Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1786 E. 2022/221 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1786 Esas
KARAR NO: 2022/221
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2021
NUMARASI: 2014/444 Esas, 2021/418 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 24/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı koopoeratifin inşaatlarını kat karşılığı yapan yüklenici …’dan bir daire satın aldığını, 27.07.2009 tarihli yönetim kurulu kararı ile de üyeliğe kabul edildiğini, fakat dairenin diğer davalı …’a muvazaalı olarak satıldığını ileri sürerek İstanbul İli, Şişli İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parseldeki … blok … no’lu bağımsız bölümün davalı … adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, tescilin mümkün olmaması durumunda, dava tarihindeki emsal dairenin rayiç bedelinin davalı kooperatiften tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu daireyi üye 3. Kişi …’e tahsis ve devir ettiğini, diğer davalı …’ın bu tahsisten yaklaşık iki sene sonra 29.12.2011 tarihinde daireyi satın aldığını, davacının hak sahibi olduğunu iddia ettiği 27.07.2009 tarih, 2009/50 nolu kararın, gerçekte olmayan bir hakkın mevcut olduğu zannı altında hataen yazılmış yok hükmünde olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin davaya konu gayrimenkulu 3. Kşi olan …’ten satın aldığını, iyiniyetli malik olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 6. Tüketici Mahkemesince 29/03/2012 tarih, 2012/266- 2012/ 113 karar sayılı kararı ile görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, karar davalı … tarafından temyiz edilmiş, karar Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2013/1123 E. 2013/1430 K. Sayılı kararı ile onanmıştır. İlk derece mahkemesi bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının davaya konu daireyi, davalı kooperatife ortaklığı olmaması nedeniyle satış yapması mümkün olmayan bir kısım işlerin yüklenicisi olan dava dışı … ile yaptığı satış sözleşmesi ile aldığı, bu sebeple satışın geçerli olmadığı, ayrıca davacının davasına dayanak tuttuğu 27/07/2009 tarih ve 2009/50 sayılı yönetim kurulu kararında TTK’nin 330.maddesi uyarınca toplantı ve karar nisabının oluşmaması nedeniyle yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; müvekklinin 2009 yılında davalı kooperatife iş yapan müteahhit …’ya daha önceden de yaptığı işlerin karşılığında bir miktarda nakit para vererek, E blokta bulunan bir daireyi alma konusunda anlaşmaya vardıklarını, müvekkilinin o tarihte kooperatif Başkanı olan …’ye başvurduğunu, Kooperatifinde müteahhitin alacağını doğruladığını, kooperatif’de de nakit para olmadığı için bu çözümün kabul edildiğini, müvekkilinin kendisinden talep edilen bütün işlemleri yaptığını, bu doğrultuda kooperatif Yönetim Kurulunun imza yetkili başkan ve diğer bir yönetim kurulu üyesi tarafından karar alındığını, hatta alınan bu kararın davacı müvekkili tarafından noterden tasdik edildiğini, yapılan bu işlemler neticesinde kooperatif tarafından müvekkiline noter onaylı Yönetim Kurulu kararı ve davaya konu dairenin anahtarının teslim edildiğini, müvekkilinin dava konusu daireyi kaba sıvası yapılmış bir halde teslim aldığını, dairenin elektrik ve su tesisatının dahi müvekkili tarafından yaptırıldığını, daha sonra davalı ile müteahhit … arasında anlaşmazlık çıktığı ve bunun sonucunda bazı dairelerin usulsüz olarak başkalarına satışının yapıldığının öğrenildiğini, müvekkilinin dairesi ile ilgili olarak da, kooperatif yönetimi tarafından müvekkiline ait olmayan sahte bir adrese ihtarname gönderilmek suretiyle üyeliğinin sehven kabul edildiğinin bildirildiğini, müvekkilinin böyle bir ihtarname almadığını, müteahhit …’nun 48 daireyi yaptığını, 24 tanesinin kendisine verildiğini, bu durumun dosya kapsamında yer alan kooperatif-müteahhit arasında yapılan sözleşmeler, ibranameler ve daire devirleri ile sabit olduğunu, müvekkilin Müteahhit …’nun alt taşeronu olarak pek çok işini yaptığını, müteahhitin