Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/180 E. 2022/649 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/180 Esas
KARAR NO: 2022/649
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/01/2020
NUMARASI: 2012/559 Esas, 2020/96 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
BİRLEŞEN DAVA:İSTANBUL ANADOLU 9 ATM’NİN 2013/582E. 2014/180K. SAYILI DOSYASI
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı … Ltd.Şti vekili 07.05.2012 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin dünya ölçeğinde lojistik şirketi olduğunu, uluslararası nakliyat ve lojistik işi İle iştigal ettiğini, davalı şirketin ise treyler üretimi ile iştigal ettiğini, taraflar arasında “Depo ve Hat Besleme Sözleşmesi “ ve “ … Sözleşmesi “ imzalanmak üzere hazırlanmış sözleşme hükümleri doğrultusunda müvekkili şirketin davalı şirkete 2011 yılı Temmuz ayından Ekim ayına kadar, depo ve yerleşkelerinde lojistik hizmeti verdiğini, ancak taraflar arasında anlaşmaya varılan sözleşmenin davalı tarafça müvekkili şirketin tüm çabalarına rağmen 2011 ayının Temmuz ayından ticari ilişkinin sona erdiği tarihe kadar imzalanmadığını ve süreç içerisinde sözleşmenin imzalanacağı vaatleriyle mutabakata varılan sözleşmenin hükümlerinin sürekli olarak değiştirilmeye çalışıldığını, ancak müvekkili şirketin sözleşmenin yapılacağına ilişkin vaadler ve davalının talepleri doğrultusunda sözleşme içeriğine göre hizmet vermeye devam ettiğini, verilen hizmetler neticesinde müvekkili şirketin 325.142,60 TL alacağa hak kazandığını, 268.824,06 TL tutarında 7 adet fatura tanzim edildiğini, ödeme yapılmadığını, yasal koşullara uyulmaksızın faturaların iade edildiğini ,davalı şirket tarafından müvekkili firmanın hizmetini tam olarak yerine getirmediği iddia edilse dahi ticari ilişkinin başladığı tarihten itibaren sergilenen davranışların anlaşılamadığını, müvekkili şirketin hizmet vermediği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, alacağın ödenmemesi üzerine Ümraniye …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe karşı itiraz ettiğini, İtirazın haksız olduğunu iddia ederek, İcra takibine yapılan İtirazın iptali ile takibin devamına,%40 oranında İcra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş vekili, davacı ile müvekkili şirketin kendi aralarında yürütmekte oldukları proje çalışmalarını başarılı bir ticari işbirliğine taşımak için 2011 yılında bir araya geldiklerinin doğru olduğunu, davacı firmanın Amerikan menşeli bir firma, müvekkili firmanın yüzde yüz Türk sermayesi ile kurulu Avrupa’nın 4. büyük treyler üreticisi firma olduğunu, başta menşeileri farklı olan, farklı karekteristik özellikleri taşıyan firmaların, basiretli her tacirin yapacağı gibi öncelikle birbirini tanımak, tarafların edimlerini yerine getirmek konusundaki başarı / performans değerlemesini yapmak, karşılıklı beklentileri ve ihtiyaçlarını anlamak, davacı tarafından müvekkili şirkete verilebilecek hizmetin niteliğini, kalitesini ve işlevselliğini anlamak, karşılıklı yetkinliklerini araştırmak maksadıyla belirli bir süre birbirlerini gözlemlediği husususun her iki tarafında kabul etmesi gereken bir başka doğru olduğunu, taraflar arasında yapılması gereken işlemler ve alınması gereken hizmetler konusunda yazılı ve sözlü tamamlanmış bir mutabakat olmadığını, müvekkilinin alınmasını öngördüğü hizmetin en önemli noktalarından biri olan stok bölümüne dair hizmet vermek istemediğini her toplantıda ve mail yazışmalarında davacı tarafın açıkça ifade ettiğini, sırf bu hususun bile taraflar arasında ilerleyen dönemde kurulması düşünülen gerçek anlamdaki işbirliğinin içeriği konusunda hiçbir zaman mutabakata varamadıklarının kolayca ifade etmelerinin mümkün olduğunu, taraflar arasında sözleşmenin olmadığını, salt fatura kesilmesinin mücerret bir borcun ikrarına ve varlığına delil teşkil etmeyeceğini, faturaların iade edildiğini, müvekkili tarafından kabul edilerek muhasebe sistemine kaydı yapılan faturalar toplamının 139.353,92 TL olduğunu, ödemelerin mevcut olduğunu, davacının müvekkili şirketin sistem işleyişine ciddi zararlar verdiğini, müvekkili şirkete keşide edilen 15.02.2012 tarihli ihtarname sonrasında davacı tarafından ısrarla mutabakata davet edildikleri ve en son 29.03.2012 tarihli toplantıda fahiş faturaların tamamından müvekkilinin masraf ve vekalet ücreti olarak 35.000,00 TL ödeme yapması karşılığı vazgeçilmesinin önerildiğini, söz konusu teklifin müvekkili tarafından kabul edilmediğini ve huzurdaki davanın açıldığını savunarak, davanın reddi ile %40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞTİRİLEN İSTANBUL ANADOLU 9. ASLiYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2013/582 ESAS, 2014/ KARAR SAYILI DOSYASI:
İDDİA: Davacı … A.Ş vekili, 23.10.2012 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin ağır ticari araç sektöründe ( treyler alanında) 35 yıldır pazar liderliğinin sahibi bir kuruluş olduğunu, 2011 yılında Adapazarı – Sakarya’daki fabrika ( üretim) tesislerinin işleyişini revize ederek geliştirmek maksadıyla sistemsel iyileştirmeleri araştırmaya başladığını, bu kapsamda sektörde uzmanlardan biri olarak tanınan davalı şirket ile ileriye dönük işbirliği için hazırlık çalışmalarına başlandığını. 2011 yılının Temmuz ayına gelindiğinde müvekkili şirkete ait sistemsel yapıyı iyi anladığını ve kendi şirketine ait kaliteyi yüksek ürün ve hizmetlerden müvekkilinin faydalanabileceğini düşünen davalı şirketin “…” ve “…“ hizmetlerini teklif ettiğini, davalı tarafından davacı şirkete sağlanması hedeflenen hizmetler bütünü proje kapsamında uzmanı olduğunu iddia ettiği işler için sözleşme imzalanması gayesi ile taraflar arasında birçok görüşme ve mail yazışmaları gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketin, operasyon maliyetleri ile nakliye maliyetlerini düşürmek tedarik sürecini iyileştirmek, verimliliği artırmak amacıyla alanında uzman ve deneyimli olduğuna başlangıçta inandığı davalı şirkete güvenmekte tereddüt etmediğini, davalı şirketin müvekkili şirket ile Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül 2011 dönemlerinde çalışmalar yaptıklarını beyan ederek, müvekkili şirkete faturalar düzenlediğini, müvekkili