dava tarihinden sonra icra dosyasından tahsil edilmiş olması İİK’nın 160.ve ilgili maddeleri ile HMK’nın 331.maddesi gereğince davanın konusuz kalması neticesinde davacı yararına yargılama giderlerine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/161 Esas, 2021/985 Karar ve 29/09/2021 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması 80,70 TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- Davalının istinaf aşamasında yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İİK ‘nun 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/03/2022