Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1729 E. 2023/59 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1729 Esas
KARAR NO: 2023/59
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/05/2021
NUMARASI: 2019/270 Esas, 2021/385 Karar
DAVA: ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2018/1084 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2018/956 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl Dava (İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/270 Esas 2021/385 Karar sayılı dosyası) Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında düzenlenen Fotovotaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi Sözleşmesi gereğince müvekkilinin güneş enerjisinden elektrik üretimi projesine uygun araziyi araştırırak bulma, proje geliştirme yükümlülüğü altına girerken, davalı şirketin de her projede her 1 MWP karşılığı 50.000 Euro ödeme yapma taahhütü altına girdiğini, müvekkili tarafından geliştirilen … Projesinde, müvekkilinin yasal prosedürler gereği firma başına 999 kWe olmak üzere 8 Şirket için 10 adet toplamda 8.991 kWe kapasitesinde çağrı mektubu başvurusunda bulunduğunu, söz konusu 10 adet başvuru için de çağrı mektubu çıkartıldığını, müvekkili tarafından yapılan başvurular neticesinde 106 /89 ada-parselde bulunan davalı firmanın kendi hatalarından kaynaklanan sebepler ile kesin imar alınamayan … Ltd. Şti. adı altında başvurusu yapılan … Projesi haricindeki bütün projelerin, başvuru neticesinde talep edilen enerji miktarlarında sonuçlandırıldığını, yani bu projede elde edilen toplam enerji miktarının 8.991 kWe olduğunu, 15/12/2017 tarihinde ise projelerle ilgili kesin imarlar da alınmış olup müvekkilinin sözleşmede belirtilen edimleri tamamladığını, müvekkili tarafından geliştirilen … Projesinde, müvekkilinin yasal prosedürler gereği firma başına 999 kWe olmak üzere toplamda 9.990 kWe boyutunda çağrı mektubu başvurusunda bulunduğunu, bu başvurular neticesinde bütün projelerin, …’ın söz konusu bölgedeki trafo kapasitesi nedeniyle firma başına 700 kWe olmak üzere 10 Şirket için toplamda 7 MWP enerji miktarlarında sonuçlandırıldığını, … projesi için 29/06/2015 ve 28/07/2015 tarihinde … Dağıtım Şirketine iki ayrı başvuru yapıldığını, 06/10/2015 tarihinde ise 10 adet 700 KWE olarak çağrı mektupları çıktığını, 20/07/2017 tarihinde ise projelerle ilgili kesin imarlar da alınmış olup müvekkilinin sözleşmede belirtilen edimleri tamamladığını, proje için ödenecek miktarın 50.000 Euro olduğunu, bu tutarın ödenmesinin gerçekleşeceği aşamaların sözleşmenin 5. maddesinde belirlendiğini, müvekkilinin, her iki tarafa da tam borç yükleyen sözleşme uyarınca kendisine düşen yükümlülükleri ve edimleri yerine getirmiş olmasına rağmen, davalının sözleşmede belirtilen edim ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve herhangi bir ödeme yapılmadığını, sözleşme konusu projelerin müvekkili tarafından sözleşmeye uygun şekilde geliştirildiğini, projeler için çağrı mektupları alındığını, … uygunluk yazılarının alınmasına müteakip son aşama olan kesin imarların elde edildiğini, fakat her aşamada yerine getirilecek edimlerin karşılığını oluşturan ödemelerin ise davalı tarafından yapılmayarak müvekkilinin çok ciddi zarara uğradığını, müvekkilinin sözleşme konusu projeleri gerçekleştirmeye uygun arazileri bularak gerekli hazırlığı yapmış olmasına rağmen noterde arazilerin satış aşamasına gelindiğinde davalının, taahhüt ettiği satış bedeli ve masraflarını ödemediğini, davalının bu tutumu nedeniyle projenin üzerinde inşa edileceği arazilerin zamanında alınamadığını ve aradan geçen süre zarfında davalınında harici müdahalesiyle arazi fiyatlarında müvekkili aleyhine artış meydana geldiğini, zira sözleşmenin 5. maddesinden de anlaşılacağı üzere, sözleşme konusu iş sonunda müvekkiline, arazi satış bedelleri düşüldükten sonra kalan tutarın ödeneceğini, davalının zamanında arazileri satın almayarak çağrı mektupları çıktıktan uzun zaman sonra aynı arazileri almaya kalkması ve arada geçen sürede arazi fiyatlarına yapmış olduğu harici müdahale nedeniyle arazi fiyatlarında artış meydana gelmesi sebebiyle dolayısıyla müvekkilin alacağında ciddi oranda azalma meydana geldiğini, bu hususun …Ltd. Şti. ile davalı arasında İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen 2016/978 Esas sayılı davada bizzat davalı tarafından ibraz edilen 25/02/2016 tarihli arsa tedarikçisi …’in ve davalı şirketin yazılı beyanları ile de sabit olduğunu, belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile belirli hale geldiğinde arttırılmasını talep etmek üzere Borçlar Kanununun 99. maddesi gereğince fiili ödeme tarihindeki rayiç üzerinden olmak üzere şimdilik 1.000 Euro (dava açılış tarihindeki kura göre harca esas olması için 5.077,80 TL) alacağın 3095 sayılı kanun 4/A maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin alacağının teminat altına alınabilmesi için öncelikle teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesine, aksi takdirde ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı, vergi mükellefi bir tacir olduğundan ne kadar alacaklı olduğunu bilecek durumda olduğunu, bu nedenle davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000 Euro talepli dava açmasının HMK ve hukuka aykırı olduğunu, 18/02/2015 tarihli sözleşmenin 19. maddesi uyarınca İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığını, bu nedenle davanın yetki yönünden reddi ile İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmede para biriminin TL olarak belirlendiğini, müvekkili ile davacı arasında Fotpvoltaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi için 18.02.2015 tarihli EURO para birimiyle imzalanan sözleşmedeki müvekkilinin kaşesi üzerine atılan imzaların, müvekkilini sözleşme bedeline göre borçlandırmaya ve sözleşme imzalamaya yetkili temsilcilerine ait olmadığını, bu nedenle aynı tarihte yetkisiz, sözleşme yapmaya yetersiz kişiler tarafından EURO para birimi üzerinden imzalanan sözleşme geçersiz sayılarak, TL para birimiyle müvekkilinin yetkili temsilcileri ve davacı arasında Fotovoltaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi için yeni bir sözleşme imzalandığını, önceki sözleşmede 1 MW karşılığı belirlenen 50.000 EURO’nun, 18.02.2015 tarihli yeni sözleşmede 165.000 TL’ye dönüştürüldüğünü, bu nedenle davacının EURO para birimi üzerinden alacak iddiasının yersiz olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının, güneş enerjisinden elektrik üretimine dair 1’er MW’lik projeler geliştireceğini, bu projeler için şirketler kuracağını, projenin amacına uygun ve sözleşme ile eklerinde tarif edilen şekilde satın alınabilir veya kiralanabilir araziler bulacağını, imar süreçlerini takip edeceğini ve projenin geliştirilmesi için işin başından sonuna kadar yapılan tüm masrafların (arsa/arazi bedelleri ve 25 yıllık kira bedelleri dahil) sözleşmede her 1 MW için belirlenen proje bedeli olan 165.000 TL’den düşülerek geriye kalan bir bedel olduğunda davacıya verileceğini, davacı ile Eskişehir (9 MW), Kütahya (7 MW) ve Uşak (8 MW) olmak üzere toplam 24 MW proje geliştirme üzerinde işbirliği yapıldığını ve buna uygun olarak davacının, müvekkiline gönderdiği 21.04 2016 tarihli e-posta ekindeki excel tablosunda geliştirdiği projelerin 1 MW karşılığı bedelini bu sözleşmeye uygun olarak 165.000 TL üzerinden hesapladığını, taraflar arasında EURO para birimiyle kesilmiş bir fatura ve teamül de bulunmadığını, davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmeye göre Eskişehir (9 MW), Kütahya (7 MW) ve Uşak (8 MW) olmak üzere toplam 24 MW proje geliştirilerek çağrı kağıdı alındığını, dava konusu Eskişehir’e ait projelerin kat-i imar işlemlerinin henüz tamamlanmadığını, davacının çağrı mektubu alınmasından sonraki aşamalarda projenin geliştirilmesi ve neticelenmesine hiçbir katkısı olmadığını, bu aşamadan sonraki tüm işlemleri müvekkilinin bizzat kendisinin takip ederek yapmak ve yaptırmak durumunda kaldığını, davacının çağrı mektupları alındıktan sonraki aşamalarda sözleşmeye göre yapması gereken işleri yapmadığı ve üzerinde bulunan avansı iade etmediği için taraflar arasında ihtilaflar çıktığını, davacının, projelerin kat-i imar süreçlerine hiçbir katkısı ve iş takibi olmadığını, Uşak ve Kütahya projelerinin kat-i imar işlerinin müvekkili tarafından mühendislik firmalarına yaptırıldığını, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmediği için kat-i imar