Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1774 E. 2021/1513 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1774 Esas
KARAR NO: 2021/1513
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2021
NUMARASI : 2021/63 Esas, 2021/314 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili 30/12/2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin tıbbi ilaç, satış ve pazarlama işiyle uğraştığını, müvekkili ile davalı şirket arasında tıbbi ilaç alış verişinden doğan ticari ilişkinin mevcut olduğunu, müvekkili şirketin davalı şirkete muhtelif tarihlerde tıbbi ilaç sattığını ve bu ilaçları fatura ve irsaliyeleri ile birlikte davalıya teslim ettiğini, bu ilişki neticesinde müvekkilinin davalı şirketten olan bakiye cari hesap alacağına istinaden davalı şirketin müvekkiline iki adet çeki ciro ederek verdiğini, çeklerin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu şirketin takibe karşı itiraz veya imza inkarında bulunmadığını, sadece işlemiş faize yönelik olarak icra hukuk mahkemesinde dava açtığını, talebin mahkeme tarafından reddedildiğini, takip alacağının kesinleşmiş bir alacak olduğunu, davalı şirket tarafından dosya alacağının ödenmediğini, davalının başka borçları nedeniyle de haciz işlemlerine maruz kaldığını ve banka hesapları ile mallarının onlarca dosyadan hacizli olacağının görüleceğini, bunun üzerine taraflarınca 30/11/2015 tarihli talep ile İİK 43.maddesi gereğince davalı hakkındaki icra takibinin kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takibe dönüştürüldüğünü ve iflas ödeme emri gönderildiğini, iflas ödeme emrinin tebliğinden sonra itiraz dilekçesinde borcun tamamını kabul etmediklerini, böyle bir borcun olmadığına yönelik itirazda bulunduklarını, önceki aşamada ise borcun neden kabul ettikleri hususunun açıklanması gerektiğini, davalı şirketin bu tavrının tamamen kötü niyetli ve iflası geciktirmeye ve müvekkili şirketi mağdur etmeye yönelik olduğunu iddia ederek, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazının kaldırılarak İİK 174.maddesi gereğince iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı tarafın iddialarının aksine itirazlarının yerinde bir itiraz olduğunu, müvekkili şirketin icra takibine konu çeklerden dolayı davacı tarafa ödenmemiş bir borcunun bulunmadığını, çeklerin davacı tarafça belirtildiği şekilde taraflar arasındaki cari hesap borcuna karşılık tanzim edilmiş olup, tüm ödemelerin ve mahsuplaşmaların cari hesap üzerinden yürütüldüğünü, yargılama sırasında müvekkili şirkete ait ticari defter ve belgelerin bilirkişi marifetiyle incelenmesi neticesinde cari hesap ilişkisi içerisinde davacının takibe konu etmiş olduğu alacağın ödenmiş olduğu ve çeklerden dolayıda herhangi bir borcunun bulunmadığının ortaya çıkacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2015/1304 ESAS, 2019/1202 KARAR VE 16/12/2019 TARİHLİ KARARI İLE; Dava kambiyo senetlerine dayalı iflas yoluyla takip olduğundan, yapılan bilirkişi incelemesi ve alınan depo kararlarının davalı tarafça uyulmamış olması nedeniyle İİK 174.maddesi gereğince davalının itirazının haksız olması nedeniyle davalı şirketin iflasına karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir.
DAİREMİZİN 2020/1943 ESAS, 2020/2185 KARAR VE 17/12/2020 TARİHLİ KARARI İLE; ” … İcra ve İflas Kanunun 166. maddenin üst başlığı, “ İflas kararının tebliği ve ilanı “ dır. 166/2. fıkrada, karar tarihinde, tirajı ellinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte İflas edenin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edileceği, tirajı ellinin ( 50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetenin yayınlandığı yerin aynı zamanda muamele merkezi ise mahalli gazetede ilan yapılmayacağına yer verilmiştir. Mahkeme tarafından ilanın