Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/182 E. 2021/239 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/182 Esas
KARAR NO : 2021/239
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2020
NUMARASI 2018/999 Esas, 2020/153 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin yerli ve yabancı kurumsal müşterilere etiket ve ambalaj üretimi yaptığını, tek ortaklı olup 500.000,00 TL sermayesinden 398.609,37 TL’sinin ödendiğini, şirketin ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle borçlarını vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunduğunu, konkordato taleplerinin vade konkordatosu olup, konkordatonun alacaklılar tarafından onaylanması halinde 18 ay geri ödemesiz, sonraki 4 yılda her ay eşit taksitler halinde toplamda 5.5 yılda tüm borçlarının ödeneceğini belirterek müvekkili şirket hakkında geçici mühlet ve kesin mühlet verilmesini, akabinde konkordatonun tasdikini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; borçlu şirket hakkında 14/03/2019 tarihinden itibaren bir yıllık kesin mühlet kararı verildiği, konkordatonun tasdik edilmesi için İİK’nın 305. maddesinde belirtilen şartların gerçekleştirilmesi gerektiği, ancak borçlu şirketin İİK’nın 305/1-e bendinde belirtilen, tasdik yargılaması için gereken yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcı tasdik kararından önce yatırmadığı, bu nedenle konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, İİK’nın 308. maddesi uyarınca borçlunun iflasa tabi olduğu ve doğrudan iflas sebeplerinden olan borca batıklık halinin mevcut olduğu gerekçesiyle konkordato tasdik talebinin reddine ve borçlu şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf talebinde; komiser nihai raporu tebliğ edilip rapora karşı beyan ve itirazda bulunma hakkı verilmeyerek savunma hakkının kısıtlandığını, gerekçeli kararın usule uygun olmadığını, komiser raporuna atıfla oluşturulduğunu, müvekkili şirket hakkında iflas kararı verilmesine ilişkin şartların oluşmadığını, kesin mühlet verilmesinden sonra mühletin kaldırılarak iflasa karar verilmesinin İİK’nın 292. maddesinde düzenlendiğini, müvekkili şirketin borca batık olduğu kanaatiyle, itiraz hakkı tanınmadan doğrudan iflas kararı verildiğini, konkordatonun başarıya ulaşmama halinin ispatlanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir.Mahkemece davacı hakkında 14/03/2019 tarihinde 1 yıllık kesin mühlet kararı verildikten sonra, 05/03/2020 tarihli duruşmada davacının konkordato tasdiki talebinin reddine ve iflasına karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur. Dairemizin 2020/1348 Esas, 2020/2030 Karar sayılı kararı ile; “…HMK’nın 77/1 maddesi uyarınca işlem yapılarak karara karşı istinaf yoluna başvuran vekiller Av…. ve Av. … konkordato hususunda özel yetki içeren vekaletnamesinin ibrazı veya bunun mümkün olmaması halinde davacı asilin yapılan istinaf işlemini kabul ettiğine dair dilekçelerini dosyaya ibrazının sağlanmasından sonra dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi..” gerektiği gerekçesiyle dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar verilmiş, mahkemece vekaletnamenin ibrazı sağlanarak dosya istinaf incelemesi için Dairemiz’e gönderilmiştir. Konkordato talepleri ile ilgili 2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı şirketin muamele merkezi asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacı vekilinin vekaletnamesinde konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından, mahkemece İİK’nın 286 maddesinde sayılan belgelerin eksiksiz olarak sunulduğu belirtilerek davacı lehine 07/11/2018 tarihinden geçerli olmak üzere 3 aylık geçici mühlet kararı verildiği ve geçici komiser atandığı, bilahare geçici mühletin 2 ay daha uzatıldığı, 14/03/2019 tarihli duruşmada borçlu şirket lehine 1 yıllık kesin mühlet verildiği, İİK’nın 297, 299, 300, 301 ve 302. maddeleri kapsamında komiser heyetince borçlu şirketin mevcudunun kıymeti takdir edilip, alacakların bildirilmesi ve tahkiki tamamlandıktan sonra alacaklılar toplantısının yapıldığı, iltihak süresinin bitiminden sonra komiser heyetinin İİK’nın 302/son fıkrası