karşılığı %25’lik ödemeyi hiçbir şekilde hak etmediğini, davacının, ticareti terk ettiği 22/02/2017 tarihinden sonra bu davaya zemin hazırlamak için 23.03.2017 tarihli e-postayla projelerin imar sürecini yürütmeye dair yetki istediğini, oysa bu yaklaşımın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının basiretsiz davranışları ve hatalarıyla müvekkilini zarara uğrattığını, davacının, müvekkilinden alacaklı olmadığı gibi aksine borçlu olduğunu, davacının, geliştirilmekte olan veya başarışız olan projeler için aldığı avanslar nedeniyle müvekkiline cari hesaptan kaynaklı borcu olduğunu, müvekkilinin sözleşmeye konu projeler için davacının hesabından düşülmek üzere arazi bedeli, harç ve masraf olarak toplam 4.136.644,18 TL ödeme yaptığını, davacının ayrıca müvekkilinden aldığı avansların bakiyesi olan 617.936,24 TL’ nin harcama belgesini getirmediğini, hesabını vermediğini ve para iadesini de yapmadığını, sözleşmeye göre yükümlü olduğu halde davacının yapmadığı %25′ lik kat-i imar kısmı da davacının alacağından düşüleceğini, taahhüdüne rağmen davacının, müvekkiline devretmediği şirket ve projeler nedeniyle sözleşmeye müvekkiline ödemesi gereken 150.000 EURO cezai şart davacının yükümlülüğünde olduğu halde yapmaması nedeniyle müvekkilinin takip ettiği ve henüz tam hesabı çıkmayan kesin imar süreci masrafları ile projeler için yapılan diğer tüm masrafların toplamı da hesaba katıldığı takdirde davacının, müvekkiline borçlu kalacağını, davacının, borç alacak durumunun ancak tüm projelerin kesin imarları alınarak tamamlanmasıyla birlikte ortaya çıkacağını, davacının, haksız rekabet nedeniyle işine son verilen davalı müvekkilinin eski genel müdürü … ile de aynı dönemde sözleşme yaptığını ve aynı anda ona da hizmet verdiğini, davacının, adı geçenin kurduğu şirketlere de proje geliştirerek haksız rekabete zemin hazırladığını, …’in haksız rekabete konu şirketlerinin, müvekkili şirkete göre daha düşük m2 fiyatlarıyla taşınmaz satın almasını sağladığını, ayrıca davacının geliştirdiği 3 adet projenin bağlı olduğu şirketleri (… San. ve Tic. Ltd Şti. … Proje Paz. Dağ. San. ve Tic. Ltd. Şti, … San. Ve Tic. Ltd. Şti) …’in hissedar olduğu …. Yatırımları A.Ş.’ ne devrettiğini, bu şekilde müvekkilinin zarara uğradığını, davacının aldığı avanslardan dolayı müvekkiline olan 617.939,24 TL borcu sebebiyle davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, davacının, arazilerin zamanında alınmadığı iddiasının müvekkili ile bir ilgisinin olmadığını, davacının, geliştireceği projeler için satın alınmasını planladığı arazilerin hissedarlarının aynı gün tapuda hazır olmamaları, araziler üzerinde yer alan ipotek, haciz ve şerhler ile davacının arsa tedarikçisi …’e olan 455.000 TL borcunu ödememesi v.s. gibi müvekkili ile ilgisi olmayan nedenlerden dolayı tapu devir işlemlerinin zaman aldığını, dava konusu projeler için ön kiralama yapılıp çağrı mektubunun çıkmasından sonra satın alınacak arazilerde ise davacının arsa temin ettiği emlak komisyoncusu …’in aynı alanda faaliyet gösteren birden fazla kişiye hizmet vermesi ve arsa spekülasyonu yapmaları nedeniyle müvekkilinin fahiş fiyatlardan arazi satın almak zorunda kaldığını, davacının, geliştireceği projeler için şirketler kurduğunu, bu şirketlerden 6 adet şirketi 17.02.2015 tarihli taahhütname ile müvekkiline devretmeyi taahhüt ettiğini, davacının, çağrı mektupları alındıktan sonra taahhütnamede yer alan 5 adet şirketi müvekkiline bedeli karşılığı devrettiğini, ancak … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ni taahhüdüne ve sözleşmeye aykırı davranarak devretmediğini, bu şirketin davacı tarafından, haksız rekabet nedeniyle işine son verilen müvekkilinin eski genel müdürü …’in sahibi olduğu … Yatırımları A.Ş.’ne devredildiğinin öğrenildiğini, davacının, çağrı mektubu alınan bu şirketi devretmemesi nedeniyle sözleşmenin 4.2. maddesine göre davalı müvekkiline 150.000 EURO cezai şart ödemesi gerektiğini belirterek davanın yetki yönünden reddi ile yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, davayı kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin, davacıdan olan alacaklarının takas ve mahsubuna karar verilmesini savunmuştur.Birleşen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/956 Esas 2019/853 Karar sayılı dosyası; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında sözleşme içeriğinde belirlenen tüm masraflar dahil olmak üzere MW başına 165.000 TL proje bedelli 18.02.2015 tarihli Fotovoltaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi Sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının, güneş enerjisinden elektrik üretimine dair 1’er MW’lik projeler geliştireceğini, bu projeler için şirketler kuracağını, projenin amacına uygun|ve sözleşme ile eklerinde tarif edilen şekilde satın alınabilir veya kiralanabilir araziler bulacağını, imar süreçlerini takip edeceğini ve projenin geliştirilmesi için işin başından sonuna kadar yapılan tüm masrafların (arsa/arazi bedelleri ve 25 yıllık kira bedelleri dahil) sözleşmede her 1 MW için belirlenen proje bedeli olan 165.000 TL’den düşülerek geriye kalan bir bedel olduğunda davalıya verileceğini, davalının, geliştireceği projeler için şirketler kurduğunu, bu şirketlerden 6 adet şirketi 17.02.2015 tarihli taahhütname ile müvekkiline devretmeyi taahhüt ettiğini, davalının, çağrı mektupları alındıktan sonra taahhütnamede yer alan 5 adet şirketi müvekkiline bedeli karşılığı devrettiğini, ancak … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ni taahhüdüne ve sözleşmeye aykırı davranarak devretmediğini, bu şirketin davalı tarafından, haksız rekabet nedeniyle işine son verilen müvekkilinin eski genel müdürü …’in sahibi olduğu … Yatırımları A.Ş.’ne devredildiğinin öğrenildiğini, davalının sözleşmedeki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğini, davalının arazinin bulunması, dağıtım şirketine başvuru yapılması aşamalarında aktif rol aldığını ancak çağrı mektubu alınmasından sonraki aşamalarda tamamen pasif bir rol üstlendiğini, bu aşamadan sonraki tüm işlemlerin müvekkili tarafından bizzat kendisi takip edilerek yapmak ve yaptırmak durumunda kalındığını, davalının aldığı avanslar nedeniyle müvekkiline 617.939,24 TL cari hesap borcu olduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşme ve kurulan ticari ilişkiye istinaden müvekkilinin, gerçekleşmeyen projeler ve işlerden dolayı iade edilmesi gereken avanslar ile mevcut projelerde kullanılmayan avanslar nedeniyle davalıdan 617.936,24 TL alacaklı olduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili ile davacı arasında düzenlenen Fotovotaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi Sözleşmesi gereğince müvekkilinin güneş enerjisinden elektrik üretimi projesine uygun araziyi araştırırak bulma, proje geliştirme yükümlülüğü altına girerken, davacı şirketin de her projede her 1 MWP karşılığı 50.000 Euro ödeme yapma taahhütü altına girdiğini, müvekkili ile davacı arasında en başta EURO üzerinden çalışma yapılacağı konuşularak bu konuda 50.000 Euro’luk 09.12.2014 tarihli … Santraline Uygun Saha Geliştirme Danışmanlık Anlaşması (Ek-1 Güneş Enerji Santraline uygun Saha Geliştirme Danışmanlık Anlaşması) akdedildiğini, ancak davacının kuru sabitleme isteği üzerine 1 MW karşılığı 165.000 TL proje bedelli anlaşma yapıldığını, projeler için 1 MW karşılığı 165.000 TL tutarın müvekkili açısından ticari kar oranı düşük olacağından ayrıca enerji piyasasında döviz bazlı çalışıldığından ötürü müvekkilin talebi üzerine taraflar arasında nihai ve geçerli olan 15. madde hükmü uyarınca, önce yapılan tüm sözleşmeleri mülga eden 1 MW karşılığı 50.000 EURO üzerinden çalışılacağını öngörür Şubat 2015 tarihli Fotovoltaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi Sözleşmesi akdedildiğini, davacının ibraz ettiği sözleşmedeki imzaların sıralamasından açıkça görüleceği üzere 9. sayfadaki imza sıralaması ve imza kalemlerinin diğer sayfalardakinden çıplak gözle fark edilecek kadar farklı olduğunu, davacının EURO bazlı yapılmış olan sözleşmenin 9. sayfasını çıkartarak Türk Lirası üzerinden çalışma yapılmasını içerir önceki sözleşmenin ücret ile ilgili sayfasını eklediğini, taraflar arasında mailleşmelerden de EURO üzerinden çalışılacağının kararlaştırıldığının anlaşıldığını, yine taraflar arasındaki sözleşmedeki cezai şart başlıklı bölümden görüleceği üzere, cezai şart bedelinin EURO üzerinden belirlenmiş olmasının da, hizmet