yapılmasına ilişkin ara kararın oluşturulduğu, ancak 158/1 ve 173/2.fıkrada belirtilen şekilde, iflas davasının açıldığına dair yasanın atıf yaptığı İİK 166/2. fıkrası gereğince ilan yapıldığına dair gazete nüshalarından sadece Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yapılan ilan örneğinin dosya içerisinde mevcut olduğu, yasada belirlenen tirajı 50.000 üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yapılması gereken ilana ise gerek fiziken gerekse de sistem üzerinden yapılan inceleme neticesinde ulaşılamamıştır. Mahkemece, tensip zaptında ilanların yapılmasına dair ara karar oluşturulduğu, 11/03/2016 tarihli müzekkerelerin hazırlandığı, ancak daha sonraki celselerde yalnızca ilanların yapılmış olduğunun belirtilmiş olmasına rağmen ilanın yapıldığı gazete nüshaları ile ilgili herhangi bir açıklama da bulunulmadığı anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 173/2. fıkrasındaki, İflas takibi kesinleştiğinde 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir, İflas talebinin ilanından itibaren on beş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler düzenlemesi emredici niteliktedir. İlan yapılmadan verilen İflas kararı anılan yasa hükmüne aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile başlatan takip sonucunda açılan İflas davasında, 2004 sayılı İİK’nın 158/1 ve 173/2. fıkrasının emredici düzenlemesi kapsamında aynı yasanın 166/2. fıkrası çerçevesinde gerekli ilanların yaptırılması gerekirken yaptırılmamış olması yerinde olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin kabulüne … ” karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; dosyanın incelenmesinde, 26/01/2016 tarihinde ilan metninin hazırlandığı ve aynı tarihli yazı ile Basın İlan Kurumu Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, yazılan müzekkerinin Av. … tarafından mahkemeden elden takip edilmek üzere alındığı anlaşılmakla, bu yazının gereği olarak Basın İlan Kurumu aracılığı ile ilanların yapılıp yapılmadığı, buna ilişkin ilan ücreti dekontu vs. bilgi ve belgelerin araştırılarak, mahkemeye bilgi verilmesi davacı vekilinden ve Basın İlan Kurumundan sorulması için müzekkereler yazıldığı, Basın İlan Kurumu tarafından, anılan müzekkere gereği olarak ilanların yapıldığına dair 28/01/2016 tarihli … Gazetesi’nin tamamının gönderilmiş olup, adı geçen gazetenin 15. Sayfasında mahkememiz ilanının yapıldığı anlaşılmış olmakla, ilana ilişkin eksiklik olmadığı görüldüğü, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi’nin 2020/1943 Esas, 2020/2185 Karar nolu kaldırma kararının gerekçesi olan ilanın yapıldığının tespit edildiği, davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan satışa konu malın bedeli icra dosyasında senede dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus takibe konu edildiği, bu takibe itiraz edilmediği, sadece faiz yönünden İcra Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı ve davanın reddolunduğu, akabinde kesinleşmiş olan bu takip talebine karşı davacı tarafça bu kez takibin kambiyo senedine dayalı olarak iflas yolu ile takibe dönüştürüldüğü ve davalı tarafın buna itirazda bulunduğu bunun üzerine davacı tarafça itirazın usulsüz olduğu mallara ve ödemeye ilişkin daha önceki kambiyo senetlerine mahsus yol ile yapılan takibe ilişkin itiraz olmadığından itirazın yasal dayanağının bulunmadığı bahsi ile İİK. 174. Maddesi uyarınca iflasına karar verilmesi talep ettiği, mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre davacının takipteki miktar kadar alacağı bulunduğu tespit edildiği, bunun üzerine de davalı tarafa ödeme emri çıkarıldığı, ancak tarafların sulh görüşmesi içerisinde olduğu bildirilmesi üzerine taraflara süre verildiği, belirtilen süre içerisinde davalı tarafça sadece 50.000,00 TL’lik ödeme