Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1701 E. 2022/220 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1701 Esas
KARAR NO: 2022/220
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/06/2021
NUMARASI: 2021/290 Esas, 2021/535 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 24/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin Tuzla Kimya Sanayicileri Organize Sanayi Bölgesinde, kimya sanayi ve buna bağlı sanayi ürünleri alanında faaliyet gösterdiğini, toplam sermayesinin 11.000.000,00 TL olduğunu, 2014 yılında vergi dairesi uygulamalarının değişmesiyle birlikte 2013 yılında 130 milyon TL ciro yapan davalı şirketin, teminat mektubu çözüm sürelerinin uzamaya başladığını, 2013 yılında 6 milyon TL tutarındaki teminat mektuplarının, 2016 yılında 33 milyon TL’ye çıktığını, Teminat çözüm işlemlerinin uzaması sonucunda, 139 milyon TL ciro yapılan dönemde 9 milyon TL olan nakit banka kredileri 2016 yılında 30 milyon TL’ye ulaştığını, aynı anda 2016 cirosu da 60 milyon TL’ye düştüğünü, teminat mektubunun prosedür ve uygulamalarının uzaması sonucu davalı şirket ciddi anlamda küçüldüğünü ve mali olarak da zayıfladığını, dönem dönem uzun sürede çözülen teminat mektupları olmasına rağmen küçülen davalı şirketin tekrar teminat vererek hammadde çekmek zorunda olduğundan 2017 yılını 51 milyon TL ciroya karşılık 34 milyon TL nakit banka kredisi ve 19,5 milyon TL teminat mektubu riski ile kapattığını, davalı şirketin, ekonomik olarak ciddi darboğaza girdiğini belirterek davalı şirket hakkında geçici/kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin malvarlığı ile borçlarını ödeyecek güçte olduğunu, borçlarda herhangi bir tenzilat olmaksızın vade konkordatosu ile borçların tasfiye edilebileceğini belirterek 21.04.2021 tarihli dilekçe ekinde konkordato projesini mahkemeye sunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davalı şirket tarafından İstanbul Anadolu 3. ATM de açılan konkordatonun tasdiki davasında sunmuş olduğu konkordato projesinin ilgili mahkeme tarafından yeterli ve inandırıcı bulunmadığı, retle sonuçlanan davanın istinaf aşamasında bulunduğu, davalı tarafından sunulmuş olan konkordato projesinin gerçekçi olmadığı, somut verilere dayanmadığı, şirketin halen ödenmemiş sermayesinin bulunduğu, her ne kadar artırılan sermayenin 2021 yılında ödeneceği ön görülmüş ise de konkordato talep eden ve öz kaynak durumu pozitif durumda olan şirketin öz sermaye eksiğini tamamlamayıp vadelere bölmesinin konkordatonun ruhuna aykırı olduğu, konkordato projesinin uygulanabilir olmadığı gerekçesi ile davacı alacaklının, davalı borçlu hakkında konkordato tasdik kararı verilmesi talebinin reddine, geçici mühletin kaldırılmasına, davalı şirket borca batık olmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı ve davalı vekli tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davalı şirketin madeni yağ sektöründe üretim ve pazarlama yapan, ÖTV mükellefi olan, hissedarı ve yöneticisi şirket faaliyet alanında gereken uzmanlığa sahip, %100 Türk sermayeli kurumsal bir şirket olduğunu, şirketin yurt dışından ithal edilen baz yağ maddesinin tutarı kadar teminat mektubunun vergi dairesi müdürlüklerine tevdi ile malın çekilmesi, işlenmesi ve pazarlanması akabinde, gerekli ÖTV ve sair vergilerinin ödenerek, tüm mali ve üretim tablolarına ait belgelerin vergi dairesine ibrazı ile teminatın iade alınması şeklinde ticari faaliyetini gerçekleştirebildiğini, ham maddenin gümrükten çekilerek üretime girmesi ve pazarlanması arasında maksimum 6 ay-1 yılık bir süre geçmesine ve bu sürenin sonunda vergi dairesinin teminat mektuplarını iade etmesi gerekmesine rağmen bu teminat mektuplarının