bedelinin döviz üzerinden ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğunun göstergesi olduğunu, 2015 tarihli Fotovoltaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi Sözleşmesinin (50.000 Euro üzerinden çalışılacağını içerir) 15. maddesi uyarınca, bu sözleşmenin taraflar arasında bu konuda daha önce yapılmış diğer tüm sözlü ve yazılı anlaşmaları geçersiz kılacağına ilişkin hükmü gereği, daha önce yapılmış tüm sözleşmelerin geçersiz olduğunun aşikar olduğunu, hem Türk Lirası üzerinden hem de Euro üzerinden çalışma yapılacağını öngörür iki sözleşmenin de aynı kişiler tarafından imzalanmış olduğunu, davacının, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyerek müvekkiline emeğinin karşılığı olan ödemeleri yapmadığını, proje için ödenecek miktarın 50.000 Euro olduğunu, bu tutarın ödenmesinin gerçekleşeceği aşamaların sözleşmenin 5. maddesinde belirlendiğini, müvekkilinin, her iki tarafa da tam borç yükleyen sözleşme uyarınca kendisine düşen yükümlülükleri ve edimleri yerine getirmiş olmasına rağmen, davalının sözleşmede belirtilen edim ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve herhangi bir ödeme yapılmadığını, sözleşme konusu projelerin müvekkili tarafından sözleşmeye uygun şekilde geliştirildiğini, projeler için çağrı mektupları alındığını, … uygunluk yazılarının alınmasına müteakip son aşama olan kesin imarların elde edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 4.5. maddesinde “hakedişler proje bazlı değerlendirilecektir.” hükmü uyarınca biten, kat-i imarı alınan proje bedellerinin davacı tarafından ödenmediği için taraflarınca İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/450 Esas sayılı dosyası ile alacak davası ikame edildiğini, davacının iddiasının aksine müvekkilinin yasal yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak projeler davacıya devredildikten sonra davacının, kat-i imar sürecini yürütmesi için müvekkiline vermesi gereken vekaleti vermeyerek, şehir plancıları ile işin devamını yürütüp, müvekkilini saf dışı bırakmaya çalıştığını, müvekkili tarafından yapılan başvurular neticesinde 106 /89 ada parselde bulunan davacı firmanın kendi hatalarından kaynaklanan sebepler ile kesin imar alınamayan … Ltd. Şti. adı altında başvurusu yapılan Göğem … 10 Projesi haricindeki bütün projelerde çağrı mektuplarının, başvuru neticesinde talep edilen enerji miktarlarında alındığını, projelerle ilgili kesin imarlar da alınmış olup müvekkilinin sözleşmede belirtilen edimlerini tamamladığını, davacının, dava dilekçesinin ekinde sunduğu … ada … parsel, … ada … parsel, … ada … parsellerin alış bedellerinin müvekkilinin alacak hesabından mahsup edilemeyeceğini, şöyle ki, söz konusu arazilerde proje bulunmamasına rağmen, davacı tarafından kendi insiyatifiyle bu arazilerin satın alındığını, bu nedenle bu arazilerin müvekkilinin hesabından mahsubunun yasal olarak mümkün olmadığını, başarısız projeler aradaki anlaşma ve mahsuplaşma belgesi gereği davacı firma uhdesinde olmakla beraber başarılı projeler için verilen avansların sözleşme gereği müvekkilinin alacağından düşüleceğini, müvekkilinin alacağının ise İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/450 Esas sayılı dosyasında belirleneceğini, söz konusu davada avanslar düşülerek alacaklarına hükmedileceği için huzurdaki davada karar verilmesi mükerrerlik oluşturacağından bu nedenle işbu davanın devamında hukuki yarar bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında münhasır çalışma sözleşmesi bulunmadığını, müvekkilinin, bizzat davacı şirketin yetkilileri tarafından verilen bilgiler doğrultusunda dava dışı … Yatırımları A.Ş. firması ile çalışmasında hukuki ya da ticari bir sakınca bulunmadığını, … San. ve Tic. Ltd. Şti. projesinin öncelikli olarak davacı Şirkete teklif edildiğini, ancak davacı şirket tarafından herhangi bir cevap verilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 4.1 maddesi gereğinde 15 gün içerisinde onaylanmayan projelerin reddedilmiş sayıldığını, üstelik de söz konusu … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile ilgili müvekkiline verilen bir avans ya da bir ödeme de bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Birleşen İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1084 Esas 2019/592 Karar sayılı dosyası; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında düzenlenen Fotovotaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi Sözleşmesi gereğince müvekkilinin güneş enerjisinden elektrik üretimi projesine uygun araziyi araştırırak bulma, proje geliştirme yükümlülüğü altına girerken, davalı şirketin de her projede her 1 MWP karşılığı 50.000 Euro ödeme yapma taahhütü altına girdiğini, müvekkili tarafından geliştirilen Eskişehir Kıravdan Projesinde, müvekkilinin yasal prosedürler gereği firma başına 999 kWe olmak üzere 5 Şirket için 9 adet toplamda 8.991 kWe kapasitesinde çağrı mektubu başvurusunda bulunduğunu, söz konusu 9 adet başvuru için de çağrı mektubu çıkartıldığını, davalının, söz konusu şirketleri gerekli incelemeleri yaptıktan sonra müvekkilinden devraldığını, defalarca talep edilmesine rağmen taraflarına işlemlerin takibi için gerekli yetkiyi vermediğini, müvekkilinin sözleşmesel sorumluğunu tamamladığını, davalı ile dava dışı 3. şahıs firması arasında görülen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1007 Esas sayılı dosyasında, davalının söz konusu işlemlerin tamamının müvekkili tarafından yapıldığına dair ikrarının da bulunduğunu, yine söz konusu dosyada davalının, kesin imarların alındığını da bizzat belirttiğini, müvekkilinin firma devrine kadar gerçekleştirmiş olduğu %75’lik kısma dair ödemelerin dahi henüz yapılmadığını, proje için ödenecek miktarın 50.000 Euro olduğunu, bu tutarın ödenmesinin gerçekleşeceği aşamaların sözleşmenin 5. maddesinde belirlendiğini, müvekkilinin, her iki tarafa da tam borç yükleyen sözleşme uyarınca kendisine düşen yükümlülükleri ve edimleri yerine getirmiş olmasına rağmen, davalının sözleşmede belirtilen edim ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve herhangi bir ödeme yapılmadığını, sözleşme konusu projelerin müvekkili tarafından sözleşmeye uygun şekilde geliştirildiğini, projeler için çağrı mektupları alındığını, … uygunluk yazılarının alınmasına müteakip son aşama olan kesin imarların elde edildiğini, fakat her aşamada yerine getirilecek edimlerin karşılığını oluşturan ödemelerin ise davalı tarafından yapılmayarak müvekkilinin çok ciddi zarara uğradığını, müvekkilinin sözleşme konusu projeleri gerçekleştirmeye uygun arazileri bularak gerekli hazırlığı yapmış olmasına rağmen noterde arazilerin satış aşamasına gelindiğinde davalının, taahhüt ettiği satış bedeli ve masraflarını ödemediğini, davalının bu tutumu nedeniyle projenin üzerinde inşa edileceği arazilerin zamanında alınamadığını ve aradan geçen süre zarfında davalınında harici müdahalesiyle arazi fiyatlarında müvekkili aleyhine artış meydana geldiğini, zira sözleşmenin 5. maddesinden de anlaşılacağı üzere, sözleşme konusu iş sonunda müvekkiline, arazi satış bedelleri düşüldükten sonra kalan tutarın ödeneceğini, davalının zamanında arazileri satın almayarak çağrı mektupları çıktıktan uzun zaman sonra aynı arazileri almaya kalkması ve arada geçen sürede arazi fiyatlarına yapmış olduğu harici müdahale nedeniyle arazi fiyatlarında artış meydana gelmesi sebebiyle dolayısıyla müvekkilin alacağında ciddi oranda azalma meydana geldiğini, müvekkili ile davalı arasında İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/450 Esas sayılı dosyası ile görülmekte olan davada, davalı şirketin, müvekkilinin zararına hareket ederek arazi fiyatlarında artışa neden olduğunu beyan ettiğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile belirli hale geldiğinde arttırılmasını talep etmek üzere Borçlar Kanununun 99. maddesi gereğince fiili ödeme tarihindeki rayiç üzerinden olmak üzere şimdilik 1.000 Euro (dava açılış tarihindeki kura göre harca esas olması için 6003,54 TL) alacağın 3095 sayılı kanun 4/A maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin alacağının teminat altına alınabilmesi için öncelikle teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesine, aksi takdirde ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı, vergi mükellefi bir tacir olduğundan ne kadar alacaklı olduğunu bilecek durumda olduğunu, bu nedenle davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000 Euro talepli