yapılmış ve tarafların sulh olamadığı anlaşıldığı, sulh görüşmeleri neticesinde davalı tarafça 50.000,00 TL’lik ödeme dikkate alındığında yeniden depo emri esas olacak şekilde icra müdürlüğünden kapak hesabının istenildiği ve sunulan kapak hesabına göre de davalı tarafa 273.941,54 TL’lik bakiye borç miktarı için usulüne uygun depo emrinin çıkarıldığı, ancak davalının bu depo emrine uymadığı, davalı vekilince 16/12/2019 tarihli oturumda depo emrine uyamadıklarının ikrarı ile yeniden süre talep etmişler ise de süre talebi yerinde görülmediği, davanın, kambiyo senetlerine dayalı iflas yolu ile takip olduğundan ve usulüne uygun yapılan bilirkişi incelemesi ile alınan depo kararlarının davalı tarafça uyulmamış olması nedeni ile davalının İİK. 174. Maddesi uyarınca itirazında haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve davalı şirketin iflasına, karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; iflas kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece yalnızca istinaf kararındaki usuli eksiklik bakımından inceleme yapılarak esasa ilişkin eksikliklere hiç değinilmeden iflas kararı verildiğini, ilk iflas kararında eksiklerin ve hatalar söz konusu olduğunu, ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığını, yapılan itirazlara rağmen mükerrer tahsilata yönelik hiçbir değerlendirme yapılmadığını, itirazları üzerine tanzim olunan ek raporlarda ise kök raporda yapılan hesaplamalarla ilgili bir değişiklik olmadığının belirtildiğini, takip konusu çeklerin cari hesap borcuna mahsuben verildiğini, taraflar arasındaki cari hesap borcuna karşılık çeklerin tanzim edildiğinin açık bir şekilde beyan edildiğini, davacı tarafın alacağına mahsuben 300.000,00 TL tahsilat yaptığını, tahsilat sonucunda çeklerden dolayı bir alacağının kalmasının mümkün olmadığını, kök raporda davacı kayıtlarına göre 70.731,40 TL olduğunun tespit edildiğini, çeklerin 21/03/2013 ve 26/03/2013 tarihlerinde karşılıksız çıkmasına göre 14/04/2014 tarihli 300.000,00 TL’nin mahsubu için öncelikle bu tarih itibariyle mevcut borca, toplam çek bedelini eklemeleri ve bakiye alacağının tespiti gerektiğini, çeklerin tamamının mahsup suretiyle ödenmiş olduğunu, kararın hatalı ve hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, iflas kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK’nun 171 ve 176/b maddeleri arasında düzenlenmiş olan, Kambiyo Senetlerine Özgü İflas Yoluyla Takip sonucu borçlunun borcu ödememesi nedeniyle İİK 174.maddesi gereğince itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir. Taraflar arasında; cari hesaba dayanan ticari ilişkinin mevcut olduğu, takip konusu çeklerin cari hesaba istinaden davacı alacaklı şirkete verilmiş olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; davalının yapmış olduğu kısmi ödemenin mahsup edilip edilmediği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun ve kararın usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. 2004 sayılı İİK’nın 171.maddesinin üst başlığı iflas yolu ile takip olup, maddede ödeme emri düzenlenmiştir. 171/4.bentte; beş gün içinde borç ödenmediği, itiraz veya şikayet edilmediği takdirde alacaklının ticaret mahkemesinde borçlunun iflasını talep edebileceği ihtarının yazılacağı belirtilmiştir. 172.maddede ise; itiraz veya şikayet, 173.maddede, iflas davası düzenlenmiş, 173/1.fıkrada borçlunun beş gün içinde borcu ödemez, itiraz veya şikayette bulunmazsa alacaklının bu durumu tevsik eden ödeme emri nüshası ile ticaret mahkemesinden borçlunun iflasına karar verilmesini isteyebileceği, iflas takibinin kesinleşmesinde 166.maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile ilan edileceği, iflas talebinin ilanından itibaren on beş gün içinde diğer alacaklıların davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilecekleri, mahkemenin yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcun ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini, 158.madde uyarınca emredeceği, bu emrin yerine getirilmemesi halinde, iflas kararı verileceği, 174.maddesinde ise, itiraz veya şikayet olunması halinde mahkemece 158.madde uyarınca iflas davasını karara bağlayacağına yer verilmiştir. Dosya kapsamından; davacı alacaklı şirket tarafından davalı şirket ile dava dışı … A.