müvekkiline olan borcunu alacağın temliki yöntemi ile ödediğini, yönetim kurulu kararını geçerli olduğunu, önceki bilirkişi … tarafından yazılan bilirkişi raporunda bu durumun tespit edildiğini, dilekçeye ekli Hukuk Genel Kurul Kararının da bu yönde olduğunu, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, çelişkinin giderilmediğini, mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, müteahhidin kooperatif ortağı olup olmamasının bir öneminin bulunmadığını, müvekkilinin “alacağın temliki “yoluyla alacağına karşılık daireyi aldığını, …’nun eskiye dair bir üyeliği bulunmasa da müteahhit sıfatıyla davalı kooperatiften alacaklı olduğunu, davalının, müvekkili için “Sehven alındı” savunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı kooperatifin üç yönetim kurulundan ikisinin imzası ile karar almaya yetkili olduğunu, hem davacı müvekkilinin üyeliğine dair Yönetim Kurulu kararı altında imzası bulunan Yönetim Kurulu üyesi … ile huzurdaki davada davalı … vekili olarak bulunan avukat Av. … ‘ın aynı kişiler olduğunu, davalı …‘ın iyiniyet iddiasında bulunamayacağını, mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, müvekkilinin diğer üyeler gibi tüm akçeli yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin araştırılmadığını, kooperatifin üye sayısının araştırılmadığını, … tarafından hazırlanan raporda işaret edilen konularda inceleme yapılmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, kooperatif üyeliğine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının peşin bedelli ortak olup olmadığı, ortaklık bedelinin yatırılıp yatırılmadığı ve taşınmazı/bedeli hak edip etmediği noktasında toplanmaktadır. 23.11.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalı kooperatif ile dava dışı … arasında yapılan 20/03/2008 tarihli sözleşme gereğince kooperatife ait …ve … Blokların inşaatının kalıp demir ve beton işçiliğinin … tarafından yapılması konusunda anlaşmaya varıldığı, iş bedelinin 59.500,00 TL. olduğu, bunun dışında kooperatif ile müteahhit … arasında başka bir sözleşme sunulmadığı gibi müteahhidin yapacağı işler karşılığında bedel yerine kooperatiften daire verileceğine dair bir sözleşmede bulunmadığı, esasen böyle bir sözleşme olsa bile bu sözleşmenin bir bedel karşılığında kooperatif dairelerinin devri sonucunu doğuracağından 1163 sayılı K.K.42.md. gereğince genel kurul kararı ile mümkün ve geçerli bir sözleşme haline gelebileceği, olayda böyle bir genel kurul kararı olmadığından müteahhidin para yerine daire almak sureti ile iş yapmasının da mümkün bulunmadığı, dava dışı …’nun kooperatif ortaklığı buulnmadığı için herhangi bir ortaklık devrinin de söz konusu olmadığı, ancak kooperatif yönetim kurulunun davacının satın alma iddialarını kabul ederek 27/07/2009 tarihli 2009/50 no.lu kararı ile davacıyı ortak olarak kabul ettiği ve davacının bu kararla ortaklık sıfatını kazandığı, ancak yönetim kurullarının her hangj bir ortağı borçsuz üye olarak kabul etme yetkisinin bulunmadığı, Kooperatifler Hukukunda ve uygulamasında bu şekildeki ortaklıklara sabit fiyatlı ortaklık adı verildiği, sabit fiyatlı ortaklığın ancak muayyen şartların var olması halinde sadece genel kurul kararı ile tesis edilebilen bir ortaklık olduğu, böyle bir genel kurul kararı bulunmadığı, davacı ile dava dışı müteahhit … arasında yapılmış bulunan 15/07/2009 tarihli sözleşmede, müteahhidin … Blok … no.lu dairenin bitmiş vaziyette kooperatif tarafından davacıya tahsis ettirileceğini taahhüt ettiği, bu taahhüdün TBK. md.128 ile düzenlenen üçüncü kişinin fiilini üstlenme olduğu, davacıya karşı kooperatif fiilini üstlenen müteahhit …’nun bu taahhüdünden sorumlu olacağı, ancak kooperatifin davacıyı sabit fiyatlı ortak olarak kabulünün mümkün bulunmadığı, davacının diğer ortaklar gibi kooperatife karşı akçalı yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumlu olduğu, davacının yaptığı işlerin karşılığını müteahhitten talep edebileceği, davacının dava konusu daire ile ilgili tescil talep hakkı doğmamış bulunduğundan bu tescile bağlı olan diğer ortak …’ın kooperatifin daire tahsisi ve satışı ile ilgili işlemlerinin iptalini talep etme hakkı da henüz doğmadığı, davacının tescil talep hakkının doğması bu hususun kesinleşmesi halinde mevcut dairenin tahsisteki öncelik hakkının davacıya mı ait olacağı yoksa …’a mı ait olacağı ve davacının daire sahibi olamaması halinde tazminat hakkının doğup doğmayacağı hususlarının tartışılabileceği belirtilmiştir. 