dava açmasının HMK ve hukuka aykırı olduğunu, davacının Kütahya (7 MW) ve Uşak (8 MW) illerinde alınan çağrı mektupları için İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/450 Esas sayılı dosyası ile alacak davası açtığını, işbu dava ile ise Eskişehir (9 MW) ilinde alınan çağrı mektupları için alacak davasını açtığını, davacının çağrı mektupları alındıktan sonraki aşamalarda sözleşmeye göre yapması gereken işleri yapmadığı ve üzerinde bulunan avansı iade etmediği için müvekkilinin de İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/956 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, taraflar arasında aynı konuda açılmış olan bu davaların birleştirilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmede para biriminin TL olarak belirlendiğini, müvekkili ile davacı arasında Fotpvoltaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi için 18.02.2015 tarihli EURO para birimiyle imzalanan sözleşmedeki müvekkilinin kaşesi üzerine atılan imzaların, müvekkilini sözleşme bedeline göre borçlandırmaya ve sözleşme imzalamaya yetkili temsilcilerine ait olmadığını, bu nedenle aynı tarihte yetkisiz, sözleşme yapmaya yetersiz kişiler tarafından EURO para birimi üzerinden imzalanan sözleşme geçersiz sayılarak, TL para birimiyle müvekkilinin yetkili temsilcileri ve davacı arasında Fotovoltaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi için yeni bir sözleşme imzalandığını, önceki sözleşmede 1 MW karşılığı belirlenen 50.000 EURO’nun, 18.02.2015 tarihli yeni sözleşmede 165.000 TL’ye dönüştürüldüğünü, bu nedenle davacının EURO para birimi üzerinden alacak iddiasının yersiz olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının, güneş enerjisinden elektrik üretimine dair 1’er MW’lik projeler geliştireceğini, bu projeler için şirketler kuracağını, projenin amacına uygun ve sözleşme ile eklerinde tarif edilen şekilde satın alınabilir veya kiralanabilir araziler bulacağını, imar süreçlerini takip edeceğini ve projenin geliştirilmesi için işin başından sonuna kadar yapılan tüm masrafların (arsa/arazi bedelleri ve 25 yıllık kira bedelleri dahil) sözleşmede her 1 MW için belirlenen proje bedeli olan 165.000 TL’den düşülerek geriye kalan bir bedel olduğunda davacıya verileceğini, davacı ile Eskişehir (9 MW), Kütahya (7 MW) ve Uşak (8 MW) olmak üzere toplam 24 MW proje geliştirme üzerinde işbirliği yapıldığını ve buna uygun olarak davacının, müvekkiline gönderdiği 21.04 2016 tarihli e-posta ekindeki excel tablosunda geliştirdiği projelerin 1 MW karşılığı bedelini bu sözleşmeye uygun olarak 165.000 TL üzerinden hesapladığını, taraflar arasında EURO para birimiyle kesilmiş bir fatura ve teamül de bulunmadığını, davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmeye göre Eskişehir (9 MW), Kütahya (7 MW) ve Uşak (8 MW) olmak üzere toplam 24 MW proje geliştirilerek çağrı kağıdı alındığını, dava konusu Eskişehir’e ait projelerin kat-i imar işlemlerinin henüz tamamlanmadığını, davacının çağrı mektubu alınmasından sonraki aşamalarda projenin geliştirilmesi ve neticelenmesine hiçbir katkısı olmadığını, bu aşamadan sonraki tüm işlemleri müvekkilinin bizzat kendisinin takip ederek yapmak ve yaptırmak durumunda kaldığını, davacının çağrı mektupları alındıktan sonraki aşamalarda sözleşmeye göre yapması gereken işleri yapmadığı ve üzerinde bulunan avansı iade etmediği için taraflar arasında ihtilaflar çıktığını, davacının, projelerin kat-i imar süreçlerine hiçbir katkısı ve iş takibi olmadığını, Uşak ve Kütahya projelerinin kat-i imar işlerinin müvekkili tarafından mühendislik firmalarına yaptırıldığını, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmediği için kat-i imar karşılığı %25’lik ödemeyi hiçbir şekilde hak etmediğini, davacının, ticareti terk ettiği 22/02/2017 tarihinden sonra bu davaya zemin hazırlamak için 23.03.2017 tarihli e-postayla projelerin imar sürecini yürütmeye dair yetki istediğini, oysa bu yaklaşımın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının basiretsiz davranışları ve hatalarıyla müvekkilini zarara uğrattığını, davacının, müvekkilinden alacaklı olmadığı gibi aksine borçlu olduğunu, davacının, geliştirilmekte olan veya başarışız olan projeler için aldığı avanslar nedeniyle müvekkiline cari hesaptan kaynaklı borcu olduğunu, müvekkilinin sözleşmeye konu projeler için davacının hesabından düşülmek üzere arazi bedeli, harç ve masraf olarak toplam 4.136.644,18 TL ödeme yaptığını, davacının ayrıca müvekkilinden aldığı avansların bakiyesi olan 617.936,24 TL’ nin harcama belgesini getirmediğini, hesabını vermediğini ve para iadesini de yapmadığını, sözleşmeye göre yükümlü olduğu halde davacının yapmadığı %25′ lik kat-i imar kısmı da davacının alacağından düşüleceğini, taahhüdüne rağmen davacının, müvekkiline devretmediği şirket ve projeler nedeniyle sözleşmeye müvekkiline ödemesi gereken 150.000 EURO cezai şart davacının yükümlülüğünde olduğu halde yapmaması nedeniyle müvekkilinin takip ettiği ve henüz tam hesabı çıkmayan kesin imar süreci masrafları ile projeler için yapılan diğer tüm masrafların toplamı da hesaba katıldığı takdirde davacının, müvekkiline borçlu kalacağını, davacının, borç alacak durumunun ancak tüm projelerin kesin imarları alınarak tamamlanmasıyla birlikte ortaya çıkacağını, davacının aldığı avanslardan dolayı müvekkiline olan 617.939,24 TL borcu sebebiyle davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, davacının, arazilerin zamanında alınmadığı iddiasının müvekkili ile bir ilgisinin olmadığını, davacının, geliştireceği projeler için satın alınmasını planladığı arazilerin hissedarlarının aynı gün tapuda hazır olmamaları, araziler üzerinde yer alan ipotek, haciz ve şerhler ile davacının arsa tedarikçisi …’e olan 455.000 TL borcunu ödememesi v.s. gibi müvekkili ile ilgisi olmayan nedenlerden dolayı tapu devir işlemlerinin zaman aldığını, davacının, geliştireceği projeler için şirketler kurduğunu, bu şirketlerden 6 adet şirketi 17.02.2015 tarihli taahhütname ile müvekkiline devretmeyi taahhüt ettiğini, davacının, çağrı mektupları alındıktan sonra taahhütnamede yer alan 5 adet şirketi müvekkiline bedeli karşılığı devrettiğini, ancak … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ni taahhüdüne ve sözleşmeye aykırı davranarak devretmediğini, bu şirketin davacı tarafından, haksız rekabet nedeniyle işine son verilen müvekkilinin eski genel müdürü …’in sahibi olduğu … Yatırımları A.Ş.’ne devredildiğinin öğrenildiğini, davacının, çağrı mektubu alınan bu şirketi devretmemesi nedeniyle sözleşmenin 4.2. maddesine göre davalı müvekkiline 150.000 EURO cezai şart ödemesi gerektiğini belirterek ifade edilen dosyaların birleştirilmesine, davanın reddine, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkilinin, davacıdan olan alaaklarının takas ve mahsubuna karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; aynı tarihli 2 sözleşmeden birinin TL birinin EURO cinsinden düzenlenmiş olduğu ve bu sözleşmelerinin hangisinin geçerli ve son sözleşme olarak yapıldığının taraflar arasında ihtilaf konusu olduğu, davalı birleşen davacının dayandığı TL cinsinden olan sözleşmenin sayfa numaralarının birbirini izlediği ve 9. sayfa imza sırasının farklı olduğu, dolayısıyla EURO cinsinden olan sözleşmeye itibar etmek gerektiği, ancak bunun da yapılan ödeme ve harcamalar itibarı ile sonuca etkili olmadığı, davacının, davalıya yaptığı ödeme miktarının 617.936,24 TL olduğu, davacı birleşen davalı tarafından yapılan işlere ilişkin hak ediş oranına göre alacağı ve yaptığı masrafın 432.412,85 TL olduğu, bu masrafın alınan avanstan mahsubu sonrası 185.523,39 TL fazla avans aldığı ve karşılığında iş yapılmadığı, imar işlemleri için davacı birleşen davalının işlemleri yapmadığı, taraflar arasındaki maillerden ve sunulan masraf dekontlarından da anlaşıldığı gibi davacı yüklenicinin edimini tamamlamadığı, imar masraflarının ve arazi bedellerinin davalı birleşen davacı tarafından karşılandığı, proje sayısı ve bedelleri ile hak ediş oranlarına göre davacıya ödenmesi gereken miktarın arazi için ödenen bedelden daha az olduğu, oysa arazi bedellerinin sözleşme kapsamında davacı yüklenici sorumluluğunda olduğu, taşınmazların sonradan yüksek bedelle alındığına dair davacı iddiasının bir dayanağının bulunmadığı, bu haliyle bilirkişi raporuna itibar etmek gerektiği, bilirkişi tarafından sunulan ve Mahkemece kabul edilen hesaplama ve hak ediş oranlarına göre davacının bir alacağının