şirketin gönderilen bir kısım faturaların gerçek bir alacağa müstenit olmadıkları ve bu haliyle şirkete kendi haksız fiilleriyle zarar vermeye çalışan bir şirkete kazanç sağlama izlenimi yaratmakta oldukları cihetle ihtarname ile iade edildiğini, davalı döneminde tespit edilen ve kendi operasyon sorumluları ile paylaşılan sistemsel ve operasyonel eksikliklerin asıl uzmanlık alanı olan ve bu alanda deneyim & tecrübelerinin olduklarına inandıkları davalı tarafından gözardı edilmesi ve kayıtsız kalınmasının müvekkili şirketin iştigal konusu olan ağır ticari araç üretimini durma noktasına gelecek kadar sekteye uğrattığını, davalı şirketin, müvekkili şirketin süreçlerini, işleyiş sistemlerini iyileştireceğini vaad etmiş olmasına rağmen kendi çalışmaları nedeniyle durma noktasına gelen üretim hattına ilişkin şikayet mailini dahi yanıtlamaya gerek duymadığını, davalı dönemi sebebiyle ortaya çıkan zararları ve tazminat taleplerinin; düzensiz depo yönetimi nedeniyle stok karmaşası nedeniyle tedarikçilere ihtiyaç duyulandan fazla sipariş verilmiş olması, borçluluk oranının artması, artan borçluluğun kredi ile kapanması, stok karmaşası nedeniyle bazı tedarikçilere ise ihtiyaç duyulmasına rağmen sipariş verilmemesi, stok açığı yaratılmasına sebep olunması, stok açığı sebebiyle üretim hattında duraksamalar olması, belirli model araçların nihai müşteriye memnuniyetini yitirmemek adına araçların opsiyonel aksamlarının bedelsiz olarak müşterilere faydalandırılması veya kulans faturası olarak ortaya konulmak zorunda kalındığını, şirketin taahhüt ettiği sürede araçları müşterisine teslim edemediğini, müvekkili şirketin katlanması mümkün olmayan zararlara katlanmak zorunda bırakıldığını, davalı döneminde personel servis (ulaşım) maliyetleri yaratıldığını, davalı döneminde müvekkili şirketin verimliliğine zarar veren kar kaybına neden olan hatalı süreçten doğan zarar maliyeti yaratıldığını, araç kiralama maliyeti artırıldığını, davalının yeterli ekipman ve donanıma sahip olmaması sebebiyle müvekkili şirket tarafından forklift ve vinç kiralaması yapılmak zorunda kalındığını, davalı tarafından, personel sayısı ile çalışma saatlerinin verimli olarak kullanılacağı, bu vesile ile personel memnuniyeti yaratılacağı, fuzuli fazla mesailere son verileceği vadedilmiş olmasına rağmen personelin olağandan daha fazla mesai yapmasına ve müvekkili aleyhine ek maliyetler doğmasına neden olunduğunu, davalı tarafından layıkıyla verilemeyen hizmet ve operasyonel işlemlerle ilgili müvekkili şirketin çok yüksek miktardaki zararlara katlanmak zorunda bırakıldığını, 2011 yılının ilk dönemlerinde davalının haksız fiilleriyle müvekkili şirketi zarara uğrattığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla HMK 107.maddesi kapsamında şimdilik 426.409,86 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Ltd.Şti vekili, davacı vekilinin müvekkili olduğu şirketin ticari itibarını överken, davalı şirketin ticari itibar ve saygınlığı başta olmak üzere kişilik hakkının koruyucu kapsamındaki kişisel değerlerini ihlal edemeyeceğini, davacının uğradığını iddia ettiği zarar nedeniyle müvekkili şirketin sorumluluğunu haksız fiil hükümlerine dayandırdığını, bu durumda haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurlarını ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, davacı iddialarının soyut iddialara dayalı olduğunu, somut herhangi bir kanıt ileri sürmediğini, olayda müvekkilinin hukuk kuralına aykırılık oluşturan bu nedenle de haksız fiil sorumluluğuna yol açan herhangi bir davranışı olmadığını, müvekkili şirketin lojistik sektöründe kabul görmüş geçerli kabul ve yöntemler kullanarak davacı şirkete gerekli hizmeti verdiğini, hizmet karşılığı bazı faturaların davacı tarafça ödendiğini, bazılarını ise kabul etmeyerek iade ettiğini, davacı şirketin, finansman maliyetlerinin arttığı, kulans maliyeti, servis ulaşım maliyeti, zarar maliyeti, araç kiralama maliyeti, ek personel maliyeti, fazla mesai yaratıldığı iddia edilerek katlanılması mümkün olmayan bir zarara katlanmak zorunda bırakıldığının belirtildiğini, iddia edilen zararın davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, hukuka aykırı davranış arasındaki uygun illiyet bağınında ayrıca ispatlanması gerektiğini, davacının bağımsız bir tüzel kişilik olduğunu, profesyonel bir yönetim kadrosu tarafından yönetildiğini, belirli bir zaman diliminde meydana geldiği iddia edilen zararın davalıya yüklenmesi için zarar ile davalı şirketin hukuka aykırı davranışı arasındaki uygun illiyet bağının ispatlanması gerektiğini, kusurunda ispatlanması ve davalının hangi hukuka aykırı davranışında niçin kusurlu sayılması gerektiğinin davacı tarafından açıklanması gerektiğini, müvekkili şirketin davalı şirketin ihtiyaç duyduğu hizmetleri gerektiği zamanda ve gerektiği gibi sağladığını, davacı tarafından gerçekleştiği ileri sürülen olumsuz sonuçların doğrudan davacının riziko alanına dahil olay ve olgularla ilgili olduğunu, müvekkili tarafından defalarca söz konusu olumsuz olay ve olguların düzeltilmesinin davacı şirketten istenmesine karşı gerekli önlemlerin alınmadığını ve düzeltmelerin yapılmadığını, şayet taraflar arasında yaşandığı iddia edilen bir takım olumsuzluklar ve aksaklıklar var ise bunların tümünün sorumlusunun davacı şirket olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmasa da 2011 yılının Temmuz ayından Ekim ayına kadar aralarında depo ve lojistik hizmetine ilişkin hizmet ilişkisinin olduğu, 14.05.2014 tarihli birleşen dosya gelmeden dosyaya giren bilirkişi heyet raporunda davacının 7 adet faturadan üç tanesinin hizmet faturası üç tanesinin fazla çalışma ücret faturası bir tanesinin de entegrasyon hizmet faturası olduğu entegrasyon fatura bedelinin istenemeyeceği, diğer 6 adet faturanın dayanak belgeleri olmadan istenemeyeceğinin belirtildiği, aynı heyetten alınan 27.12.2016 tarihli ek raporda da ilk 6 faturanın dayanak belgelerinin olmadığı, entegrasyon faturasının istenemeyeceği, birleşen davanın ispata muhtaç olduğunun belirtildiği, ek raporun 1 yıl on ay sonra dosyaya ibraz edilmiş olması, tarafların ek rapora olan itirazlarının teknik hususlar barındırdığı görülerek tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bu doğrultuda altı uzmandan oluşan yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulduğu, bu bilirkişilerden dört tanesinin ayrı olarak raporlarını sunduğu ayrıca üç imzalı ayrı bir bilirkişi raporu daha sunulduğu, ayrı rapor veren bilirkişinin üç imzalı 22.11.2018 tarihli raporuda imzaladığı, raporlar ayrı ayrı kaleme alınmış ise de içerik itibarıyla çelişkili bir durum olmadığı, dosyadaki tüm bilirkişi raporlarından gerek diğer ticari kayıtlardan gerekse yapılan yazışmalardan davacı …’nın verdiği nakiliye hizmet bedelini tahsil ettiği, bu konuda uyuşmazlık olmadığı, öte yandan vaat ettiği depo ve lojistik hizmetini eksiksiz veremediği, WMS ve SAP sistemleri arasında sağlaması gereken entegrasyonu sağlayamadığı, taraflar arasında çok sayıda yazışma yapıldığı, davacının yazılımı hazır ve eksiksiz sunamadığının mütalaa edildiği, tüm raporlarda davalı …’ın … şirketine belli bir iş talimatına bağlamadan hizmeti almaya çalışarak uğradığı zararın davacı …‘nın eylemleri sonucu olduğunu kesin bir biçimde ispatlayamadığı, zararını belgelendiremediğinin tespit edildiği, dosyada mevcut yedi raporda da benzer ifadelerle aynı hususlara vurgu yapıldığı, bilirkişi raporlarının usul ve yasaya uygun olduğu, 2012 tarihli davada gelinen aşama itibarıyla yeni bir bilirkişi oluşturulması taleplerinin soyut ve davayı uzatmaya yönelik görüldüğü, bilirkişi heyetinde olması gereken, yazılım ve donanım uzmanı, bilgisayar mühendisi- bilişim uzmanı, nakliyat ve lojistik uzmanı, elektrik mühendisi, dış ticaret uzmanının mevcut olduğu, tarafların ispat etmeleri gereken ancak edemedikleri, belgelendiremedikleri iddialarına ilişkin esaslı bir itiraz olmaksızın teknik yönden eksik olduğu ileri sürüldüğü halde kendileri lehine olan teknik tespitlerin kabul edilerek aleyhe olan hususların ise kabul edilmeyerek yapılan itirazların soyut nitelikte kaldığı, içerik itibarıyla bilirkişi tespitleri arasında çelişkili bir durum olmadığı belirtilerek, asıl davada tahsili istenen faturalar yönünden başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davası, gerekse birleşen davadaki maddi tazminat talebinin ispatlanamadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı … Ltd.Şti vekili ve davalı birleştirilen dava davacısı … A.Ş vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, mahkeme kararı, dava dilekçesi, tanık beyanları, bilirkişi raporları tekrar edilerek, müvekkili şirketin … Hizmetleri Projelerinde projenin uygulanabilmesi için müşterinin kurumsal kendi uygulamaları ve programları ile kendi sistemi arasında entegrasyon yaptığını, genel işleyişin davalı projesinde uygulanmış olmasına rağmen …’ın üzerine düşen görevleri yerine getirmemesi sebebiyle işletilemediğini, asıl sorunun davalı tarafça kullanılan kurumsal uygulama olan SAP sistemindeki kurgusal sorunlar ve davalı şirket tarafından bilgilerin yanlış girilmesi olduğunu, bu akış sistemi içerisinde davalı tarafından bilgilerin tam olarak müvekkili şirkete aktarılamadığı sürece taraflar arasında yapılan entegrasyonun tam anlamıyla çalışmayacağının aşikar olduğunu, davalı şirketin SAP ile sinyal yollamak, malzeme çekimini gerçekleştirmek tesellüm emirlerini ve yedek parça siparişlerini yollamak gibi işlemleri gerçekleştiremediği için hiçbir bilginin müvekkili şirkete gelmediğini, tanıkların beyanları ile kanıtlandığını, entegrasyonun kesinlikle online aşamada kalmadığını, ancak davacının kullandığı program ile müvekkilinin kullandığı programın birbirine entegre olmadığını, fazla mesai yapılması ve bu fazla mesailere onay verilmesinin hizmet verdiğinin kanıtlarından biri olduğunu, davalı tarafından elektronik posta yolu ile onay vermiş olduğunun görüldüğünü ,davalının kendi kusuru nedeni ile müvekkilinin bedel talep edemeyeceği sonucuna varılmasının hatalı olduğunu, müvekkili tarafından kullanılan WMS programının gelişmiş bir program olduğunu, daha bir çok depo projesinde SAP sistemleri ile defalarca entegre edildiğini, müvekkili şirket tarafından aynı hizmetin verildiği bir çok müşteriler olduğunu, bu müşteriler arasında …, …, … vb. bir çok dünya markası bulunduğunu, hiçbir sorun olmadığını, bilirkişi raporları ile kanıtlanan davalarının reddine karar verildiğini belirterek, kararın kaldırılmasını ve taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı birleştirilen dava davacısı … A.Ş vekili istinaf nedenleri olarak, mahkemece eksik inceleme ile haksız fiile dayalı tazminat taleplerine dair bir bilirkişi raporu alınmadığını, … ile olan projenin en basit anlatımla, üretimden depoya gelen malzemelerin kayıtlarının doğru tutulması, depodaki fiili stoklar ( duran malzeme) ile bilgisayar sistemindeki kayıtların birebir doğru olması ( amaç tedarikçilere eksiksiz ve doğru şekilde malzeme siparişi vermek ) işlemlerini içerdiğini ,genel olarak depo işlemleri doğru yapılmadığında, stokların bilgisayar kayıtlarında uygun tutulmadığında, üretim aksaması / üretim kaybı ve stok problemleri oluşturduğunu, eksik sipariş verildiğinde üretimin ihtiyacı olan malzemenin tedarik edilememiş olacağını, üretimin aksayacağını, bu problemlerinde araçların geç teslimine neden olacağını, fazla sipariş verildiğinde ihtiyaçtan fazla malzemenin tedarik edileceğini ve bunun da stok yükü oluşturacağını ve finansman maliyetine sebep olacağını, müvekkili şirketin üretim projesi hayata geçmeden önce … tarafından analiz edildiğini, …’nın bu konuda sektörde uzman olduğunu her seferde iddia ettiğini, davacının basiretli bir tacir gibi uzmanı olduğunu iddia ettiği işi yapamadığını, …’nın hukuka aykırı fiilleri kusurlu hareketinin müvekkiline zarar verdiğini, müvekkilinin uğradığı zarar ile fiili arasındaki nedensellik bağı ve kusurun açıkça ortaya konduğunu, hangi sebeple bu unsurların oluşmadığının hiçbir bilirkişi raporunda açıkça belirtilmediğini, zarar kalemlerini hesaplayacak bilirkişilerden rapor alınmaksızın davanın reddine karar verildiğini, tüm bilirkişi raporlarında davacı karşı davalının entegrasyonu sağlayamadığı ve buna ilişkin ücret talep edemeyeceğinin belirtildiğini, davacının davasının bilirkişi raporu ile detaylı şekilde incelendiğinden mahkemenin asıl