haksız ve mevzuata aykırı bir şekilde idare tarafından iade edilmemesi nedeniyle davalı şirket yıllar içerisinde darboğaza sürüklendiğini, davalı şirketin, vergi iadelerinin geri alınması konusunda önemli bir aşama kaydettiğini, yakın gelecekte vergi dairelerinden vergi iadelerini aldığında tüm borçlarını ödeme kabiliyetine kavuşacağını, alacaklılara borçlarını ödeyebilmesi için sadece kısa bir süreye ihtiyacı bulunduğunu, nitekim konkordato projesinde herhangi bir indirim talep etmeksizin kısa sürede borçlarını ödeyeceğini taahhüt ettiğini, reel sektörde yer alan müvekkili şirket ve sınırlı sayıdaki alacaklıların alacaklarının hiçbir teminata bağlı olmadığını, davalının haczi kabil olarak sadece üretim makinalarının bulunduğunu, üretim makinalarının icradan satışı halinde hiçbir alacaklının alacağını karşılamasının mümkün bulunmadığını, en iyi çözüm yolunun davalı borçlunun üretimine devam ederek alacakları taksitle ödemesi olduğunu, alacaklıların çoğunun alacak miktarı ve sayı olarak konkordato projesini kabul ettiği dikkate alındığında davanın kabul edilmemesinin hiç kimseye faydasının bulunmadığını, alacaklıların aleyhine karar verildiğini, davanın reddedilmesine yönelik usul ve esasa ilişkin istinaf nedenlerinin davalı tarafından 16.07.2021 tarihli dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıklandığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; komiser raporunun 20.06.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, itiraz süresi olarak 7 günlük kesin süre tanındığını, mahkeme kalemi ve mahkeme heyeti ile yapılan görüşmede konkordato sürecinde bilirkişi raporuna itiraz süresinin uzatılmasına yönelik karar verilemeyeceğinin belirtildiğini, 23.06.2021 tarihli duruşmaya 3 günlük kısa bir sürede rapora karşı itirazlarını yetiştirebildiklerini, ancak eki niteliğindeki 1 klasör belgenin ön bürodan mahkeme kalemine çıkarılmasının ancak duruşma gününde mümkün olduğunu, 3 aylık geçici mühlet süresinin dolmasına 40 gün gibi bir süre olmasına rağmen duruşma günü ertelenmeden ve itirazlar incelenmeden hüküm kurulduğunu, savunma haklarının kısıtlandığını, hükme esas alınan komiser raporunun hem konkordato projesi hem de müvekkili şirketin iştigal ettiği sektör uygulamaları ve gerekleri ile alakalı olamayan tespitler içerdiğini, sektör bilirkişi atanarak ayrıca rapor alınmasına yönelik taleplerinin karşılanmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, müvekkili şirketin madeni yağ sektöründe üretim ve pazarlama yapan, ÖTV mükellefi olan, hissedarı ve yöneticisi şirket faaliyet alanında gereken uzmanlığa sahip bir kimya mühendisi olan, %100 Türk sermayeli kurumsal bir şirket olduğunu, idarenin haksız yere teminat mektuplarını zamanında iade etmemesi nedeni ile müvekkili şirketin ticari faaliyetlerinin devamını neredeyse imkansız hale getirdiğini, şirketin Vergi ve İdare Mahkemeleri nezdine verdiği haklı hukuk savaşına dair hazırlanan ayrıntılı dava raporunun Komiser Heyetine sunulduğunu, ancak hükme esas alınan rapor içeriğinde söz konusu İdare ve Vergi Mahkemelerinde verilen hukuk savaşından hiç söz edilmediği gibi müvekkili şirketin üretim kapasitesi, içinde bulunduğu sektör karlılıkları, tabi olduğu vergi mevzuatının getirdiği ağır yükümlülükler yahut konkordato projesinin hangi eksikler nedeniyle uygulanması ümidinin olmadığı gibi hususlara yer verilmediğini, şirket mal varlığı rayiç değerleri ile ilgili rapor alınmadan eski tarihli raporlara itibar edilerek komiser raporu hazırlandığını, aynı şekilde benzer bir yargılama kapsamında verilen derdestlik nedeniyle red kararının, benzer içeriklerle İstanbul BAM 45. HD tarafından 2020/ 1962 E.