bulunmadığı, bunun aksine karşı davacı müşteri/iş sahibinin fazla ödeme dolayısıyla 185.523,39 TL alacaklı olduğu, bu kısım yönünden itirazın iptaline ve alacağın likit olması nedeniyle yüklenici birleşen davalının takdiren %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava kapsamında yapılan hesaplamalar ile bilirkişi raporlarındaki ödeme ve harcama hesaplamalarının tamemen hatalı, eksik olup, hükme esas teşkil edemez nitelikte olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin Euro cinsinden yapıldığının dosya kapsamı ile sabit olduğunu, bu nedenle sözleşmedeki ödemenin kararlaştırıldığı para cinsinin Euro olduğunun tespiti üzerinden hesaplamaların yapılması ve yapılacak hesaplamadaki mahsuplaşmanın da sağlıklı sonuç vermesi açısından TL üzerinden yapılan masrafların Euroya çevrilmemesi, müvekkiline ödenmesi kararlaştırılan Euro bazlı tutarın ödeme günündeki kur değeri üzerinden TL’ye çevrilerek TL üzerinden yapılan masraf kalemlerinin bu tutardan mahsup edilmesi gerektiğini, bilirkişilerce yapılan hesaplama yöntemi açık olmayıp hesaplamada esas alınan kurun dahi belli olmadığını, TL üzerinden yapıldığı dosyada mübrez dekont ve ödeme belgeleri ile sabit olan masraf kalemlerinin Euroya çevrilmesinde hukuki ya da ticari bir mantık bulunmadığını, kaldı ki, taraflar arasındaki sözleşmeden de anlaşılacağı üzere sadece müvekkiline ödenmesi kararlaştırılan ücret tutarının Euro üzerinden belirlendiğini, bunun sözleşmedeki tüm kalemlerin Euro üzerinden olduğu anlamına gelmediğini, nitekim, dosyada mübrez Prof. Dr. … tarafından düzenlenen Uzman Görüşünde de bu şekilde görüş belirtildiğini, bilirkişilerce hiçbir inceleme ve açıklama yapılmaksızın, müvekkilinin projelerinin %75’ini tamamladığı (29 çağrı mektubunun 27 tanesinin … onayı aldığı), %25’ini tamamlamadığından bahisle alacak hesabının %75 oran üzerinden; … onayı almayan … Projesindeki iki çağrı mektubunun ise hak edişe bağlı olarak %50’sine hak kazanıldığından bahisle hesaplama yapılmasının hiçbir hukuki açıklaması, dayanağı bulunmadığını, müvekkilinin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına rağmen, taraflar arasındaki sözleşmeden görüleceği üzere, yetki belgesinin müvekkiline verilmesinin tamamen davalıya ait bir sözleşmesel yükümlülük olduğunu, bunu yerine getirilmeyerek sözleşmeden doğan borcunu ifa etmeyenin davalı olduğunu, müvekkilinin yasal olarak yetki belgesi talep etme zorunluluğu ve yükümlülüğü olmadığını, bu nedenle ortada eksik bir ifa varmış gibi, müvekkilinin kusuru olmamasına rağmen alacağının küçültülmesi, hak edişinin eksik hesaplanmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin tüm sorumluluklarını yerine getirdiği izahtan vareste olup %100 oranında hakedişi olduğunun çok açık olmakla birlikte karşı tarafın yönetim kurulu üyesinin ikrarı ile de sabit olduğunu, hakediş hesabının, alınan arazilerin projede kullanılıp kullanılmadığı değerlendirilmeksizin, emsal tapu bedeli araştırması yapılmaksızın, taraflar arasındaki sözleşmenin 5. madde hükmü göz önüne alınmaksızın yapıldığını, çağrı mektubuna konu olmayan, … projesinde başvurusu yapılmayan, davalının kendi insiyatifiyle almış olduğu harici arazi bedel ve maliyetlerinin de müvekkilinin alacağından düşülmek suretiyle hesaplama yapılarak, alacaklı olan müvekkilinin alacak miktarını sıfırlandığını ve müvekkilinin borçlu konumuna getirildiğini, davalının kendi insiyatifiyle almış olduğu, … 72 dönüm harici arazi bedelinin hesaplamada müvekkilinden mahsup edilmemesi gerekmekte iken bu hususun göz önüne alınmadığını, davalı şirket tarafından … projesi kapsamında alınan arazi fiyatları, müvekkilinin alacağından anlaşma uyarınca mahsup edileceğinden, tapuda gerçek değerleri üzerinden değil, kasten fahiş fiyatlarla gösterilerek müvekkilinin alacağının düşürülmek istendiğini, nitekim, … projesinde bölgedeki arazi fiyatlarının ortalama rayici 3.000 TL olmasına rağmen davalı tarafından tapuda dönümünün 26.500 TL’ye varan yüksek fiyatlı ödemeler gösterildiğini, aynı şekilde Eskişehir-Kıravdan projesinde rayici dönüm başına 3.000 TL olan arazilerin m2’sinin 6.500 TL olarak gösterilmek suretiyle şişirildiğini, buna yönelik itirazları ve emsal bedel araştırması taleplerine rağmen, bu hususlar dikkate alınmadan, emsal bedel araştırması yapılmadan hazırlanan yetersiz, hatalı raporlara binaen haksız, hukuka aykırı karar tesis edildiğini belirterek asıl dava ve birleşen İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1084 Esas sayılı dosyası yönünden tesis edilen kararın kaldırılarak davalarının kabulüne, birleşen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/956 Esas sayılı dosyası yönünden tesis edilen kısmen kabul kararının kaldırılarak haksız davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin açtığı birleşen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/956 Esas sayılı davasında verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davacıdan 617.936,24 TL bakiye avans alacağı olduğunun dosya kapsamı ve ticari defterlerde tespit edildiğini, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporlarında sözleşmeye ve hukuka aykırı şekilde dava konusu 617.936,24 TL bakiye avans alacağından bir kısım mahsuplar (201.612,85 TL + 162.500,00 TL + 68.300,00 TL) yapılarak müvekkilinin bakiye avans alacağının 185.523,39 TL olabileceği değerlendirilmiş ise de bu mahsupların dosyada mevcut delillere ve hukuka aykırı olduğunu, davacının başarısız projeler için harcadığı 201.612,85 TL’nin davacının, müvekkili şirkete olan avans borcundan mahsup ederek müvekkilin bu harcamalara katlanması gerektiğinin belirtildiğini, bu değerlendirmenin sözleşmenin 4.6 maddesine aykırı olduğunu, bu maddeye göre başarısız proje bedellerinin davacının hakediş alacağından/hesabından mahsup edilmesi gerektiğini, dolayısıyla sözleşmenin 4.6. maddesine istinaden toplam 201.612,85 TL Kars, Karatepe, Aşkale başarısız proje avans harcamalarının davacı tarafça bu bedel karşılığı kadar yeni projeler de üretilmediğinden müvekkiline geri ödenmesi/iadesi gerektiğini, çağrı mektubu alındıktan sonra projenin uygulanacağı arazi için imar izni verilmemesi nedeniyle başarısız olan projeler için davacı lehine %50 hakediş ödenmesi gerektiğine dair değerlendirmenin de sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin 5. maddesinin, başarılı projeler için taraflar arasındaki hakediş ödeme zamanlarını belirlediğini, oysa bu hususun sözleşmenin 4.6 maddesinde düzenlendiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında hesaplanan 162.500 TL arazi alım kaporaları ve 68.300 TL elektrik abonelik bedelleri ile ilgili dekontlardaki bedellerin müvekkili için üretilen projelere harcandığına dair dekontlarda yeterli açıklama ve izahat olmadığını, ayrıca bu bedellerin davacının defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi davacının bu bedelleri ödediğine dair müvekkiline herhangi bir belge ve bilgi de sunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporları ile yapılan tespitlerde de arazi bedellerinin müvekkili tarafından ödendiğinin ve tapuda da tam bedelleri üzerinden işlemlerinin yapıldığının tespit edildiğini, davacının sunduğu dekontlardan, örnek olarak 11.06.2015 tarihli 20.000 TL bedelli dekontun açıklama kısmında “…” açıklaması olduğunu, ancak müvekkili adına burada alınan bir arazi olmadığını, bu nedenle bu miktarların müvekkilinin avans alacağından düşülmesinin hukuken doğru olmadığını, müvekkilinin, projeler için alınan arazilerin tam bedelini arazi sahiplerine tapuda ödemiş ve almış olduğunu, davacının, arazi alımları sırasında, araziler için kapora ödediğine dair müvekkiline hiç bir bilgi vermediğini, davacının, arazi alımları için ödediğini iddia ettiği ve dosyaya sunduğu dekontlarda yer alan bu paraları kendi uhdesine geri alarak veya başka projelerdeki ödemelerine kullanarak müvekkilini zarara uğrattığı gibi bu bedelleri mükerrer şekilde huzurdaki itirazın iptali davasının konusu olan avans borcundan mahsup ettirmeye çalışmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının, sunduğu dekontlarda yer alan 162.500 TL arazi alım kaporaları ve 68.300 TL elektrik abonelik bedelleri ile ilgili ödemelerin, müvekkiline üretilen projeler için harcandığı iddiasının ispata muhtaç olduğunu, başarısız veya iptal edilen projelerle ilgili olarak yapılan tüm masrafların (arazi bedelleri, abonelikler, vs) davacının avans borcuna dahil edilmesi gerektiğini belirterek