Ş hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 29/11/2013 tarihinde 159.192,00 TL asıl alacak, 7.142,47 TL işlemiş faiz, 15.919,20 TL %10 tazminat ve 477,58 TL %0,30 komisyon olmak üzere toplam 182.731,25 TL tutarındaki alacağın kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla tahsili amacıyla icra takibi başlattığı, takip konusu çeklerin borçlulardan … A.Ş.’nin … Bankası A.Ş.’nin Nuruosmaniye Şubesinden davalı borçlu şirket adına 21/03/2013 ve 26/03/2013 tarihlerinde keşide edilen 79.192,00 ve 80.000,00 TL bedelli çekler olduğu, çeklerin davacı şirket tarafından bankaya ibrazında karşılıksız çıktığı, takip sonucunda davacı şirket tarafından davalı şirket hakkında aynı alacak nedeniyle bu kez İstanbul 35. İcra Müdürlüğünde kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takip başlattığı, davalı borçlunun takibe karşı 11/12/2015 tarihinde yasal sürede itiraz ettiği, iflas ödeme emrinin 07/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, iş bu davanın 30/12/2015 tarihinde yasal süre içerisinde açılmış olduğu, davacı şirket tarafından cari hesap alacağı ile ilgili olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı borçlu şirket hakkında icra takibi başlattığı, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine davacı alacaklı şirket tarafından borçlu hakkında İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/66 Esas, 2015/687 Karar sayılı dosyasında 20/02/2014 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, dava değerinin fatura ve irsaliye karşılığında tıbbi ilaç satışına dair satışlardan dolayı 355.291,00 TL olduğu, mahkemece 03/12/2015 tarihli kararda, davacı kayıt ve defterlerine göre davacı alacağının 355.291,00 TL, davalı kayıt ve defterlerine göre ise 394.542,72 TL olduğu, başka bir ifade ile davalının ticari defter ve kayıtlarının davacının kayıtlarını teyit etmekte olduğu, hatta davalı kayıtlarına göre alacak talebinin üzerinde borç kaydının bulunduğu gerekçesiyle ve sonradan yapılan ödemelerin icra müdürlüğünde nazara alınacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takibin 355.291,00 TL üzerinden devamına, davadan sonra 14/04/2014 tarihinde yapılan 300.000,00 TL tutarlı ödemenin icra müdürlüğü tarafından infaz sırasında dikkate alınmasına karar verildiği, söz konusu kararın taraflara tebliğ edildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleştiği, davacı şirket tarafından iş bu takibe konu çeklerin ise aynı cari hesap alacağına istinaden verilip karşılıksız çıkması üzerine takip başlatıldığı, itiraz üzerine ise yasal süre içerisinde itirazın kaldırılması ile birlikte davalı şirketin iflasının talep edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece; tarafların tacir ve işin ticari iş olması nedeniyle taraflara ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 16/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacının incelenen ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalının 2013 ve 2014 yılları ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı tarafça ibraz edilen 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defterlerin incelenmesinden, davacı tarafından 2013 yılında davalı adına muhtelif tarihlerde tanzim edilen faturalar karşılığı tahsil edilen tutarların davalı hesabına alacak