dava yönünden İtirazın iptali davasının red kararının hukuka uygun olduğunu, davacı tarafça kötü niyetle İcra takibi başlatıldığından aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmemiş olmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu iddia ederek, birleşen davanın reddi kararının kaldırılmasını ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Asıl dava, fatura bedellerinin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali, birleştirilen dava ise uzman olunduğu iddia edilen işin yapılamaması, hukuka aykırı, kusurlu hareketlerle uğratıldığı iddia edilen maddi zararın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında ticari ilişkinin mevcudiyeti, taraf imzalarını taşımayan 22.07.2011 tarihli, ”… Sistemine Göre Parça Nakliye ve Lojistik Hizmetleri Sözleşmesi “ ve aynı tarihli “ Depolama ve Hat Besleme Hizmetleri Sözleşmesi “ üzerinde görüşmelerin gerçekleştirildiği, davacı … Şirketinin nakliye hizmetine dair fatura bedelini tahsil ettiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacı şirketin davalı birleştirilen dosya davacısı şirkete takip konusu fatura konusu hizmetleri verip vermediği, fatura bedellerine hak kazanıp kazanmadığı, davacı şirketin proje kapsamında hukuka aykırı kusurlu eylemlerinin ve bu eylemleri neticesinde birleştirilen dosya davacısı olan şirkete zarar verip vermediği, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı, davacının reddedilen İtirazın iptali davası kapsamında davalı şirketin kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanamadığı ve kararın asıl ve birleştirilen dava yönünden usul ve yasaya aykırı olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında, taraf şirket imzalarını taşımayan 22.07.2011 tarihli “… Sistemine Göre Parça Nakliye Ve Lojistik Hizmetleri Sözleşmesi “ ve aynı tarihli “ Depolama ve Hat Besleme Sözleşmesi “ ne dair görüşmeler yapıldığı, … Sistemine Göre Parça Nakliye Ve Lojistik Hizmetleri Sözleşmesinin giriş bölümünde … Şirketinin, treyler üretim, satış ve sonrası işi ile iştigal eden bir şirket olduğu, imalatını yaptığı Treyler üretim, satış ve satış sonrası için ihtiyaç duyduğu bir kısım parça ve malzemeleri tedarikçi ve tedarikçilerden tedarik ettiği, … sistemine göre parça nakliye ve lojistik hizmetleri konusunda uzman bir firmadan hizmet almak istediği, …’nın, … sistemi konusunda uzman bir firma olarak …’ın talep ettiği hizmetleri …’a vermek istediğinin belirtildiği, sözleşmenin konusuna 2. maddede yer verildiği, maddede, sözleşmenin konusunun, emtianın …’nın kendi temin edeceği araçlarla, … ve tedarikçiler arasında çift yönlü olarak uygun taşıma yöntemleri ile önceden belirlenmiş sürelerde, hasarsız ve eksiksiz olarak taşınması, emtia taşıma faaliyetine ilişkin lojistik planlama hizmetlerinin … tarafından, … esaslarında, planlanması ve hizmetlerin ifa edilmesi ile tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi olduğunun ifade edildiği, sözleşmenin kapsamının 3. maddede ayrı ayrı düzenlendiği, sözleşmenin … tarafından ifa edilecek ve eklerinde tariflenen hizmetlerin düzenlendiği belirtilerek, rota planlama, rota optimizasyon, sefer çizelgeleme vb belirtildiği, devamında hizmetlerin …’ya müteahhit olarak anahtar teslimi iş esasında ihale edildiğine yer verildiği, …’nın yükümlülüklerine 4.maddede, 5. maddede, …’nın taşımaya ilişkin yükümlülükleri, 6. maddede konteyner taşımasına ilişkin yükümlülükleri, 7. Maddede, personele ilişkin yükümlülükleri, 8. maddede …’ın yükümlülüklerine yer verildiği, 9.2. maddede faturalamaya yer verildiği, … şirketi tarafından her bir nakliye için …’a keseceği faturanın düzenlendiği, 10. maddede sözleşme süresinin 3 yıl olduğunun belirtildiği, aynı tarihli “ Depolama ve Hat Besleme Hizmetleri Sözleşmesi “ nde ise 3. maddede sözleşmenin konusunun, …’ın Adapazarı İlindeki tesislerinde depolama ve hat besleme hizmetlerinin teknik şartnamede belirtildiği şekilde yerine getirilmesi ve tarafların hak ve yükümlüklerinin belirlenmesi olarak belirtildiği, 4. maddede sözleşmenin kapsamının, … tarafından ifa edilecek olan bu hizmete ilişkin sayılanlarla sınırlı olmamak üzere belirtilen ve sözleşmede tariflenen depo hizmetlerinin düzenlendiği, uygun yazılımın kurulması, personelin eğitimi vb. olarak belirtildiği, …’nın anahtar performans gösterileri olarak, stokluk doğruluk oranı, malzeme tesellüm süresi, raf ömürlü malzemelerde fefo performansı, malzemelerin raf adreslerinin doğruluğu, depoya boşaltılan araç sayısı vb. olarak yer verildiği, 8. maddede mali hükümlere yer verildiği, …‘ın sözleşme kapsamında … ile sözleşme imzalanma tarihi 3 ay açık hesap çalışacağı, 3.ayın sonunda ek -5 depo ve hat besleme hizmet fiyatlandırmaları ve fazla mesai fiyat çizelgesinde karşılıklı mutabakatla belirlenecek aylık sabit ücret üzerinden fatura edileceği, sözleşme süresinin imzalandığı tarihte yürürlüğe gireceği ve 3 yıl süreli olduğu ve diğer hususlara yer verildiği, … şirketi tarafından, … Şirketi adına, 30.09.2011 tarihli toplam maliyet bedeli 35.732,76 TL, aynı tarihli Eylül aylık hizmet bedeli 68.546,20 TL tutarlı, aynı tarihli Eylül fazla mesai bedeli 15.268,02 TL, 19.08.2011 tarihli Ağustos … depo hizmet bedeli 70.788,20 TL, Ağustos fazla mesai bedeli 12.098,54 TL tutarlı, 10.08.2011 tarihli Temmuz ayı depo mesai bedeli 5.348,94 TL bedelli, 10.08.2011 tarihli Temmuz ayı depo hizmet bedeli altında 61.041,40 TL bedelli faturalar düzenlendiği, … Şirketi tarafından …’a gönderildiği anlaşılan 22.09.2011 tarihli e-postada, telefonda yapılan görüşmelerde bildirdikleri üzere daha önce anlaştıkları ve faturalandırdıkları Hizmetlere ait ödemenin yapılmaması durumunda projeden aflarını istemek zorunda kalacaklarını, 25 Mayıs ayından itibaren hizmet verdiklerini faturanın vadesi geçeli 36 gün olduğu, vadesi gelen tüm faturaların ödemelerinin yarın akşama kadar yapılması, aksi takdirde yarın akşam itibarı ile projeden affını istediklerini, talepte ısrar edilmesi ve ödeme yapılmaması halinde yeni dönem çalışmalar için rakamlar ve operasyonel şartlar üzerinde karşılıklı mutabakat sonrasında operasyona yeniden başlayabileceklerinin ifade edildiği, devamında, gelinen noktada içinde olunan kontrolsüz