istinaf taleplerinin kabulü ile, kısmen kabul kısmen red kararı verilen birleşen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/956 Esas sayılı dosyabı yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın mahsuplar yapılmadan 617.936,24 TL üzerinden kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Asıl dava İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/270 Esas ve birleşen İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1084 Esas sayılı dosyalarında davacının, sözleşmesel edim ve yükümlülüklerini yerine getirdiğinden bahisle alacak talebinde bulunduğu; birleşen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/956 Esas sayılı dosyasında ise davalının, iade edilmesi gereken avanslar ile mevcut projelerde kullanılmayan avansların tahsili amacıyla başlattığı icra takibine karşı yapılan itirazın iptalini talep ettiği anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi, 14/05/2019 tarih ve 2018/450 Esas 2019/408 Karar sayılı kararı ile, davanın yetki yönünden reddi ile yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle Mahkemenin yetkisizliğine karar vermesi üzerine dosyanın İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilerek 2019/270 Esas sırasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır. İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi, 17/10/2019 tarih ve 2018/956 Esas 2019/853 Karar sayılı kararı ile, 2018/956 Esas sayılı dosyasının HMK’nun 166. maddesi gereğince İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/270 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar vermiştir. İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi, 16/12/2019 tarih ve 2018/1084 Esas 2019/592 Karar sayılı kararı ile, 2018/1084 Esas sayılı dosyasının HMK’nun 166. maddesi gereğince İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/270 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar vermiştir. Birleşen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/956 Esas sayılı itirazın iptali davasına konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, davacının, davalı hakkında 617.936,24 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, takibin dayanağının 19/07/2018 tarihli 617.936,24 TL tutarında cari hesap bakiyesinden kaynaklı davalının aldığı avansların bakiyesine ilişkin olduğu, davalının borca ve ayrıca İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Bilirkişiler SMMM … , Nitelikli Hesaplama Uzmanı …, Elektronik Yüksek Mühendisi … tarafından sunulan 22/05/2020 tarihli raporda, davacı-birleşen davalı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde taraflar arasında önce 1 MW karşılığı 165.000,00 TL proje bedelli anlaşma yapıldığı, müvekkilinin talebi üzerine nihai ve geçerli olan 1 MV karşılığı 50.000,00 EURO bedel üzerinden anlaşma imzalandığı iddia edilirken, davalı-birleşen davacı vekilinin cevap dilekçesinde, önceki sözleşmede 1 MW karşılığında 50.000,00 EURO hizmet ücreti üzerinden anlaşmaya varıldığı, daha sonra aynı tarihte imzalanan ve geçerli olan sözleşmede ise 1 MW’nin 165.000,00 TL olarak belirlendiğinin iddia edildiği, ancak taraflar arasında imzalanan iki sözleşmeninde 18.02.2015 tarihinde imzalandığından aynı gün içinde hangi sözleşmenin önce hangi sözleşmenin sonra imzalandığı, dolaysıyla EURO bazında imzalanan sözleşmenin mi, TL bazında imzalanan sözleşmenin mi yürürlükte olduğu hususunun tespit edilemediği, davalı birleşen davacı … A.Ş.’nin 19.10.2015 tarih ve 31 sayılı yönetim kurulu kararında 11 adet limited şirketin (…, …, …, …, …, …, …, …, .., … ve … Limited Şirketleri) her birinin ayrı ayrı 10.000 TL tutarındaki sermayesini temsil eden paylarının tamamının davacı-birleşen davalı …’dan satın alınmasına karar verildiği, davalı-birleşen davacının dosyaya sunduğu cari hesap kaydında 11 adet şirketin devrine ilişkin 08.12.2015 tarihinde mahsup kaydı yapıldığı, asıl ve birleşen davalarda belirtilen 6 şirketin devri ile bu şirketler adına alınan çağrı mektuplarının da davalı-birleşen davacıya devredilmiş olduğu, Mahkemenin 07.01.2020 tarihli yazısı ile dava dosyasına celbedilen … A.Ş.’nin 10.02.2020 tarihli yazısı ekinde bulunan CD içindeki bilgi ve belgelere göre, asıl ve birleşen davalarda adı geçen 6 adet şirket adına … Dağıtım A.Ş.’den Kütahya’da 7 MW, Uşak’ta 10 MW ve Eskişehir’de ise 9 MW olmak üzere toplam 26 MW kapasiteye denk gelen 29 adet çağrı mektubu alındığı, bu çağrı mektuplarından … Enerji Ltd. Şti. adına alınan Uşak ili Merkez – … Köyü … ada …-… parsel ile … Enerji Ltd. Şti. adına alınan Uşak ili Merkez – … Köyü 106 ada 89 parsel için üretim tesisi izni alınamadığı için Uşak’ta alınan 2 adet çağrı mektubunun geçersiz hale geldiği, böylece 29 adet çağrı mektubundan 27 adedine karşılık gelmek üzere Uşak’ta 8 MW, Kütahya’da 7 MW ve Eskişehir’de 9 MW olmak üzere toplam 24 MW elektrik enerjisi üretecek tesislerin kurulduğu ve işletmeye alındığı, dava konusu olayda davacı-karşı davalının edimlerinin uygun arazinin bulunması, bu arazide güneş enerjisi üretme hakkı elde edecek özel amaçlı şirketin kurulması, dağıtım şirketine başvurularak çağrı mektubunun alınması, özel amaçlı kurulan şirketin devri ve son olarak da görevli idareye başvurularak imar izni alınması olduğu, davacı-karşı davalı edimlerinin bu silsileyi takip etmekle beraber, imar izni alınması ediminin de iki parçaya ayrıldığı ve imar izni başvurusu ile askı süresinin geçici imar izni olarak addedildiği, askıdan sonra itiraz gelmeyen imarın ise kesin imar addedilerek ayrı ayrı hak edişe tabii tutulduğu, mevcut durumda bu edimlerin sırası nazara alınarak her bir proje kapsamında davacı-karşı davalının edimlerini ifa edip etmediği tetkik edildiğinde, … projesinde … onayı almayan projeler haricinde, davacı-karşı davalının hak ediş oranının %75 olduğu, … projesinde … onayı almayan projeler için ise hak ediş oranının %50 olduğu, bu hak ediş oranları nazara alındığında davacı-karşı davalının sadece Eskişehir – Kıravdan projesi kapsamında alacaklı olduğu, 165.000 TL birim fiyatlı sözleşme dikkate alındığında alacak miktarının 20.136 TL, 50.000 EUR birim fiyatlı sözleşme dikkate alındığında alacak miktarının 941 EURO’ya tekabül ettiği, davalı-karşı davacının güneş enerjisi sistemleri kurulamaması ya da kurulması için başka parsellerin de alınması sebebiyle zarara uğradığı ile ilgili iddiaları, ayıba karşı tekeffül kapsamında değerlendirilmekle beraber geliştirilen projeyi sözleşme kapsamında geçici veya nihai onay aşamasında reddedebileceği için bir ayıp varsa dahi iş sahibi tarafından bu hususun kabul edildiği düşünülmekle beraber takdirin mahkemenin olduğu, davacı-karşı davalının açmış olduğu 2019/270 Esas sayılı asıl davada … ve … projeleri için 1.000 EUR asıl alacak talep etmekle beraber, bu projeler kapsamında bir alacak tahakkuk etmediği, davacı-karşı davalının açmış olduğu 2018/1084 Esas sayılı birleşen davada Eskişehir Kıravdan projesi için 1.000 EUR asıl alacak talep etmekle beraber, 165.000 TL birim fiyatlı sözleşme dikkate alındığında alacak miktarının 20.136 TL, 50.000 EURO birim fiyatlı sözleşme dikkate alındığında alacak miktarının 941 EURO’ya tekabül ettiği, davalı-karşı davacının açmış olduğu 2018/956 Esas sayılı birleşen davada, itiraz edilen İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında 617.936,24 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili talep edilmekle beraber, proje bazlı masraf kalemleri ile elektrik abonelik bedelleri toplam yekün olarak avans miktarından mahsup edildiğinde avans alacağının 472.336,24 TL’ye düştüğü, davacı-karşı davalının dosyaya sunduğu, davalı-karşı davacının yetkilisi … imzalı 3 adet belgede başarısız Kars, Aşkale ve Kartepe projeleri ile ilgili toplam 201.612,85 TL iş sahibinin devraldığı arazilerden ve bu araziye bağlı masraflardan kaynaklanıyorsa, tutarların da mahsubu gerektiği ve bu durumda TL bazında davacı-karşı davalının avans borcunun, 270.723,39 TL’ye düştüğü bildirilmiştir. Bilirkişiler SMMM …, Nitelikli Hesaplama Uzmanı…, Elektronik Yüksek Mühendisi … tarafından sunulan 16/10/2020 tarihli ek raporda, dava konusu olaydaki yüklenici edimlerinin, arazinin bulunması, özel şirketlerin kurulması, çağrı mektubu alınması, özel şirketin devri ve imar izni alınmasını içerdiği, dava konusu olayda, 3 projeden toplam 29 çağrı mektubu alındığı, fakat … Projesindeki iki çağrı mektubunun … onayı alamadığı, … onayı, çağrı mektubu alınmasından sonra gerçekleştiği