25.02.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacının ortak olduğuna ilişkin ortaklık senedini ibraz etmediği, bu sebeple ortaklığa kabul ve yatırdığı bedelin tespitinin mümkün olmadığı, davalının kooperatif ortağı olduğunu iddia ettiği tarihten itibaren genel kurul hazirun cetvelleri de ibraz edilmediğinden davacının genel kurullara katılıp katılmadığının tespit edilemediği, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu m.95 ve m.98 yollamasıyla, 27.07.2009 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK. 330 maddesi gereğince yönetim kurulunun en az (3) üyeden oluşacağı, Yönetim kurulunun üye tam sayısının yarısından bir fazlasıyla toplanıp, oyçokluğu ile (çoğunlukla) karar vermesi gerektiği, yasal olarak küsuratlar dikkate alınmadığından davalı kooperatif yönetim kurulunun hem toplantı hem de karar yeter sayısı 3’de 3 olduğu, 27.07.2009 tarihli kararda yönetim kurulu üyelerinden l’inin toplantıya katılmadığı, diğer iki yönetim kurulu üyesi tarafından kararın imzalandığı, Hem toplantı, hem de karar nisabının olmadığı yönetim kurulu kararlarının yasal olarak yok hükmünde olduğu, davalı kooperatif inşaatının bir kısım işlerinin asıl yüklenicisinin …, alt yüklenicisinin ise davacı … olduğu, dava dışı …’nun, davalı kooperatifte ortak olmadığı için davalı kooperatifteki ortaklık payının davacı …’e devretmesine kanuni imkan bulunmadığı, davacı tarafından ortaklık senedinin dosyaya sunulmadığı, davacının davasına dayanak tuttuğu davalı kooperatif yönetim kurulunun 27.07.2009/2009-50 sayılı kararında (3) kişiden oluşan yönetim kurulu üyelerinden (2)sinin imzasının bulunduğu, 1163 sayılı KK.m.55 ve 1163 sayılı KK.m.98 yollamasıyla 6762 sayılı TTK.m.330 yönünden toplantı ve karar nisabı oluşmadığından 27.07.2009/2009-50 sayılı YK kararının yok hükmünde olduğu, davalı kooperatifçe 3194 sayılı İmar Kanunu Geçici (16).maddesine istinaden, dava konusu (2) nolu bağımsız bölümün bulunduğu ana yapı için bedelini ve ferilerini kanunen yetkilendirilmiş kurmlara ödemek suretiyle Yapı Kayıt Belgesi almış olmasının, davalı kooperatifte ortak olmayan davacı yönünden usuli hak kazandırıcı bir işlem olarak nitelendirilemeyeceği, dava konusu bağımsız bölümün davalı … tarafından davalı kooperatiften değil, davalı kooperatiften ortak sıfatıyla ve ferdileşme suretiyla iktisap eden davadışı …’ten satın alındığı ifade edilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla TTK’nın 330 ve anasözleşmenin 45/2. maddelerinde, “Yönetim kurulu yarıdan fazla üyelerin katılımıyla yapılır, kararlar toplantıda bulunanların çoğunluğuyla verilir ” hükmünü düzenlemiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca ortaklar, hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadır. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin bedel ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsenmedikçe, 1163 sayılı Kanun’un 23.maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. Somut olayda, davacının ortaklığı kooperatif üyesi olan bir şahıstan devir suretiyle almadığı, davacıya verilmiş bir ortaklık senedinin de bulunmadığı, 27.07.2009 tarihli yönetim kurulu kararında yeterli nisabın bulunmadığı bu sebeple yok hükmünde bulunduğu gibi ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı verilmesi veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırması konusunda geçerli bir genel kurul kararının da bulunmadığı, davacının dava konusu daire ile ilgili tescil ve tazminat talep etme hakkının doğmadığı, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/02/2022