Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1744 E. 2022/308 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1744 Esas
KARAR NO: 2022/308
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 02/07/2021
NUMARASI: 2019/67 Esas, 2021/576 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sözleşmeden kaynaklı 27/05/2019 tarihli faturalarda belirtilen alacağının ödemediğini, davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalı/ borçlunun icra takibine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili birleşen İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/131 E. sayılı dosyasında da; davalının sözleşmeden kaynaklı 47.332,65 TL tutarındaki cari hesap alacağını ödemediğini belirterek 47.332,65 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili asıl dosyadaki cevap dilekçesinde özetle; HMK madde 17 kapsamında yetki sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin 33. Maddesi gereğince yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında 05.07.2018 tarihinde “… Üye Sözleşmesi” imzalandığını, davacının, müvekkilinin maliki olduğu ve davacıya yönlendirilen araçların onarımlarını, tamir ve periyodik bakımlarının yapılarak müvekkile teslimini ve bu süreçte bu işleri yapmaya ehil ve basiretli bir tacirin sorumlulukları ve yetkinliği doğrultusunda sözleşme şartlarına uygun bir şekilde yerine getirmeyi taahhüt ettiğini, sözleşmenin, davacının sözleşme yükümlerine aykırı davranışları sebebiyle sona erdirildiğini, faturaların gerçeği yansıtmadığından davacıya iade edildiğini belirterek davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili birleşen dosyada; müvekkilinin sözleşmedeki edimlerini yerine getirdiğini, davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, HMK 17. Meddesindeki yetki sözleşmesi kuralı uyarınca dava İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerekirken davanın yetkisiz Mahkemede açıldığı gerekçesi ile “….Mahkememizin asıl ve birleşen dosya yönünden YETKİSİZLİĞİNE, 2-Davaya bakmaya İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin YETKİLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,…” karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas Sayılı dosyasında icra dairesinin yetkisine itiraz etmediğini, yetkiyi zımnen kabul ettiğini, yine davalının birleşen dosya olan İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/131 E.sayılı dosyasında yetki itirazında bulunmadığını, bu sebeple İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu kabul eden karşı tarafın yetkisizlik itirazında bulunmasının kötü niyetli olduğunu, ilk derece mahkemesinin bu itiraz doğrultusunda yetkisizlik kararı vermesinin açıkça hukuka aykırı bulunduğunu, tarafalar arasında akdedilen yetki sözleşmesi ile yasal olarak genel-özel yetkili olan mahkeme ve icra dairelerinin yetkisinin ortadan kalkmayacağını, somut olayda karşı tarafın davanın açıldığı tarihteki yerleşim yerinin/şirket merkezinin” … Cad. … Sk. No… Ümraniye/İstanbul” olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, asıl dosyada sözleşmeden kaynaklanan fatura bedellerinin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkin olup, birleşen dosyada ki talep ise alacak istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, sözleşmede mevcut yetki şartının bağlayıcı olup olmadığı ile verilen hükmün usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığıdır. Dava dilekçesi davalı vekiline 11/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin yasal süresi içerisinde 21/10/2019 tarihinde sunulduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında akdedilen 05.07.2018 tarihli …- Üye Sözleşmesi’nin 33. Maddesinde; ” Taraflar, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ile ilgili olarak ortaya çıkacak ihtilaflarda hakem bilirkişiye gitme hakkına sahiptir. Ancak, bu hak, tarafların mahkemeye başvurma hakkına haleldar etmez. Bu durumda İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri yetkilidir.” düzenlemesinin bulunduğu anlaşılmaktadır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uyuşmazlıkla ilgili “Sözleşmeden doğan davalarda yetki “ başlıklı 10. maddesi “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” hükmünü, “Yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü, aynı Kanun’un 448. maddesi gereğince kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı hükmünü ihtiva etmektedir. HMK m. 17’nin ikinci cümlesine göre, “Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan yetki sözleşmesinin, münhasır yetkili olacağı, madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır. Somut uyuşmazlıkta, Davalı icra dairesinin yetkisine itiraz etmese de mahkemenin yetkisine itiraz edebileceği, davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşmenin 33. Maddesinde de İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğu belirlenmiştir. Tacir olan taraflar arasında yapılan sözleşmedeki düzenleme dikkate alındığında, İstanbul Mahkemelerinin yetkisi münhasır yetki olup bu nedenle davanın İstanbul Mahkemelerinde görülmesi gerekir. Bu sebeple mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 bendi gereğince kesin olmak bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/03/2022