için, dava konusu 29 çağrı mektubunun 27’sinin … onayı aldığı, yüklenicinin bu bakımdan bu mektuplar için, edimlerinin hak edişe bağlı olarak %75’ine hak kazandığı, … onayı almayan, … Projesindeki iki çağrı mektubunun ise, taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesinin, 2. fıkrasında, hak edişe bağlandığı için, üzerinde güneş enerji sistemi kurulamasa dahi yüklenici açısından, hak edişe bağlı olarak %50’sine hak kazandığı, taraflar arasındaki mailler açısından, dava konusu projelerin kesin imar süreçlerinin takibi için iş sahibinden yetki istendiğinin görüldüğü, yüklenicinin dahil olduğu 3. kişiler ile ilgili yazışmalarda ise, genel itibarıyla, projelerin kesin imarın alınıp alınmadığı, projelerin bulunduğu son aşama ile ilgili yazışmalar olduğu, bu sebeple, dosya içerisinde dava konusu projelerde imar sürecinin takibi için yükleniciye verilmiş bir vekalete rastlanılmaması, ilgili projelerde yer alan 3. kişiler ve onlar tarafından yapılan bu süreçteki işlemlerin, yüklenicinin talimat ve kontrolüyle gerçekleştirildiğine dair, yükleniciyle yapmış oldukları yazılı sözleşme veya yüklenicinin talimatlarını gösterir belgelere rastlanılmaması ve taraflar arasındaki son yazışmalarda, imar işlemlerinin takibi için yüklenici tarafından yetki belgesi talep edilmesi sebepleriyle, dava konusu projelerin kati imar süreçlerinin, yüklenici tarafından, bizzat veya yüklenicinin kontrolünde gerçekleşmediği düşünülmekle beraber, kati imar konusunun mahkemenin takdirinde olduğu, davacı birleşen davalının 2014 ve 2015 yıllarında Vergi Usul Kanunu uyarınca işletme hesabı defterleri tuttuğu, bu defterde taraflar arasındaki ticari ilişkilere ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığı, 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin herhangi bir defter ibraz etmediği, ibraz edilen işletme hesabı defterlerin Türk Ticaret Kanunu’nda sayılan ticari defterler arasında yer almadığı, davalı birleşen davacının, 2017 yılına ait envanter ve büyük defterlerde herhangi bir kayıt bulunmadığı hususu hariç olmak üzere, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2019 (2018 yılı ticari defterleri Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kuruluna inceleme için teslim edildiği beyan edildiğinden bu defterler incelenememiştir.) yıllarına ait ticari defterlerin HMK md. 222 uyarınca davalı birleşen davacı lehine ve aleyhine delil teşkil eder nitelikte olduğu, davacı birleşen davalı tarafından ibraz edilen 2014 ve 2015 yıllarına ait işletme hesabı defterlerinin incelenmesi sonucunda taraflar arasındaki ticari ilişkilere ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığı, buna karşılık Vergi Usul Kanunu uyarınca, davacı karşı davalının üstlendiği dava konusu iş ile ilgili olarak yaptığı masrafları işletme hesabı defterine kaydetmesi ve bu masrafları davalı birleşen davacıya düzenli olarak fatura (en azından yansıtma faturası şeklinde) etmesi ve bu faturaları işletme hesabı defterine gelir olarak kaydetmesi gerektiği, kök raporda ve işbu raporda tapu sicili Devletin resmi kayıtları olduğundan hakediş hesaplamalarında arazi bedelleri için tapu sicillinde yazan bedellerin esas alındığı, davacı birleşen davalının arazi fiyatlarının emsallerine göre yüksek olduğu iddiası konusunda heyette uzmanlık alanlarında arazi değerlemesi uzmanı bulunmadığından herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılamadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmelere göre yapılan hesaplamalar sonucunda davacı birleşen davalının projelerle ilgili hem TL hem de EURO olarak hesaplandığında herhangi bir hakediş bakiye alacağının bulunmadığı, ayrıca davalı birleşen davacının imar işleri için 3. kişilere yaptığı 150.580,79 TL ve bunun EURO karşılığı 43.966,77 EURO’sununda hesaplamaya dahil edilmesi, yani arazi arsa bedeli gibi hakkedişlerden düşülmesi durumunda da tek başına arazi ve arsa bedellerinin proje hizmet ücretlerinden büyük olması nedeniyle davacı birleşen davalının bakiye hakkediş alacağının doğmayacağı (il bazında projelerin arazi ve arsa maliyetleri proje ücretlerinden fazla olduğu için imar izinleri için 3. kişilere yapılan ödemeler de arazi ve arsa maliyetine eklendiğinde bulunacak yeni toplam tutarlar da doğal olarak proje ücretlerinden fazla olacaktır.), böylece, davacı birleşen davalının İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/450 Esas sayılı dosyasında açtığı Uşak ve Kütahya projelerine ilişkin hakkediş iddiaları ile İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1084 Esas sayılı dosyasında açtığı Eskişehir projelerine ilişkin hakkediş iddiaları yönünden herhangi bir hakediş alacağının doğmadığı, buna karşılık davalı birleşen davacının İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/956 Esas sayılı dosyasında açtığı itirazın iptali davası kapsamında davacı birleşen davalıdan avans ödemeleri nedeniyle 617.936,24 TL alacaklı olduğu, davacı birleşen davalının işletme hesabı defterlerinde kayıtlı olmayan ödeme ve giderlerin dikkate alınması konusunda takdir Mahkemeye ait olmak üzere, Mahkeme tarafından söz konusu 617.936,24 TL avans alacağından davacı birleşen davalının yaptığı ödeme ve masrafların (432.412,85 TL) düşülmesinin kabul edilmesi durumunda ise davalı birleşen davacının alacağının 185.523,39 TL’ye düştüğü bildirilmiştir. Bilirkişiler Y.T.Ü. Makine Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. …, Bankacı …, … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD Öğretim Üyesi … tarafından sunulan 31/03/2021 tarihli raporda, Lisanssız …’in kurulabilmesi ve üretilecek elektrik enerjisinin tüketiciye iletilmesi için, öncelikle güneş potansiyellerinin ölçüldüğü arazinin bulunması, dağıtım şirketlerine başvuruda bulunarak çağrı mektubunun alınması, kamu kurumlarından gerekli izinlerin alınması, elektrik kurumuna başvuru, ÇED raporu ve imar izni alınması gerektiği, dava konusu olan …’ler için 29 başvurunun olduğu, ancak 27 tanesine çağrı mektubu alındığı, bu sebeple yüklenicinin, hak edişlerin %75’ini sağladığı, … onayı alamayan Uşak’taki projeler için, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.2. maddesine göre “Çağrı mektubu elde edilen her bir proje için toplam ödeme miktarının %50’si sözleşmenin imzasından sonra ödenen avans ve arsa bedelleri düşülecektir” ibaresi ile … kurulamasa dahi yüklenici hak edişlerinin %50’sini sağladığı, dosya içerisinde imar süreci ile ilgili herhangi bir belgeye ve vekalete rastlanmadığı, arazi bedelleri için tapu sicillerinde yazılan bedellerin alındığı, arsa bedellerinin proje hizmetlerinden fazla olması sebebiyle bir hakediş olamayacağı, bir de imar işlemleri için gereken ödemeler de eklenince farkın daha da açılacağı, söz konusu olan 617.936,24 TL olan avansın, 432.412,85 TL yapılan ödemeler masraflar olduğu düşünülürse aradaki fark kadar azalma olacağı, bir önceki bilirkişi kurulu ek rapor kararları ile uyumlu oldukları bildirilmiştir. Taraflar arasında imzalanan Fotovoltaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi Sözleşmesinde … “geliştirici” ve … Enerji AŞ ise “müşteri” olarak tanımlanmış olup karar içeriğinde de karışıklığa mahal vermemesi açısından taraflardan bu şekilde bahsedilmesi uygun olacaktır. Taraflar arasında Fotovoltaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi Sözleşmesinin imzalandığı, fakat proje için ödenecek miktar dışında kalan diğer tüm hususların birbiri ile aynı olduğu iki ayrı sözleşmenin bulunduğu, sözleşmenin birinde ödenecek bedelin TL birinde ise EURO olarak belirlendiği anlaşılsada Mahkemece proje için ödenecek miktarın EURO cinsinden belirlendiği sözleşmeye itibar edildiği ve taraflarca bu hususun istinafa konu edilmediği dikkate alındığında değerlendirme ve incelemenin EURO cinsinden olan sözleşme uyarınca yapılması gerekmiştir. Buna göre sözleşmenin “hizmet ücreti” başlıklı 5. maddesinde, proje için ödenecek miktarın 50.000 Euro/MWe olarak belirlendiği, ödemenin gerçekleştirilmesi için geliştiricinin, müşteriye projenin aşamaları hakkında düzenli bilgi ve belge sunması gerektiği ve geliştiricinin belirli şartlar ve aşamalar halinde ücrete hak kazanacağı düzenlenmiştir. Buna göre; sözleşmenin imzalanması ile birlikte 10.000 TL avans ödeneceği, çağrı mektubunun alınması üzerine, çağrı mektubu elde edilen her bir proje için toplam ödeme miktarının %50’si sözleşmenin imzasından sonra ödenenen avans ve arsa bedellerinden düşüleceği, şartlı imar elde edilmesi üzerine … uygunluk yazısının alınmasına müteakiben her bir proje için toplam ödeme miktarının %25’i ve kesin imar elde edilmesi üzerine ise yine … uygunluk yazısının alınmasına müteakiben her bir proje için toplam ödeme miktarının %25’i müşteri tarafından geliştiriciye ödenecektir. Sözleşme uyarınca geliştiricinin edimlerinin, öncelikle uygun arazinin bulunması, bu arazide güneş enerjisi üretme hakkı elde edecek özel amaçlı şirketin kurulması, dağıtım şirketine başvurularak çağrı mektubunun alınması, özel amaçlı kurulan şirketin devri ve son olarak da görevli idareye başvurularak imar izni alınması olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, … Dağıtım A.