Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/170 E. 2021/196 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/170 Esas
KARAR NO : 2021/196
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/04/2018
NUMARASI: 2015/1112 Esas, 2018/377 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya verdiği hizmet nedeni ile 4.487,40 TL alacaklı olduğunu, alacağın tahsili konusunda davalı aleyhinde İstanbul Anadolu 25. İcra dairesinin 2014/12181 E. sayılı dosyası üzerinden takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; bilirkişi raporuna göre; davacının ticari defterlerinin lehine delil niteliği taşıdığı, davacı tarafından ibraz edilen sevk irsaliyelerinde davalının isim ve imzaların bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile davalı tarafça İstanbul Anadolu …. İcra Dairesinin … E. sayılı icra dosyasındaki 4.487,40 TL alacağa yönelik yapmış olduğu itirazın iptali ile iş bu alacağın takip tarihinden itibaren %11,75 ve sonraki dönemlerde değişen oranlarda avans faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, asıl alacağın %20’si olan 897,48 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafından ilk olarak görevsiz mahkemede dava açıldığını, İstanbul Anadolu 17. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/553 E. 2015/695 K. sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verildiğini, HMK 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararı verilen mahkemedeki vekalet ücretinin, dosyanın gönderildiği yetkili mahkeme tarafından hüküm altına alınması gerekirken kanuna aykırı şekilde lehlerine vekalet ücreti taktir edilmediğini, mahkemece 06.03.2017 tarihli duruşmada taraflara tüm delillerini liste halinde ve ekleriyle birlikte ibraz etmeleri için iki haftalık kesin süre verilerek ihtarat yapılmasına rağmen davacı tarafça kesin süre geçtikten sonra bilirkişi incelemesinin yapılacağı gün olan 28.04.2017 tarihinde UYAP üzerinden beyan dilekçesi ile davalı müvekkile teslim edilmemiş faturalara dair sevk irsaliyelerini sunduğunu, muvafakat edilmemesine rağmen verilen kesin süreden sonra davacı tarafça sunulan delillerin yargılamada dikkate alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, alacağın ispat edilemediğini, likit olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, İİK’nun 67 maddesi gereğince, davacının sözleşmeden kaynaklı alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı takibe karşı davalı itirazının iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu …. İcra dairesinin … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhinde 16.06.2014 tarihinde 4.487,40 TL asıl, 490,67 TL faiz olmak üzere toplam 4.978,07 TL üzerinden takip başlattığı, davalının takibe itiraz ettiği, takibin durduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, noktasında toplanmıştır.Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar vermiş, bilirkişi raporu alınmıştır. Davalı ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiştir.23.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacının ticari defter ve belgelerinin lehine delil niteliği taşıdığı, ibraz edilen sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında isim ve imzaların bulunduğu, davacının, davalıdan 4.487,40 TL alacaklı olduğu bildirilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde sevk irsaliyelerine her hangi bir itirazda bulunmamış, sevk irsaliyelerinin mahkemece verilen kesin süreden sonra ibraz edildiğini, yeni delil ibrazına muvafakat etmediklerini mahkemeye bildirmelerine rağmen hükme esas alındığını, bu hususun usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia etmiştir.Anayasanın 141. maddesinde de “davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir” denilmek suretiyle davaların makul bir süre içerisinde bitirilmesi gerekliliği açıkça düzenlenmiştir. Açıklanan bu ilkelere paralel olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yargılamanın makul sürede bitirilmesini sağlamak amacıyla düzenlemeler yapılmış ve bu amaca ulaşılabilmesi için önemli bir katkı sağlayan delillerin bildirilme zamanı özel olarak düzenlenmiştir. Delillerin belirli bir zaman dilimi içinde gösterilip sunulması yargılamayı çabuklaştıracak olmasının yanı sıra, taraflara da gösterilen delillerden haberdar olarak zamanında bunlara karşı delil veya görüş bildirebilme imkânı tanıyacak, böylece uyuşmazlıklar en kısa sürede adilane çözüme kavuşacaktır. 