Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1681 E. 2021/1531 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1681 Esas
KARAR NO: 2021/1531
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/06/2021
NUMARASI: 2020/296 Esas, 2021/532 Karar
DAVA: İFLAS (Adi Takipten Doğan İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili müflis şirketin davalı borçludan 2.614.252,88 TL alacağı bulunduğunu, bu alacağın 2.000.000,00 TL’lik kısmı için haciz yoluyla takip başlatıldığını, takipte borçlunun malvarlığı üzerinde birçok haciz bulunduğunun görüldüğünü, haciz yolu ile takipte alacağının tahsilinin mümkün olmadığının anlaşılması üzerine İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile bakiye 614.252,88 TL alacak için iflas yoluyla takip başlatıldığını, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu …Ltd.Şti. Yetkilisi … 16/03/2020 tarihinde verdiği dilekçe ile borcu kabul ettiğini, ödeme kabiliyeti bulunmadığını, şirketin borca batık durumda olduğunu beyan ettiğini belirterek İİK’nın 156. maddesi uyarınca davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davacı tarafın dilekçesinde ileri sürdüğü hususların gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin borcun kabul edildiği yönünde herhangi bir beyanı bulunmadığını, bu hususlar ilgili olarak kimseye talimat, yetki, vekaletname de verilmediğini, müvekkili şirketin iddia edildiği gibi borca batık olmadığını, menkul ve gayrimenkul malvarlığı itibariyle borcunu ödeyebilecek durumda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece; davalı borçlu hakkında yapılan iflas yolu ile takibin itiraz edilmeden kesinleştiği, iflas takibi kesinleştiğinden İİK’nın 158 ve 166 maddesi uyarınca gerekli ilanların yapıldığı, davacının iflas avansını yatırdığı, usulüne uygun depo emri tebliğine rağmen borcun ödenmediği gerekçesiyle davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gerekirken, mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeksizin karar verildiğini, gerekçe gösterilmeksizin karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, müvekkili şirket yetkilisinin takipte borcu kabul ettiği ve borcu ödeyecek durumda olmadığına dair dilekçesi olmadığını, müvekkili şirket yetkilisinin böyle bir beyanda bulunmadığını, mahkemece bu konunun araştırılmadığını, dilekçedeki imzanın incelenmesi taleplerinin savunma haklarını kısıtlar şekilde reddedildiğini, depo emri ihtarının usul ve yasalara uygun verilmediğini, depo emri gereğinin müvekkili şirket yetkilisinin covid-19 hastalığı geçirmesi nedeniyle yerine getiremediklerini, bunun üzerine mahkemece hastalık ile ilgili bilgi istendiğini, buna ilişkin bilgi ve belgeleri bildirmiş olmalarına rağmen mahkemece belge sunmadıkları gerekçesiyle taleplerini reddettiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 158. maddesi uyarınca kesinleşmiş icra takibi nedeniyle borçlunun iflası istemine ilişkindir. Davalı şirketin dava tarihi itibariyle ticari merkezinin Ümraniye/İSTANBUL olduğu, davanın İİK.nun 154/1.maddesinde öngörülen yetkili mahkemede ve iflas ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı, iflas takibinin kesinleştiğinin İİK’nın 166. maddesinde belirtilen usulle ilan edildiği anlaşılmaktadır. İİK’nın 155. maddesi; “Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur” hükmünü, aynı Yasa’nın 156/1 maddesi; “Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir.” hükmünü düzenlemektedir. Ayrıca İİK’nın 158. maddesi gereğince; Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahele veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler. İtiraz edilmemesi nedeniyle iflas takibinin kesinleşmesi ve borcun kesinleşen takibe rağmen ödenmemesi halinde 7 gün içinde faiz ve masrafları ile birlikte borcu ifa etmesi veya mahkeme veznesine depo etmesi için borçluya depo emri çıkarılması gerekmektedir. Somut olayda, davalı borçlunun iflas yolu ile takibe itiraz etmediği ve takibin kesinleştiği, davacının iflas avansını ikmal ettiği, İİK’nın 158. maddesi uyarınca gerekli ilanların yapıldığı, davalı vekiline 21/04/2021 tarihli duruşmada depo emrinin tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili 16/06/2021 tarihli duruşmada, müvekkilinin Covid tedavisi gördüğünü, bu sebeple depo emrini yerine getiremediklerini, müvekkilinin tedavi gördüğüne ilişkin tüm bilgileri sunacaklarını, bu sebeple taraflarına depo emrini yerine getirmeleri için yeniden süre verilmesini talep ettiği, mahkemece, davalı vekiline, müvekkilinin tedavi gördüğü hastaneye ve hastanede kaldığı süreye ilişkin bilgileri, protokol numarasını ve sağlık raporu varsa buna ilişkin belgeleri sunması için üç gün kesin süre verilmiş, bu belgelerin ikmali halinde davalı vekiline depo emri hususunda yeniden süre verilme hususunun değerlendirileceğine dair karar verilmiş, duruşma günü 23/06/2021 tarihine bırakılmıştır. 