kaydedildiği, davacının davalıdan 18/11/2013 tarihi itibariyle 394.767,44 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalının incelenen ticari defterleri ile uyumlu davacıya ait muayyen kayıtların tetkikinde, davacı tarafından davalı adına tanzim edilen faturalar karşılığı yapılan ödemelerin tenzili ile davalının davacıya 18/12/2013 icra takip tarihi itibariyle 394.542,72 TL borçlu gözüktüğü, 224,72 TL farkın protesto masrafı olarak davalı şirket hesaplarına borç kaydedilmesinden kaynaklanmış olduğu, her iki taraf muavin kayıt dökümlerinde 31/12/2012 yıl sonu borç / alacak bakiyesinin 70.731,40 TL olarak belirlendiği ve 01/01/2013 tarihine aynı bakiyenin devrettiği, takibe konu çekler toplamının 159.192,00 TL çeklerin ödenmemesi nedeniyle 394.542,72 TL tutarındaki davacı alacağına eklenmesi sonucu davacı alacak tutarının 553.734,72 TL olduğu, davacının 2014 yılı defter ve kayıtlarına göre davalının davacıya 14/04/2014 tarihinde banka havalesi ile yapılan 300.000,00 TL’nin davacının alacağından mahsubu ile davalının davacıya son ödeme tarihi itibariyle ( 553.734,72 TL – 300.000,00 TL ) = 253.734,72 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, 159.192,00 TL takip tutarının tahsilat sonrası kalan borç bakiyesi 253.734,72 TL’nin içinde kaldığından davacının çek tutarları 159.192,00 TL alacağı konusunda takip yürütülebileceği görüşüne varıldığı, sonuç olarak, 18/11/2013 takip tarihi itibariyle davalıdan 182.731,25 TL asıl alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili; bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, raporda ifade edilen 14/04/2014 tarihli 300.000,00 TL tutarlı tahsilatın davalı şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibe konu 355.291,00 TL borcunu teminen davalı lehine ipotek veren … ile davalı şirket aleyhine başlatılan dosyada yapılan ipotek takibine konu ipotek bedeli olan 300.000,00 TL karşılığında … tarafından yapılmış ödeme olduğu, söz konusu dosyada alacağa mahsup edildiğini, taraflarınca İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/66 Esas sayılı dosyasında açılan itirazın iptali davasında mahkemece verilen ve kesinleşen kararda bahse konu 300.000,00 TL’lik ödemenin infazı sırasında icra müdürlüğü tarafından nazara alınmasına karar verildiğini belirtmiştir. 06/06/2018 tarihli bilirkişi heyet ek raporunda; iki adet takip yapıldığının görüldüğü, her iki tarafın ticari defterleri sonucunda çıkarılan hesaplamaya ve kök raporun bu bölümüne aynen katıldıklarını, depo emrine esas hesaplama sonucunda davacı tarafın davalıdan rapor tarihi dikkate alındığında 285.346,69 TL, duruşma tarihi dikkate alındığında 297.206,04 TL alacaklı olabileceği belirtilmiştir. Davalı vekili tarafından ek bilirkişi raporuna karşı itiraz edilerek, 300.000,00 TL’lik tahsilat sonucunda çeklerden dolayı davacı alacağının kalmadığını iddia etmiştir. Davacı vekili 05/11/2018 tarihli zapta geçen beyanında, davalının ödeme iddiasını kabul etmediklerini, o ödemelerin başka dosyadaki alacaklarla ilgili olduğunu, mahsubun söz konusu olmadığını, davalı tarafın itirazının kaldırılarak depo emri çıkarılmasını talep etmiştir. 19/11/2018 tarihli 2.ek bilirkişi raporunda; 18/02/2019 tarihli duruşma tarihi dikkate alındığında, davacının davalıdan 279.747,87 TL alacaklı olabileceği belirtilmiştir. Mahkemece 28/12/2018 tarihli ara kararında; toplam 313.873,79 TL alacak tutarının depo kararının ulaştığı tarihten itibaren yedi gün içinde ödenmesi veya mahkeme veznesine yatırılması, yedi gün içinde ödeme olmadığı veya depo edilmediği taktirde şirketin İİK 258.maddesi uyarınca ilk oturumda iflasına karar verileceğine dair ihtarname düzenlendiği, depo kararının davalı şirket vekiline 10/01/2019 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davalı şirket vekili tarafından 16/12/2019 tarihli duruşma celsesine geçen beyanı ile depo emrinin tebliğ edildiğini, ancak müvekkilinin ödeyemediğini, yeniden süre verilmesini talep ettiği, davacı vekili ise aynı celsede yeni süre verilmesine muvafakatlarının olmadığını beyan etmesi sonucunda mahkemece davalı şirketin iflasına karar verilmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 171.maddesinin üst başlığı iflas yolu ile takip olup, maddede ödeme emri düzenlenmiştir. 