uygulamanın, imzalanacağı anlaşılan kontratada uygun şekilde yönetemediklerini bu durumun kendilerini globalda ciddi anlamda sıkıntıya soktuğunun gözetilerek anlayışlı karşılanacağının umulacağının belirtildiği, … şirket yetkilisinin cevabı e-postasında, mailleri şimdi gördüğünü, 1 haftalık konuşmalardan yapılan çıkarımın hayretle karşılandığını, en başından milkrun faturalarının ödenmesinde sorun olmayacağını ancak hat besleme faturalarının nasıl değerlendirileceğini, öncelikle işbirliğinin 19 Eylül hedef tarihinde geldiği noktaya bakılarak kendi içlerinde yönetimle konuştuktan sonra bilgi verileceğinin, hat besleme faturalarının iade edileceğini projenin başında hedefledikleri noktaya gelinmesi durumunda hat besleme tarafındaki maliyetlerin oturup açık hesabın artısı ve eksisi ile hesaplayarak mutabık kalınacak rakamlardan faturalaşmaların devam edeceği, lif değerlendirmenin bu çerçevede yapılmasının belirtildiği, 25 Ekim 2011 tarihli maille toplam güncel bakiye 325.142,60 TL, vadesi gelen tutar 178.988,83 TL olarak belirtilerek mutabakat ve bilgi verilmesinin rica edildiği, 30 Kasım 2011 tarihli mailde, … için gerçekleştirilen milkrun ve depo yönetim hizmetlerine dair tamamı vadesi geçen faturaların toplam tutarının 408.177,98 TL, ödenen tutarın 112.747,13 TL kalan tutarın 295.430,85 TL olduğu belirtilerek kalan tutarların ödeneceği tarihle ilgili bilgi rica edildiği, … şirketi tarafından … Şirketine 14 Kasım 2011 tarihinde Beyoğlu … Noterliğinde düzenlenen ihtarname ile iade edilen 7 adet faturanın muhatap kayıtlarına alınmasının talep edildiği, davacı … şirketi tarafından … şirketi hakkında Ümraniye …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 02.03.2012 tarihli İcra takibi ile 268.824,06 TL faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacı ile İcra takibi başlattığı, borçlu şirketin İcra Dairesinin yetkisine, takibe ve borcun tamamına itiraz ettiği, itiraz dilekçesinde, müvekkili şirketin fabrikadaki üretimi Avrupa liderliğine taşımak istediğinden bazı birimlerin iyileştirilmesi ve verimin artırılması amacıyla bazı hizmetlerin bir başka şirket tarafından gerçekleştirilmesine yönelik olarak … Şirketi ile hizmetin alımına ilişkin deneme süreci başladığı, müvekkili şirketin deneme sürecinde sağlanan hizmetlerin karşılığını eksiksiz olarak ödediğini, alacaklı şirketin ise anılan deneme sürecinde kendi edimlerini gereği gibi ifa etmediğini, ödeme emrine dayanak faturaların kesildiğini, anılan faturaların hiç ve / veya gereği gibi ifa etmediği hizmetler karşılığı düzenlediğini, müvekkili şirket tarafından kabul edilmeyerek iade edildiğini, muhasebe ve finans kayıtları incelendiğinde müvekkili şirketin cari hesap ilişkisinin tüm ferileri ile birlikte ödenmiş olduğunu belirterek borcun tamamına itiraz ettiği, asıl dosya davacısı … şirketi tarafından İcra ve İflas Kanunun 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde asıl davanın açıldığı, davalı tarafça ise haksız fiil iddialarına dayanan birleştirilen davayı açmış olduğu anlaşılmıştır.Mahkemece tanıklar dinlenerek, bilirkişi raporları ve itirazlar üzerine ek bilirkişi raporları alınmıştır. Talimat yolu ile dinlenen davalı tanığı …, Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.11.2013 tarihli duruşmadaki zapta geçen beyanında, davalı şirkette, mali işler müdür yardımcısı, 2000-2010 yılları arasında ambar müdürü olarak, 2010 yılından itibaren dış ticaret müdürü olarak yaklaşık 18 yıldır … Şirketinde çalıştığını, … Lojistiğin … Ambar operasyonlarını üstleneceğini duyduğunda çok şaşırdığını, fabrikanın standart ürünler yanında ihtiyaca özel ürünlerde ürettiğini, ihtiyaca özel ürünler üretmenin özel operasyon gerektirdiğini, 2008 yılında satın alınan dünyanın en kapsamlı MRP programı olan SAP‘ın bile kendilerinin operasyon çeşitliliğini karşılayamadığını, bir çok ilave program yazıldığını, böyle bir ortamda … Lojistikin hem de kendi kullandığı bir yazılım ile … operasyonlarını yapacağını duyunca şaşırdığını, ancak kendilerine …’nın çok büyük olduğu bu konuda uzman olduğu ve … operasyonlarını çok daha ekonomik maliyetlerle yapacaklarının anlatıldığını, birkaç kez katıldığı toplantılarda … tarafından gösterilen slaytların kendilerini etkilediğini, Ağustos 2011 yılında fabrikanın bakım tatiline çıkacağını, … Lojistikin operasyonları devralması kararı alındığını, bu dönemde çok az aracın üretimi planlanarak operasyonun devralınması ve varsa üretimin yok denecek kadar az olduğu bu dönemde çözüleceğini ve tatil dönüşünde hızlı bir şekilde üretimin başlaması kararı alındığını, fabrika çalışanlarının tatilden dönünce üretimin tüm hızla başlaması gerektiğini, bu dönemin … için gerçek bir kaos olduğunu, çünkü yapılmamış stok operasyonları ( ithal, yerli tesellüm, hat besleme, red çıkışı, fason, sarf, yedek parça, satış vs. ) malzeme planlama operasyonlarının imkansız hale geldiğini, stokta var görünen malzemelerin fiilen olmadığını, bir taraftan malzeme yok diye üretim hatları dururken, diğer taraftan fiilen stokta olan malzemelerin sipariş edilerek stok maliyetinin artırıldığını, sonuç olarak stok maliyetlerinin artırıldığını, fabrikanın zarara uğradığını belirtmiştir. Davalı tanığı … aynı celsedeki ifadesinde, 2010 yılından beri tedarik zinciri müdürü olarak çalıştığını, 2011 yılındaki görevinin malzeme siparişlerinin tedarikçilere verilmesi ve takibin koordinasyonu olduğunu, projedeki görevinin ise projenin devreye girişinin … tarafındaki koordinasyonu ve ödeme onaylarının verilmesi olduğunu, 2011 yılı Temmuz ayında taşıma ve depolama süreçlerinin yönetimi projesi kapsamında bu süreçlerin yönetiminin …’ya verildiğini, operasyonu yürütmekte ve koordine etmekte başarısız olduğunu, Eylül ayında sayım yapıldığını ancak yine eleman yetersizliği yaşadıklarını ve süreçleri yönetemeyeceklerini gördükleri için stok doğruluğunu devir almadıklarını, çünkü kendi operasyon tecrübeleri ve WMS sistemlerinin basit lojistik süreçlerini yönetmek için kurgulanmış olduğunu, müşteriye özel üretim yapan ve her türlü depo faaliyetini koordine eden bir şirketin ne organizasyon ne de sistemlerinin yetkin olmadığını, ilaveten projeyi yönetemediklerini ve başarısız olduklarını görünce