-2020/306 K. 14.12.2020 tarihli kararı ile İstinaf incelemesi sonucunda kaldırıldığını, Geçici Komiser Heyeti Raporundaki değerlendirmelere karşı 22.06.2021 tarihli dilekçe ile ayrıntılı itirazda bulunduklarını, müvekkili şirket hakkında yapılan değerlendirmelerin hatalı olduğunu, şirketin ciro hedefine ulaşma bakımımdan çok uygun ve yeterli bir pazarın bulunduğunu, karlılığının devam ettiğini, alacakların tahsil kabiliyetinin bulunduğunu, sermaye taahhüdünün ödenmesi hususunda yapılan tespitlerden dahi konkordato projesinin bu kısmının incelenmediğinin açık olduğunu, proje içeriğinde “İYİLEŞTİRME TEDBİRLERİ” başlığı altında 2020 yılında yapılan sermaye artışının 250.000,00 TL’sinin 31.12.2021 tarihine kadar, 750.000,00 TL’sinin ise 2022 yılı içerisinde ödeneceğinin belirtildiğini, şirket ortağının sermaye taahhüdünü ödemek için gerekli mali kaynağa ulaşabilecek durumda olduğunu, bu hususta bazı mal varlığı belgelerinin dosya kapsamına sunulduğunu, devletin vergi alacakları konusundaki değerlendirmenin hatalı olduğunu, hüküm kurmaya elverişli olmayan komiser raporuna itibar edilerek hüküm tesis edildiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, İİK 285/2 vd maddelerinde düzenlenen konkordato istemine ilişkindir. Öncelikle, talebin niteliği ve mahkemece re’sen değerlendirilmesi gereken usul kurallarının incelenmesi uygun görülmüştür. 2004 sayılı İİK‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkrasında yazılı yerlerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinin, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, dava tarihi itibariyle yetkili ve görevli asliye ticaret mahkemesinde açıldığı, yargılamanın yetkili mahkemece gerçekleştirildiği sabittir. Uyuşmazlık, konkordato tasdik şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmıştır. İİK’nun Konkordato talebi başlıklı 285/2. maddesi “İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçeyle, borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.” hükmünü düzenlemiştir. Davacı alacaklının talebi ile mahkemece 22.04.2021 tarihli tensip zaptı ile eksikliklerin ikmali konusunda davacı vekiline süre verildiği, 28.04.2021 tarihinde davacılara 3 ay geçici mühlet kararı verildiği, 2 kişilik geçici komiser heyeti görevlendirildiği, 23.06.2021 tarihinde de istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. 24.07.2020 tarihli geçici komiser raporunda;, borçlu şirketin, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/938 E. Sayılı dosyasında konkordato talebinde bulunduğu, talebin 24.03.2021 tarihinde reddedildiği, kararın davalı şirket tarafından istinaf edildiği, istinaf incelemesinin devam ettiği, bu başvurudan feragat edilmediği, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/938 E, Sayılı dosyasında görülen konkordato yargılamasının derdest olduğu, konkordato yargılamasının HMK m. 382. Maddesine göre çekişmesiz yargı işi olduğu, çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararların sonradan değiştirilebildiği için kesin hüküm teşkil etmeyeceği, derdestlik bakımından uyuşmazlığın gerçek anlamda dava niteliğinde bulunması gerektiği, çekişmesiz yargı işlerinde benzer şekilde geçici hukuki koruma yollarında derdestlikten söz edilemeyeceği, birden çok konkordato yargılamasının aynı anda görülmesinin veya konkordato talebi reddedilen bir borçlunun hemen sonra yeni bir konkordato talebinde bulunmasının yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, nitekim derdestlik teşkil etmesi söz konusu olmayan iflas ertelemesi ile konkordatonun aynı anda yürütülüp yürütülemeyeceğinin tartışıldığını, bu konuda farklı fikirler ileri sürüldüğünü, ağırlıklı görüşün iflasın ertelenmesi ile konkordato prosedürlerinin mahiyeti