6100 sayılı HMK’nın “Dava dilekçesinin içeriği” başlıklı 119/1-e-f maddesine göre; davacı, dava dilekçesinde, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini açıkça göstermek zorundadır”.Maddenin gerekçesinde, bu gerekliliğin, 6100 sayılı HMK’da bir yenilik olarak düzenlendiği ifade edilmiştir. Davacının genel ifadelerle delillerini belirtmesi yeterli sayılmayıp hangi delillere dayandığı dilekçeden anlaşılmalıdır. Delillerin bildirilmesine ilişkin bu düzenleme, somutlaştırma yükünün de bir gereğidir (Pekcanıtez, H: Medeni Usul Hukuku, C.15. Bası, İstanbul 2017, s. 1139).6100 sayılı HMK’nın “Belgelerin birlikte verilmesi” başlıklı 121/1. maddesine göre; dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur. Ayrıca, aynı Kanunun “Cevap dilekçesinin içeriği” başlıklı 129/1-d-e. maddelerine göre, cevap dilekçesinde; davalının savunmasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri ile savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin bildirilmesi gerekir. Bu husus davalının savunmasını somutlaştırma yükünün gereğidir. Davalı da davacı gibi yazılı delillerini cevap dilekçesine ekleyerek mahkemeye vermeli ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamalarda bulunmalıdır (Pekcanıtez, Pekcanıtez Usul, s.1237-1239).Dava dilekçesinin davalıya tebliğinde, davalının iki hafta içinde davaya cevap verebileceğinin ihtar edilmesi gerektiği HMK’nın 122. maddesinde düzenlendikten sonra aynı süreye “cevap dilekçesini verme süresi” başlıklı 127. maddesinde tekrar yer verilerek “Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır…” şeklinde düzenleme yapılmıştır.Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 122. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere cevap süresi, Kanunla düzenlenmiş, kesin bir süre hâline getirilmiştir. HMK’nın “Süresinde cevap dilekçesi verilmemesinin sonucu” başlıklı 6100 sayılı HMK’nın 128/1. maddesine göre; “süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.” Davayı inkar etmiş sayılan davalı, daha sonra ikinci cevap dilekçesi veremez. Zira ikinci cevap dilekçesi cevaba cevap dilekçesine karşı verilir. 6100 sayılı HMK’nın “Ön incelemenin kapsamı” başlıklı 137/1. maddesine göre; dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. 6100 sayılı HMK’nın “Ön İnceleme duruşması” başlıklı 140/5. maddesine göre; ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir. Aynı Kanunun 119 ve 121. maddelerinde delillerin gösterilmesinden bahsedilmesine rağmen, 137 ve 140. maddelerinde delillerin sunulmasından ve toplanmasından bahsedilmektedir. Burada vurgulanması gereken husus özellikle 140. maddede “dilekçelerinde gösterdikleri” ibaresinin kullanılmış olmasıdır.6100 sayılı HMK’nın 140. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere taraflar, delil olarak dayandıkları belgeleri dilekçelerine ekleyerek vermek ya da başka yerden getirilecekse, bunu belirtmek zorundadırlar. Şayet taraflar, bu konuda yapmaları gereken işlemleri eksik bırakmışlarsa, tahkikata başlamadan önce, taraflara son kez kısa bir süre verilerek bu eksiklikleri tamamlamaları düşünülmüştür. Taraflar bu sürede de delillerini bildirmezler ise artık tahkikat mevcut delillerle yürütülecek ve tarafların o delile dayanmaktan vazgeçtikleri kabul edilecektir.Özetle; 6100 sayılı HMK’nın 119/1-f maddesine göre dava dilekçesinde iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği, 129/1-e maddesine göre de cevap dilekçesinde savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin belirtilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK’nın 137 ve 140. maddelerinde ise; 119 ve 129. maddelerdeki düzenlemenin aksine, delillerin belirtilmesinden değil, tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapmasından bahsedilmiştir. Buna göre; delillerin dava ve cevap dilekçelerinde belirtilmesi, dilekçelerinde belirtikleri delillerin en geç ön inceleme duruşmasında mahkemeye sunulması, başka bir yerden getirtilecek olması hâlinde delillerin toplanması için gerekli işlemlerin yapılması gerekir. Yani dava ve cevap dilekçelerinin verilmesinden sonra tarafların iddia ve savunmalarını kanıtlayıcı delil bildirmeleri mümkün değildir.Dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesi aşamaları bu şekilde net sürelere bağlı olarak düzenlendikten sonra yasa koyucu, delil bildirmenin “süreye” bağlı olduğunu tekrar vurgulayan 145. maddeye yer vermiştir. 