depolama faaliyeti ile ilgili sözleşmeleri imzalamadıklarını belirtmiştir. Davalı tanığı … beyanında, 2010 yılından bu yana üretim müdürü olarak görev yaptığını, …’nın 2011 Temmuz ayında ambar ve taşıma süreçlerinin yönetimine proje kapsamında başlaması ile birlikte üretime ambar tarafından gönderilen malzemelerin zamanında gelmemesi veya gelen malzeme setlerinde eksiklikler çıkması gibi sorunların çok fazla yaşanmaya başlandığını, üretim olarak bu problemleri projenin … tarafındaki koordinasyon sorumlusu … ile anlık paylaşarak çözüm üretilmesini talep ettiklerini, üretime zamanında ve eksiksiz parça gelmemesi malzeme gelmediği için üretim hatlarında hat duruşları veya hattan eksik parça ile araç çıkması durumları yaşandığını, araçlarını anlaşılan tarihte alamayan müşterileri ile aralarında çok ciddi sorunlar yaşandığını, bu problemlerin müşterileri mağdur etmesi sebebi ile eksik malzemeleri tamamlamak için fabrikanın ilave fazla mesailer yaptığını ve ilave maliyetler ödediğini, 2011 yılı fazla mesai oranının …’nın olmadığı aylarda ortalama %22 iken, …’nın olduğu 3 aylık dönemde ortalamada %34’de yükseldiğini, sonuç olarak …’nın düzenlediği faturaların ödenmemesinin nedeninin …’a beklenen hizmetleri verememesi, … tarafından düzenlenip gönderilen ve … tarafından ödenmeyen faturaların karşılığı olarak … tarafından herhangi bir hizmet sunulamadığı için … tarafından bu faturaların ödenmediğini, …’nın faturalarda talep ettiği depo hizmetini taraflarına sunamadıklarını belirtmiştir. 09.05.2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda, tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanlarına ayrı ayrı yer verilerek, davacı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikinin mevcut olduğu, ticari kayıtlarında davalı …’nın 29.02.2012 tarihi itibariyle 268.824,06 TL borçlu gözüktüğü, davalı … kayıtlarında davacı hesabının kapalı, borç/ alacak gözükmediği, tarafların borç alacak kalanları arasındaki farkın 268.824,06 TL olduğu, 7 adet faturanın davalı tarafından kabul edilmediği ve kayıtlara alınmamış olmasından kaynaklandığı, nakliye bedeli olan toplam 139.353,92 TL faturalar olduğu, davacı tarafından davalı adına düzenlenen 7 adet faturanın biri üzerinde “ Emplementasyon bedeli “ üçü üzerinde “ depo hizmet bedeli “, üçü üzerinde “ Depo fazla mesai bedeli “ ifadelerinin kayıtlı olduğu, davacı şirketin davalı firması için Lojistik hizmeti ve depo otomasyonu kurulmak suretiyle davalı tarafın fabrikasındaki üretim dolayısıyla ihtiyaç duyduğu lojistik ve depo organizasyonun bilgisayar sistemleri üzerinde takip ve çalışmasını yapmak üzere şifahi olarak anlaşmış olduklarının anlaşıldığı, davacı şirketten anlaşma ile sunması planlanan istenilen hizmetlerin, fabrika binası içindeki depo alanına, fabrikanın üretim için ihtiyaç duyduğu ham maddeleri veya yarı mamul ürünleri dış tedarikçilerden sağlayarak fabrika sahası içindeki depoya ulaştırılması hususunda lojistik hizmeti sağlamak, davalının deposuna ham ve/ veya yarı mamul maddelerin / malzemelerin lojistik hizmet sonucunda ulaştırılması aşamasının akabinde gelen malzemelerin depo içinde yapılacak depo yerleşim organizasyonun yapılması, bilgisayar ortamında depo ve stok takip programlarının uygulanması ve davalı …’nın bilgisayar sistemleri ile entegre edilmesi suretiyle tüm sistemin online çalıştırılması, tüm lojistik ve depo otomasyonunun programlarının davalı … firması tarafından fabrika üretiminin lojistik, depo ve imalat aşamalarının entegre bir şekilde takip edilmesinin sağlanması hususları üzerine oturduğu, 1.kısım çalışmanın … tarafından uygulandığı, oluşturan hizmet faturalarının taraflar arasında ihtilafsız olduğu ve ödenmiş olduğunun anlaşıldığı, 2. kısım için çalışma aşamasının davacı tarafın davalı taraftan eleman takviyesi amacıyla davalı çalışanlarını kendi firmasına transfer ederek bordrolarının … üzerine geçmiş olduğu ancak davalı tarafın ifade ettiği iddiası ile bu bölümde işlerin düzgün yürümemesi ve gecikmesi nedeniyle bir kısım davalı çalışanlarında çalıştırıldığının ifade edildiği, 3. kısım olan sistemin entegrasyonunun sağlanarak davalı … firmasının tüm aşamaları online ve entegre vaziyette takip etmesi hususunu sağlamamış olduğunun anlaşıldığı, davalının bu entegrasyonun sağlanamaması ve online çalışmaya geçememesi nedeniyle iş kayıplarına uğradığını ve üretiminin %50 kapasiteye kadar gerilediğini, siparişlerini yetiştiremediğini, gelen bir takım siparişlerin iptal olduğunu veya satış sözleşmelerindeki cezai maddeler uygulanmak suretiyle zarar ettiğini ifade etmiş olduğu, üretim gerilemesi ve zarar hususlarını belgeler ile ispata muhtaç olduğu, ayrı bir dava olarak İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/582 nolu davanın konusunu oluşturduğu, davalı tarafın kendi personellerini 2. aşama olan depodan üretime malzeme tedarik kısmında çalıştırıldığı hususunda da tarafların dayanabilecekleri yazılı bir sözleşme bulunmadığı, dava dilekçesi ekinde bulunan davalı imzasını taşımayan sözleşmelerin davacının iddiasını ispata yeterli olmadığı, davacı tarafın düzenlemiş olduğu 7 adet fatura içinde davacının davalının bilgisayar sistemlerine entegrasyon çalışmasını tamamlayıp online çalışma aşamasına geçiremediği için bu hizmete ilişkin faturaya ait hizmet bedeline hak edemeyeceği, diğer 6 adet fatura için taraflar arasındaki elektronik posta yazışmalarından anlaşıldığı üzere mesai ve fazla mesai için davalı tarafın da elektronik postalarında onay vermiş olduğunun görülmekle, davacı tarafından davalıya hizmetin verildiği, davalının kabulünde olan mail yazışmalarından, tanık beyanlarından anlaşılmakla davacının faturalara konu 3 adet hizmet ve 3 aylık fazla mesai bedelini ise verdiği bu hizmetin kapsamını ispat etmesi durumunda davalıdan talep edebileceği kanaatine varıldığı, söz konusu 6 adet faturanın da geçen aylık hizmet bedeli ve aylık fazla mesai bedelleri olduğunun anlaşıldığı, depo hizmet bedeli hakkında taraflar arasında yazılı olarak anlaşılmış ve mutabakata varılmış bir ücretlendirme hususu olmadığı dolayısıyla ücretlendirme hesabının nasıl yapılacağı hususunda da davacının açıklama yapması gerektiği, sonuç olarak, davacı tarafın entegrasyon hizmetini tamamlayıp online çalışma aşamasına geçemediği için entegrasyon hizmetine ait fatura bedelini talep edemeyeceği, fazla mesai ve aylık hizmet bedellerine ilişkin faturaların dayanaklarının dosyada mevcut olmaması nedeniyle davacının hizmet bedeli ve depo mesai hizmet bedeli konusunda bir sonuca varılamadığı belirtilmiştir. 