kapsamında konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair 19/12/2020 tarihli gerekçeli raporunu mahkemeye sunduğu, mahkemece İİK’nın 304. maddesi uyarınca tasdik yargılaması için duruşma gününün ilan edildiği, tasdikinin uygun olup olmadığına dair, komiser heyetinden ek rapor ayrıca bilirkişilerden rapor alındığı görülmektedir. Davacı vekili, komiser nihai raporu tebliğ edilip rapora karşı beyan ve itirazda bulunma hakkı verilmeyerek savunma hakkının kısıtlandığını ileri sürmüştür. Ancak 05/03/2020 tarihli duruşmada, belirtilen komiser heyeti raporlarının dosyaya ibraz edildiği tutanak altına alınmış, raporlar okunarak dosyasına eklenmiştir. Davacı vekili ise anılan duruşmada, konkordato tasdik harcını ve yargılama giderlerini yatıramadıklarını, yatırmalarının mümkün de olmadığını belirterek mevcut duruma göre karar verilmesini beyan etmiştir. Davacı vekilinin, duruşma tutanağına geçen ve tebliğ edilmediği belirtilen rapora karşı beyanda bulunmak için süre istemediği gibi, mevcut duruma göre karar verilmesini talep ettiğine göre hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğinden söz edilemez. Öte yandan İİK’nın 302. maddesinde belirtilen nisaplar çerçevesinde alacaklılarca kabul edilen konkordatonun tasdik edilebilmesi için İİK’nın 305. maddesinde belirtilen koşulların tamamen bir arada gerçekleşmesi gerekir. Mahkemece konkordatonun tasdiki şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği resen araştırılmalıdır. İİK’nın 305/1-e bendi gereği konkordatonun tasdiki koşullarından biri de konkordato tasdikinin gerektirdiği yargılama giderlere ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olmasıdır. Somut olayda ihtarın tebliğine rağmen belirtilen harç ve masraflar yatırılmadığı gibi davacı vekili duruşmada açıkça tasdik harç ve giderlerini yatırmayacağını beyan ettiğine göre, mahkemece davacının konkortado tasdiki talebinin reddine karar verilmesi yerindedir.Bunun yanında mahkemece davacı şirketin borca batık olduğu gerekçesiyle iflasına da karar verilmiş, davacı vekili, kesin mühlet verilmesinden sonra mühletin kaldırılarak iflasa karar verilmesinin İİK’nın 292. maddesinde düzenlendiğini, konkordatonun başarıya ulaşmama halinin ispatlanması gerektiğini ileri sürmüştür.İİK’nın 308 maddesi; “Konkordato tasdik edilmezse, mahkeme konkordato talebinin reddine karar verir ve bu karar 288 inci madde uyarınca ilan edilerek ilgili yerlere bildirilir. Borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde mahkeme, borçlunun iflasına resen karar verir” hükmünü düzenlemektedir. İİK’nın 177. vd maddelerinde doğrudan doğruya iflas halleri düzenlenmiştir. Geçici mühlet ve kesin mühletin kaldırılması halinde de borçlunun iflası mümkün olup, İİK’nın 292. maddesinde düzenlenen iflas şartları ile İİK’nın 308. maddesi gereğince konkordatonun tasdik edilmemesi halinde mahkemece verilecek iflas şartları birbirinden farklıdır. İİK’nın 292. maddesinde sayılan hususlardan birinin gerçekleşmesi ile tacir olan borçlunun iflasına resen karar verilir. Doğrudan doğruya iflas koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği aranmaz. Tasdik talebinin reddi ile birlikte iflasına karar verilebilmesi için ise borçlunun iflasa tabi olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinin bulunması gerekir. İİK’nın 178. ve 179 maddeleri, iflasa tabi borçlunun aciz halinde olması ve borca batık bulunması halinde iflasına karar verileceğini düzenlemektedir.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, tasdik talebi reddedilen borçlu şirketin iflasa tabi olup, 31/01/2020 tarihli rayiç bilançoya göre 2.267.200,50 TL borca batık durumda olduğu gözetildiğinde, mahkemece borçlu şirketin iflasına karar verilmesinde de isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı toplamı 253,20 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 203,00 harçtan mahsubu ile bakiye 50,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile İİK’nın 308/a bendi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre iiçinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmesine oy birliği ile karar verildi.18/02/2021