6100 sayılı HMK’nın “Sonradan delil gösterilmesi” başlıklı 145. maddesine göre; taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir. Sözü edilen maddede tarafların Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremeyeceklerine ilişkin olarak getirilen istisnanın dava ve cevap dilekçelerinde hiç delil belirtmeyen, ön inceleme aşamasında da delillerini sunmayan veya toplanması için gerekli işlemleri yapmayan tarafların tahkikat aşamasında delil bildirme haklarının olduğu şeklinde anlaşılması mümkün değildir. 145. maddenin gerekçesinde, “uygulamada, davaların uzamasının temel sebeplerinden birinin de gereksiz yere yeni delil sunulması ve bu konuda taraflara verilen sürelere uyulmaması olduğunun bilindiği, maddenin ilk fıkrasıyla, Kanunda belirtilen sürelerden sonra, davada yeni delil sunulmasının yasak olduğunun kural olarak benimsendiği, fakat iki istisnanın kabul edildiği, bunun için; yeni delil sunulması talebinin yargılamayı geciktirme amacı taşımaması veya delilin süresinde sunulmamasının ilgili tarafın kusuru dışında bir sebebe dayanması hâlinde, hâkimin gerekçesini de belirtmek şartıyla, yeni delil sunulmasına izin verebileceği, bu şekilde delil sunma kuralına istisna getirilmesinin hukuki dinlenme hakkının tabii bir sonucu olduğu” belirtilmiştir.Tahkikatın amacı, kural olarak delil toplamak değil, delilleri incelemek ve değerlendirmektir; aksi hâlde tahkikat tamamlanamaz ve yargılama uzar. Bu sebeple 145. maddede belirtilen ve tarafın etki alanı dışında kalan çok özel durumlar dışında, sonradan delil sunulması hâlinde bu deliller dikkate alınmamalıdır. Keza, tarafların 145. madde şartları oluşmadan sonradan delil sunması ya da kanun yoluna başvururken bu şekilde delilleri dilekçesine ekleyip vermeleri kabul edilmemelidir (Özekes, Pekcanıtez Usul, s.1339).Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; 6100 sayılı HMK’nın sistematiği içinde; tahkikat aşamasına geçilmeden evvel tarafların uyuşmazlıkların çözümü için ileri sürdükleri delillerin daha işin başında belirlenerek tahkikatın etkin bir şekilde yapılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Yargılamanın etkin ve makul bir süre içinde bitirilmesi için delil gösterilmesi dilekçelerin teatisi (dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap) aşamasına hasredilmiştir. Buna göre, 145. maddesi ile getirilen istisnanın, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesi aşamasında herhangi bir delil bildirmeyen davacı veya davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için yeni bir süre verilmesine imkân tanınmasını içermemektedir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/2-2422 E. 2019/650 K. Sayılı ilamı)6100 sayılı HMK’nun 331/2. maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise, talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderleri ödemeye mahkum eder” hükmünü içermektedir.HMK’nın 326/1 maddesi gereği yargılama giderleri, kural olarak davada haksız çıkan yani aleyhine hüküm verilen tarafa yüklenir. Görevsizlik kararından sonra süresinde başvuru üzerine görevli mahkemede görülmeye başlanan dava yeni bir dava olmayıp, grevsiz mahkemede açılmış bulunan davanın devamıdır.Buna göre görevsizlik kararı ile dosyanın gönderildiği görevli mahkemede görülen davanın yeni bir dava olmadığı, HMK’nın 331/2 ve 326/1 maddeleri gereği görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemece haksız çıkan aleyhine yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğinden, mahkemece ayrıca görevsizlik kararı için davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması yerindedir.Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde vakıaları ispata yarar delillerini ” İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası içeriği, faturalar, alacağı tevsik eden belgeler, ticari defterler, bilirkişi incelemesi, her türlü yasal delil” olarak bildirmiştir. Mahkemece 06.03.2017 tarihli celsede, dilekçede belirtilen delillerin ibrazı ve getirtilmesi konusunda HMK 140/5 maddesi gereğince 2 haftalık kesin süre verilmiş, sevk irsaliyeleri, ticari defter ve belgelerin incelenme tarihi olan 28.04.2017 tarihinde, ticari defterlerle bilirkişiye inceleme için hazır edilmiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde “alacağı tevsik eden belgeler” olarak bildirdiği delilini inceleme tarihinde ibrazında, yargılamayı geciktirme amacını taşımadığı, delilin hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, alacağın likit olduğu anlaşılmakla, istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, davalı tarafından peşin yatırılan 174,73 TL harçtan mahsubu ile bakiye 78,47 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/02/2021