27.12.2016 tarihli ek bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak, davacı tarafın entegrasyon hizmetini tamamlayıp online çalışma aşamasına geçemediği için entegrasyon hizmetine ait fatura bedelini talep edemeyeceği, fazla mesai ve hizmet bedellerine İlişkin faturaların dayanaklarının dosyada mevcut olmaması nedeniyle bu konuda bir sonuca varılamadığı, davalı/ karşı davacı … firmasının talep etmiş olduğu 426.409,86 TL maddi tazminat için belgelendirme hususuna muhtaç olması nedeniyle yerinde olmadığı belirtilmiştir.23.02.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak, davalı … çalışanlarının davacı …’nın çalışanlarına gönderdiği anlaşılan e-postalarından, implementasyonda sorun olduğu, bunun çözümü için de davacı tarafın … fabrikada sürekli ya da yarı zamanlı olarak çalışacak bir IT sorumlusu talep edildiği, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı için bu sorunu çözme yükümlülüğünün kime ait olduğunun açık bir şekilde anlaşılamadığı, ancak bu e- postalardan sorunun çözümünün eldeki davanın … şirketinden beklendiğinin anlaşıldığı, 27.12.2016 tarihli ek raporu yazan bilirkişi heyetinde bilişim sistemleri yazılım ve donanım uzmanı bulunduğu, bilirkişi heyetinin, sistemlerin entegre edilmesi aşamasında paralel süreçlerin off- line çalışma şekli ile yürütüldüğü, on- line çalışma modu üzerinde gerekli test (beta) süreçleri yapılmamış olduğunun anlaşıldığı tespitinde bulunduğu, taraflar arasında taşıma hizmeti ve depo otomasyonu kurulmak suretiyle davalı- k.davacı yanın fabrikasındaki üretim için ihtiyaç duyulan lojistik ve depo organizasyonunun bilgisayar sistemleri üzerinde takip ve çalışmasını yapmak üzere sözlü bir sözleşme ilişkisi kurulduğu, sözleşmeye uygun olarak ifa ettiği faaliyetler ölçüsünde ücret talep edebileceği, talep edilen depo hizmeti bedeli ile entegrasyon bedelinin sözleşmeye uygun olarak ifa ettiği faaliyetler bakımından makul olup olmadığının taraflarınca tespit edilemediği, fazla mesai alacağının miktarı ve karşı yanın alacağı İle uyumlu olup olmadığı konusunda dosyada delil bulunmaması, fazla mesaiye ilişkin tüm verilerin davacı – k.davalı yanca tek taraflı olarak tanzim edilmiş olması nedeniyle bir tespit yapılamadığı, davacı – karşı davalının hukuka aykırı fiilinin bulunduğu kabul edilse dahi, davalı- karşı davacı tarafça haksız fiil sorumluluğunun unsurları olan zarar, kusur ve zarar ile fiil arasındaki illiyet bağı ispatlanamadığından davalı- karşı davacının tazminat talebinin kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. 21.11.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda, dosyada bulunan CD’ler içerisindeki veriler ve evraklar üzerinde yapılan inceleme sonucunda, taraflar arasında yapılan karşılıklı e-posta yazışmaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, programın çevrimiçi ve tümleşik çalıştırıldığı, yazılım geliştirmenin doğası gereği sorunların yaşandığı, davacı tarafça sorunların giderilmeye çalışıldığı, davalı taraftan iş geliştirme ile ilgili bilgilerin talep edildiği, davalı tarafça İş geliştirme ve diğer bilgilerin davacı çalışanlarca toplanmasının talep edildiği, davacı tarafın çalışmaları neticesinde davacı tarafın WMS yazılımı ve davalı taraf yazılımı SAP arasında uyum sorunlarının giderilemediği, yazılımın hazır ve eksiksiz bir şekilde teslim edilemediği, İş koşulları ve üretim talebi değişikliği sebepleriyle yazılım projesinin tamamlanamadığının anlaşıldığı, davacı tarafın edimini yerine getirmeye çalıştığının e-posta kayıtlarından anlaşıldığı, yazılım geliştirme süreçlerinin yazılım projelerine aktarılması, proje talepleri, İş süreci işlem çeşitliliği, sorumluluk sınırı, yüklenilecek İş yoğunluğu, yazılımın çalışma modları, garanti destek, uzaktan destek, bakım, güncelleme, sunucu desteği, kullanıcı sayısı, gizlilik sınırlaması vb. çeşitli versiyonlar içerdiğinden ve hukuki yaptırımlar içerebileceğinden yazılı olarak yapılması, ek geliştirme taleplerinin ek protokollerle kayıt altına alınması, etap teslimlerinin ( test, canlı, kullanıcı eğitim vb) karşılıklı onay ile yapılması gerekli iken sözlü anlaşma ile tarafların projeye başladıklarının anlaşıldığı, anılan sebeplerle projede yüklenilen görevlerin açıkça belirtilmediği, heyet incelemesi neticesinde bütünlük oluşturan yazılım projesinin tamamlanamaması, hazır ve eksiksiz olarak teslim edilememesi sebebiyle oluşan kusurun davacı taraftan kaynaklandığı sonucuna varıldığı belirtilmiştir. 22.02.2019 tarihli bilirkişi … ( Bilgisayar Mühendisi – Bilişim Sistemleri Uzmanı ) ek raporda sonuç olarak, davacı taraf çalışmaları neticesinde davacının WMS yazılımı ve davalı taraf yazılımı SAP arasında uyum sorunlarının giderilemediği, yazılımın hazır ve eksiksiz bir şekilde teslim edilemediği, İş koşulları ve üretim talebi değişiklileri nedeniyle yazılım projesinin tamamlanamadığı, davacı tarafın edimlerini yerine getirmeye çalıştığının e- posta kayıtlarından anlaşıldığı, yazılım geliştirme süreçlerinin yazılım projelerine aktarılması, proje talepleri, İş süreci işlem çeşitliliği, sorumluluk sınırı, yüklenilecek iş yoğunluğu, yazılımın çalışma modları ..vb karşılıklı onay İle yapılması sözlü anlaşma ile tarafların projeye başladıklarının anlaşıldığı, anılan sebeplerle projede yüklenilen görevlerin açıkça belirtilmediği, inceleme neticesinde bütünlük oluşturan yazılım projesinin tamamlanamaması, hazır ve eksiksiz olarak teslim edilememesi sebebiyle oluşan kusurun davalı taraftan kaynaklandığı ( ek raporun imzalanması süreci tamamlanamadığından mağduriyete sebep olmamak adına ayrık rapor vermek zorunluluğunun doğduğu ) belirtilmiştir. Alınan bilirkişi heyet ve ek raporları dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. Mahkemece, yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden, açılan asıl ve