Ş.’den 6 şirket için Kütahya’da 7 MW, Uşak’ta 10 MW ve Eskişehir’de ise 9 MW olmak üzere toplam 26 MW kapasiteye denk gelen 29 adet çağrı mektubu alındığı anlaşılmakta olup, … Ltd. Şti. adına alınan Uşak ili Merkez – … Köyü … ada … parsel ile … Enerji Ltd. Şti. adına alınan Uşak ili Merkez – … Köyü … ada … parsel için üretim tesisi izni alınamadığı için Uşak’ta alınan 2 adet çağrı mektubunun geçersiz hale geldiği, yani … Enerji Ltd. Şti. ve … Enerji Ltd. Şti. adına alınan iki projenin çağrı mektubu almasına rağmen gerçekleşmediği, böylece 29 adet çağrı mektubundan 27 adedine karşılık gelmek üzere Uşak’ta 8 MW, Kütahya’da 7 MW ve Eskişehir’de 9 MW olmak üzere toplam 24 MW elektrik enerjisi üretecek tesislerin kurulduğu ve işletmeye alındığı, Beşiktaş …. Noterliğinin 26.10.2015 tarih ve … yevmiye numarası ile onaylanan … Enerji A.Ş.’nin 19.10.2015 tarih ve 31 sayılı yönetim kurulu kararında 11 adet limited şirketin (…, …, …, .., …, …, …, …, …, … ve … Limited Şirketleri) her birinin ayrı ayrı 10.000 TL tutarındaki sermayesini temsil eden paylarının tamamının …’dan satın alınmasına karar verildiği, bu 11 şirket arasında Uşak, Kütahya ve Eskişehir projeleri kapsamında kurulan 6 şirketin de bulunduğu, buna göre çağrı mektubu alınan 6 şirketin devri geliştirici tarafından müşteriye yapılmıştır. Somut davada, geliştirici tarafından toplamda 3 proje için 29 adet çağrı mektubu alındığı, bunlardan … projesindeki iki adet çağrı mektubunun … onayı alamadığı, diğer 27 adedinin ise … onayı aldığı anlaşılmıştır. Müşterinin, çağrı mektubunun alınmasından sonraki süreçlerde geliştiricinin, pasif rol üstlenmesi sebebiyle kati imar karşılığı %25’lik ödemeyi hak etmediğine yönelik iddiaları ile birlikte düşünüldüğünde geliştiricinin tüm projelerde çağrı mektuplarını alması sebebiyle sözleşmenin 5/2.2 maddesi uyarınca hakediş oranının %50 olduğu, Uşak-Göğem projesinde … onayı almayan 2 proje haricinde, … onayı alarak şartlı imarın elde edilmesi sebebiyle diğer projeler bakımından sözleşmenin 5/2.3 maddesi uyarınca hakediş oranının %75 olduğu, dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre kati imarın elde edilmesine bağlı %25’lik ücret alacağına hak kazanmadığı anlaşılmıştır. Buna göre bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporlarda da tespit edildiği üzere, geliştiricinin kabul edilen hak ediş oranına göre taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesi de dikkate alındığında talep edebileceği bir hak ediş alacağı bulunmamaktadır. Öte yandan bilirkişi heyetince yapılan hesaplamaya göre, yerinde ve doğru olarak tespit edilen harcama kalemlerinin müşteri tarafından geliştiriciye verilen avans bakiye borcu olan 617.936,24 TL’den mahsup edilmesi neticesinde müşterinin, geliştiriciden 185.523,39 TL alacaklı olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre ilk derece Mahkemesinin, asıl ve birleşen dosyalar kapsamında müşteri ve geliştirici yönünden verdiği kararlar isabetli olup taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/270 Esas, 2021/385 Karar ve 26/05/2021 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 Sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir dava için alınması gereken 179,90 TL’den toplam 539,70 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.286,88 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.747,18 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 Sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 3.168,28 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.988,38 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 4-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361/1.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere başkan …’ın karşı oyu ile oyçokluğuyla karar verildi.19/01/2023
MUHALEFET ŞERHİ Taraflar arasında Fotovoltaik Tesisi Projelerinin Geliştirilmesi Sözleşmesi yapıldığı, sözleşmede …’un geliştirici, … Enerji A.Ş.’nin ise müşteri olarak tarif edildiği, sözleşmenin amacının geliştiricinin projeyi müşteri yararına geliştirmeyi, yürütmeyi ve tamamlamayı taahhüt ettiği belirlenmiştir. Sözleşmenin 5.maddesinde; proje için ödenecek ücretin 50.000,00 Euro olarak belirlendiği, 10.000,00 TL avans verileceği, çağrı mektubunun alınması üzerine çağrı mektubu alınan her bir proje için proje bedelinin %50’sinin avans ve arsa bedeli düşüldükten sonra ödeneceği, … uygunluk yazısı alınmasından sonra proje için belirlenen bedelin %25’inin daha ödeneceği kararlaştırılmıştır. Somut olayda; geliştirici … tarafından üç adet proje için yirmi dokuz adet çağrı mektubu alındığı, yirmi dokuz adet çağrı mektubundan yirmi yedi adedine ise … onayı alındığı, iki adet çağrı mektubuna ise … onayının alınamadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Akabinde; yirmi yedi adet çağrı mektubu ve … onayı alınan projelere karşılık Uşak’ta 8 MW, Kütahya’da 7 MW, Eskişehir’de 9 MW olmak üzere toplam 24 MW elektrik enerji üretecek tesis kurularak işletmeye alınmıştır. İlk derece mahkemesi; geliştirici …’un 27 adet projede … onayı aldığını ve sözleşmenin 5.maddesi gereğince ücretin %75’ine hak kazandığını, diğer iki projede ise çağrı mektubunun alındığı ancak … onayının alınmadığından ücretin %50’sine hak kazandığını ancak bilirkişi raporları doğrultusunda, projeler için alınan arsa bedellerinin proje hizmetinden fazla olması gerekçesiyle geliştirici …’un hak ediş kapsamında herhangi bir alacağının bulunmadığından … yönünden davanın reddine karar vermiştir.Türk Medeni Kanunun dürüst davranma başlıklı 2.maddesi; “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunun 77.maddesi; “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.” şeklinde düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunun 19.maddesine göre; sözleşmenin yorumlanmasında ve içeriğinin belirlenmesinde tarafların gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Yine aynı yasanın 27.maddesinde; kanunun emredici hükümlerine, ahlaka ve kamu düzenine aykırı sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür. Yukarıda da ifade edildiği üzere geliştirici …’un geliştirdiği ve … onayı aldığı 27 adet projeden faydalanan davalı … A.Ş.’nin Uşak’ta 8 MW, Kütahya’da 7 MW, Eskişehir’de 9 MW olmak üzere toplam 24 MW elektrik üretecek tesis kurduğu anlaşılmaktadır. Davacı … bu projeleri geliştirmek için ve … onayı almak için emek sarf etmiştir ve davalı bu emekten faydalanarak bu tesisleri kurmuş, …’a herhangi bir ücret ödememiştir. Aksine bu projelerin geliştirilmesi için verilen avanslarında iadesini talep etmektedir. İki adet proje yönünden de geliştirici … çağrı mektubu almış ve ücretin %50’sini hak etmesine rağmen herhangi bir ücret alamamıştır. Bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; müşteri davalı … A.Ş. geliştirici davacı …’un emeğinden zenginleşmiştir. Türk Medeni Kanunun 2.maddesi gereğince bu durum açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir ve hukuk düzeni bu durumu korumaz. O halde; yapılması gereken iş 29 adet projeden 27 adedinin … onayı alınması için yapılması gereken işlerin, 2 adet proje yönünden de çağrı mektubunun alınması için yapılması gereken işlerin nelerden ibaret olduğu tespit edilmeli, 27 adet proje kapsamında 24 MW’lık elektrik tesisinin kurulmasında davacı geliştirici …’un, piyasa şartlarına ve taraflar arasındaki sözleşmede göz önüne alınarak sözleşmede belirlenen proje başına 50.000,00 Euro ücreti de aşmamak suretiyle talep edebileceği ücretin bu kapsamda ve hakkaniyet ilkeleri de gözetilerek tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken müşteri … A.Ş.’nin sebepsiz bir şekilde zenginleşmesine sebep olacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeplerle çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.