icabı aynı anda yürütülemeyeceği yönünde olduğu, birden çok konkordato yargılamasının beraber yürütülmesinin nitelik itibariyle yararsız olduğu, konkordato borçlusu hakkında halihazırda konkordatonun reddine dair kararın istinaf edilmiş olması bakımından yeniden aynı koşullarda konkordato sürecinin yeniden başlatılmasının konkordatonun mahiyetine aykırı olduğu, konkordato borçlusu her ne kadar istediği zaman ilk konkordato başvurusunda feragat edebilecek olsa da yeni konkordato başvurusunun ancak yeni vaka ve deliller sunulması halinde yeniden incelenebileceği, konkordato projesinin yeni kaynaklara dayanmaması, alacaklılarda önemli bir değişikliğin olması, mevcut konjonktürün esaslı şekilde değişmesi gibi önemli farklılıklar bulunmadıkça ikinci konkordato talebinin başarı şansının ilkinden farklı olmayacağı ve ilk talebin iki yıl süren birinci derece yargılamasında reddedilmiş olmasının somut konkordato dosyasında da etkili ve bağlayıcı bulunduğu, şirketin rayiç değerlere göre özkaynak tutarının + 44.268.428,82 TL olup şirketin borca batık olmadığı, mevcut dosyaya sunulan belgeler Konkordato Talebine Eklenecek Belgeler Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olup tek eksik 2020 yılına ait nakit akım tablosu olduğu, proforma gelir tablosunda yer alan ve geçmiş yıllara göre önemli derece artış gösteren net satış ve kar hedeflerine ne şekilde ulaşılacağına dair somut bir belge veya bilgi konkordato projesi içinde yer almadığı, 2021 dahil takip eden yıllarda öngörülen yüksek karlılığın sağlanması konusunda kanaat oluşmadığı, proforma nakit akış tablosu itibariyle borçlu şirketin 2021 yılı itibariyle neredeyse tüm ticari alacaklarını tahsil edeceğini ve kaynak yaratacağım öngörmekle beraber 2018 yılında 5,166,086,61 TL, 2019 yılında 8.413.291,84 TL, 2020 yılında 9.569.639,51 TL ve 2021 yılı nisan ayı sonu itibariyle 10 812.536,78 TL senetsiz ticari alacak raporlayan şirketin 2021 yılı sonu itibariyle ticari alacağının bulunmayacağının öngörüsünün ciddi ve inandırıcı olmadığı, şirketin proforma gelir tablosunda yer alan hedefleri, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/938 E. Sayılı dosyaya sunulan revize projede yer alan ve Sayın Mahkemece gerçekçi bulunmayan hedeflerle aynı olduğu, şirketin varlık durumunda, borç yapısında ve mali durumunda 28.02.2021 ile 30.04.2021 tarihleri arasında şirketin olağan faaliyetleri dışında alacaklılar lehine önemli bir değişiklik tespit edilemediği, şirketin 2021 yılında 1.000,000 TL sermaye artırımı yaptığı bu tutarın henüz ödenmediği, bu sebeplerle, somut ikinci konkordato talebinin de başarıya ulaşma ihtimalinin olmadığı belirtilmiştir. Somut olayda, davalı şirketin daha önce borçlu şirketin, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/938 E. Sayılı dosyasında konkordato talebinde bulunduğu, talebin 24.03.2021 tarihinde reddedildiği, kararın davalı şirket tarafından istinaf edildiği, istinaf incelemesinin devam ettiği, davalı tarafından sunulan projenin İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/938 E. sayılı dosyasına sunulan revize projede yer alan ve hedeflerle aynı olduğu, şirketin varlık durumunda, borç yapısında ve mali durumunda 28.02.2021 ile 30.04.2021 tarihleri arasında şirketin olağan faaliyetleri dışında alacaklılar lehine önemli bir değişiklik tespit edilemediği, projenini başarı şansının bulunmadığı, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla tarafların istinaf başvurularının reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince tarafların istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile 2004 sayılı İİK’nun 293/2 fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/02/2022