23/06/2021 tarihli duruşmada, davalı vekili duruşmaya iştirak etmemiş, depo emrinde belirtilen miktarın yatırılmadığı, şirket yetkilisinin tedavi gördüğüne ilişkin bilgi ve belgelerin sunulmadığı gerekçesiyle davalı şirketin iflasına karar verilmiştir. Davalı vekili duruşmada, müvekkilinin Covid tedavisi gördüğünü, bu sebeple depo emrini yerine getiremediklerini belirterek yeniden süre talep etmiş, davalının bu talebi HMK’nın 95 ve devamı maddelerinde düzenlenen eski hale getirme talebi olarak değerlendirilmiştir. HMK’nın 95.maddesi gereğince elde olmayan sebeplerle kanunda belirtilen veya hakim tarafından kesin olarak verilen sürede o işlemi yapmayan kimsenin eski hale getirme talebinde bulunacağı belirtilmiştir. Somut olayda; davalı taraf İİK’nın 158.maddesi gereğince kendisine verilen yedi günlük sürede depo emrinde belirtilen miktarı dosyaya yatırmamış ve bir sonraki duruşmada yukarıda belirtilen gerekçelerle tarafına yeniden süre verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı vekiline mazeretlerine ilişkin belgeleri ve raporları sunması için kesin süre verilmiş, verilen kesin sürede herhangi bir bilgi ve belge ibraz edilmemiştir. Diğer bir ifade ile davalı vekili, müvekkilinin Covid hastalığından dolayı tedavi gördüğüne ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmemiştir. Bu sebeple ilk derece mahkemesince davalı tarafa yeniden depo emrinde belirtilen miktarı mahkeme veznesine yatırması için süre verilmeden davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Zira davalı taraf belgelerini ibraz edemese de son duruşmaya kadar depo emrinde belirtilen miktarı mahkeme veznesine yatırarak iflas etmekten kurtulabilir. Bu sebeplerle ilk derece mahkemesince, depo emri gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle davalının iflasına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/296 Esas, 2021/532 Karar ve 23/06/2021 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti taktiren yer olmadığına, 4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile İİK’nun 164. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere Hakim …’ın karşı oyu ile oyçokluğuyla karar verildi.23/12/2021
KARŞI OY İtiraz edilmemesi nedeniyle iflas takibinin kesinleşmesi ve borcun kesinleşen takibe rağmen ödenmemesi halinde 7 gün içinde faiz ve masrafları ile birlikte borcu ifa etmesi veya mahkeme veznesine depo etmesi için borçluya depo emri çıkarılması gerekmektedir. Yargıtay 23. HD’nin 2013/5403 Esas, 2013/5949 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; depo kararı ile borçluya borcunu ödeyerek iflâs etmekten kurtulabilmesi için son bir imkân tanınmaktadır. Mahkeme, depo kararı ile, iflâs kararını yedi gün daha ertelemektedir. Bu yedi gün içinde borç (faiz ve icra giderleri ile birlikte) depo edilmez veya ödenmezse, mahkeme borçlunun iflâsına karar vermek zorundadır. İİK’nın 158/2. maddesi hükmü uyarınca, davalı hakkında verilen depo kararından sonraki ilk oturumda iflasa karar verilememiş ve başka bir oturum günü belirlenmişse, mahkemece o tarih itibariyle alacağın esası ve eklentileri hesaplattırılıp, tespit edilecek miktar üzerinden yeni depo emri kararı verilerek, depo emrinin tefhim ya da tebliğ edilmesi, verilecek süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde davalının ilk oturumda iflasına karar verilmesi gerekir. Somut olayda, davalı vekiline 21/04/2021 tarihli duruşmada depo emrinin tebliğ edildiği, davalı vekilinin 16/06/2021 tarihli duruşmada müvekkili şirket yetkilisinin tedavi gördüğünü beyan ederek yeniden süre verilmesini telep ettiği, mahkemece davalı vekiline hastalıkla ilgili bilgi sunması için süre verildiği, 23/06/2021 tarihli duruşmada yeniden depo emri verilmeden 21/04/2021 tarihli duruşmada tebliğ edilen depo emri gereği davalının iflasına karar verildiği görülmektedir. Mahkemece depo kararından sonraki ilk oturumda iflasa kararı verilmeyip, başka bir oturum günü belirlendiğinden son duruma göre depo emri çıkartılmadan hüküm kurulmasının doğru olmadığı görüşünde olduğundan karara muhalif kaldığımı bildiririm.