birleştirilen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında gerçekleştirilen ticari ilişki döneminde ,mülga 818 sayılı BK ve mülga 6762 sayılı TTK yürürlüktedir. Gerek mülga ve gerekse de yürürlükte bulunan BK ve TBK da bu nitelikteki sözleşmelerinin geçerliliği için belirli bir şekil şartı öngörülmemiştir. Şekil serbestisi söz konusudur. Bilirkişi raporlarında belirtildiği, dosya kapsamından anlaşıldığı ve taraf beyanları ile ileri sürülen iddia ve savunmalardan, taraflar arasında yazılı olmayan sözleşme ilişkinin mevcut olduğu sabittir. Yine tüm bilirkişi rapor ve ek raporlarda ifade edildiği ve aksi aynı kuvvetteki delil ile ispat edilemediği üzere, asıl dosya davacısının sözleşme edimi olan entegrasyon işlemini tamamlayamadığı buna ait düzenlemiş olduğu fatura alacağına hak kazanabilmesi için edimini üstlendiği projenin tamamlanamamış olmasının karşı tarafın kusurundan ileri geldiğini ispat etmesi gerekirken bu ispatı yerine getiremediği. Her ne kadar sözleşme serbestliği geçerli olsa dahi teknik bilirkişi raporlarında sözleşmenin buna dair hususlarının taraflar arasında belirlenmemiş olması nedeniyle davalının buna dair edimlerinin ne olduğunun tespit edilemediği ve buna dair fatura konusu alacak talebinin yerinde olmadığı ve takip konusu diğer faturalara konu hizmetlerin ise davalı tarafa verildiğine dair dayanak belge olmaması nedeniyle asıl davanın red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Zira, fatura düzenlemiş olmak tek başına alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Fatura konusu hizmetin karşı tarafa verildiği, ispat külfeti iddia eden tarafa ait olmakla birlikte, faturalardan dolayı alacaklı olduğunu iddia eden asıl dosya davacısı tarafından buna dair geçerli bir delil ibraz edilmemiştir. Faturaların asıl davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olması, ticari defterlerin usul ve yasaya uygun düzenlenmiş olması tek başına 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 222. maddesi ve 6102 sayılı TTK ‘nın 64 vd maddeleri ile ilgili mevzuat kapsamında, alacağa ispata yeterli kabul edilemeyecektir. Taraflar ve özellikle birleştirilen dosya davacısı karşı davalı vekili, her ne kadar taleplerinin bilirkişi raporlarında ayrıntılı incelenmediği iddia ve ileri sürülmüş ise de raporların HMK 266 vd maddeleri kapsamında uygun ve yeterli olduğu, diğer konular ise hukuki nitelemeye dair olacağından aksine iddiaları isabetli görülmemiştir. Alacaklı olduğunu iddia eden tarafın, iş bu davada genel hükümlere göre alacağını usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Nitekim, TMK 6. maddesi ve HMK 190. madde kapsamında ispat külfeti iddia eden taraftadır. Birleştirilen dosyada davalı karşı davacı, davalı karşı davacının hukuka aykırı, haksız fiilleri nedeniyle zarara uğradıklarını belirterek, iddia edilen zarar kalemlerinin tahsilini talep etmiştir. Mülga 818 BK ve yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK ‘da haksız fiilden doğan borç ilişkileri başlığı İle düzenlenmiştir. Haksız fiilin unsurları olan, hukuka aykırılık, haksız eylem, kusur, zarar ve uygun illiyet bağının bulunması halinde karşı tarafın sorumluluğundan söz edilebilecektir. Mülga 818 sayılı BK 42. maddenin karşılığı olan yürürlükte bulunan 6098 TBK’nın 50/1. maddede zarar görenin zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğuna yer verilmiştir. Diğer taraftan, zararla davalı eylemi arasında uygun illiyet bağınında bulunması ve bunun yine iddia eden tarafça ispatlanması gerekecektir. Birleştirilen davacı şirkette, asıl dosya davacı şirketle çalışılan dönemde biran için zararın oluştuğu kabul edilse dahi davacının sorumluluğun kabulü için haksız fiilin diğer unsurlarının da gerçekleşmiş olduğunun ispatı, davalı birleştirilen dosya davacısı şirket üzerinde olmasına rağmen bu hususlar usulüne uygun delillerle ispat edilememiştir. Tanıkların beyanı tek başına ispata yeterli olmayacaktır. Kaldı ki tanık beyanlarında belirtilen konuların bir çoğu teknik bilirkişiler tarafından zaten değerlendirilmiştir. Taraflar arasında sözlü sözleşmenin varlığının kabul edilmiş olması nedeniyle, davalı birleştirilen dosya davacı şirket talebinin 6098 sayılı TBK ‘nın 114/2. fıkrasının da yer verilen düzenlemeyle birlikte değerlendirilmesi isabetli olacaktır. TBK ‘nın ikinci ayrımının başlığı “ Borçların İfa edilmemesinin sonuçları “ dır. Bu başlık altında yer alan maddelerden 114. maddenin üst başlığı ise sorumluluğun ve giderim borcunun kapsamıdır. TBK 114/2. fıkrasında, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanacağı belirtilmiştir. Somut davada yukarıda yer verildiği üzere, birleştirilen dosya davacısı buna dair iddialarını ispat edememiştir. Diğer yandan, İcra ve İflas Kanunun 67. maddesi gereğince ,asıl dosya davacısı olan takip alacaklısı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilebilmesi için 67/2 fıkrada ifade edildiği üzere, alacaklının takibinde haksız olmakla birlikte ayrıca kötüniyetli olması gerekecektir. Somut davada, davacının başlatmış olduğu İcra takibinin haksız olmasına rağmen kötüniyetli olduğunu dair dosyada herhangi bir delil mevcut değildir. Bu nedenle, davalı karşı davalının buna dair istinaf nedenleride isabetli görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle taraflar arasındaki e-posta yazışmaları, teknik bilirkişi raporları, mülga 818 sayılı BK, 6762 sayılı TTK, yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK, 6102 sayılı TTK, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri ve işin niteliği gereğince, davacı şirket takip konusu fatura alacağına hak kazandığını, karşı davacı şirket ise davacının haksız eylemleri nedeniyle maddi tazminata hak kazanacağını geçerli delillerle ispat edemediği gerekçesiyle verilen mahkeme red kararında bir isabetsizlik görülmediğinden davacı ve birleştirilen dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/559 Esas, 2020/96 Karar ve 29.01.2020 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1 bendi gereğince davacı ve birleştirilen dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacıların peşin olarak yatırmış olduğu 54,40 harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.26/05/2022