171/4.bentte; beş gün içinde borç ödenmediği, itiraz veya şikayet edilmediği takdirde alacaklının ticaret mahkemesinde borçlunun iflasını talep edebileceği ihtarının yazılacağı belirtilmiştir. 172.maddede ise; itiraz veya şikayet, 173.maddede, iflas davası düzenlenmiş, 173/1.fıkrada borçlunun beş gün içinde borcu ödemez, itiraz veya şikayette bulunmazsa alacaklının bu durumu tevsik eden ödeme emri nüshası ile ticaret mahkemesinden borçlunun iflasına karar verilmesini isteyebileceği, iflas takibinin kesinleşmesinde 166.maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile ilan edileceği, iflas talebinin ilanından itibaren on beş gün içinde diğer alacaklıların davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilecekleri, mahkemenin yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcun ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini, 158.madde uyarınca emredeceği, bu emrin yerine getirilmemesi halinde, iflas kararı verileceği, 174.maddesinde ise, itiraz veya şikayet olunması halinde mahkemece 158.madde uyarınca iflas davasını karara bağlayacağına yer verilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi rapor ve kök raporlarında her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun şekilde düzenlendiği, takibe konu edilen cari hesap borcuna karşılık alacağın her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, her ne kadar davalı borçlu şirket tarafından 300.000,00 TL tutarında ödemenin gerçekleştirildiği ve takip konusu çekle ilgili olarak borcun kalmadığı savunmasında bulunulmuş ise de taraflar arasında görülen ve kesinleşen cari hesap alacağına ilişkin mahkeme kararında karara esas olan takip konusu borca ilişkin olarak 300.000,00 TL’lik tutarın mahkeme hükmünde mahsubuna karar verildiği, söz konusu ödeme ve mahsup işleminin dava dışı cari alacak tutarı ile ilgili olduğu, iş bu dava dosyasındaki alacakla ilgili bulunmadığı, 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi gereğince tarafların ticari defter ve kayıtlarının delil niteliğinde bulunduğu, davalı tarafın usulüne uygun şekilde gerçekleştirilen depo kararı tebliğine rağmen depo emrine esas alacağı ödemediği veya mahkeme veznesine depo etmediği sabit olduğundan davalı vekilinin dava dışı dosya alacağı ile ilgili olarak ileri sürmüş olduğu savunmasının yerinde olmadığı, davacının takip konusu alacağını usule uygun deliller ile ispat etmiş olduğu kanaatine varılarak davalı vekilinin aksine iddialarının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takip başlatan davacı alacaklının, takip konusu alacağının sübuta erdiği, takibe konu edilen alacağa dair depo kararına esas olan alacak davalı borçluya ihtar edildiği, meşruhatlı şekilde yapılan ihtara rağmen borcun ödenmediği, hatta ödeyememe hususunun davalı vekili tarafından duruşma zaptına geçirilen beyan ile ifade edildiği, bu anlamda ve yasanın emredici düzenlemeleri kapsamında davalı borçlu şirket yönünden verilen iflas kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/63 Esas, 2021/314 Karar ve 24/05/2021 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın davalı tarafça peşin olarak yatırılmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İcra İflas Kanunun 164/2.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.23/12/2021